Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/203 E. 2022/844 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/203 Esas
KARAR NO: 2022/844
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2019
NUMARASI: 2018/207 2019/346
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin yatak, baza ve koltuk takımları başta olmak üzere her çeşit ev tekstili ürünlerinin üretimini ve gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında satışını yapmakta olduğunu, müvekkili şirket tarafından geliştirilen tasarımların 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında korunması, tasarımlara karşı yapılan tecavüz fiillerinin önlenmesi ve haksız şekilde gerçekleştirilen tescillerin hükümsüzlüğüne karar verilmesi Müvekkil Şirket’in ticari başarısının devamlılığı için hayati önem arz etliğini, müvekkil Şirketin Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) nezdindc … tescil numarası ile, 6 (“Başlık”), … tescil numarası ile 2 (“Baza”), … tescil numarası ile 3 (“Baza ve Yatak”), … tescil numarası ile 8 (’’Yatak”), … tescil numarası ile 1 (“Baza ve Başlık”), … tescil numarası ile 10 (“Yatak”), … tescil numarası ile 2 (Baza ve Başlık”) ve … tescil numarası ile 4, (“Yatak”) sıralarda tescilli bulunan tasarımlar ile ayırt edilemeyecek kadar benzer ürünlerin, davalı şirket tarafından üretildiğini ve işbu ürünlerin davalı Şirkete ait “https://ww…com” adresli web sitesi ve çeşitli kataloglarda yayınlandığı tespit edildiğini, müvekkili şirketin bahse konu tasarımlan taklit edilerek üretilen ürünlerin tespiti üzerine, söz konusu ürünlerin üretimine bir an önce son verilmesi, halihazırda üretilmiş olan ürünlerin imha edilmesi ve katalog ile web sitesinden kaldırılmaları gerektiğini, aksi halde haksız rekabet ve tasarım tecavüzü sebebiyle ortaya çıkabilecek her türlü zarann kendileri tarafından tazmin edileceği yönündeki ihtarlarının Beyoğlu … Noterliğinin … sayılı ihtarnamesi ile 21.02.2018 tarihinde davalı şirkete gönderildiğini, söz konusu ihtarnameye cevaben davalı Şirket tarafından hazırlanarak taraflarına Kadıköy … Noterliği aracılığıyla gönderilmiş olan … yevmiye numaralı ihtarnamede, söz konusu tasarımların TPMK nezdinde … sicil numarası İle tescilli olduğu belirtilmiş ve müvekkil şirkete ait tasarımların haksız kullanımının sonlandırılmayacağı belirtildiğini, davalı şirketin ihtarnamede belirttiği … tescil numaralı sicil üzerinden TPMK Sicili nezdinde gerçekleştirilen sorgulamalar neticesinde, müvekkili şirket tarafından 03.03.2015 tarihinde, … sicil numarası ile 4. sırada tescil ettirilmiş olan ve Davalı Şirketin web sitesi ile kataloglarında kullanmak suretiyle satışa sunduğu “Yatak Baza Başlığı” tasarımına ait herhangi bir tescil bulunmadığı tespit edildiğini, davalı Şirketin söz konusu tasarımı, iddialarının aksine tescilsiz şekilde kullanmakla olup, bu kullanımın müvekkili şirketin ilgili tasarımına tecavüz teşkil etmekte olduğunu, ihtilafa konu müvekkili şirketin tasarımları ile davalı şirket tasarımları incelendiğinde, SMK’nın md. 56 hükmü uyannea ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları ve genel tüketici nezdinde iltibasa yol açacakları hususunda herhangi bir şüphe bulunmadığını, bu nedenle davalı Şirket tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne, müvekkili şirketin TPMK nezdinde … tescil numarası ile 4. (“Yatak”) sırada tescilli bulunan tasarımına tecavüz teşkil eden fiillerinin tespiti, men’i ve refine, davalı Şirket ürünlerinin toplatılmasına, satışının ve gerek web sitesinde gerekse kataloglarda kullanılmasının engellenmesine ve imhasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin tescilsiz olarak kullandığı hiçbir ürün bulunmadığını ve davacının … tescil numaralı tasarımına tecavüz teşkil eden herhangi bir fiili olmadığını, davacı şirketin … tescil numaralı tasarımına tecavüz teşkil eden fiile müvekkilin hangi tasarımının sebep olduğunu ve ref davasının zamanaşımına tabi olması bakımından bu tecavüz fiilinin ne zaman gerçekleştiğini açıklığa kavuşturmadan müvekkil şirketi ilham ettiğini, müvekkili şirketin davaya konu tasarımlan Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) nezdinde 12.07.2017 tarihinde tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin dava konusu tasarımı yenilik ve ayırt edicilik kriterlerine sahip olduğunu ve Müvekkilin ayrıntılarıyla düşünülmüş çalışmaları, uzun sürece yayılan uğraşları ve ciddi yatırımları sonucu, seçenek özgürlüğünü kullanarak meydana getirdiği işbu tasarımların hükümsüzlüğü müvekkilinin emeklerinin ziyanına ve ciddi hak kaybına sebep olacağını, her iki şirketin tasarımları arasında ayrıntılardaki benzerlikler dışında genel görünüm itibariyle kullanıcılar nezdinde gözle görülür farklılıklar mevcut olduğunu, aynı ürünleri üreten firmaların tasarımlarında zorunlu olarak bir takım benzerlikler olması olağan sayılması gerektiğini, bu durum yabancı hukukta “crowded art” şeklinde ifade edilen yaratıcılıkta daralmış tasarım alanının bir sonucu olarak kaçınılmaz olduğunu, kullanmakta olduğu ürünlerin hepsi tescilli ürünler olan müvekkili şirketin, yasal tasarım tescilinden kaynaklanan haklarını hukuka uygun şekilde kullandığını belirtmiş ve haksız açılmış davanın reddine, davacı hakkında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “somut olayda mahkememizce özellikle tartışılması gereken husus davalıya ait tescilli tasarım ile davacıya ait daha önce kamuya arz edilen ürünlerin benzer olup olmadıkları, bu bağlamda davalı adına tescilli tasarımın “yeni” ve “ayırd edici” özelliklere sahip olup olmadığıdır. Tasarımda önemli olan teknik ve bilimsel yönden ziyade, görünüm, şekil, doku ve ergonomi gibi özelliklerdir ve temel itibariyle koruma bu “görünüm” için değerlendirilmektedir. SMK’nun 44/1 md’si açıkça tasarımın görünüme ilişkin olduğunu düzenlemiştir. Burada kastedilen nihai tüketici nezdinde algılanan “dış” görünüştür. Tasarım hakkı SMK 55/1 gereğince ürün ve eşyaların teknik işlevini değil tescil şartlarına uyan görünümünü konu etmektedir. Bu “dış” görünüşün hukuki korumadan yararlanması için yeni ve ayırd edici özelliklere sahip olması gerekmektedir. Davaya konu olayda mahkememizce alınan rapor ve ek raporda davalı adına tescilli tasarım ile davacının daha önce kamuya arz ettiği ürünün yukarıda açıklanan kriterler ışığında “dış görünüş” itibariyle bilgilenmiş kullanıcı nezdinde benzer olarak algılandıkları anlaşılmıştır. Davalının itirazlarının genel itibarı ile benzerliklerin ürünün işlevi dolayısıyla yaratıcılığın mecburi olarak daralmasından kaynaklandığı yönünde olduğu; ancak baza ve yatak şeklinde olan ürünlerde tasarım özgürlüğünün bulunduğu, sektördeki tasarım özgürlüğü alanının dar olmadığının göstergesi olarak tüketici nezdinde birbirinden tamamen farklı konumlanacak ve farklı zevklere hitap edecek genişlikte ürün yelpazesinin hemen her satış noktasında sunulması gerçeği olduğu, davalının mevcut tasarım özgürlüğü çerçevesinde başka bir görünüm tercih etme imkan ve hürriyetine sahipken neredeyse birebir denecek derecede davacı tasarımlarını taklit ettiği, bu itibarla davalı tarafından ibraz edilen bilirkişi raporlarındaki tesbitlere mahkememizce de iştirak edildiği ve bu nedenle davalı adına tescilli davaya konu tasarımların yeni ve ayırd edici niteliklerinin bulunmadığının kabulü gerektiği” gerekçesiyle hükümsüzlük ve tecavüzün men’i davaları yönünden davanın kabulüne karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; SMK md. 55/1 uyarınca tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümü olduğunu, işbu davada ‘yatak başlığı ‘ , ‘ karyola / yatak ‘ , ‘ yatak ‘ gibi tasarımların değerlendirildiğini, tasarım, ürünlerin işlevselliğini ve estetik değerini artırmaya yönelik çalışmaları kapsayan sürecin ortaya çıkardığı bir sonuç olarak nitelendirilebileceğini, davaya konu tasarımlar temel geometrik oranlar ve yüzey özellikleri ile farklılaşmakta ve ayırt edici nitelik kazandığını, müvekkil firmanın tasarımı incelendiğinde dilim sayısının her iki tarafta 4 küçük ve 1 büyük dilim olarak görüldüğünü, ancak davacının tasarımında bu dilimler her iki tarafta da 4 er küçük dilimden oluştuğunu, bunun gibi birçok ayırt edici farklılıkların mevcut olduğunu, bununla birlikte tasarımda kullanılan malzemelerin cinsinin, yapısının ve renginin de farklı olması iki tasarımı birbirinden farklılaştırdığını, kaldı ki sektörde farklı firmalar tarafından uzun yıllardan beri bu tasarımların benzerlerinin kullanıldığını, ürünleri ufak değişikliklerle piyasaya sürdüklerini, bu durumun ürünün yapısının ve kullanımının olağan bir sonucu olduğunu, çünkü daha fazla çeşitliliğe gidilmesinin mümkün olmadığını, kamuya sunulan tasarımlar sayısal olarak çoğaldıkça üretimin de güçleştiğini, davacı ve müvekkil firmanın hizmet verdiği sektör insanların her zaman her yerde ihtiyaç duyduğu ve artık standart hale gelen ürünlerden oluşan bununla birlikte yıllarca birçok firmanın bu alanda çalıştığı bir sektör olduğunu, hal böyle olunca piyasada ki ürünleri ayırt etmek için ürünlerin deseni , kumaşı , kullanılan dilim sayısı , geometrik şekillerin sayısı gibi küçük ayrıntı gibi gözükse de ürünleri birbirinden farklılaştıran önemli özelliklere tasarım da bakılması gerektiğini, çağımızda büyük ve süratli teknolojik gelişmeler yaşanmakta olup kamuya sunulmuş tasarımların sayısal olarak çoğalmakta olduğu ve yeni tasarımlar üretmenin güçleştiğini, bu ise tasarımcının seçenek olanaklarını kısıtladığını, hal böyle olunca birbirleri ile kıyaslanan tasarımların değerlendirilmesinde tasarımcının geliştirme açısından, ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınması gerektiğini, sektördeki diğer firmaların modelleri de incelendiğinde görüleceği üzere zorunlu olarak birtakım benzerliklerin olduğunu, bu benzerliklerin olağan sayılmasının sektörün ayakta durması için kaçınılmaz olduğunu ve iki tasarımın da ayrı ayrı tescil edilebileceğini, SMK md. 56 / 6 hükmünde , ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirirken sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesinin dikkate alınacağının belirtildiğini, diğer bir deyişle, tasarımcı ne kadar seçenek özgürlüğüne sahipse tasarımını da o derece farklılaştırabileceğini, tasarım özgürlüğünün kısıtlanabileceğini, müvekkil firmanın ve bu sektördeki diğer firmaların amacı insanların ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak olduğunu, davaya konu yatak ve yatak başlığının kaç farklı şekilde tasarlanabileceği ihtiyaçlara cevap vermesi bakımından sınırlı sayıda olduğunu, hal böyle olunca da tasarımcının yaratıcılık alanının sınırlandığını, bu nedenlerden dolayı müvekkil firmanın yaratıcılık alanı mecburi olarak daralmış olup davacı şirketin ürünlerini taklit etme gibi bir durumun kesinlikle mevcut olmadığını, davaya konu tescilli tasarımın SMK 56/6 Hükmü ve behsedilen nedenlere göre yeniden incelenmesi gerektiğini, kullanmakta olduğu ürünlerin hepsi tescilli ürünler olan müvekkil şirket, yasal tasarım tescilinden kaynaklanan haklarını hukuka uygun şekilde kullandığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Bu davanın başlangıçta Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/164 esas, 2018/166 karar sayılı kararıyla dava dilekçesinde görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi olarak gösterildiğini, Büyükçekmece de Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi olmadığından ve HSYK kararlarına göre Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden dosyanın Bakırköy Hukuk Mahkemeleri’ne gönderilmesine karar verildiği ve yargılamaya Bakırköy 1. FSHHM nin 2018/207 E sayılı dosyasında devam edildiği anlaşılmıştır. Davacıya ait … tescil numaralı çoklu tasarım belgesinin yatak başlığı tasarımı olduğu ve 03/03/2015 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davalıya ait olan dava konusu … tescil numaralı çoklu tasarım belgesinin yatak tasarımı olduğu, 12/07/2017 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. 06/03/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davacı tarafa ait … ve … numaralı tasarım tescili ile Davalı tarafa ait üründe yer alan yatak başı arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacı tarafa ait … numaralı tasarım tescili ile Davalı tarafa ait … numaralı tasarım tescili arasında bilgilenmiş kullarıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, Davacı tarafa ait … numaralı tasarım tescili ile Davalı tarala ait … numaralı tasarım tescili arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacı tarafa ait … numaralı tasarım tescili ile Davalı tarafa ait … numaralı tasarım tescili arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, Davacı tarafa ait … numaralı tasarım tescili ile Davalı tarafa ait http://www…com adresinde yer alan ürün arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacı tarafa ait … ve … numaralı tasarım tescilleri ile benzerlik gösteren ürünlere davalı tarafa ait http://www…cum adresinde tespit edilemediği, davalı tarafa ait … numaralı tasarım tescilinde yer alan 3, 4 ve 6 numaralı tasarımların başvuru tarihleri olan 12.07.2017 tarihinden önce kamuya sunuldukları ve koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadıkları” yolunda görüş bildirmiştir. 23/08/2019 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; “Davacı tarafa ait … ve … numaralı tasarım tescili ile Davalı tarafa ait üründe yer alan yatak başı arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile berizer olarak algılandıkları, davacı tarafa ait … mumaralı tasarım tescili ile Davalı tarafa ait … numaralı tasarım tescili arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacı tarafa ait … numaralı tasarım tescili ile Davalı tarafa ait … numaralı tasarım tescili arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacı tarafa ait … numaralı tasarım tescili ile Davalı tarafa ait … numaralı tasarım tescili arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacı tarafa ait … numaralı tasarım tescili ile davalı tarafa ait http://www…com adresinde yer alan ürün arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, tasarıma tecavüzün tespiti, men’i, ref’i ile davalı tarafın tasarımlarının hükümsüzlüğü talebine ilişkindir. Yargılama sırasında tarafların tasarım tescil belgelerinin celbedildiği görülmüştür. Ayrıca uyuşmazlık teknik incelemeyi gerektirdiğinden ilk derece mahkemesince konusunda uzman bilirkişi heyetinden kök ve ek rapor alınmıştır. Söz konusu raporlar ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli niteliktedir. Buna göre hükümsüzlük talebi açısından yapılan değerlendirmede davalının … numaralı tasarım tescilinde yer alan 3,4 ve 6 numaralı tasarımların başvuru tarihi olan 12/07/2017 tarihinden önce kamuya sunulduğu ve yenilik ve ayırt edicilik özelliğine sahip olmadığından davalının tasarımı yönünden yazılı şekilde hükümsüzlük kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Öte yandan davalının eylemlerinin davacının tasarım haklarına tecavüz niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla bu talepler yönünden de yazılı şekilde hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/05/2022