Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2059 E. 2022/1700 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2059 Esas
KARAR NO: 2022/1700
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/05/2018
NUMARASI: 2017/607 2018/576
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili; 15/11/2003 düzenleme tarihli ve 05/02/2004, 05/05/2004, 05/06/2004, 05/07/2004 vade tarihli 4 adet bononun her birinde miktarın 1530 TL olmasına rağmen davalının senette tahrifat yaparak her bir senede 11530 TL üzerinden olmak üzere toplam 46.120 TL üzerinden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine takip başlatıldığını, ancak İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2005/74 Esas ve 2008/248 Karar sayılı mahkumiyet kararı ile davalının senette tahrifat yaparak “1” rakamının senetlere sonradan eklendiğinin sabit olması nedeniyle mahkum edildiğini ve mahkumiyetin kesinleştiğini, ancak buna rağmen davalının icra dosyasını yeniden canlandırarak örnek 103 davetiye tebliği yoluna gittiğini, kalan bakiye bedel yönünden ise araç alım satımının gerçekleşmemesi nedeniyle bedelsiz kaldığını belirterek borçlu olmadığının tespiti ile asgari %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; talebin zaman aşımına uğradığını, konuya ilişkin icra mahkemesince verilmiş karar olduğundan kesin hüküm itirazlarının bulunduğunu, davacının borcunu ikrar ettiği ve kesin hükme dayanan 6.120 TL bedel üzerinden takibe devam edildiğini, dolayısıyla toplam takip miktarı üzerinden dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, kendilerince takibe kesin hükümle tespit edilmiş olan 6.120 TL bedel üzerinden devam edilmesi nedeniyle kötü niyetlerinin bulunmadığını belirterek davanın reddini ve asgari %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 11/05/2018 tarih, 2017/607 E.-2018/576 K. Sayılı kararı ile; “… sahteliği kesinleşmiş 40.000,00 TL tutar yönünden yukarıda açıklandığı şekilde davanın kabulü, tahrif edilmeyip her iki tarafın kabulünde halen ayakta ve geçerli olan kısmi meblağ yönünden ispat hukuku ilkeleri, senedin talili nedeniyle ispat külfetinin yer değiştirerek davacıda olması ve bu yönde yazılı belge getirilememesi nedeniyle ispatlanamayan davanın kısmen kabulüne, davacının takibe konu 4 adet bonodaki toplam 40.000-TL yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, geriye kalan 6.120-TL yönünden davanın reddine, davalının %20 oranında kötü niyet tazminatına , tedbirin de infaz edilmemesi nedeniyle davalının tazminat talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; kararın hukuka aykırı olduğunu, zamanaşamı itirazlarının bulunduğunu, kendilerinin 6.120 tL’lik kısım üzerinde takibe davam edilmesini istediklerini ancak talebin icra müdürlüğü tarafından reddedildiği, bunun üzerine İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 2006/1167 E. Sayılı dosyasında kararın kaldırılmasını istediklerini, yargılama sonunda taleplerinin kabul edilerek bu tutar üzerinde takibin devamına karar verildiğini, kararın YARGıtay onamasından geçtiğini, davacı vekilinin icra mahkemesindeki 27/03/2007 tarihli celsede senetlere ilişkin olarak menfi tespit davası açacaklarını beyan ettiğini, bu beyanın dikkate alındığında 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, istinaf incelemesinde bu hususun göz önünde bulundurulması gerektiğini, ayrıca icra hukuk mahkemesi kararının kesinleştiğini, takip kesinleşmiş olmakla ve davacı resmi bir makam önünde borcun bir kısmını ikrar ettiğinden, ikrar edilen bu kısım üzerinde takibin devamını istediklerini, ancak bu talebin reddedildiğini, taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan ve kesinleşen mahkeme kararıyla da bu bedel üzerinde takibe devam edilirken davacının takibin tamamı bakımından menfi tespit talebinde bulunmasının kesin hüküm dava şartını ihlal ettiği gibi dürüstlük kuralına da aykırı olduğu, ancak mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, hükmedilen kötü niyet tazminatının da dayanağının bulunmadığını bildirerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLER: İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/74 Esas, 2008/248 Karar sayılı, 03/06/2008 tarihli mahkumiyet kararında davalı …’un huzurdaki takibe ve davaya konu bonolardaki 1.530,00 TL tutarlı rakamın 11.530,00 olarak değiştirilerek icraya konulduğu ve bu şekilde resmi evrakda sahtecilik suçunu işlediği sabit görülmüş ve hapis cezası ile tecziyesine karar verilmiştir. Ceza mahkemesinin iş bu kararı Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2010/14946 Esas, 2013/151 Karar sayılı 08/01/2013 tarihli ilamı ile onanarak kesinleşmiştir. Davalının İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinde 4 adet bonoya dayalı olarak toplam 46.120,000000TL üzerinden 30/07/2004 tarihinde kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, takip dayanağı senetlerin her birinin 11.530.000000TL oldukları görülmüştür. İstanbul 11. İcra hukuk mahkemesinin 2006/1167 E.-2007/311 K. Sayılı ilamının incelenmesinde davacı …’un davalı … aleyhine şikayet davası açtığı, yargılama sırasında icra müdürlüğünün 19/12/2006 tarihli kararının kaldırılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davalının takibe devam ettiğini ileri sürmüş, davalı taraf ise davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını savunmuştur. Dosyanın incelenmesinde davalı tarafça 4 adet bonoya dayalı olarak davacı aleyhine takip başlatıldığı, ancak takibe konu bonolarda tahrifat yapıldığından bahisle Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığı, dava sonunda takip konusu bonoların 1.530,00 TL iken 11.530,00TL olarak tahrif edildiği ve davalının mahkumiyetine karar verildiği, kararın da Yargıtay Onamasından geçerek kesinleştiği, daha sonra davalı tarafça icra müdürlüğüne 24/05/2017 tarihinde müracaat ederek takibin devamının istendiği görülmüştür. Davalı alacaklı vekilinin İcra Müdürlüğü’ne başvurusu sırasında takibin miktarı konusunda herhangi bir rakam belirtmediği görülmüştür. Her ne kadar İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 2006/1167E.-2007/311K. Sayılı kararında şikayetin kabulüne karar verilmiş ise de az önce de belirtildiği üzere alacaklı vekilinin herhangi bir rakam belirtmeden İcra Müdürlüğü’nden haciz talebinde bulunduğu, yine icra müdürlüğünde düzenlenen ve borçlu davacı vekilince tebliğ alınan 08/06/2017 tarihli davet kağıdında borç miktarının 593.174,16 TL olarak gösterildiği hususları gözetildiğinde davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu kanaatine varılmıştır. Öte yandan her ne kadar İcra Müdürlüğü’nce düzenlendiği anlaşılan 21/06/2017, 27/11/2017 ve 29/01/2021 tarihli kapak hesaplarında 6.120,00TL’nin esas alınarak hesaplama yapıldığı görülmüş ise de huzurdaki davanın ise 03/07/2017 tarihinde açıldığı, ancak özellikle 21/06/2017 tarihli kapak hesabından davacı tarafın davadan önce haberdar olduğu hususu tam olarak ortaya konulamadığından dava tarihi itibariyle davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı olduğu, ayrıca belirtilen bu gerekçeler ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesinde de usule aykırı bir yön bulunmadığı kanaatine varılmıştır.Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 2.732,40 TL harçtan, peşin alınan 628,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 2103,70TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/10/2022