Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1983 E. 2022/1579 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1983 Esas
KARAR NO: 2022/1579
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2014/1359 2020/274
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın restaurant faaliyeti ile iştigal etmekte olduğunu, dava konusu … Bankası Nispetiye şubesine ait 19/09/2014 keşide tarihli … çek nolu 30.000 TL bedelli çek ve yine … Bankası Nispetiye şubesine ait 27/10/2014 keşide tarihli … çek nolu 30.000 TL bedelli çekler üzerindeki imzalar sahte olup yetkili kişi ve avalimdir diye belirtilen şahıs tarafından atılmadığını, gerek aval veren gerekse keşideci sıfatıyla yer alan imza ve yazıların müvekkillerine ait olmadığını, dava konusu çeklerin üzerindeki imzalar incelendiğinde benzetilmeye çalışıldığı çıplak gözle dahi tespit edileceğini belirterek, davalılara borçlu olmadıklarının tespitine, iş bu çeklerden ödemek zorunda kaldıkları tutarların olması halinde ise davalılardan haksız ödenen bedellerin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile müteselsilen istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Factoring vekili; çek bedellerinin dava dışı ciranta … Ltd Şti tarafından ödendiğini, ödeme nedeniyle çek aslının da dava dışı bu şirkete teslim edildiğini, bu nedenle çek aslının müvekkilin elinde bulunmadığından ve icra dosyası da infaz edildiğinden müvekkilinin davacıdan artık bir talebi kalmadığından ve davacının da müvekkiline karşı sorumlu olmaktan kurtulduğundan müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin ortadan kalktığını, yine bu nedenlerle müvekkili açısından davacının elde edeceği bir hukuki yararının da kalmadığını, İİK. 72/7.maddesi, icra dosyasına ödemeyi kim yapmış ise ancak o kişinin bu paranın geri alınmasını talep edebileceğini “…..ödemek mecburiyetinde kalan şahıs …“ ifadesiyle açıkca belli ettiğini, davacının da kanunun belirttiği anlamda “…..ödemek mecburiyetinde kalan şahıs …“ bu nedenle bu yönden de davacının hukuki bir menfaatinin olmadığını bildirerek, davanın reddine, davacının %20 tan az olmamak üzere tazminatla sorumluluğuna, karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 07/07/2020 tarih, 2014/1359 E.-2020/274 K. Sayılı kararı ile; “… taraf vekillerince çeklerin uhdelerinde bulunmadığı beyan edilmiş ise de, menfi tespit davasında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalıdadır. Çekteki imzaların davacılara ait olduğunun davalılarca ispatı gerekir. Somut olayda, davalıların çek asıllarının kendilerinde bulunmadığını beyan ettikleri ancak ispat kuralları gereğince çek aslının taraflarınca ibrazının zorunlu olduğu yahut çek asılları başka bir kurumda kaybolmuş ise bu hususun da onlar tarafından ispatının gerektiği anlaşılmakla, davalılarca çek asılları ibraz edilemediğinden yahut hangi kurumda ne şekilde kayboldu kanıtlanamadığından, çeklerdeki keşideci ve avalist imzalarının davacılara ait olduğu hususu ispata muhtaç kalmış olup, imza inkarında bulunan davacıların menfi tespit davalarının kabulü…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı … A. Ş vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin davacıların dava açmakta hukuki yararının bulunduğu ve davanın konusuz kaldığına dair savunmaları kabul edilmediğine dair gerekçesinin diğer davalılar açısından geçerliyse de müvekkili açısından geçerli olmadığını, icra borcunun tamamının diğer davalı ciranta … ltd şti tarafından 02/04/2015 tarihinde ödendiğini, ödemeleriyle çek aslının da bu davalıya teslim edildiği, cevap dilekçesi ekinde bu şirketle yapılan ibra sözleşmesini de sunduklarını, dolayısıyla bu tarihten itibaren müvekkilinin davacılardan bu çeklere dayalı olarak talepte bulunmasının mümkün olmadığını, bu itibarla müvekkiline karşı dava açılmasına hukuki yararın da kalmadığını, yine davacının 13/03/2018 tarihli celsede dava konusu çeklerin cebri icra tehdidi altında ödediklerini, davanın istirdat davasına dönüştüğünü beyan ettiğini, bu aşamadan sonra mahkemenin davayı istirdat davası olarak görmesi gerektiğini, ödemenin de davacı tarafça yapılmamasından dolayı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, buna rağmen mahkemenin istirdat davasının menfi tespite dönüştürmesinin usule aykırı olduğunu, çek asıllarının müvekkili tarafından ibraz edilmesinin maddi olarak mümkün olmadığını, bu konuda çekin dava dışı şirkete iade edildiğine dair belgeleri sunmalarına rağmen ve davacı tarafında buna itiraz etmediğini, buna rağmen mahkemenin çek asıllarının ibrazını istemesinin hatalı olduğunu, çek asıllarının diğer davalı … Yapı şirketinde olduğunu, her iki davalının ikrarlarıyla sabit olduğunu, mahkemenin bu gerekçesinin de müvekkili yönünden geçerli olmadığını bildirmiştir. Davalılar … A.ş ve … Ltd. Şti vekili istinaf başvuru dilekçesinde; HMK gereğince hakimin tarafları talep sonuçlarıyla bağla olduğunu taraflardan birinin söylemediği bir şeyin kendiliğinden dikkate alamayacağını davacı tarafın duruşmada davasını istirdada dönüştürdüğü halde mahkemenin menfi tespit davası olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, HMK’nın 25. Ve26. Maddelerinin mahkemece dikkate alınmadığını, davacı tarafın vekilinin de ödemeyi kabul ettiğini, çek bedellerinin müvekkili tarafından ödenmiş olması sebebiyle davanın konusuz kaldığını ve davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığını, kaldı ki davacının davasını da ispat edemediğini, mahkemenin eksik inceleme yaptığını davacı …’nın imza örnekleri alınmadan karar verildiğini, mahkemenin ise maddi gerçekliğe aykırı olarak gerekçeli kararda davacının imza örneklerinin alındığını belirttiğini, davacı vekilinin …’nın imzasının alınması konusunda 03/11/2015 tarihli celsede talepte bulunduğunu, mahkemenin de bu konuda ara karar verdiğini ancak bir sonraki celse davacı vekilinin mazeret sunduğunu ve müvekkilinin de imza örneği alınması için hazır etmediğini, mahkemenin de 23/02/2016 tarihli celsede davacının duruşmada hazır edilmesi için son kez süre verilmesi şeklinde ara karar kurduğu, 14/06/2016 tarihli celsede ise davacı vekilinin müvekkilini hazır edemediklerini ve mevcut delil durumuna göre karar verilmesini istediğini bu bilgiler doğrultusunda davacıların imza örneklerinin alınmadığının ortaya çıktığını, buna göre davacının üzerine düşen ispat külfetinin yerine getirilmediğini, mahkemeye de delil sunmadığını, ayrıca davacının delil olarak sunmuş olduğu İstanbul C.Başsavcılığının 2014/112862 sayılı soruşturma dosyasının huzurdaki dosya ile bir bağlantısı bulunmadığının tespitini, mahkemenin çek asıllarının dosyaya celp etmediğini, çek asıllarının takas bankasında olduğunu ancak mahkemenin araştırmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini bildirmiştir.
DELİLLER: İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı icra dosyasında, davalı … factoring tarafından davacılar ile diğer çek borçluları aleyhine toplam 42.520,95 TL alacağın avans faizi ile birlikte tahsili için yapılan kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığı görülmüştür. Dava konusu çeklerin 19/09/2014 tarihli ve 27/10/2014 tarihli olup, her birinin 30.000,00’er TL bedelli, keşidecinin davacı …, avalist …, lehtar … San. Ltd. Şti., sonraki cirantanın davalı … San. ve Tur. Tic. A.Ş., … Yapı’ya aval olarak …, hamilin ise … A.Ş. Olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında davalı … yapı vekili tarafından verilen tarihsiz dilekçede çek asıllarının müvekkilinde bulunmadığını, çek bedelinin müvekkili tarafından ödendiği, çek aslının … bankası Etiler Nispetiye şubesinde olduğunu düşündükleri yolunda beyanda bulunulduğu görülmüştür. Davacı vekilinin 22/01/2019 tarihli celsede ödemeye ilişkin belgenin müvekkili tarafından bulunamadığını, davalı … Factoring şirketinin ödemenin başka kişi tarafından gerçekleştirildiği yönünde beyanda bulunulması yolunda ara karar verilmesini istediği görülmüştür. Davalı … Factoring A.ş’nin cevap dilekçesinin uyap ortamında incelenmesi neticesinde iki adet belge bulunduğu, buna göre tam okunur olmamakla birlikte 19/09/2014 tarihli 30.000,00 TL bedelli … No’lu ve 27/10/2014 tarihli 30.000,00 TL bedelli … No’lu çek fotokopilerinin bulunduğu sayfada el ile “fotokopide görülen çek asıllarını … Yapı yetkilisine vermek üzere elden teslim aldım. 02/04/2014-… imza” şeklinde ibare bulunduğu, yine ibraname başlıklı 02/04/2015 tarihli belgede ise “İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosya borçları tahsil edilmiş olup, borçlu … ile … Factoring A.Ş’nin iş bu icra dosyasına ilişkin birbirinden herhangi bir hak ve alacağı kalmamıştır.. Taraflar iş bu dosya borcuna ilişkin olarak birbirlerini karşılıklı olarak gayri kabil rücu ibra ederler.. Borçlu…(imza)- Alacaklı vekili Av. …(imza)” şeklinde ibare bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davasıdır. Davacı taraf dava konusu çeklerdeki imzasını inkar etmiş, davaya cevap veren davalılar ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece çeklerin ibraz edilmediği, davalıların ispat külfetini yerine getirmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf etmiştir. Somut olayda dava konusu çeklerdeki imzaları aidiyetin ispatlama hususu çeke dayalı hak talep eden davalı taraftadır. Davalılardan … Faktoring A.Ş şirketi çeklerin davalılardan … Yapı A.Ş tarafından ödendiğini ve çeklerin kendilerinde olmadığını beyan etmiş, davalı .. A.Ş vekili ise 27/04/2017 tarihli dilekçesi ile çekin müvekkili tarafından ödendiğini ancak çek aslının … Bankası Etiler/Nispetiye şubesinde olduğunu beyan etmiştir. Ayrıca davacı tarafından çeklerin kendileri tarafından ödendiği konusunda beyanda bulunulduğu görülmüştür. Mahkemece Yapıkredi bankasına yazılan yazıya gönderilen 14/02/2017 tarihli yazıda 19/09/2014 tarihli 30.000,00 TL bedelli çekin … Kurumsal Şubesine takasa verildiği, 27/10/2014tarihli çekin ise … Bankası Şirinevler Şubesi’ne takasa verildiği şeklinde cevap verildiği,… Bankası A.Ş tarafından mahkemeye gönderilen 28/03/2017 tarihli yazıda ise 27/10/2014 tarihli çekin karşılıksız işlemini gördüğü yolunda beyanda bulunulduğu, ayrıca aynı banka tarafından mahkemeye gönderilen 05/03/2019 tarihli yazıda 27/10/2014 tarihli bu çekin davalı … tarafından ibraz edildiği, karşılıksız işlemi yapıldığı ve çekin iade edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Ayrıca … tarafından mahkemeye gönderilen 27/02/2019 tarihli cevabi yazıda ise 19/09/2014 tarihli 30.000,00 TL bedelli çekin davalı … tarafından ibraz edildiği ve çekin 22/09/2014 tarihinde ibraz edene teslim edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Davacı vekili tarafından mahkemeye sunulan 20/07/2017 tarihli dilekçede ise çeklerin akıbetlerinin İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinden sorulması gerektiğinin bildirildiği görülmüştür. Görüldüğü üzere çek asıllarına mahkemece ulaşılamamış ise de mahkemece yeterli araştırmanın yapılmadığı kanaatine varılmıştır. Bu durumda öncelikle dava konusu çeklerin kim ya da kimlerde ya da hangi kurum ya da kurumlarda olduğu hususunda taraf vekillerinin de beyanları alınıp çve gerekli araştırma ve incelemenin yapıldıktan sonra bu konuda tam bir tespitin sağlandıktan sonra HMK’nın 216 ve devamı maddeleri gözetilerek ve somut olay bakımından bu maddeler uyarınca çeklerin ibrazı konusunda işlem yapılıp yapılamayacağı değerlendirilerek ve ayrıca çeklerin ibrazı sağlandığında da HMK’nın 211 ve devamı maddeleri uyarınca sahtelik konusunda inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalıların vekillerinin istinaf taleplerini sair yönler incelenmeksizin kısmen kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar … Yapı..A.Ş ve … Ltd.Şti vekili ile davalı … vekilinin istinaf taleplerinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/07/2020 tarih, 2014/1359 E. -2020/274 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma, inceleme ve değerlendirme yapılması için yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talepleri halinde ilk derece mahkemesince davalılara ayrı ayrı iadesine, 5- İstinaf aşamasında davalı … Yapı..A.Ş ve … Ltd. Şti. tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 32,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 181,10 TL’nin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine, 6- İstinaf aşamasında davalı …Ş tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 7-istinaf yarılaması sırasında davacı giderinden yapıldığı anlaşılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/10/2022