Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2024 E. 2022/1584 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2024 Esas
KARAR NO: 2022/1584
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2020
NUMARASI: 2018/263 2020/223
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: davacı vekili; müvekkili şirket hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 10 örnek ödeme emirli icra takibi yapılmış olduğunu, müvekkilinin süresi içinde imza inkarında bulunamadığını, müvekkili şirket hakkında yapılan icra takibine konu … Bankası Çarşamba Şubesine ait 30.12.2017 tarihli çekin keşideci kısmındaki imzanın müvekkili şirketin yetkilisine ait olmadığını, bu sebeple müvekkili şirketin alacaklı davalı tarafa her hangi bir borcu olmadığını, müvekkili şirket yetkililerinin şirket merkezinin Samsun Çarşamba da şirket yetkililerinin de İstanbul da olması nedeni ile yasal süresi içinde imza itirazında bulunamamış olduklarını beyanla; davacı şirketin icra takibi nedeni ile ileride telafisi imkansız zararının doğmaması için ve cebri icra tehdidi ile mağdur olmaması için öncelikle mahkemenin takdir edeceği teminat mukabilinde icra takibinin dava sonuna kadar durdurulmasına, dava ve takip konusu … Bankası Çarşamba Şubesine ait 31.12.2017 tarihli 30.000,00 TL bedelli çekin keşideci kısmındaki imzanın müvekkili davacı şirketin yetkililerine ait olmaması nedeni ile davacı şirketin takip konusu çek nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, Bakırköy … İcra Müd.’nün …Esas sayılı takibin iptaline, haksız takip nedeni ile davalı alacaklının %20 haksız icra tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı alacaklıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: davalı vekili; davaya konu çekin, müvekkili şirket tarafından … isimli lehtardan teslim alındığını, müvekkili şirket ile … San. Tic. Ltd. Şti. arasında ticari alışveriş ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda bir görüş bildiremediklerini, ancak davacı tarafça davaya konu çek ile ilgili olarak, çek yaprağının çalındığına veya kaybolduğuna dair işlem yapılmamış olması ve ödeme emrine karşı 5 günlük yasal süre içerisinde imza itirazında bulunulmamış olmasının davacının kötü niyetli olarak hareket ettiğinin açık göstergesi olduğunu beyanla; davanın reddine, davacının asıl alacağın %20sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 03/03/2020 tarih, 2018/63 E.- 2020/223 K. Sayılı kararı ile; “…Tüm dosya kapsamı sonucu yapılan değerlendirmede, yukarıda vurgulanan ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.05.2001 gün E: 2001/12-436, K: 2001/467 ve 07.10.2009 gün, ve E: 2009/12-382, K: 2009/415, sayılı ilamlarında da benimsenmiştir. Alınan bilirkişi raporları ile dava konusu çekler üzerindeki keşideci imzalarının davacı şirket yetkilisi …’in eli ürünü olmadığının tespit edildiği, raporların yukarıda vurgulandığı şekilde ve mahkemenin denetimine elverişli olarak hazırlandığı, keşideci imzası sahteliğinin mutlak defi olup herkese karşı ve lehdara karşı da ileri sürülebileceği nazara alınarak dava konusu çek nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, takibin davacı yönünden iptaline, şartları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın dava konusu çekin çalındığına veya kaybolduğuna dair işlem yapmadığını ve ödeme emrine karşı 5 günlük sürede itirazda bulunmadığını, bu hususların davacının kötü niyetini ortaya koyduğunu, dava konusu çekin … isimli kişiden alındığını, konu ile ilgili belgelerin dosyaya sunduklarını müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi olup, olayda mağdur olduğunu, buna rağmen müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve yargılama gideri yükletilmesinin hatalı olduğunu, davanın açılmasında müvekkilinin kusuru bulunmadığını bildirerek müvekkili aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLER Davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçlusu aleyhine 28.590,00 TL bakiye çek alacağı, 15,27 TL işlemiş faiz, 2.859,00 TL karşılıksız çek tazminatı alacağı, 85,77 TL komisyon alacağı olmak üzere toplam 31.550,04 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı görülmüştür.Takip konusu çekin 30/12/2017 tarihli, 30.000 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarının …/…, hamilin ise davalı olduğu, çekin 08/01/2018’de ibraz edildiği, karşılıksız işleminin yapıldığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 27/01/2020 tarihli Adli Tıp Kurumundan alınan raporda; inceleme konusu çekteki keşideci imzası ile …’in mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davalının takibe dayanak yaptığı çekteki keşideci imzasının şirket yetkilisine ait olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında alınan ayrıntılı incelemeyi içeren ve istinaf denetimine de elverişli bulunan adli tıp kurumu raporunun içeriğinden çekteki keşideci imzasının …’in eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirilmiştir. Davalı taraf davacının çekin çalındığına yahut kaybolduğuna dair işlem yapmadığını ve 5 günlük sürede imza itirazında bulunmadığını ileri sürmüş ise de bu hususlar davacının genel mahkemelerde imza inkarına dayalı menfi tespit davası açmasına engel değildir. Öte yandan davalı taraf iyi niyetli 3. Kişi olduğunu ileri sürmüş ve bu nedenle davanın açılmasında kusuru bulunmadığından vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu olmaması gerektiği hususunu istinaf sebebi yapmış ise de davalı tarafın davanın reddini istemesi nedeniyle ve sahtelik iddiası mutlak defi niteliğinde olup, herkese karşı ileri sürülebileceğinden bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/10/2022