Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2057 E. 2022/1591 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2057 Esas
KARAR NO: 2022/1591
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2020
NUMARASI: 2017/1078 E. – 2020/210 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili aleyhine Samsun …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yolu ile takip başlattığını, takibe dayanak 10/09/2013 düzenleme tarihli, 20/11/2014 ödeme tarihli, 350.000,00-TL tutarlı senetteki imzaların müvekkiline ait olmadığını, başkası tarafından imza edildiğini, dolayısıyla müvekkilinin senetteki borçla bir alakasının da olmadığını ileri sürerek senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığının tespitine, Samsun …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasından dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, neticeten söz konusu takibin iptaline, kötüniyetli alacaklının %20 oranında tazminata mahkum edilmesine, icra takibinin takdiren teminatsız olarak durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve adli yardım taleplerinin kabulünü istemiştir.
CEVAP: Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.02.2017 tarih ve 2017/1078 Esas – 2020/210 Karar sayılı kararıyla; “Dava konusu bono üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı, taraflar arasında temel bir ilişkinin bulunmadığı, sahtelik iddiası mutlak def’i olup iyi niyetli hamile karşı da ileri sürülebildiği, bu nedenlerle davacının davalıya borcu bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının kabulü ile davalıya borçlu olmadığının tespitine; davalının icra takibine konu senette lehtar olup senetteki imzanın davacıya ait olmadığını bilebilecek olması, keşidecinin imzasının sıhhati konusunda araştırma yükümlülüğünün bulunması ve senedi icra takibine koymakta kötüniyetli olduğu kanaatine varıldığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.Sonuç olarak bilirkişi raporu ile dava konusu bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı tespit edilmiş olduğundan davanın kabulü ile; davaya konu alacaklısı … borçlusu … olan 30/04/2013 düzenleme tarihli, 20/11/2014 tediye tarihli, 350.000,00 TL bedelli senetten dolayı davacının Samsun …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının senet bedelinin %20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacının, işbu dava konusu senet üzerindeki imzanın kendisine ait olduğuna ilişkin beyanının bulunduğunu, davacının şikayet dilekçesinde ve Samsun CBS 2016/18145 sayılı soruşturma dosyasında alınan 20.09.2016 tarihli ek ifadesinden açıkça görüleceği üzere; davacı senet üzerindeki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, Davacının açık kabulü karşısında imza incelemesi yaptırılamayacağını, C.Savcılığı dosyasındaki açık beyanları karşısında imzanın kesin olmayan bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, Yerel mahkemece bilimsellikten uzak, denetlenebilir olmayan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından genel geçer ifadelerle kanaat bildirildiğini, mukayese edilen belgelerde dahi açıkça farklılıkların olduğu belirtilmesine rağmen; aksi yönde görüşe yer verildiğini, Mukayaseye elverişsiz ve eski tarihli belgeler dikkate alındığından; mezkur rapora hiçbir şekilde itibar edilemeyeceğini, davacı yana ait olduğu iddia edilen imzaların yer aldığı 2000, 2007 ve 2008 yıllarına ait belgelerin de mukayese edildiğini, oysaki genel kabule göre; kişinin imzasının zaman, mekan ve durumlara göre farklılık ve değişkenlik gösterebileceğinden imzaların en fazla 5 yıl geriye dönük olanları mukayese edilebileceğini, Usulüne uygun mukayese belgesi araştırması yapıldıktan sonra objektif bir imza incelemesi yapılması talebimizin hiçbir gerekçe gösterilmeksizin reddedilmesinin hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Samsun …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında; davalı tarafından davacı aleyhine 10/09/2013 tanzim, 20/11/2014 vade tarihli 350.000,00-TL tutarlı bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı görülmüştür. *Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/18145 Sor. sayılı soruşturma dosyasında; taraflar arasında dava konusu senedin de yer aldığı, başka olayları da içeren soruşturmanın devam ettiği anlaşılmıştır. *Mahkemece adli Belge inceleme uzmanı bilirkişi Prof. Dr. …’dan aldırılan 05/02/2020 havale tarihli raporda; “İnceleme konusu senette …’e atfen atılı imzalar ile …’in karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan benzemezlikler nedeni ile alacaklısı …, borçlusu … olan, 10/09/2013 düzenleme, 20/11/2014 tediye tarihli, 350.000.00 TL bedelli senetteki imzaların, karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı.” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.Davacı, icra takibine dayanak gösterilen bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, “…dava konusu bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı anlaşıldığından davanın kabulü ile; davaya konu 30/04/2013 düzenleme tarihli, 20/11/2014 tediye tarihli, 350.000,00 TL bedelli senetten dolayı davacının icra takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının senet bedelinin %20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı tarafça “Davacının, işbu dava konusu senet üzerindeki imzanın kendisine ait olduğunu gerek şikayet dilekçesinde gerekse de Samsun CBS 2016/18145 sayılı soruşturma dosyasında alınan 20.09.2016 tarihli ek ifadesinde ikrar ettiği” ileri sürülmüştür. Davacının müşteki olarak savcılıkta verdiği 20.09.2016 tarihli ifadesinde “Davalı ve kardeşi tarafından kendisine zorla bono imzalatıldığını, şikayet edeceğini söylemesi üzerine şüphelilerin bonoyu yırttıkları izlenimi verdiklerini” beyan ettiği; davacının 16.05.2017 tarihli ek ifadesinde ise “İcra dosyasından fotokopi alarak yaptığı incelemede bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını fark ettiğini, önceki beyanına konu zorla imzalatılan bononun muhtemelen yırtılmış olduğunu, bunun üzerine şüphelilerin böyle bir sahte bono düzenlediklerinin anlaşıldığını, bonodaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını.” beyan etmiş olması karşısında, davacının soruşturma aşamasında bonodaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği sonucuna ulaşılamayacaktır. Davacı, davaya ve takibe konu 10.09.2013 tanzim, 20.11.2014 vade tarihli ve 350.000,00 TL tutarlı bonodaki keşideci imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece imza incelemesi amacıyla aldırılan ve denetime elverişli bulunan adli belge inceleme uzmanı bilirkişi Prof. Dr. …’un 05/02/2020 tarihli raporu ile “Bonodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı” tespit edildiğinden, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetli olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 27.505,58 TL harçtan, peşin alınan 6.877,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.628,58 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2022