Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/2002 E. 2022/1736 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2002 Esas
KARAR NO: 2022/1736
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/01/2019
NUMARASI: 2017/310 2019/20
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)|Endüstriyel Tasarım (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 20/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bayan pardösüsü, ferace imalatçısı olduğunu ve tamamen kendi tasarımı olan değişik modellerde bayan pardösüsü, ferace tasarlayarak üretim yaptığını, müvekkilinin geliştirdiği bayan pardösüsü, ferace modellerini … ve … sayı ve … TPE sahip no ile TPE nezdinde endüstriyel tasarım olarak tescil ettirdiğini, müvekkilinin geliştirdiği “Bayan Pardösüsü, Ferace” tasarımının, gerek görünüm olarak, gerekse kalite ve kullanım olarak da şık ve mevcutlarından çok farklı ve rahat kullanılabilmesi nedeniyle bayan tarafından büyük ilgi gördüğünü, davalının müvekkilinin düşünerek büyük emek, zaman ve para harcayarak geliştirdiği bayan pardösüsü, feracenin aynısını, haksız kazanç sağlamak için taklit ederek satışa sunduğunu, davalının yüzlerce değişik seçeneği olmasına rağmen, müvekkilinin tasarımı ile görünümü olarak neredeyse tamamen aynısını yaptığını, tasarımların tüketicilerin karıştırmamasının mümkün olmadığını, bu hususun İstanbul 1. FSHHM’nin 2015/56 D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini ve bu durumun müvekkili haklarına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüzün önlenmesini ve durdurulmasını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 20.000,00 TL manevi 15.000,00 TL maddi tazminatın, tespit tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsilini, taklit edilen ürünlerin davalıdan alınarak müvekkiline teslimini, bu talepleri kabul görmediği takdirde taklit ürünlerin imhasını, hüküm özetinin ilanını ve değişik iş dosyasında yapılan masraflarla birlikte yargılama giderlerine hükmedilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … tescil numarası ile “…” markası ile İstanbul’da tesettür giyim ve özellikle de ferace ürünlerinin üretimi ve satışı konusunda faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin markası tescilli olduğu gibi, tasarımlarını da kendi bünyesinde tasarladığını, davacının tescil etrirmiş olduğu tasarımın 554 Sayılı KHK’da belirtilen tesil şartlarını taşımadığını, bu nedenle dava konusu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına haiz olmadığı gerekçesiyle hükümsüzlük davası açacaklarını ve dosya numarasını mahkemeye bildireceklerini ve davacı taleplerinin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istediği anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN DAVADA,( İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/83 Esas sayılı dosyasında)
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin “…” unvanı altında ve 2012 yılında … tescil numarası ile tescilli “…” markası ile faaliyet gösterdiğini, markanın tescilli olduğu gibi tasarımları da müvekkilinin kendi bünyesinde tasarladıklarını, davalının 30/01/2015 tarihinde 5 adet pardesü tasarımının tescili için TPE’ye başvuru yaptığını ve 17/12/2015 tarihinde tescil edildiğini, davalının müvekkilinin ürettiği feracelerin … tescil nolu tasarım belgesinde yer alan 03 nolu pardesü tasarımının benzeri olduğu iddiasıyla önce tespit yaptırdığını, sonrasında ise maddi ve manevi tazminat talepli olarak müvekkilinin aleyhinde dava açtığını, bu davanın İstanbul 3. FSHHM’nin 2015/269 esas sayılı dosya üzerinden devam ettiğini, hükümsüzlük davası açmada müvekkilinin hukuki menfaatinin bulunduğunu, bu dava ile tarafları ve konusunun aynı olması nedeniyle İstanbul 3. FSHHM’nin 2015/269 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini ve … tescil nolu tasarım dosyası içerisinde yer alan 03 nolu “PARDESÜ” tasarımının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 08/04/2016 tarih, 2017/310E.-2019/20 K. Sayılı kararı ile; “… Son alınan raporun yukarda açıklanan deliller ile yasanın aradığı maddi unsurları açıklamaya yeterli,objektif, dosyadaki kanıtlarla tutarlı, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olması gözetilerek hükme dayanak olarak alınmış, hükümsüzlüğü istenen tasarım tescilinin yenilik ve ayırt edicilik niteliğini taşımadığı, tescil tarihinden önce kamuya sunulduğu (27.04.2014) tarihli https:;/www,..com/… instagram adresinde kamuya sunulduğu) ürünün , birbirleri ite iltibas yaratacak derecede benzer olduklar dolayısıyla ürünün kamuya arz tarihi dikkate alındığında tasarımın hükümsüzlük şartlarının oluştuğu anlaşılmıştır. Bu durumda Endüstriyel Tasarım başvuru tarihinde yeni ve ayırt edici özelliğe sahip olmadığı subut bulduğundan ; asıl davanın reddine, karşı davanın kabülü ile; … no ile tescilli 03 nolu pardesü tasarımın hükümsüzlüğüne…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davacı/birleşen davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı/ Birleşen Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davalı-birleşen davacının kötü niyetli olarak müvekkilinin tescilli ürününü taklit ettiğini ve tespit işlemi yapılması üzerine müvekkiline zarar vermek kastı ile bu davayı açtığını ancak mahkemenin delilleri toplamadan detaylı araştırma ve inceleme yapmadan yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurduğunu, ayrıca dava dilekçesindeki iddalarını tekrar ederek müvekkilinin tasarımlarının yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına haiz olduğunu, mahkemenin bu hususları dikkate almadığını, müvekkilinin ve ortaklarının ferzin giyim markası ve logosu ile tasarımları ile 20 yılı aşkın sektörde olduğunu, ferzin ismi de yetkili ve ortak olan …’ın tasarımcı olarak daha önce kendi adına birçok tasarım yaptığını, daha sonra da şirketi kurduğunu, bu konuda 2014 yılının başından beri model üzerinde çalışıldığı ve 2015 yılı ilkbahar ve yaz ürünü diye katalog bastırdığını, bilirkişi heyetinin hataya düştüğü noktanın 30/01/2015 tarihinde korunması ile tescili talepli TPMK’ya müracaat edildiğinde bu ürünün yapım aşamasında olmayıp daha önceden 2014 yılı başından beri üzerinde çalışılmış bir ürün olduğunu, bu durumun sektörde olan herkes tarafından bilindiğini, durum böyleyken ürünün birçok aşamadan geçip ve ürünü …gen …com adlı firmanın bir şekilde müvekkilinden edinerek satışa sunmuş olması yanında 30/01/2015 tarihinden önce sitede yayınlandı diye kesin delil kabul edip rapor yazılmasının hem sektör kurallarına hem de hukuk kurallarına aykırı olduğunu, bu modelin üzerinde 2014 yılında çalışıldığını, konuya ilişkin fatura ve irsaliyelerin dosyasa sunulduğu, dolayısıyla bilirkişilerin bahsi geçen internet sitesindeki bir fotoğrafa dayanarak kanaat belirtmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin daha önceden tasarımlarının hiçbir yerde yapılmadığını, diğer taraftan yerel mahkeme ve bilirkişi heyetinin 20515 yılından önce hükümsüzlük konusu olan ürünlere rastlamadığını açıkça ortaya koymuş ise tarihi belli olmayan kataloğa koymasına istinaden tarihin değiştirilmiş olabileceği ve sonradan müdehale edilebileceği tespiti göz ardı edilerek hukuken ispatlanamayan sadece kanaate varan bir görüşle tespit yapılmasının da doğru olmadığı, raporun 10, 11 ve 13. Sayfalarında yer alan 27.05.014-12.09.2014-27.04.2014 tarihinde sitede olduğu iddia edilen internet sitesi görüntüsünün sol üst köşesinde farlı tarihler görüldüğünü, dolayısıyla bu şekilde bir inceleme ve kanaatin hükme esas alınamayacağı, kaldı ki sektörde bir ürünün tescil tarihinde yapılamayacağı uzun uğraş ve çalışma sonucu ortaya çıkacağı hususunun kabul görmüş bir gerçek olduğu, bilirkişinin bu tespitini kabul etmediklerini, sitedeki ürünün müvekkilinin ürünü olduğu, davalının ise müvekkilinin ürünlerini taklit eden bir firma olduğu, davalının dosyaya eklediği ancak kendilerine tebliğ edilmeyen katalogların delil olabilmesi için basıldığı tarihi ispatlayan fatura benzeri belgelerin dosyaya sunulması gerektiğini, ayrıca bu ürünler ile müvekkili ürünlerinın kıyaslanması gerektiğini, raporda bu itiraz ettikleri hususların dikkate alınmadığını, davalının taklit ettiği ürünleri küçük değişiklikler yaparak sanki farklı ürünlermiş gibi gösterme gayretinde olduğunu, davalının müvekkilinin tasarımlarını taklit ederek daha fazla kazanç elde etme niyetinde olduğunu, ayrıca karşı davanın ispat edilemediği, hükümsüzlük davasının reddi gerektiği, davalının müvekkiline ait ürünleri taklit ederek normalin çok altında fiyatlara satarak müvekkili ile müşterileri arasında sorunlara yol açtığını, mahkemenin verdiği kararın hukuka aykırı olduğunu, davalının eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu, bu yönden taleplerinin ve manevi tazminatın da kabulü gerektiği, yine mahkemenin tazminat talebi yönünden 554 sayılı KHK’nın 52/2-b bendi uyarınca hesaplama yapılması gerekirken davayı reddetmesinin doğru olmadığı, mahkemenin itirazlarını dikkate almadığını, çelişkilerin giderilmediği, davalının 500-600 ürün üretmiş olduğu, aslında daha fazla ürün üretmiş olabileceği, davalı defterlerinin de kapanış tasnifi olmadığından kendisi lehine delil teşkil etmeyeceği, başka adreslere de bu ürünleri sattığının tespitini yerel mahkemenin itibar etmeden aleyhlerine hüküm kurduğunu, tazminat hesabı yönünden de kararın bozulması gerektiğini, hesaplamaların hatalı olduğunu, en azından müvekkilinin 120.000,00TL zarara uğradığını, bu miktardan %10 maliyet düşürülerek 108.000,00TL tazminat hesaplaması gerektiğini, bilirkişi raporlarının daha önce alınan raporlar ile çelişkili olduğunu, bilirkişinin daha önceki kök ve ek rapordan davalının cevap dilekçesi ve delil listesi süresinde sunulmadığından savunmayı genişletmeye de muvafakat etmediğinden cevap dilekçesi ve delillerin dikkate alınarak inceleme yapılmasının hatalı olduğu yine davanın niteliği gereği davalı lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 4 ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu, ayrıca diğer harç ve masrafların da doğru olmadığı, yine lehlerine hükmedilen vekalet ücretlerinin de eksik ve yanlış olduğu bildirilmiştir.
DELİLLER: Davacı karşı davalıya ait … tescil numaralı tasarımını çoklu pardesü tasarımı olduğu, görülmüştür. 14.3.2017 tarihli bilirkişi raporunda; “…numaralı Pardösü/Ferace ibareli ürünün çok da yeni ve fark yaratmayan özellikleri bulunduğunu, ancak tescillenen dava konusu ürünün, sonuç olarak tescil belgesi ile de koruma altında olduğunu, faiz dahil 2345.94 TL talep edilebileceği…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. 15.1.2018 tarihli bilirkişi raporunda; “…Davacı tarata ait … numaralı tasarını tescili ile davalı tarafa ait ürün arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıklarını, maddi tazminat tutarının. toplam 2.351.40 TL olarak hesap edildiğini,Birleşen Davada; Hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı tasarım tescili ile hükümsüzlüğe dayanak olarak sunulan tarihsiz katalogda yer alan ürün görseli arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıklarını,Hükümsüzlüğe dayanak olarak sunulan katalogun kamuya sunum tarihinin belirlenmesinin heyetlerinin uzmanlık altınının dışında olması sebebi ile takdirinin Mahkemenizin olduğu..” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. 11.9.2018 tarihli bilirkişi raporunda; “…Asıl dava dosyasında davacı, birleşen davada davalı …’ye ait 30.01.2015 tescil tarihli … nolu çoklu endüstriyel tasarım tescil belgesindeki (3) no’lu tasarım İle davaya konu tasarımın hükümsüzlüğüne dayanak Olarak sunulan, 27.04.2014 tarihli;
https:;/www,..com/…instagram adresindeki ürünün, birbirleri ite iltibas yaratacak derecede benzer oldukları…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Asıl dava, tasarıma tecavüzün önlenmesi, durdurulması ile maddi ve manevi tazminat, birleşen dava ise tasarımın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplerine ilişkindir. Asıl davanın davacısı, davalının davacıya ait tasarım haklarını ihlal ettiğinin ileri sürmüş davalı taraf ise asıl davanın reddini, birleşen davasında ise birleşen davanın davalısına ait tasarımın hükümsüzlüğünü istemiştir. Davacı-birleşen davalıya ait tasarım tescil belgesinin celp edildiği ve çoklu pardösü tasarımı olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 15/01/2018 ve 11/09/2018 tarihli bilirkişi raporlarında davacı-birleşen davalıya ait tasarımın yenilik unsurunu içermediği yolunda görüş bildirildiği görülmüş olup, söz konusu raporlar ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli nitelikte bulunduğundan hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Her ne kadar raporda yer alan İnternet sitesi görüntüsünün sol üst köşesinde farklı tarihler görüldüğü ileri sürülmüş ise de, söz konusu rapor içeriğinden de anlaşılacağı üzere bilirkişinin bu görselleri http://…org sitesinden alıntıladığı ve bu sitenin web arşivinin görüntüsünün 27/05/2014 tarihli olduğunu, dolayısıyla raporun usul ve yasaya uygun düzenlendiği görülmekle bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Ayrıca hemen bir tasarımın ortaya çıkmadığı, dolayısıyla daha önceden çalışılmış olması gerektiği yolunda istinaf sebepleri ileri sürülmüş ise de 11/09/2018 tarihli rapordaki açıklamalardan ve …org görüntülerinden bu yöndeki istinaf sebebinin de yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Öte yandan birleşen dava tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin olup hükümsüzlüğe karar verilmesi halinde baştan itibaren hükümsüzlük sonuç doğuracağından asıl davadaki tasarıma tecavüzün koşulları gerçekleşmeyecektir. Bu sebeple de davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebeplerinin dinlenebilir olmadığı kanaatine varılmıştır. Huzurdaki davada HMK’nın 110. Maddesi uyarınca talep yığılması söz konusu olduğundan asıl davadaki reddedilen talepler yönünden 3 ayrı vekalet ücretine, birleşen davanın da kabul edilmesi nedeniyle bu davada ayrıca tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı-birleşen dava davalısı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı-Birleşen Dava Davalısı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken (80,70×2=)141,40 TL harçtan, peşin alınan (54,40×2=)108,80 TL harcın mahsubu ile bakiye (26,30×2=)52,60 TL harcın Davacı-Birleşen Dava Davalısından alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı-Birleşen Dava Davalısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/10/2022