Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1984 E. 2022/1702 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1984 Esas
KARAR NO: 2022/1702
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI: 2018/575 2020/134
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)|Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kadın ayakkabısı konusunda dünyaca ünlü bir tasarımcı olduğunu, davaya konu … tescil numaralı tasarımların birebir aynısını davalı tarafın … markası ile … ve … modellerinde ürettiğini ve satışa sunduğunu, izinsiz ve bir hakka dayanmadan yapılan bu eylemin müvekkilinin tasarımına tecavüz oluşturduğunu, bununla ilgili İstanbul 4. FSHHM’de daha önce 2014/32 E. Numarası ile dava görüldüğünü davalı tarafın tecavüzünün tespit edilerek tecavüzün meni ve refi kararı verildiğini, davalı tarafın çeşitli zamanlarda ürünleri satışa sunulduğunu belirterek müvekkilinin tasarımına tecavüz ve haksız rekabet oluşturun fillerin tespitini ve durdurulmasını, davalının kötü niyetli olduğunun tespitini, 10.000TL maddi ,10.000TL manevi tazminat ve taklit ürünlerin toplatılmasını, üretimin ve satışın engellenmesini, üretimde kullanılan araçlara el konulmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin Türkiye’de ve birçok ülkede mağazaları olan tanınmış bir ayakkabı firması olduğunu, taklit ürünler üretip satmasının mümkün olmadığını, davacının tasarımlarının harcı alem tasarımlar olduğunu, özgün olmadığını, müvekkil şirketin ürünlerinin davacının ürünlerinin birebir aynısı olmadığını, aralarında farklılıklar olduğunu, müvekkil şirketin de tanınmış olduğunu davacının tanınmışlığından faydalanması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 19/02/2020 tarih,2018/575 E.-2020/134K. Sayılı kararı ile; “…Davalının ticari defter ve kayıtlarına göre kar etmediği tespit edilmiştir. Ancak kar etmese bile gerçekleştirilen tecavüz eyleminden sorumludur ve tazminat ödemesi gerekir. Tazminat miktarı TBK m. 50/2 ve m.51 hükümlerine göre genel ilkeler çerçevesinde belirlenmelidir.Dava konusu tasarıma ilişkin ayakkabıların satış fiyatı, ayakkabıların niteliği dikkate alındığında takdiren 5.000,00 TL maddi tazminat belirlenmiştir. Davacının manevi olarak da zarara uğradığı anlaşıldığından takdiren 2.000,00 TL manevi tazminat, fillin işleniş biçimi, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet gereği belirlenmiştir. davanın kısmen kabulüne, davalı tarafın davacının …-3,4 numaralı ayakkabı tasarımlarına benzer ürünlerin üretip satışa sunduğu ve bu suretle davacının tescilli tasarımlara tecavüzde bulunduğunun tespitine, tecavüzün durdurulmasına, önlenmesine, aynı eylemin haksız rekabet niteliğinde olduğunun tespitine, benzer şekilde üretilen ayakkabı ürünlerinin üretiminin ve satışının durdurulmasına ve önlenmesine, karar kesinleştiğinde bu ürünlere el konulmasına ve masrafı davalı taraftan alınmak üzere imhasına, Bu ürünleri üretmek için tespit edilen bir kalıp ve ya üretim aleti bulunmadığından, kalıplara el konulması ve imhası talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davalıların kötü niyetli olduğu gözetilerek takdir edilen tazminat miktarlarının arttırılması gerektiğini, gerçek zararın hakkaniyete uygun bir tazminat miktarının hesaplanamamasının tamamen davalıdan kaynaklandığını, davalıların ticari kayıtlarını basiretli bir şekilde tutmadığını, dolayısıyla da bilirkişilerin gerçek zararla ilgili ve net kazançla ilgili hesaplama yapamadıklarını, bu durumun 06/01/2020 tarihli rapor ile de beyan edildiğini ve bilirkişinin davalı tarafı kötü niyetli olarak değerlendirdiğini, bu davanın açılmasından önce davalı tarafa 07/09/2018 tarihli ihtarname gönderdiklerini, ancak davalıların ihtarnameye olumsuz cevap verdiklerini, davalının ürünlerinin muhtelif zamanlarda çeşitli mağazalarda satışa sunduğunu, ilk olarak 15/01/2014 tarihinde dava açtıklarını ve davanın kabul edildiğini ancak davalının mütecaviz fiillerinin devam etmekte olduğunu, bu itibarla TBK’nın 50. Maddesine uygun bir tazminat belirlenmesi gerektiğini, dolayısıyla da dava dilekçesinde belirttikleri 10.000-TL maddi ve 10.000TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin Türkiye ve birçok ülkede tanınmış bir ayakkabı firması olduğunu, müvekkilinin davacının tanınmışlığından faydalanma gibi bir niyetinin olmadığını, ayrıca davacının ürünlerinin klasik bayan ayakkabısı modellerinden olup piyasada her bayan ayakkabısı mağazasında aynı veya benzer şekilde ürünleri bulmanın mümkün olduğunu, yine davacının ürünlerinin taklit edildiği hususunu kabul etmediklerini, ayrıca müşterilerin davacının ürünlerini satın almak yerine müvekkilinin ürünlerini tercih ettiğini, günümüzde birçok ayakkabı ürününün benzer olarak üretildiğini, ayrıca tarafların ürünleri arasında farklılıklar bulunduğunu, müvekkiline ait ürünlerin davacıya ait olduğu düşüncesiyle satın alınmadığını, ayırca müvekkilinin incelenen ticari defterlerinden kar elde etmediğinin ispatlandığını dolayısıyla tecavüzün durdurulması ve önlenmesine ilişkin kararın hatalı olduğunu ayrıca maddi ve manevi tazminat kalemlerinin de tamamıyla hukuka aykırı olduğunu, bu taleplerin tümden reddedilmesi gerektiğini, yine mahkemenin maddi ve manevi zarar kalemlerini hangi kriterlere göre belirlediğinin de anlaşılamadığını bildirmiştir.
DELİLLER: Yargılama sırasında alınan 07/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…Davacı tarafa ait … (3) numaralı tasarım ile davalıya ait ürün arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, Davacı tarafa ait … (4) numaralı tasarım ile davalıya ait ürün araşında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, “… … Cad. No:… Şişli- İstanbul” adresinde yapılan tespitte tespit talep eden firmaya ait tescili bulunan tasarımlara ilişkin birebir ya da taklit bir ürün tespit edilmediği…” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 07/01/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda; “…Somut olaydaki iddia,savunma vakıa,sunulan belgeler ve yapılan testler Mahkemenizin tarafımıza tevdi ettiği görev kapsamında değerlendirildiğinde, davalı yasal defter kayıtlarına göre hiç bir alacak borç doğmamaktadır. davacının Uluslararası yabancı firma olduğundan yasal defter kayıtlarının inceleme imkanı olmamıştır. dosya içeriğinde mevcut olan vesikalar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda davalı tarafça ödenecek tanzim edilen fatura içeriğinin davacı tarafça kabulüne ilişkin tespit yapılamamıştır. Yukarıda yapılan tespitlere göre Davalı tarafların diğer bilirkişi raporuna göre ayakkabıların taklit edildiği birebir benzeri olduğu kanatine varılmış olduğu davalı tarafın kabulünün gerektiği, ancak davalı firmalar kaç adet üretildiğini kaç adet satıldığının kaça satıldığının vede sene sonunda kaç adet ve miktarda stok kaldığının bilgisi,belgesi verilemediğinden zarar hesabı yapılmamıştır. Davalı firma yetkilisi biz ayakkabı, bot ve çizme olarak üretiyoruz muhtelif miktar ve sayıda her birinin ayrı ayrı barkodu ve listesi yoktur diye cevap verilmiştir. Ancak böyle büyük bir üretici (… San.Tic.Ltd.Şti ve … San.Tic.Ltd. Şti.) firmaların marka patent tasarım çizimlerin gösterilmemesi ve de lüks mağaza ve yerlerde – satış mağazaları olan bir firmanın kurumsal olarak hareket etmemesi basiretli ticaret erbabı olarak davranmaması ve iyi niyetli olduğu görülmemiştir. Takdir yüce mahkemenizindir. Bu itibarla takibin(ziyanın) belli olması durumunda olsaydı tacir ve ya davalının mütemerrit olduğu nazara alınmak suretiyle tebliğ tarihinden itibaren ispatlanmış davacı asıl alacağına 3095 Sy. K.nun ile değişik 2. Maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası tarafından bu dönemde ki Kısa Vadeli Avans Krediler ine uygulanan faiz oranları (01,01,2019-31,12,2019 arası 414,25 üzerinden basit usulde (3095 Sy. K.m3) temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağı ve de 6102 S.K.Mad.8 ve mad.9 gereği serbest belirleneceğini Hükmü yüce mahkemeniz takdirindedir. Davacı tarafından talep edilen 10.000 TL maddi ve 10.000 TL Manevi Tazminatlarının Sayın Mahkemenizin takdirinde bulunduğu, davacı firma ile davalı firmalar arasında 6102 sayılı TTK.nunca 213 Sayılı VUK.nunca 193 Sayılı GVK’nun 3065 Sayılı KDVK.nunca 5520 Sayılı KVKnunca hiç bir alım satım hizmet işleri yapılmadığından fatura sevk irsaliyesi düzenlenmediğinden hiçbir ticari ilişkisi olmadığı…” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, tasarıma tecavüzün, haksız rekabetin tespiti, durdurulması ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları içeriğinde davalı tarafın davacının tasarımlarına tecavüz eder şekilde eylemlerinin bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacılar vekilinin istinafı yönünden tazminatın TBK’nın 50. Maddesine uygun bir şekilde belirlenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de davalı tarafın bilirkişi incelemesi sırasında konu ile ilgili olarak üretim, stok konusunda bilirkişiye bilgi ve belge vermediğinin anlaşıldığı, dolayısıyla mahkemenin gerekçesinde de belirttiği üzere TBK’nın 50/2 ve 51. maddelerine göre değerlendirme yaptığı, yapılan değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı görülmekle davacılar vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir. Davalılar vekilinin istinafı yönünden ise alınan bilirkişi raporları içeriğine göre davalı tarafın eylemlerinin tasarıma tecavüz oluşturduğu anlaşıldığından bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Ayrıca ticari defterlerde davalının kar etmediği hususu ileri sürülmüş ise de somut olayın özellikleri ve davalıların ayakkabı ticaretiyle uğraşıyor olmaları dikkate alındığında söz konusu istinaf sebebinin dinlenebilir olmadığı kanaatine varılmıştır Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıların İstinafı yönünden; -Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalının İstinafı Yönünden ; -Alınması gereken 478,17 TL harçtan, peşin alınan (54,40+65,15)=119,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 358,62 TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/10/2022