Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2053 E. 2022/1833 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2053 Esas
KARAR NO: 2022/1833
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI: 2018/302 2020/56
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı …, Vasi … ve Yetkili … imzalı dava dilekçesinde özetle; banka arşivcisi uzmanı olarak bankalardan çevreye, doğaya ve ormanlara verilen zararları, yapılan tahribatları önlemeye yönelik olarak bir proje hazırladığını, söz konusu proje için destek bulmak ve pazarlamak amacıyla davalının Pendik’teki iş yerine giderek projeyi tanıttığını, davalının da projeyi inceleyerek 15 güne kadar kendisine döneceğini belirtmesine rağmen aylarca arayıp sormadığını, ancak projeden menfaat sağladığını ve istifade ettiğini, bu sebeplerle meydana gelen ihlal nedeniyle 5,00 TL maddi ve 5,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilince süresinde cevap dilekçesinin sunulmadığı ancak … San ve Tic. A.Ş vekili tarafından sunulan dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde esasen hukuksal bir temele dayanmadığını ve iddia edilen hususun ispatına ilişkin hiç bir belge ve delil sunmadığını, … San. Ve Tic. A.Ş hakkında İstanbul Anadolu 1.Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/4135 D.İş sayılı ve 22.09.2016 tarihli kararı ile TMSF yetkililerinin kayyım olarak atanmalarına ve yönetim organının yetkililerinin tümünün kayyımlara devredilmesine karar verildiğini, bu itibarla şirketin eski yönetim kurulu Onursal Başkanı …’nın vekili olmadıklarını, davacı iddiasında bulunan proje / fikir / önerinin şirket bünyesinde bulunmadığını, iddiaların soyut ve ispata muhtaç olduğunu, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili sözlü yargılama duruşmasında, davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin davacıya ait hiç bir projeyi kullanmadığını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1.fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 23/06/2020 tarihli 2018/302 E.-202056K. Sayılı kararı ile; “…Her ne kadar davacı tarafından davalıya karşı FSEK kapsamında bir fikri ürününe davalı tarafça tecavüz edildiği iddiasıyla dava açılmışsa da, gerek dava dilekçesinde, gerekse daha sonra dosyaya sunulan davacı veya vasisi tarafından yazılmış dilekçelerde bu fikri ürünün ne olduğuna dair bir açıklama, tanımlama veya belge ve delil sunulmamış olduğundan, davaya konu olan fikri ürününün eser niteliğinde olup olmadığı denetlenemediği gibi, davalının bu fikri çalışmayı nerede ve ne şekilde kullandığına dair de bir delil sunulmamış olmakla, ispatlanamayan davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı … istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı … 02/07/2020 tarihinde Ön Büro’dan sunulan istinaf dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, kendisinin projesi bulunduğunu, ancak projesinin dikkate alınmadığını, amacının milyarlarca dosyayı yakmayıp yeryüzünü ve çevreyi kirletmemesi olduğunu, bütün çabasının bu hususta olduğunu ancak kararın mesnetsiz bulunduğunu bildirmiştir. Davacı … 21/07/2020 tarihli dilekçesinde; kendisinin arşiv evrakları ile ilgili projesinin alındığını, kullanıldığını ancak bu konudaki hakkının kendisine verilmediğini, fikri haklarının ihlal edildiğini bildirmiştir. Davacı … 20/08/2020 tarihinde Ön Büro’dan verilen dilekçesinde; kendisine bir Akbank müdürünün form vererek işe aldığını, burada arşivcilik yaptığını, bu dönemde arşivdeki evraklar ile ilgili olarak fikri ürününü bulduğunu, bu konuda bankalardan, belediyelerden, kurum ve kuruluşlardan doğa ve çevreye verilen önlenebilen zararlar başlıklı bir rapor yazdığını, bu raporun çok beğenildiğini, davalının da bu raporu verip bir fotokopisini aldığını, kendisinin bu evrakların yakılmamasını, kendisine satılmasını ve güvenli şekilde imha edeceğini söylediğini, ancak bu teklif ile ilgili kurumlardan cevap verilmediğini, davalının kendisinden önce davranmış olabileceğini, emeklerinin alındığını, haklı olduğunu, projesinin kullanıldığını ve bundan gelir elde edildiğini, ancak kararın bütün bu hususları dikkate almadığını bildirmiştir. Davacı … 09/09/2020 tarihinde ön bürodan sunulan dilekçesinde; kararın hatalı olduğunu, projesinin alındığını, hakkında suç duyuruları yapıldığını bildirmiştir. Vasi … 17/07/2020 tarihli dilekçesi ile; davacı …’nın 02/07/2020 tarihli istinaf dilekçesini onayladığı yolunda yazılı ve imzalı beyanda bulunmuştur.
DELİLLER: Mahkememizin 27.04.2017 tarih, 2016/158 Esas, 2017/57 Karar sayılı kararı ile davacının davasını tescilli sınai mülkiyet hakkına dayandırmadığı anlaşılmakla Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İstanbul BAM 16.Hukuk Dairesinin 26.06.2018 tarih, 2017/4163 Esas, 2018/1448 Karar sayılı kararı ile Mahkememizin kararının kaldırılmasına, işin esasına bakılmak üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş ve Mahkememizce 2018/302 Esas numarası alınmak suretiyle yargılamaya devam edilmiştir. İstanbul Anadolu 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/544 Esas, 2004/592 Karar sayılı ilamı ile davacı …’nın kısıtlanarak kendisine …’nın vasi atanmasına karar verildiği, Bakırköy 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.04.2019 tarih, 2019/616 Esas, 2019/544 Karar sayılı ilamı ile vasilik kararının devamına karar verildiği anlaşılmakla, davacı vasisine dava açması için vesayet makamından izin alması konusunda süre verilmiş, Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/616 Esas, 2019/544 Karar sayılı ve 13/12/2019 tarihli ek kararı ile vasi …’ya mahkememizde görülen bu davayla ilgili izin verilmiştir.
GEREKÇE: Dava, FSEK’den kaynaklanan hakların ihlaline dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacının vesayet altına alındığı ve dava açma hususunda izninin bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. FSEK kapsamında bizatihi fikrin kendisi korunmayıp onun ifade ediliş biçimi korunmaktadır. Davacı taraf kendisinin bir projesi bulunduğunu iddia etmiş ise de bu projenin içeriği ile ilgili olarak herhangi bir açıklama yapmadığı, ayrıca böyle bir proje mevcut ise de bu projenin ilk defa kendisi tarafından oluşturulduğuna dair herhangi bir delil sunmadığı, dolayısıyla da davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği bu projenin eser niteliğinde olup olmadığı, davacının hususiyetini taşıyıp taşıyamadığı hususu ilk derece mahkemesince değerlendirilememiştir. Dava taraflarca hazırlama ilkesine tabi davalardan olup, bu konuda davacı tarafça iddiası ve projesi ile ilgili olarak delil sunulmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmakla davacının vasisi tarafından onaylanan istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/11/2022