Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1957 E. 2022/1738 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1957 Esas
KARAR NO: 2022/1738
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/03/2020
NUMARASI: 2018/150E, 2020/177K.
DAVANIN KONUSU: Markaya Tecavüz, Haksız rekabet, Ticaret Unvanının terkini
KARAR TARİHİ: 20/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1993 yılında İstanbul’da kurulmuş bir şirket olup mühendislik, mimarlık ve müteahhitlik hizmetleri alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin TPMK nezdinde 20 ve 37. sınıflarda tescilli … nolu ve 19 ve 37. sınıflarda tescilli … nolu markalarının sahibi olduğunu, davalılardan …’un, daha önce müvekkili şirketin %100 hissedarı, yönetim kurulu başkanı ve münhasıran imza yetkilisi iken, 23/09/2015 ve 03/11/2015 tarihli Hisse Devir Taahhütnameleri ile şirket hisselerinin tamamını …’na devrettiğini, buna karşın, davalı …’un, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde … ticaret unvanı ile faaliyet gösteren bir şirketin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, …’un bu şirket unvanı altında yapmakta olduğu faaliyetlerin müvekkili şirket ve onun faaliyetleriyle karıştırılma ihtimali doğurması sebebiyle, müvekkili şirket adına kendisine ve diğer davalılara da noter kanalıyla ihtarname gönderildiğini, ancak hukuka aykırı eylemlerin aksine giderek daha da arttığını, ancak davalı …’un, kendisine gönderilen ihtarnamelerdeki uyarıları dikkate almayıp, … unvanını değiştirmediğini, bununla da kalmayarak www…com alan adlı internet sitesini kaydettirdiğini ve bu internet sitesinde müvekkili şirketin hem marka haklarını ihlal ettiğini, hem de müvekkili aleyhinde yaratılan haksız rekabetlere yenilerini eklediğini, davalılardan …’un, hem müvekkili şirketin eski çalışanı olup, hem de diğer davalı …’un yeğeni olduğunu ve onunla aynı adreste faaliyet gösterdiğini, …’un eski ortağı olduğu … Ltd. Şti.’nin müvekkili …’ın sahibi olduğu bir şirket olduğunu, … Ltd. Şti.’in ilk kez 17/09/2010 tarihinde … İnşaat Ltd. Şti. unvanıyla … AŞ. ve … Tic. Ltd. Şti. tarafından kurulmuş bir şirket olup 12/03/2013 tarihinde şimdiki ticaret unvanını aldığını, şirketin 27/02/2013 tarihinden itibaren %50 hissesi …’a ve %50 hissesi ise davalılardan …’a ait olacak şekilde iki ortaklı bir şirket olduğunu, 04/11/2015 tarihinde ise davalılardan … üzerinde bulunan şirket hisselerinin de …’a devredildiğini ve şirketin %100 … iştiraki haline geldiğini, davalılardan … A.Ş.’nin, davalı …’un müvekkili aleyhine marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratmak suretiyle kurduğu bir şirket olduğunu, davalı …’un, 04/03/2016 tarihinde TPMK nezdinde … ibareli … sayılı marka başvurusunu yaptığını, bu başvuru önce TPMK’nın yaptığı ilk incelemede müvekkilinin … marka tesciliyle ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunması sebebiyle reddedildiğini, buna rağmen davalı …’un, 29/12/2016 tarihinde İstanbul Ticaret Odası nezdinde… A.Ş. isimli davalı … kurduğunu, bu şirketin ticaret unvanının müvekkili şirketin ticaret unvanı ile neredeyse birebir aynı olup, müvekkili aleyhinde yine marka tecavüzü ve haksız rekabet yarattığını, müvekkilinin tescilli markaları ile son derece benzer olan ve aynı sektörlerde faaliyet göstermekte olan, bu sebeple halk tarafından karıştırılma/ilişkilendirilme ihtimali olan davalılara ait ticaret unvanlarının marka tecavüzü yarattığını, davalıların dostinternational.com internet sitesinde yer alan kullanımlarının da açıkça marka tecavüzü yarattığını, müvekkilinin … markası varken davalıların internet sitesinde bu işaretin neredeyse aynısının, müvekkilinin markasındaki renk ve kompozisyona benzer şekilde (…) kullanıldığını, markalara ek olarak, iki internet sitesinin dizaynı, kullanılan renkler ve yazım şekillerinin de iltibas yaratmak amacıyla birebir aynı olduğunu, müvekkilinin İstanbul 15. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/28 D.İş sayılı dosyası üzerinden davaya konu www….com internet sitesi üzerinde yaptırdığı delil tespitinde de internet sitelerinin aynı olduğunun tespit edildiğini, davalıların, müvekkilinin markası ile birebir aynı marka altında faaliyet göstermesinin, gerek müvekkili tarafından inşa edilen konut veya binaların son kullanıcı olan vatandaşlar nezdinde gerekse müvekkili ile inşaat taahhüt konularında anlaşma yapmak isteyen yatırımcılar ve kurumlar nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açacak nitelikte olduğunu, davalıların marka tecavüzü yaratan eylemlerinin doğrudan iltibas suretiyle haksız rekabete de sebebiyet verdiğini, davalı tarafın, müvekkilinin iş ürünlerini kendisine aitmiş gibi lanse ettiğini, müvekkilinin tamamlanmış bazı projelerinin, davalılara ait www…com internet sitesinde bizzat davalılar tarafından yapılan projeler gibi gösterildiğini, davalının internet sitesinde “Referanslarımız” başlığı altında gösterilen firmaların birçoğunun aslında müvekkilinin referansları olan firmalar olduklarını, hatta internet sitesinde İnteltek projesine ilişkin açıklamalarda, davalının kendisinin de markayı karıştırdığını ve müvekkilinin unvanını anarak … şeklinde bir ifade kullandığını, davalılara ait www…com internet sitesinde, çeşitli projelere ilişkin olarak yapılan açıklamalar ile müvekkilinin internet sitesinde aynı kısımda yapılan açıklamaların neredeyse aynı olduğunu, internet sitesindeki kataloglarında bulunan bazı projelerinin açıklamalarında “… ve Proje Yönetimi tarafından yapılmıştır” denilmek suretiyle bu projelerin müvekkili şirket tarafından yapıldığının açıkça belirtildiğini, davalıların müvekkili şirketin kataloglarını alıp birebir kullandıklarını iddia ederek, davalıların … A.Ş. ve … ticaret unvanları ile marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiklerinin tespitine, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, her türlü yayınlar, hizmetler ve mallar, ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her ürlü tanıtım malzemelesi, basılı kağıtlar, faturalar ve her türlü ticari evrak ile alan adları dahil olmak üzere internet üzerinde kullanımının önlenmesine, her türlü bastırılmış olan materyalin bulundukları yerlerden toplanarak imhasına, internet sitesine erişimin engellenmesine, “…” ve “…” işaretinin internet ortamında kullanımının önlenmesine, 1 ve 3 nolu davalıların …ibaresini ticaret unvanlarından silinmesine, 50.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; …A.Ş. unvanının, davacı şirketin bilgisi dahilinde alınmış olan bir unvan olduğunu, söz konusu hususun davacı şirket yetkilileri ve vekili ile görüşüldüğünü ve unvan değişikliğine gidileceğinin kendilerine bildirildiğini, bu nedenle davacının bu hususta dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davanın bu şirket açısından konusuz kaldığını, davacı … 15/01/2004 tarihinde …’un kurduğunu ve 23/09/2015 tarihinde hisse devrini gerçekleştirinceye kadar yönettiğini, gelişmeler karşısında şirketi …’na devretmek zorunda bırakıldığını, bu hususta taraflarınca sözleşme imzalandığını, … ile … arasında imzalanan sözleşmede, … tarafından … ibareli şirket kurulmasının sözleşme tarihinden sonra yasaklandığını, protokolün imza tarihinin 09/11/2015 olduğunu, oysa …’nin söz konusu sözleşmelerin imzalanması tarihinde zaten var olan, hisseleri …’a ait olan bir şirket olduğunu, bu nedenle söz konusu şirket ve/veya … tarafından sözleşmelerin ihlal edildiğinden veya … unvanının haksız kullanıldığından söz etmeye olanak bulunmadığını, müvekkillerinin davacının … markasına yönelik yaptığı hiçbir tecavüzün bulunmadığını, davacı markasının tescilli olduğu alanlarda şu anda davalı firmalar tarafından sürdürülen hiçbir faaliyet bulunmadığı gibi, davalı şahısların yürüttüğü hiçbir ticari faaliyette de davacı markasına yönelik tecavüz teşkil eden bir uygulamanın bulunmadığını, davalıların, davacı ile haksız rekabet teşkil edecek bir eylemlerinin de olmadığını, rekabet teşkil edecek bir faaliyetlerinin dahi bulunmadığını, devir sözleşmesinden sonra müvekkilinin hali hazırda 2014 yılında tescilli unvanı … aleyhine 13/03/2018 tarihinde bu davanın açıldığını, sessiz kalma suretiyle hak kaybının söz konusu olduğunu, tescilli bir fikri mülkiyet hakkının kullanılmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceğini ve tazminat sorumluluğu doğurmayacağını, marka hakkına tecavüz edildiğini iddia eden davacının, markasını dava tarihinden önceki 5 yıl içinde Türkiye’de ciddi biçimde kullandığını ispat etmesi gerektiğini ve … tarafından yasal olarak sahip olduğu unvan hakkını kullanma dışında bir eylemin bulunmadığını, davalı internet sitesinin kendi unvanını içerdiği gibi, söz konusu sitenin davacı hisselerinin davalı … tarafından devri tarihinde de mevcut olan bir site olduğunu, sitede mevcut bilgi ve belgelerin tümünün … ve … arasındaki sözleşmeler öncesinde mevcut olduğunu savunarak, haksız davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalıların kullanımlarının (internet üzerinden ve ticaret ünvanının markasal nitelikteki kullanımlarından kaynaklı) markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE, ÖNLENMESİNE, ORTADAN KALDIRILMASINA, bu kapsamda davalıların davacıya ait “…” ibaresini içeren tescilli markaları ile iltibasa sebebiyet veren ve haksız rekabet olarak değerlendirilebilecek her türlü yayın, hizmet, mal, ürün, ambalaj vs. kullanımının ÖNLENMESİNE, bu ibarenin kullanıldığı ilan, reklam, broşür vs. her türlü ticari evrakın bulundukları yerlerden toplatılarak EL KONULMASINA, karar kesinleştiğinde İMHASINA, davacıya tescilli markayı içerir biçimde alan adı yönlendirici kod, anahtar sözcük yada vb. kullanımların ÖNLENMESİNE, bu kapsamda www…com sitesine ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, davalılardan … A.Ş’nin ticaret ünvanının değiştirildiği anlaşılmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davalı … A.Ş’nin ticaret ünvanının terkini talebinin REDDİNE, -Davacının maddi tazminat taleplerinin sulh protokolü kapsamında konusuz kaldığı anlaşılmakla bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, -Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafları davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus traji en yüksek üç gazeteden birinde İLANINA” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının … numaralı … marka başvurusunun TPE ilk incelemesi kapsamında bazı hizmetler bakımından resen reddedildiğini, kalan hizmetler bakımında ise müvekkilinin yayına itirazı sonucu reddedildiğini, İlk derece mahkemesinin www…com alan adı ve içeriği ile oluşturulan haksız rekabet ve marka tecavüz hallerini isabetli olarak tespit edilmiş ise de, ticaret unvanının terkini talebinin reddinin çelişkiye yol açtığını, davanın tümden kabulü gerektiğini,Kararda anılan taahhütte ..” faaliyet alanı ne olursa olsun … unvanlı bir şirket kurmayacağımı veya dolaylı olarak kurulmasına vesile olmayacağımı beyan ve taahhüt ederim” şeklindeki ifadenin “sözleşme tarihinden itibaren başka bir .. ibareli şirket kurmamam taahhüdü olarak” yorumlamanın sözleşmenin amacına, günlük ve ticaret hayatının olağan akışına aykırı olduğunu, davalılardan… AŞ’nin kuruluş tarihinden önceye dayanmasının müvekkilinin bu unvanın veya markanın kullanımına zımnen onay verdiği ya da göz yumacağı şeklinde yorumlanamayacağını, Davalıların müvekkilinin haklarını ihlal eden kullanımlara taahhüt imza tarihinden sonra başladıklarını, alan adının taahhütnameden sonraki tarihinde 22.06.2016’da tescil edildiğini, davalıların şirketi devrettikleri halde … markası altında faaliyete devam ettiklerini, Bilirkişi raporunda da taahhütnamenin varlığı halinde dahi … ibaresinin sicilden terkinin koşullarının oluştuğunu, Ticaret unvanının tüketici nezdinde müvekkili ile davalının ekonomik idari bağlantıya sahip olduğu yönünden bir intiba yaratabilecek bir markasal kullanım olduğunu, Müvekkilinin önceki tarihli ticaret unvanı, şirketlerin faaliyet alanlarının aynı olması (inşaat) söz konusu olduğunda da tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali yaratacak markasal kullanımın oluşmasının kaçınılmaz olduğunu, Mahkemenin kararda … unvanının terkini talebini reddetmesine rağmen … ibaresini içeren her türlü yayın, ambalaj vs kullanmasını önlemeye de hükmederek çelişkiye yol açtığını, … ibaresini ne ölçüde nerelerde kullanabileceğini açıklamadığını belirterek kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü, davalının istinaf isteminin reddini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … ile davacı arasında 09.11.2015 Tarihinde akdedilen protokol ile müvekkilinin sözleşme tarihinden sonra … unvanlı şirket kurmasının yasaklandığını, … AŞ şirketinin 14.11.2014’te kurulduğunu, prokotokolün imza tarihinde zaten var olduğunu, bu nedenle …’un sözleşmeyi ihlal ettiği yahut … unvanının haksız kullanıldığından söz edilemeyeceğini, Ticaret unvanının terkini talebinin reddi yerinde ise de; www…com sitesine erişimin engellenmesine yönelik talebin kabulünün yerinde olmadığını, Protokolün imza tarihinde mevcut olan … AŞ yönünden taahhütte bulunulmadığını, alan adının müvekkilinin ticaret unvanını içerdiğini, … adına “…” markasının tescilli olduğunu, “…” markasının alan adı olarak kullanımının hukuka aykırı olmadığını, Protokol kapsamında olmayan … AŞ nin internet istesi kullanımının markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağını, Protokolden önce mevcut olan şirketin internet sitesinde … ibaresinin kullanımının olağan olduğunu, Davacının markasal kullanım yönünden müvekkiline hak sahipliği tanıdığını, Müvekkilinin internet sitesindeki referans olarak kullanılan projelerin davacı şirket kurucusu olan …’un veya grup şirketlerinin gerçekleştirdiği projeler olduğunu, davacının iddiasının aksine müvekkilinin kendi birikimin ve emeği ile oluşturduğu projeleri referans göstermesinin haksız rekabet, iltibas sebebi olmayacağını, Kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının … markasının tescilli olduğu alanlarda müvekkili tarafından sürdürülen herhangi bir faaliyet ve markasal kullanım da olmadığını, markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşmadığını, kararın kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME *Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarına göre; … tescil nolu “… AŞ” ibareli markanın 20, 21 ve 37.sınıflarda 18/09/2005 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 19 ve 37.sınıflarda 27/05/2015 tarihinde tescil edildiği, davacı … ve Proje Yönetimi Anonim Şirketi adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. … tescil nolu “…” ibareli markanın 36 ve 37.sınıflarda gümrük müşavirliği hizmetleri alt sınıfında 20/06/2017 tarihinde tescil edildiği ve … adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. *Davacı …nin 15.01.2004 tarihli kuruluş sözleşmesi 21.01.2014 tarihinde ilan edilerek sicile tescil edilmiş olup eski yönetim kurulu başkanı …, yeni yönetim kurulu başkanının ise … olduğu; iştigal alanının dış ülkelerde ve Türkiyede inşaat, montaj, tesisat, yatırım, bayındırlık ve ulaştırma işlerini taahhüt etmek ve ifa etmek… İşleri kapsadığı görülmektedir. *Davalı … AŞ, 29.12.2016’da kurulmuş, 12.11.2019 tarihli Ticaret Sicil gazetesine göre; şirket unvanı … AŞ olarak değiştirilmiştir. *Davalı … ANONİM ŞİRKETİ 14/11/2014 tarihinde kurulmuştur. Şirketin faaliyet konusu “ikamet amaçlı binaların inşaatı (müstakil konutlar, birden çok ailenin oturduğu binalar, gökdelenler vb.nin inşaatı) (ahşap binaların inşaatı)”dır. Davalılardan …, şirketin eski yönetim kurulu üyesidir. *İstanbul 15. Sulh Hukuk Mahkemesi’nden alınan raporda, www…com alan adının 27/06/2001 tarihinde ve www..com alan adının 22/08/2016 tarihinde tahsis edildiği, aleyhine tespit talep edilen tarafın internet sayfası tespit talep edeninkiyle içerik olarak aynı olduğu, tarafların kataloglarının iltibas yaratacak şekilde içerik olarak aynı olduğu tespiti yapılmıştır. *Bilirkişiler marka vekili …, sektör bilirkişisi …, marka vekili … raporlarında özetle; www…com adlı internet sitesi içeriğinde markasal kullanımın “…” şeklinde olduğu, esas unsuru “…” ibaresi olan markalar davacı adına tescilli iken, 22/08/2016 tarihinde tahsis edilen www…com alan adı ve içeriğinde “…” ibaresinin -davacı markalarının tescil edildiği hizmetler kapsamında- internet ortamında ticari etki yaratacak şekilde kullanılmış olması davacının marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği, www…com adlı internet sitesinde “…” ibaresinin kullanılmış olmasının davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceği, davacı ve davalı şirketler unvanının ek/vurgulayıcı unsurunun “…” ibaresi olduğu, tarafların ticaret unvanlarındaki ek/vurgulayıcı unsurları benzer olmakla [olayda tarafların iştigal alanları (inşaat) da örtüşmektedir], davalı şirketler unvanındaki “…” ibaresinin sicilden terkini şartlarının mevcut olduğu, yönünde görüş bildirmişlerdir. *Davalı taraça delil olarak dayanılan anonim şirket hisse devir taahhüdü başlıklı belgenin son kısmında; ” ….faaliyet alanı ne olursa olsun … unvanlı bir şirket kurmayacağımı veya dolaylı olarak kurulmasına vesile olmayacağımı beyan ve taahhüt ederim…” şeklindeki beyan mevcut olup devreden olarak …, devralan olarak …’na atfen imza ve isim mevcuttur. * 03/03/2020 tarihli sulh protokolü gereğince Davacı, İstanbul 2.FSHHM 2018/150 esas sayılı dava dosyasından talep ettiği; maddi ve manevi tazminat istemlerinden feragat etmiş, taraflar protokolde 1. maddede yazılı vazgeçilen hususlarla ilgili olarak, karşılıklı olarak birbirlerinden mahkeme masrafı ve avukatlık ücreti talebinde bulunmamayı kabul etmişlerdir.
GEREKÇE Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, durdurulması, ticaret unvanının terkini, alan adına erişimin engellenmesi, hükmün ilanı ile tazminat istemlerine ilişkin olarak açılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacının … nolu “… AŞ” ibareli markasının 20, 21 ve 37.sınıflarda 18/09/2005 tarihinde, … nolu “…” ibareli markasının 19 ve 37.sınıflarda 27/05/2015 tarihinde tescilli olduğu, davacının …ticaret unvanının davalı şirketin … İNŞAAT ANONİM ŞİRKETİ şeklindeki ticaret unvanından önceki tarihte tescilli olduğu, davacının alan adının davalının alan adından önce alındığı, davalının internet sitesinde “…” ve “…” ibareli mavi renkli kullanımların davacının markası ile iltibas oluşturacak şekilde markasal kullanımlar olduğu, yine sunulan kataloglarda … şeklinde markasal kullanımlar olduğu, kullanımların ticari etki yaratacak şekilde olduğu, tarafların aynı faaliyet alanında (inşaat) iştigal ettikleri dikkate alındığında davalının kullanımının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği şeklindeki mahkemenin kabulü yerindedir. Bununla birlikte davalı vekili alan adına erişimin engellenmesine yönelik kararın yerinde olmadığını ileri sürmüş ise de; davalının www….com şeklindeki alan adının davacının www…com şeklindeki alan adından sonraki tarihli olduğu, tüketici nezdinde karışıklığa neden olabileceği, internet sitesi içinde … şeklinde ticari etki yaratacak şekilde markasal kullanım olduğu, tarafların faaliyet alanının aynı olduğu da dikkate alındığında erişimin engellenmesine karar verilmesi yerindedir. Davalı aşamalardaki savunmalarında ve istinaf dilekçesinde davalı … AŞ’nin protokolden önce kurulduğunu, taraflar arasındaki protokole göre; protokolden sonra … unvanlı şirket kurulmasının yasaklandığının, internet sitesinin de şirketin unvanını içerdiğinden kullanımın meşru hakka dayalı olduğunu ileri sürmüştür. Davacı aşamalardaki beyanında davalının zımni onay savunmasını kabul etmemiş, mahkemece savunma yerinde görülerek ticaret unvanının terkini isteminin reddine karar verilmiştir. Davalının delil olarak dayandığı protokoldeki ” ….faaliyet alanı ne olursa olsun … unvanlı bir şirket kurmayacağımı veya dolaylı olarak kurulmasına vesile olmayacağımı beyan ve taahhüt ederim…” şeklindeki ibarenin önceye dayalı … ibaresi içeren şirketlerin unvanlarının kullanımına davacı tarafça zımnen onay verildiği şeklinde yorumlanması mümkün olmadığı gibi, davalının iddiasını ispat için başkaca delil sunmadığı görülmekle davacının ticaret unvanının çekirdek unsuru olan … ibaresinin davalının ticaret unvanı ile aynı olduğu, davacının ticaret unvanının davalıdan önce tescil edildiği dikkate alınarak davacının, davalı … A.Ş’nin ticaret unvanından … ibaresinin terkinine ilişkin talebinin kabulüne karar vermek gerekirken; bu yöndeki talebin dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı şeklindeki gerekçe ile reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir. Mahkemece dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen ….AŞ’nin ticaret unvanının yargılama sırasında değiştiği gerekçesi ile anılan şirkete yönelik dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi yerinde ise de, karar başlığında şirket unvanının … AŞ olarak gösterildiği; ancak şirketin unvanının 12.11.2019 tarihli Ticaret Sicil gazetesine göre … AŞ olarak değiştiği davalı vekili tarafından sunulan sicil kayıtlardan da anlaşılmakla karar başlığında davalı isminin hatalı gösterilmesi re’sen dikkate alınarak bu hususun karar başlığında düzeltilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, davacı vekilinin; davalılardan … İnşaat A.Ş’nin ticaret unvanındaki “…” ibaresinin terkinine ilişkin istinaf isteminin HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile kararın bu yönden kaldırılmasına, Dairemizce kazanılmış haklar korunarak yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 md gereğince ESASTAN REDDİNE,-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/150 Esas, 2020/177 Karar sayılı, 06.03.2020 Tarihli kararının KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına,3-A.Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalıların kullanımlarının (internet üzerinden ve ticaret ünvanının markasal nitelikteki kullanımlarından kaynaklı) markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin TESPİTİNE, ÖNLENMESİNE, ORTADAN KALDIRILMASINA, bu kapsamda davalıların davacıya ait “…” ibaresini içeren tescilli markaları ile iltibasa sebebiyet veren ve haksız rekabet olarak değerlendirilebilecek her türlü yayın, hizmet, mal, ürün, ambalaj vs. kullanımının ÖNLENMESİNE, bu ibarenin kullanıldığı ilan, reklam, broşür vs. her türlü ticari evrakın bulundukları yerlerden toplatılarak EL KONULMASINA, karar kesinleştiğinde İMHASINA, davacıya tescilli markayı içerir biçimde alan adı yönlendirici kod, anahtar sözcük yada vb. kullanımların ÖNLENMESİNE, bu kapsamda www…com sitesine ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, Davalılardan … Proje Yönetim A.Ş’nin ticaret ünvanının değiştirildiği anlaşılmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, Davalı .. İnşaat A.Ş’nin ticaret unvanındaki “.” ibaresinin ticaret unvanından terkinine,B.Davacının maddi tazminat taleplerinin sulh protokolü kapsamında konusuz kaldığı anlaşılmakla bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, C.Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafları davalıya ait olmak üzere bir defaya mahsus traji en yüksek üç gazeteden birinde İLANINA, D.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile kalan 44,80 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,E.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen talepler yönünden 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, F. Davacının kabul edilen ticaret unvanının terki talebi yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, G.Taraflar sulh sözleşmesi kapsamında maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin vekalet ücreti talebinde bulunmadıklarından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, H-Davacı tarafından yapılan: 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 391,70 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.491,70 TL ve 71,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 2563,50TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, I-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, İstinaf istemi reddedildiğinden davalıdan alınması gereken 80,70TL harçtan peşin alınan 54,40TL nin mahsubu ile bakiye 26,30TL nin davalıdan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına,-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 88,70 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 237,30TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,-Davalı tarafça yapılan istinaf masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 20/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.