Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1986 E. 2022/1580 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1986 Esas
KARAR NO: 2022/1580
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2020
NUMARASI: 2019/86 2020/312
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu Çerçevesinde Finansal Kurumlar Birliğinde 31/10/2016 tarihinde … tescil numarası ile tescil edilen 31/10/2016 sözleşme tarihli … sözleşme numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiğini, davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığından , davalı kiracı şirkete Beyoğlu … Noterliğinden 12/12/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek 60 günlük yasal süre içinde kira borcunun ödenmesi aksi taktirde sözleşmenin fesih edileceği ve fesih süresi sonundan itibaren 3 günlük süre içinde sözleşme konusu malların tesliminin ihtar edildiğini, işbu ihtarnamelerin kiracı şirket yetkilisine usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davalı kiracının işbu ihtarlara rağmen borçlarını ödemediği gibi kendisine yüklenen edimlerini kanuni süre içinde yerine getiremediğinden finansal kiralama sözleşmelerine münfesih olduğunu, davalının sözleşme hükümlerine uymaması neticesinde , sözleşmenin fesh edilmiş olması , davalı ile arasındaki sürekli borç ilişkisinin sona erdiğini ve davalının haksız zilyet durumuna düştüğünü , davalı tarafın kiralama konusu malları taraflarına iade etmediğinden ileride telafisi imkansız zararları önleyebilmek için mülkiyeti müvekkili şirkete ait finansal kiralama konusu malların ihtiyati tedbir kararıyla müvekkili şirkete teslimini talep etme zorunluluğu doğduğunu bu nedenle İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/343 D.iş sayılı dosyasından 21/02/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararı alındığını belirterek açıklanan nedenler ile , sözleşmenin feshinin tespiti ile birlikte finansal kiralama konusu malların müvekkiline aynen iadesine , mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirket ile davalı şirket arasında 31/10/2016 tarihli, … tescil numaralı ve 31/10/2016 tarih, … numaralı finansal kiralama sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, ilgili sözleşmenin davacı tarafça Beyoğlu … Noterliğinden 12/12/2018 tarih … yevmiye nolu ihtarname ile feshedilmiş olduğunu, sözleşme konusu taşınırın haksız zilyetliğinden bahisle, davacı tarafça İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/343 D.iş sayılı dosyasından 21/02/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararı alınmış olduğunu, davalı şirketin Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/1141 E. Sayılı dosyası ile konkordato başvurusunda bulunduğunu işbu dosyada 23/11/2018 tarihinde 2 aylık geçici mühlet kararı verilmiş olduğunu, davalı tarafın talebi üzerine Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/1141 E. Sayılı dosyasından 28/01/2019 tarihli ara karar gereği geçici mühletin 2 ay daha uzatılmasına karar verilmiş olduğunu, Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/1141 E. Sayılı dosyadan verilen konkordato kararı ve ilgili mevzuat uyarınca söz konusu alacak alacaklılar listesi ile tasdik edilmiş bulunmakla birlikte bahsi geçen listenin 143. Sırasında 176.156,15 TL tutarında alacak kaydı bulunduğunu ve davalı şirket ile davacı şirket arasında söz konusu alacağa ilişkin herhangi bir ihtilaf bulunmadığını belirterek açıklanan nedenler ile davanın reddi ile her türlü mahkeme masrafı , gider harç ve resmi vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 09/07/2020 tarih, 2019/86 E.-2020/312 K. Sayılı kararı ile; “…Sonuç olarak davacı sözleşmeye konu malları teslim ederek edimini yerine getirmiş, 6361 sayılı Kanun 23/1.maddesi uyarınca finansal kiralama konusu malın mülkiyeti kiralayana ait olup, 31/1 maddesine göre belirlenen süreler belirtilerek ödeme yapılması için davalı tarafa ihtarname gönderilmiş, sözleşmede kendisine teslim edilen malların bedelini ödediğini, yahut ödememesi gerektiğini, bedelin istenebilir olmadığını ileri sürmediği gibi Türk Medeni Kanunun 6. maddesi ve HMK. 200 ve izleyen maddeleri uyarınca yasal delillerle kanıtlamış değildir. O halde, sözleşme hükümlerine göre malın aynen iadesi ile yükümlü olup, talebin kabulüne…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişinin hukuki görüş bildirdiği raporun, hükme esas alınmasının doğru olmadığını, feshin hukuka uygun olup olmadığı konusunda konkordato hüküm ve uygulamalarını hiçe sayarak değerlendirme yapan raporun esas alınmasının hatalı olduğunu, çözümün hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi raporu alınabileceği oysa, somut olayda hakimin hukuki bilgisi ile olayı çözmesi gerektiğini, kaldı ki konkordato uygulaması uyarınca sözleşme bedellerinin ödenmediğinden bahisle bu sözleşmenin feshinin zaten mümkün olmadığını, davacının ödenmediğini iddia ettiği sözleşme bedellerinin konkordato projesinde alacaklı olarak kayıtlı olduğunu, bilirkişi tarafından ödenmemiş taksitlerin toplam değerinin faiz dahil 163.162,10 TL olduğu tespitini kabul etmediklerini, zira İİK’nın 294. Maddesi gereğince tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesinin duracağını, müvekkilinin konkordato mühleti içinde bulunduğunu dolayısıyla sözleşmenin feshinin mümkün olmadığı gibi malın iadesinin de söz konusu olamayacağını, müvekkili hakkında afyon 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/1141 E, sayılı dosyasında 23/11/2018’den itibaren 3 aylık geçici mühlet kararı verildiğini, davacının ise 12/12/2018 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin feshinin yasal olmadığını, bu konuda İİK’nun 296. Maddesinin açık olduğunu, taraflardan birinin konkordato ilan etmesi halinde diğer tarafın sözleşmeyi feshedemeyeceği, dolayısıyla bilirkişilerin sözleşmenin haklı feshedildiği yolundaki tespitlerinin yerinde olmadığını, zira İİK’da borçlunun konkordato başvurusunda kötü niyetli olarak alacaklıların önüne geçilmesi adına alacaklılar bakımından fesih hususunda sınırlamalar getirildiğini, ayrıca alacaklıların takip açma, tedbir ve haciz yoluna başvurmaları gibi birçok hususun kısıtlandığını, birtakım iş ve işlemler için ise komiserin olumlu görüşü ile mahkeme onayına tabii olduğunu, davacının feshinin konkordato başvurusundan sonra olması ve taşınırın da konkordato projesi kapsamında bulunması nedeniyle iadesinin mümkün olmadığını, leasing’li malların muhafaza altına alınması halinde konkordato başvurusu yapan şirketlerin çalışamaz ve projenin de gerçekleştirilemez hale geleceğini, yine davacı tarafın alacak kaydı yaptırmış olması nedeniyle de malların iadesine karar verilmesinin de hakkaniyetli olmadığını, zira davacının fesih sebebi yaptığı ve ödenmediğini iddia ettiği finansal kiralama bedelinin konkordato projesinde kayıtlı ve herhangi bir şekilde de itiraza uğramadığını, konkordatonun tasdiki kararının kesinleşmesi ile birlikte davacının alacağına kavuşacağını, buna rağmen malın iadesinin istemesinin konkordato kurumu ve ilkelerine aykırı oluduğu, İİK’nın 294/7 hükmüne göre konusu para olmayan alacakların, alacaklı tarafından para alacağına çevrilerek komisere bildirileceği, borçlunun da komiserin onayı ile taahhüdün aynen ifasını üstlenmekte serbest olduğunu, davacının alacağının tasdik edildiğini, iş bu dava ile para borcuna dönüştürülen ve tasdiklenen alacağın aynen ifasını talep etmesinin iyi niyetten uzak olmakla birlikte mükerrer tahsilat niteliğinde olduğunu, konkordato süreci içinde ihtiyati tedbir kararlarının uygulanmasına imkan bulunmadığından mahkemenin tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına şeklindeki kararının da hatalı olduğunu, kaldı ki davacının göndermiş olduğu, 12/12/2018 tarihli ihtarnamenin de usulüne uygun bir fesih gerçekleştirmediğini, kanunun 23. Maddesi uyarınca en azk60 gün süre verilmesi gerektiğini, oysa ki davacının ihtarnamede sadece ödeme süresi verdiğini bu sürenin geçmesinden sonra usulüne uygun gönderdikleri bir fesih miktarı bulunmadığını, kaldı ki müvekkili hakkında geçici mühlet kararı verilmekle söz konusu ihtarnamenin konkordato komiserliğine tebliğ edilmesi gerekirken müvekkiline tebliğ edilmesinin de usule aykırı olduğu, zira mahkemenin 23/11/2018 tarihli ara kararı ile müvekkili şirketin faaliyetlerinin geçici komiser gelen denetimi altında yürütülmesine karar verildiğini bildirerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLER: Taraflar arasında 31/10/2016 tarihli finansal kiralama sözleşmesinin imzalandığı görülmüştür. Yarglama sırasında alınan 13/02/2020 tarihli muhasebeci bilirkişi raporunda özetle: “…Taraflar arasında mevcut sözleşmeye istinaden davacının edimini yerine getirerek, Davacı şirket ile davalı arasında, 6361 sayılı Finansal kiralama kanunu çerçevesinde, düzenlenen 31 10.2016 tarih FKB’nde … yevmiye numaralı … sözleşme numaralı finansal kiralama sözleşmesi akdedildiği ve … TEBSCİL PLAKA NOLU … MARKA — LASTİK, — ŞASİ SERİ — NO:.., — MOTOR SERİNO:… olan …’in mülkiyetinin davacı şirkete ait olup, finansal kiralama yoluyla davalı yana kiralandığı ve teslim edildiği, Davalı şirketin, Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/1141E.Sayılı dosyası ile konkordato başvurusunda bulunmuş olup, işbu dosyada 23.11.2018 tarihinde 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş olduğu, Davalı tarafın talebi Üzerine Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/1141E. Sayılı dosyadan 28/01/2019 tarihli ara kararı gereği geçici mühletin 2 ay daha uzatılmasına karar verilmiş olduğunu, Davalının, sözleşmelerde belirlenen kira taksitlerini sürelerinde ödemediği, davacı tarafından 60 günlük süreyi müteakiben 3 gün içinde bu borcun kapanmasının aksi – taktirde malin iadesinin talep edileceğinin davalıya 12.12.2018 tarihinde ihtamame ile keşide edilmesine karşın, davacı tarafından verilen 60 günlük sürenin dolduğu 12.02.2019 tarihi itibarı ile; tahakkuk eden kira bedellerinin tamamının ödenmediği, dolayısı ile davalının … yevmiye numaralı … sözleşme numaralı Finansat Kiralama Sözleşmesinde ödeme şartlarını yerine getirmediği , İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/343 Dİş sayılı 21.02.2019 tarihli kararında, “…Davacının ihtiyati tedbir talebinin Kabulüne, sözleşmeye konu Forklift’in karşı taraftan alınarak tedbir İsteyene yediemin olarak teslimine karar verilmiş olduğu, Davacı yanın ticari defter kayıtlarında, 31.10.2016 tarih … yevmiye numaralı … sözleşme numaralı finansal kiralama sözleşmesinden dolayı davalı yanın 12.12.2018 ihtarname tarihi itibariyle 14.755,66 TL Kira borcunun bulunduğu, Taraflar arasında düzenlenen 31.10.2016 tarihli … No.lu sözleşmeye göre davalı yan tarafından ödenmemiş taksitlerin toplam değerinin faiz dahil, 163.162,10 TL olduğu, ödenmemiş taksit borçlarının, davalı yan’ın Konkordato geçici mühlet döneminde oluşmaya başladığı, Takdirin Sayın Mahkemenizde olduğu, Dolayısıyla gerek 3226 sayılı FKK. ve gerekse sözleşmeye istinaden sözleşmenin feshinin yasal olduğu ve kiralanan; 1 ADET 2016 MODEL … TESCİL PLAKA NOLU … MARKA LASTİK, ŞASİ SERİ NO:…, MOTOR SERİ NO:… olan …’ in İadesinin ve istirdatının gerektiği…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilinin rapora itiraz ettiği, yeni bir bilirkişiden rapor ya da ek rapor alınmasını istediği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, finansal kiralama konusu malın iadesi talebine ilişkindir. Davacı taraf davalının kira borçlarını ödemediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davalı şirket yönünden geçici mühlet kararı verildiğini, konkordato nedeniyle malın davacıya iade edilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiş, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı tarafça istinaf edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde taraflar arasında 31/10/2016 tarihli finansal kiralama sözleşmesinin imzalandığı, davacı tarafından davalıya gönderilen 12/12/2018 tarihli ihtarnameyle kira ve temerrüt borçlarının 60 günlük sürede ödenmesinin istenildiği, ihtarnamenin davalıya 14/12/2018 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ihtarname tarihi itibariyle davalının davacıya 14.755,66 TL kira borcunun bulunduğunu, verilen 60 günlük süre içerisinde davalının kira borçlarını ödemediği, ihtarnamede 60 günlük süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde sözleşmenin bu ihtarnameyle fesh edilmiş olacağı hususunun belirtildiği anlaşılmakla, davacı tarafın sözleşmeyi feshinde haklı olduğu ve buna bağlı olarak finansal kiralama konusu malı isteyebileceği kanaatine varılmıştır. Davalı tarafça her ne kadar davalı şirket yönünden geçici mühlet kararı verildiği ileri sürülmüş ise de somut olay bakımından bu durumun sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği anlaşılan davacının mülkiyeti kendisinde olan malın iadesini istemesine engel teşkil etmediği kanaatine varılmakla davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, Alınması gereken 25.314,10 TL harçtan, peşin alınan 6328,52TL (54,40+6274,12 TL) harcın mahsubu ile bakiye 18.985,58 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2022