Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2015 Esas
KARAR NO: 2022/1813
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2020
NUMARASI: 2017/120 2020/127
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 26.06,2014 tarihinden itibaren özel güvenlik faaliyetleri alanında faaliyete başladığını, 04.09.2014 tarihinde TPE’ne başvurarak “… ÖZEL GÜVENLİK VE KORUMA” ibaresini 22.06.205 tarihinde … numara ile tescil ettirdiğini ve kullandığını, başta … Spor Kulübü olmak Üzere Türkiye genelinde faaliyet gösteren özel kurum ve kuruluşlara özel güvenlik faaliyeti vererek büyük bir marka haline geldiğini, davalı firmanın aynı ilde, aynı meslek grubu ve faaliyet alanında 25.02.2015 tarihinde kurularak müvekkilinin tescilli markasını izinsiz olarak kullandığını, bu durumun iltibas ve taklit sureti ile müvekkili markasına tecavüz oluşturduğunu, bu tecavüzün durdurulması ile ilgili olarak davalı şirkete 01.03.2017 tarihinde Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numaralı İhtarnamesinin keşide edildiğini, buna rağmen tecavüze son verilmeyip faaliyetlere devam ettiğini, bunun üzerine 03,05.2017 tarihinde İstanbul 2. FSHH Mahkemesinin 2017/48 D.lş sayılı dosyasında haksız rekabetin ve marka hakkına tecavüzün tespiti talep edildiğini, 2017/48 D.İş sayılı dosyasına sunulan 30.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda, “…” markasının “… ” markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, ortalama tüketici kitlesinin karıştırma İhtimalinin yüksek olduğu, işbu sebeplerle kullanımın iltibas yarattığı tespit ve kanaatine varıldığını, müvekkili şirketi birçok kişinin aradığını ve arayan kişilerin hangi … şirketi olduğunu bilmediklerini, bu sebeple hak kayıplarının başladığını, 2014 yılından beri … kulübünün İç saha güvenlik işini müvekkili şirket yapmasına rağmen, davalı tarafın http://…com adlı internet sitesinde … Spor Kulübü ile statta ve benzeri yerlerde referans amaçlı fotoğraflarının mevcut olduğunu, bunun dahi davalı şirketin kötüniyetini ve taklit ve iltibas niyetinin varlığını ispatladığını, yakın tarihte müvekkili şirketin …-… Ataköy şantiyesi güvenlik işi için görüşme yaptığını, 80 personel için sözlü olarak anlaşıldığı halde, sözleşme imzalanacağı sırada işi davalı firmanın aldığının tespit edildiğini, müvekkili şirketin kişi başına aylık ortalama 300-350 TL zarara uğradığını, davalının ödenmeyen işçi alacakları ile ilgili hergün onlarca kişinin aradığını ve şikayetlerini dile getirdiğini, bu şikayetler nedeni ile güvenlik çalışanları ve piyasa nezdinde müvekkili şirketin itibarının zedelendiğini belirterek, davalı şirketin müvekkiline ait markaya tecavüzünün önlenmesi ve menine, İhtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile müvekkiline ait tescilli markanın kullanıldığı tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasını, yayından/internetten kaldırılmasını, hükmün tirajı en yüksek ulusal gazetelerden birinde İlanını, “…” markasının davalı şirket isminden Ticaret Sicilinden çıkarılmasını ve terkinini, özel güvenlik faaliyet belgesinin iptalini, 1.000,- TL; maddi, 35.000,- TL manevi tazminatın ticari faizi île birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 01/07/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 1000 TL alacak taleplerini 63.820,14TL’ye ıslah ettiklerini, ve davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini istediği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili şirketin kurulum süreleri arasında 8 ay gibi kısa bir süre olduğunu, müvekkili firma kurulduğunda davacı tarafça henüz marka tescilinin yapılmadığı, davacı firmanın müvekkili firma kurulduğunda sektörün önde gelen firmalarından olmadığını, haksız gelir elde edilebilecek büyüklükte ve marka değerine sahip bir firma olmadığını, davacının tescilli markasının “… ” olduğunu, müvekkili firmanın davacının tescilli markasını asla kullanmadığını, davacının 01,03.2017 tarihinde keşide ettiği Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesine Beyoğlu … Noterliğinin 06.04.2017 tarih … yevmiye no.lu ihtarı ile cevap verildiğini, bunun üzerine davacı tarafça İstanbul 2. FSHH Mahkemesinin 2017/48 D.İş sayılı dosyasında tespit davası açıldığını, huzurdaki dava dilekçesi ile 2017/48 D.İş sayılı dosyaya sunulan bilirkişi raporunun müvekkili şirkete birlikte tebliğ edildiğini, müvekkilinin 5188 sayılı Özel Güvenlik hizmetlerine dair kanunun 5. Maddesi hükmü kapsamında 45. Sınıftaki emtiaların kapsadığı faaliyetleri “… Tic. Ltd. Şti.” adı altında yapmak için İçişleri Bakanlığından faaliyet belgesine sahip olduğundan iş bu marka ibaresini söz konusu faaliyetlerde kullanma hakkına sahip olduğunu, davacının “… ” markası ile müvekkilinin “… ” ibareli markalarının sadece genel görüntüleri, anlamları, okunuş ve yazılışları dikkate alınarak yapılan değerlendirmede dahi söz konusu markaların aynı olmadığı ve karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığının açıkça görüldüğünü, aynı markadan kastın bir markada kullanılan işaretlerin diğerine tıpatıp benzemesi ve müşteriler nezdinde tamamen aynı şeyi ifade etmesi olduğunu, aralarında en küçük fark olan markaların ayniyet arz etmeyeceğini, İki marka arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak ayrıldığını, iki markanın görsel öğelerinin tamamen farklı olduğunu, tüketicilerin marka ile ilk temasının genellikle görsel unsur olduğunu, farklı kelimelerden oluşan markaların, tamamen aynı kelimeden oluşsalardı dahi farklı tasarımın ayırt edicilik kazandıracağını, markalardaki kelimelerin ayrıldığında anlamsız kavramlar ortaya çıktığını, markalara birer bütün olarak bakıldığında kavramsal olarak da benzerlikten bahsedilemeyeceğini, “…” ibaresinin ülkemizde birçok markada kullanıldığından ayırt ediciliğinin zayıfladığını, sadece 35. Sınıfta “…” ibareli yüze yakın marka olduğunu, davacıya ait markada “” ibaresinin markanın asli unsuru olduğunu, internet sitesini güncelleyerek www…com olarak domain aldığını, www…com sitesini kullanmayı durdurduğunu, gerekli iznin çıkması üzerine 01.10.2017 tarihinden İtibaren “…” markası üzerinden işlem yapmaya başlayacağını, şirket merkezinde kullandığı tabelaları da “…” olarak yenilediğini, devam eden projelerdeki reklam afişleri ve dokümanların değiştirilmesi için girişimlerini başlattığını, kıyafet temin süreleri sonunda kıyafetlerin de değiştirilmiş olacağını, davacının firmalarını arayan alakasız kişilerle hak kaybına uğradığını belirttiği halde hangi kayba uğradıklarını belgelendirmediklerini, müvekkili firmanın sadece 1 işçi ile davasının olduğunu, söz konusu davanın da işçinin işe alkollü gelmesinden kaynaklandığını, bunun dışında müvekkili firmaya alacak davası açan veya icraya veren herhangi bir kişi ya da kurum olmadığı gibi vergi ve SGK borcunun da bulunmadığını, buna göre davacı firmayı arayan kişilerin davacı firmadan alacaklı olduklarını, müvekkili firmaya ait internet sitesinde bulunan fotoğraflardan birinin şirket sahibi …’nın … Güvenlik Operasyon Müdürlüğü yaptığı sırada … Spor Kompleksinde çekilmiş bir hatıra fotoğrafı olduğunu, ancak fotoğraftaki stadın … olduğunun anlaşılmadığını ve dava ile ilgisinin olmadığını, davacının… ile sözlü anlaşmaya vardıkları iddiasının doğru olmadığını, davacı firma yetkilisinin … Şantiyesi Güvenlik işini almak üzere …’ta yetkili … ile görüştüğünü, ancak o tarihten Önce müvekkili firma ile anlaşma sağlandığından teklif dahi alınmadan geri çevrildiğini, müvekkili firmadan 2015 yılında … tarafından davet edilerek teklif istendiğini, fakat şartlarda ulaşılamadığından o tarihte anlaşma yapılamadığını, 2017 yılında … n tekrar müvekkili firmayı davet ederek güncel teklif aldığını ve uzlaşma sağlanarak hizmet verilmeye başlanıldığını, neticede davacının isim benzerliğinden kaynaklanan herhangi bir maddi zararının olmadığını, davacı firma ile müvekkili firma arasında rekabet olduğunu, …’ta ki başarısızlığın sebebinin isim benzerliği olarak gösterilmek istenildiğini, davacının belgelendirebildiği bir maddi zararının da bulunmadığını, davacı tarafın maddi ve manevi zararı olmadığı gibi markasında da bir değer kaybının olmadığını, davacı markası ile müvekkili markası arasında ayırt edilemeyecek derecede bir benzerlik olmamasına rağmen, müvekkilinin herhangi bir yargı karan ile mecbur olmaksızın iyi niyetle “…” markasını kullanmayı bırakarak “…” markasını kullanmaya başladığını, davacının ise huzurdaki dava ile müvekkili firmanın Özel Güvenlik Belgesinin de iptalini talep ederek rakibini haksız şekilde devre dışı bırakmak maksadında olduğunu belli ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 10/03/2020 tarih, 2017/120E.-2020/127K. Sayılı kararı ile;”… Toplanan deliller hükme dayanak alınan kök ve ek rapor içerikleri dikate alındığında; Davalının davacıya ait tescilli marka hakkınatecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, Davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, marka hakkını ihlal nedeniyle 63.820.14- TLmaddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine, Özel güvenlik faaliyet belgesinin iptali istemi idari bir işlem olduğundan bu yöndeki istemin reddine,davacı markası ve ticaret unvanına yönelik davalının markasal kullanımlarının önlenmesine,Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.1- Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, 2-Davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine,3-Marka hakkını ihlal nedeniyle 63.820.14- TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, 4-Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine, 5-Özel güvenlik faaliyet belgesinin iptali istemi idari bir işlem olduğundan bu yöndeki istemin reddine,6-Davacı markası ve ticaret unvanına yönelik davalının markasal kullanımlarının önlenmesine…” şeklinde karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin 04/02/2015 tarihinde kurulduğunu, taraf şirketlerinin kurulum süreleri arasında 8 ay gibi bir zaman olduğunu, müvekkili firmanın kurulduğu tarihte davacının henüz marka tescilinin yapılmadığını, kaldı ki davacının sektörün önde gelen firmalarından da olmadığını, müvekkilinin davacıyı asla taklit veya iltibas etmediğini, davacının tescilli markasının “… ” olup, müvekkilinin ne logosunda ne de internet sitesinde ve çalışanlarının kıyafetlerinde veya reklamlarında bu ibarenin kullanılmadığını, dolayısıyla marka haklarının ihlal edilmediği gibi haksız rekabetin de gerçekleşmediğini, davacının ihtarına 06/04/2017 tarihli ihtarname ile cevap verildiğini, davacının yaptırdığı tespit dosyasından sonra davacı tarafla görüşülmeye çalışıldığını ancak davacının dava açma yolunu tercih edildiğini, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, … ibaresinin ülkemizde birçok markada kullanılan yaygın bir kelime olduğunu, dolayısıyla ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, sadece 35. Sınıf yönünden de tescilli 100’e yakın marka bulunduğunu, ayrıca müvekkilinin markası ile davacı markası arasındaki farkın birçok tescilli markalardan daha fazla olduğunu, müvekkilinin markasının … özel güvenlik şeklinde oluşturulduğunu, dolayısıyla davacı markası ile iltibas durumunun bulunmadığını, müvekkilinin markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmamasına rağmen marka değişikliği yaptığını, ayrıca güvenlik görevlilerinin üzerindeki kıyafetlerdeki armaları da değiştirmek üzere gerekli izinleri aldığını, internet sitesini de bu anlamda güncelleyerek www…com olarak domain aldığını, bu sebepler www….com adresini kullanmayı durdurduğunu, ayrıca TPMK’nın … ile … markaları arasında benzerlik bulmaması nedeniyle markaları tescil ettiğini, müvekkilinin internet sitesinin galeri bölümünde bulunan fotoğraflardan bir tanesinin müvekkili şirket sahibi olan …’nın daha önce çalışmış olduğu sırada … Spor Kompleksinde çekilen bir hatıra fotoğrafı olduğunu, bu stadın … olduğunun açıkça anlaşılmadığını, bu fotoğraftan yola çıkarak … güvenliğin bu stadın güvenliğini yaptığı ve referans olarak kullanıldığı yorumunun davacıya ait olduğunu, fotoğrafta …’ı öne çıkaran bir imge bulunmadığını, kaldı ki adı geçenin o dönemde stadda özel güvenlik sorumlusu olarak görev yaptığını, davacının ayrıca isim benzerliği nedeniyle … firmasının sözleşmeyi müvekkili ile imzaladığını iddia etmiş ise de davacının mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını zira söz konusu iş ile ilgili olarak müvekkili tarafından da teklif verildiğini, ancak … firmasının müvekkili ile anlaştığını, isim benzerliğinden dolayı uğranılan bir zarar bulunmadığını, müvekkilinin iş ve eylemleri ile davacı firmanın zarara uğramadığını, davacı markasında bir değer kaybı da meydana gelmediğini, bütün bu konularda savunmalarını sundukları halde mahkemenin dikkate almadığını, gerekçeli kararda delillerinin toplandığı belirtilmiş ise de tanıklarının ısrarla dinlenmediğini, müvekkili ili çalışan firmaların bu konuda iltibas olmadığını ve her iki firmayı da bildiklerini beyan ettiklerine dair evrakları mahkemeye sundukları halde mahkemenin bu konuda gerekçe yazmadığını, bilirkişinin iltibas olabilir demesinin bir tahmin ve ihtimal dahilinde olduğunu, davacının iddialarının çelişkili olduğunu ve hesaba ilişkin raporun da hatalı olduğunu, hesabın marka tescilinden değil firmanın kurulduğu günden dava tarihine kadar olan dönem için yapıldığını, ayrıca kar miktarı olan 63.820,14 TL’ye ıslah tarihinden değil dava tarihinden ticari faize hükmedildiğini, müvekkilinin tüm karı kadar tazminata hükmedildiğini, bir iltibas durumu var ise bunu davacının ispat etmesi gerektiğini, davacının bu konuda delili bulunmadığını, davacı tarafa defalarca kesin süreler verilmesine rağmen mahkemece bu konuda gerekli yaptırımın uygulanmadığını, dosyanın hiç bilirkişiye gönderilmemesi gerekirken raporun karara esas alındığını, bu konudaki müracaatlarının dikkate alınmadığını, dosyada usul yönünden de hatalar bulunduğunu bildirmiştir.
DELİLLER: Yargılama sırasında alınan 15/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı şirket yetkilisi adına TURKPATENT nezdinde … no ile 45. Sınıfta yer alan hizmetler için tescilli markası olan “… -Özel Güvenlik ve Koruma” ibareli markası ile davalı şirket tarafından ünvanında yer alan“…” kılavuz kelimesini, tescil ettirmeksizin markasal olarak tabela, bayrak, kıyafetler üzerinde arma ve basılı evraklar üzerinde kullanılan “…-Özel Güvenlik”ibaresinin benzer olduğu, markaların esas unsurlarının “…” ibareleri olduğu, davalı şirket tarafından sözkonusu logoyu 45. sınıfta yeralan “Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil). Güvenlik hizmetleri. Evlendirme büroları hizmetleri. Cenaze hizmetleri. Giysi kiralama hizmetleri. Yangın söndürme hizmetleri. Refakat etme hizmetleri, /ş güvenliği konulannda danışmanlık hizmetleri” için kullanmasının tüketiciler, aynı müşteri kitlesi nezdinde iltibasa neden olabileceğinin tespit eğildiği, Davacı ve davalının ticaret unvanlarındaki klavuz kelimesinin “…” olması nedeniyle, her iki ibare karşılaştırıldığında okunuş ve anlam olarak birbirinden ayırdedilemeyecek kadar aynı olduğu, davacının Unvanındaki … ibaresinin farklılık katmadığı, klavuz kelimesinden sonra ve şirket faaliyet alanını gösteren “ÖZEL GÜVENLİK” ve “KORUMA HİZMETLERİ” nin de aynı olduğu, davalının yakın karıştırılmaya müsait, aynı işletmeyi çağrıştırdığı, işletmelerin faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açabileceği, yine ünvandaki kılavuz kelime ve kavramsal olarak bir bütün halinde değerlendirildiğinde davalı tarafın ticaret unvanının davacı tarafa ait … tescil no’lu “…” ibareli daha önce tescilli markayla karıştırılma ihtimali olduğu, 6769 Sayılı SMK.nun 151/2-b maddesine göre davalının dava tarihine kadar elde ettiği kazancın 63.820,14 TL. Olduğunu, Mahkeme davacı tarafın dilekçesinde maddi tazminat olarak talep ettiği “davalı şirketin yıllık cirosunun % 35’i” yönünde hüküm kurmaya karar verirse, davalının dava tarihine kadar elde ettiği cironun % 35’in in 577.944,54 TL. olduğu, Davalı şirketin, dava konusu markayı tabelalarında, personel kıyafetlerinde, web sitesinde kullanmaktan vazgeçtiği, 2017/79814 numara ile 14.02.2018 tarihinde tescil edilen “…-Özel Güvenlik” ibareli markası ile ilgili 12.09.2017 tarihinde başvuruda bulunarak, 2017/79814 numara ile tescil edilen markayı kullanmaya devam ettiği, Manevi tazminat hususunun Mahkeme’nin takdirinde olduğu…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08/05/2019 tarihli EK bilirkişi raporunda; “…Davacının davalı şirkete 01.03.2017 tarihinde Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderilmesinden sonra, İst. 2.FSHH Mahkemesinin 2017/48 D.iş sayılı dosyasından 03.05.2017 tarihinde yapılan tespit sırasında ;bina girişinde , bina içinde, merdivenlerde, ofis kapıcında, ofis içi bekleme salonunda, fatura ve iş başvuru formlarında, çalışanların örnek formaları üzerinde rapordaki fotoğraflardan da görüleceği üzere logoların markasal olarak kullanıldığı, ayrıca davalının tescilli markacını tescil ettirdiği şekilde kullanma zorunluluğuna aykırı davrandığının tespit edildiği, davacının tescilli markası ile davalı tarafından tescilsiz ve markasal olarak tabela, bayrak, kıyafetler üzerinde arma ve basılı evraklar üzerine kullanılan “…-Özel Güvenlik” ibaresinde kullanılan markanın esas unsuru “…” ibareleri olup bunların benzer ibareler olduğunu, Markanın tali unsuru olan GÜVENLİK ibaresi verilen hizmeti nitelemekte olup, tali unsur olduğu, Davalı tarafından “…-Özel Güvenlik” logosunun , davacı şirket yetkilisi adına tesil edilmiş olan “… – Özel Güvenlik ve Koruma” ibareli markasının kapsamıiçinde bulunan 45.sınıfta yeralan “hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil). Güvenlik hizmetleri. Evlendirme büroları hizmetleri. Cenaze hizmetleri. Gîvfı kiralama hizmetleri. Yangın söndürme hizmetleri Refakat etme hizmetleri. İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri” açısından tüketiciler, aynı müşteri kitlesi nezlinde iltibasa neden olabileceğinin tespit edildiği, Davacıya verilen zarar hesaplanırken, davacı firmanın faaliyet konusu ile davalı firmanın faaliyet konusu aynı olduğu için tüm karı hesaplandığı, kök raporda da belirtildiği üzere, her ne kadar davacı taraf İstanbul 2. FSHH Mahkemesi’nin 2017/48 E. sayılı dosyasında markanın kullanıldığına ilişkin tespit dilekçesini 03.05.2017 tarihinde vermiş olsa da, davalı tarafın “… Koruma ve Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti” unvanını, dolayısı ile dava konusu markayı kuruluş tarihinden bu yana kullandığı açık olup, kuruluş tarihi olan 04.02.2015 tarihinden dava tarihi olan 16.06.2017 tarihine kadar kar hesaplandığı Değerlendirmeler bölümünde izah edildiği üzere kök raporda değiştirilecek bir husus bulunmadığı…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. İstanbul 2. FSHHM’nin 2017/47D.İş sayılı dosyasından alınan 30/05/2017 tarihli tespit bilirkişisi raporunda; aleyhine tespit istenen tarafın tespit isteyenin markasındaki ibareleri birebir kullanmadığı, tarafların markalarının esas unsurunun … ibaresi olduğu, aleyhine tespit istenilen iş yerinde “… özel güvenlik” ibaresinin iş yeri evrakları, bayraklar ve formalarda kullanıldığı, bu ibarenin tespit isteyen tarafın “… özel güvenlik” markası ile benzer olduğu, bu sebeple iltibas oluşturduğu, aleyhine tespit istenilen tarafın ünvanında yer alan … ibaresinin markasal olarak kullandığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı adına tescilli … tescil numaralı “… +şekil” markasının 45. Sınıfta 22/06/2015 tarihinde tescil edildiğini, davalıya ait … numaralı “… ÖZEL GÜVENLİK+şekil” ibaresinin 45. Sınıfta, tescil yapılması için başvuru yapıldığı, TPMK’dan gelen 26/04/2018 tarihli cevabi yazıdan başvuru aşamasının devam ettiğinin bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün önlenmesi, men’i, ticaret unvanında … ibaresinin çıkarılması ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı taraf, davalının davacıya ait marka haklarını ihlal ettiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Dosya içeriğinden davacı tarafın ticaret siciline 26/06/2016 tarihinde, davalı şirketin ise 04/05/2015 tarihinde tescil edildiği, her iki şirketin de faaliyet alanının özel güvenlik alanında olduğu anlaşılmıştır. Yine her iki şirketin ticaret ünvanında … ibaresi ile güvenlik ve hizmetleri ibaresinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın … numaralı “… özel güvenlik+şekil” ibaresinin 45. sınıfta tescili için başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır. Alınan bilirkişi raporlarının içeriğinden de anlaşılacağı üzere davalının ticaret ünvanında yer alan … ibaresinin davacıya ait … tescil numaralı “… özel güvenlik ve koruma+şekil” markası ile iltibas durumunun bulunduğu, anlaşılmıştır. Yine dava açılmadan önce İstanbul 2. FSHM’nin 2017/47 D.İş sayılı dosyada alınan rapor içeriğinden de anlaşılacağı üzere davalının işyerinde “… özel güvenlik” ibaresinin basılı iş evrakları, bayraklar ve formalarda kullanıldığı, yine davalının ticari ünvanında yer alan … ibaresinin markasal olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalının ticaret ünvanında … ibaresi var ise de söz konusu bu ibarenin davalının ticaret unvanına farklılık katmadığı, ticaret unvanının esas unsurunun … ibaresi olduğu, bu ibareden sonra gelen özel güvenlik ve koruma hizmetleri ibarelerinin de aynı olup, davacıya ait işletmeyi çağrıştırdığı, kaldı ki tarafların faaliyet alanlarının da benzer olduğunu, dolayısıyla mahkemece markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve ticaret unvanındaki … ibaresinin terkini yönündeki kararın yerinde bulunduğu anlaşılmıştır. Öte yandan maddi tazminat hesaplamasının da SMK’nın 151/2-b maddesi kapsamında davalının elde ettiği gelire göre hesaplandığı, ayrıca davalının söz konusu markasal kullanımının kuruluşundan itibaren mevcut olduğu anlaşılmakla, yapılan hesaplamada usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Yine mahkemece maddi tazminata dava tarihinden itibaren ticari faize hükmedilmiş ise de davanın maddi tazminat yönünden belirsiz alacak davası olarak açıldığı, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu, davacının ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini ıslah ettiği anlaşılmakla bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Ayrıca rapor içeriğinden davacının tüm karı kadar tazminata hükmedilmediği anlaşıldığından bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 4.701,10 TL harçtan, peşin alınan 1.175,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.525,82 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/11/2022