Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1999 E. 2022/1705 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1999 Esas
KARAR NO: 2022/1705
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2020
NUMARASI: 2019/58 2020/43
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın vermiş olduğu hizmetlerde, müvekkilleri adına TPMK nezdinde 12/04/2017 tarih ve … sayı ile tescilli “…” ibareli ve esas unsurlu markasının, aynısı ve ayırt edilemeyecek kadar benzerini müvekkilinden herhangi bir izin ve icazet almadan kullanıldığını ve karşı yanın bu kullanımının müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ve bu durumun Mahkememizin 2019/3 D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini iddia ederek, davalının “…” ibaresini ön plana çıkarmak suretiyle müvekkili adına … sayı ile tescilli “…+Şekil” markasından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitini, durdurulmasını, önlenmesini ve giderilmesini, “…” markasının aynısı veya bu ibareyi ön plana çıkaracak şekilde oluşturulan davalıya ait ürün, katalog, broşür, tanıtım materyalleri, etiket, ambalaj ve tabelalara el konularak imhasını ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili markası ile davacılara ait markalar arasında iltibas bulunmadığını, “…” ibaresinin tasviri bir işaret olduğunu, müvekkili markasının ” …” olduğunu, markalar arasında fonetik açıdan farklılıklar olduğunu, müvekkili markasının usulüne uygun olarak tescil edilmiş olduğunu, ilk intiba olarak bakıldığında markalar arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin markasını oluşturması ve tescil ettirmesinde bir iltibas kastı bulunmadığını ve ortada iltibasa sebebiyet verecek bir hususu da bulunmadığını, bu nedenle marka tecavüzünün ve haksız rekabetin mevcut olmadığını, ayrıca müvekkilinin sosyal medya kullanımları ile davacı tarafın kullanımları arasında benzerlik bulunmadığını ve davacı yan iddialarının yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 11/02/2020 tarih, 2019/58 E.-2020/43K. Sayılı kararı ile; “… davacının tescilli markası ile iltibas tehlikesi yarattığı ve bu durumda da davalı fiillerinin, davacı tarafın tescilli markasından doğan haklarına tecavüzde bulunduğu gibi, aynı zamanda TTK’nın 54 ve devamı maddeleri uyarınca haksız rekabet de teşkil ettiği anlaşılmakla, davacıların tazminat dışındaki marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin davalalarının kabulü ile, davalının “…” ibaresini ön plana çıkarmak suretiyle davacılar adına tescilli … tescil nolu “…+şekil” markasından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve giderilmesine, bu meyanda “…” markasının aynısı veya bu ibareyi ön plana çıkaracak şekilde oluşturulan davalıya ait ürün, katalog, broşür, tanıtım materyalleri, etiket, ambalaj ve tabelalara el konularak imhasına ve karar kesinleştiğinde hüküm özetnin masrafı davalıya ait olmak üzere ülke çapında yayınlanan tirajı en yüksek gazetenin birinde ilanına…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yüksek mahkemenin iltibas olgusunun tespitinde ilk olarak alıcıların karıştırma ihtimalinin mevcudiyetini esas aldığını, buna göre markalar arasında bütünsel izlenime göre vasat tüketici yönünden ilk bakışta karıştırma tehlikesinin varlığı şartlarının arandığını, somut olayda her iki marka/logo incelendiğinde müvekkilinin markasında göze çarpan hakim unsurun “…” ibaresi iken davacının markasındaki hakim unsurun ise …+… olduğunun görüleceği, dolayısıyla ilk bakışta bütünsel izlenimde karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun tamamen hukuka aykırı olduğu gibi iltibas hususunda bilirkişi görüşüne başvurulmasının da hatalı olduğunu, bu hususların rapora itiraz dilekçesinde izah ettiklerini ancak itirazların reddedildiği, yargıtay HGK’nın 2014/696 E.-2016/778K. Sayılı ilke kararında bu hususa değinildiğini, ayrıca Yargıtay 11HD’nin 2005/9700K. Sayılı kararında da iltibas konusundaki uzmanın halk olduğuna değinildiğini, ayrıca yapılan değerlendirmenin teknik yönden de hatalı olduğunu, bütünsel izlenimin esas AI’laması gerektiğini oysa bilirkişi raporunun 5. Sayfasında kullanılan işaretlerin parçalara bölünerek benzerliklerin tespit edildiğini ve müvekkilinin markaya tecavüz ve haksız rekabette bulunduğu sonucuna varıldığını oysa her iki markaya bir bütün olarak bakıldığında kullanılan sembollerin tamamen farklı olduğunu, tüketiciler arasında herhangi bir iltibasa yol açmayacak derecede farklılık bulunduğunu bildirmiştir.
DELİLLER: Bakırköy 1. FSHHM’nin 2019/3 D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda;”…bilirkişinin , “Davalı … adına … başvuru numarası ile tescil başvurusu yapılan ancak henüz tesciline karar verilmeyen ” …” ibareli marka başvurusunun bulunduğu, karşı yana ait marka ibaresinde her ne kadar “…” ve “…” ibareleri yer alsa da, esas unsurların “…” olduğu, görsel olarak karşılaştırmada ise, her ne kadar ortak ibare “…” ise de, yazım şekli, kullanılan renkler gibi pek çok görsel unsur birlikte değerlendirildiğinde, markaların birbirinden ayır edici bir seviyede olduğu, fonetik açıdan ise esas unsur bakımından markaların benzer olduğu, bir bütün olarak değerlendirildiğinde ise, her ne kadar markalar aynı değil ise de, aynı sayılacak kadar iltibas ihtimali doğuracak kadar benzer olduğu, kullanılan sınıf açısından da aynılık söz konusu olduğundan, benzerliğin iltibas yaratması ihtimalinin bulunduğu ve iltibas ihtimalinin 6769 sayılı SMK’nın 29 ve devamı maddeleri gereğince marka hakkına tecavüz ettiği ve haksız rekabet teşkil ettiği” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.Yargılama sırasında alınan 25/12/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; “…“…” ibareli ve görselini içerir … tescil numaralı markanın Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 43. Sınıfında davacı adına tescilli olduğu, “…” ibareli ve görselini içerir … numaralı marka için Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 43. Sınıfında davalı adına yapılmış başvuru kaydının olduğu, ilgili markanın kurum kayıtlarında tam reddedilmiş olarak gözükmekte olduğu, davalı tarafın öne sürmüş olduğu “…” iddiasının, ilgili ibarenin Türk Patent nezdinde sadece davanın tarafları adına kayıtlı markalarda kullanılmış olması, dilimizde “…” şeklindeki bir ikilemenin doğrudan kullanımının olmaması, ikilemenin yaratılmış bir tamlamadan ibaret olduğu kanaatleri nedeni ile kabul edilemeyeceği, davalı tarafın tescil başvurusunda (kurum kayıtlarında reddedilmiş gözüken ancak red kararının kesinleşip kesinleşmediği heyetimizce tespit olunamamış olan) bulunduğu marka görselinden uzaklaşarak kullanımlarda bulunduğu, davalı tarafın kullanımlarını, davacı tarafa ait tescilli markaya yaklaştırdığı ve davalı tarafın bu kullanımlarının davacı tarafın tescilli markası ile iltibas tehlikesi yarattığı, davalı tarafın kullanımlarının, davacı tarafın tescilli markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği…” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür. Davacılara ait … tescil numaralı …+ şekil markasının 12/04/2017 tarihinden itibaren 42.sınıfta tescil edildiği görülmüştür. Davalının ” … ” markası için 43.sınıf yönünden marka başvurusunda bulunduğu, davacı tarafından itiraz edildiği ve kurum tarafından itirazın kabul edildiği yolunda davacı vekilinin replik dilekçesinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve giderilmesi ile hükmün ilanı taleplerine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı tarafın … tescil numaralı …+şekil markasının 12/04/2017 tarihinden itibaren 43. Sınıfta tescil edildiği görülmüştür. Davalı tarafın TPMK nezdinde … başvuru numaralı ” …+şekil” markası için başvurusu bulunmakta ise de davacı tarafından bu başvuruya itiraz edildiği ve başvurunun kurum tarafından reddedildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Gerek dava açılmadan önce yapılan delil tespiti dosyasından alınan bilirkişi raporundan gerekse yargılama sırasında alınan bilirkişi raporundan davalının kullanımlarının davacının tescilli markasına yaklaştığı ve bu durumun iltibas tehlikesi meydana getirdiği, ayrıca davalının kullanımının davacının markasının tescilli bulunduğu sınıfla aynı olduğu hususları gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/10/2022