Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2044 E. 2022/1608 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2044 Esas
KARAR NO: 2022/1608
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/01/2020
NUMARASI: 2018/1114 E. – 2020/42 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin eski eşinin tek yetkili ve tek ortağı olduğu … A.Ş. unvanlı şirketinin piyasaya yüklü miktarda borçlu olduğunu, karşılıklı anlaşarak Beykoz 2.Aile Mahkemesinin 2018/198 Esas 2018/204 Karar sayılı kararıyla boşandıklarını, 26/03/2018 tarihinde ikamet adresinde ihtiyati haciz işlemi gerçekleştiğini, müvekkilinin eski eşinin tek yetkili ve tek ortağı olduğu … A.Ş. tarafından keşide edilmiş çekin iş bu haciz işlemi neticesinde öğrenilmesi üzerine derhal finans ve faktoring kurumlarına ihbarname gönderilmek suretiyle ihbarda bulunduğunu, usulsüz işlemler dolayısıyla derhal ilgili merciler nezdinde itirazlar yapıldığını, soruşturmaların İstanbul Anadolu CBS tarafından yürütüldüğünü, tüm bu nedenlerle davaya konu sahtecilik sebebiyle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla … Bankası Adatepe Şubesi 08/05/2018 keşide tarihli 40.000,00 TL bedelli çekin ve davalı tarafından elinde bulundurduğu muhtemel çekler yönünden çeklerin ödenmesini engeller mahiyette icra takiplerini durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini, usule aykırı şekilde düzenlenen çeklerin ve müvekkili …’ın sahte el ürünü aval metni ve sahte imzalar sebebiyle borçlu olmadığının tespitine çekin müvekkili yönünden iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinden bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yetkili hamili olduğu … Bankası A.Ş Adatepe Şubesine ait … çek nolu, 08/05/2018 tarihli ve 40.000,00 TL meblağlı çekte, aval sıfatıyla imzası bulunan davacı tarafından imza inkarının bulunmadığını, davacı tarafından dava konusu çek üzerindeki imzaya itiraz edilmiş ise de dosya kapsamında davacının haklılığını ispatlar hiçbir somut delil ve belge bulunmadığını, takibe konu çekler üzerinde avalist olarak bulunan imzaların davacıya ait olduğu, davacının imza itirazının haklı olup olmadığı hususu dava konusu çek üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, aval vermenin bir tür kefalet olduğu göz önüne alındığında, davacının çekteki diğer kişilerle ticari ilişkisinin bulunmasının gerek ve zorunlu olmadığı izahtan vareste olduğunu, kaldı ki, davacı tarafından her ne kadar yapılan işlemlerin hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddia edilmekte ise de, evli oldukları dönemde davacının eski eşine yada onun şirketine kefil olması da hayatın olağan akışı içerisinde son derece normal ve olası bir davranış olduğunu, tüm bu nedenlerle davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davasının reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.01.2020 tarih ve 2018/1114 Esas – 2020/42 Karar sayılı kararıyla; “…davaya konu çekin düzenlenme tarihi olan 08/05/2018 tarihinden önce davacının bizzat huzurda attığı imza inkarına konu olamayacak imza asılları dosya içerisine celp edilmiş, imza örnekleri mahkememizce alınarak dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi sunmuş olduğu raporlarda davaya konu çek altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığını bildirmiş olup; mahkememizce dosya içeriğine uygun ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilen bilirkişi raporu uyarınca davaya ve takibe konu çek altındaki aval imzasının davacının eli ürünü olmadığı, takibin kıymetli evraka dayalı olması ve davaya konu kıymetli evrak nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olması nedeniyle kıymetli evrakın illetten mücerret olduğu nazara alındığında taraflar arasında temel ilişki bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise bu ilişkiden dolayı alacak-borç bakiyesinin bulunup bulunmadığı iddialarının eldeki davada değerlendirilemeyeceği, davalının almış olduğu çekteki imzanın bizzat huzurunda atılması gerektiği, davacının davaya konu çek nedeniyle davalı tarafa borçlu olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulü ile; davacının davaya konu çek yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının hem dava dilekçesinde kötü niyet tazminatı talebinde bulunmadığı, hem de dava tarihi itibariyle açılmış bir icra takibi olmadığından İİK 72/4 maddesinde düzenlenen kötü niyet tazminatı şartlarının gerçekleşmediği ve bu talebin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davalı taraf objektif özen yü üne aykırı davranması ve sorumluluğu bulunmasına rağmen çeki inceleme yapmaksızın kabule etmesi Mahkeme’nin tedbir kararına aykırı davranarak tedbire konu çeki icra işlemine koyup, müvekkilim aleyhine işlemler yapması ve ayrıca davalı hakkında usulsüz çeklere ilişkin eylemleri ve “tefecilik” suçu hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/70349 Sor. Sayılı dosyasından soruşturma devam etmesi sebebiyle de yüzde yirmiden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Yerel mahkeme tarafından 26.10.2018 tarihli ara kararıyla davaya konu çekle ilgili ihtiyati tedbir kararı verildiğini, ancak davalı tarafından işbu tedbir kararına aykırı davranılarak tedbire konu çek İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosya ile takibe konulduğunu, Gerekçeli kararda dava dilekçesinde kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talebimizin bulunmadığından bahsedilse de işbu hususa ilişkin daha sonra talepte bulunulmuş olup, Yargıtay içtihatlarında daha sonra dosyaya sunulan dilekçelerde netice ve talebin eklenmesini yeterli görmesi nedeniyle talebimizin kabulünün gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Dosyadan alınan bilirkişi raporunda dava konusu çekte bulunan imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiği bildirilmiş ise de; bu tespiti destekleyici ve açıklayıcı hiçbir somut bilgiye yer verilmediğini, tespitin dayanaklarının açıklanmadığını, bu haliyle raporun denetime açık olmadığını, Rapora tarafımızca itiraz edilerek dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alınması talep edilmiş ise; mahkeme tarafından bu talebimizin reddedildiğini, gerekçeli kararda ispat yükünün tarafımızda olduğu belirtilmesine rağmen yeni bilirkişi raporu alınması talebimizin neden reddedildiğinin açıklanmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Adli belge inceleme uzmanı Dr…’in 25.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda; “İncelemeye konu çekte davacı borçluya atfen aval sıfatıyla atılan imzalar ile dosyada davacıya ait olan karşılaştırma imzalar arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından farklılıklar bulunduğunu, söz konusu ” avalimdir …” yazıları ve atfen atılmış “aval” imzasının mevcut karşılaştırma yazılarına ve imzalarına kıyasla davacı …’ın eli ürünü olmadığı.” yönünde kanaat bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, davaya konu çekteki adına atılı avalist imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… bilirkişi incelemesi ile davaya konu çekteki imzanın davacıya ait olmadığı anlaşıldığından menfi tespit isteminin kabulüne, şartları oluşmadığından davacı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davaya ve takibe konu 08.05.2018 keşide tarihli ve 40.000,00 TL tutarlı çekteki adına atılı avalist imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece imza incelemesi amacıyla adli belge inceleme uzmanı Dr….’den rapor aldırılmıştır. Mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan anılan bilirkişi raporu ile çekteki davacı adına atılı imzanın davacıya ait olmadığı sabit olduğundan, ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair vermiş olduğu kararın isabetli olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararını “kötüniyet tazminatı” yönünden istinaf ettiği görülmüş ise de; mahkemenin kötüniyet tazminatını ret gerekçesi yerinde olmakla davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 2.732,40 TL harçtan, peşin alınan 683,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/10/2022