Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1954 E. 2022/1866 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1954 Esas
KARAR NO: 2022/1866
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI: 2018/537 2020/132
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1929 yılında ABD’de kurulan ev temizlik sistemleri üzerine uzmanlaşmış bir şirket olduğunu, 1936 yılından bu yana “…” markası altında temizlik sistemleri üretmekte olduğunu, birçok ülkede markasının tescilli olduğunu, markanın ülkemizde ve dünya çapında tanınırlığı yüksek bir marka olduğunu, markanın 28 yıldır da TPE nezdinde tescilinin bulunduğunu, davalı tarafın TPMK nezdinde … numarasıyla tescil edilen “…” ibareli markanın iltibasa varacak derece benzer olduğunu, markaların kapsadıkları mel veya hizmetlerin aynı olduğunu, orta düzeydeki tüketicide bıraktığı izlenimlerin hemen hemen aynı olduğunu, markaların mal ve hizmet alanlarının her ne kadar farklı olduğu gözükse de Marka İnceleme Kılavuzunun mal ve hizmetlerinin benzerliğinin literatüre ve genel kabullere göre sınıflandırılması gerektiğini, bu nedenle davalı ve müvekkilinin markalarının mal ve hizmet alanlarının aynı olduğunu, davalı tarafın müvekkilinin yetkili distribütörü olmadığı halde yetkili distribütörü izlenimi yarattığını ve bu yolla tüketicinin güveninin kötüye kullanıldığını, tescil başvurusunun kötüniyetli olduğunu, müvekkili markasının tanınmışlığından fayda elde edilmesinin amaçlandığını, davalıya çeşitli hukuk davaları açıldığını, müvekkilinin dava yoluna başvurmadan önce davalıya hukuka aykırı faaliyetlerinin durdurulması gerektiğini ihbar ettiğini, ancak ihtarın sonuçsuz kaldığını belirterek davalı markası “… numara ile tescilli “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesinde davacı adresinin yazılmadığını, TPE’den alınan markanın hükümsüzlüğünün ve iptaline ilişkin talebin TPE’ye karşı yöneltilebileceğini, davalıya karşı bir davanın açılamayacağını, davacının Türkiye’de … markasını kullanıp bu markaya ilişkin başvuru haklarını kullanabilmesi ve davalar açabilmesi yetkisinin bulunmadığını, hükümsüzlüğü talep edilen markanın kendisi adına kayıtlı olduğunu, markanın davacı ile özdeşleşmediğinden ülkemizde ve dünyada her tarafından kullanılabileceğini, TPE nezdinde çok sayıda … markası olduğunu, tescile itiraz edilmediğini, kendi markasının 37.sınıfta tescilli olduğunu, İstanbul Anadolu 1.FSHHM 2011/36 E sayılı dosyasında davacının markasının tanınmış olmadığı ve markanın taklit edildiğinin kabul edilemeyeceğinin belirtildiğini, İstanbul Anadolu CBS 2016/635 sor dosyasında markanın 37 sınıfta yer almaması nedeni ile kanuna uygunluk olduğundan KYOK verildiğini, 2017/54 esas sayılı dosyada ise hukuken geçerli bir şikayet olmadığı için davanın düşürülmesine karar verildiğini, markanın taklit edildiğinin kabul edilemeyeceğini, … markalı ürünlerin satılmadığı ve pazarlamasının yapılmadığını sadece servis hizmetine ilişkin bir marka bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “….Davalı tarafın markası ile davacı tarafın markası ibare olarak aynı olduğu, görsel, işitsel, anlamsal olarak aynı olduğu, bir bütün olarak değerlendirildiğinde ise markalar arasında birbirinden ayırt edilmesini sağlayacak bir unsur içermediği bu haliyle ortalama tüketicilerin iki marka arasında bir bağlantı kuracakları, birinden gelen mal ve hizmetin diğerinden geldiğini düşünme yanılgısına düşecekleri, karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, Ayrıca davalının markasının tescilli olduğu temizlik süpürgesi veya robotu onarımı hizmetinin konusunun bizatihi elektrikli süpürgenin kendisi olmasından dolayı herhangi bir elektrikli süpürge markası ile karıştırılmaya sebebiyet vereceği doğal olarak öngörülebileceğinden, davalının davacının markası ile aynı ibareli bir marka seçmekten kaçınmasının beklenen makul davranış olduğu, davalının buna aykırı olarak kendisinden önce tescil edilmiş ve bilinen bir süpürge markası ile iltibasa meydan verecek markayı seçmesinin dürüstlük kuralına da aykırı olduğu” sonucuna varılmış şeklindeki gerekçe ile “-Davanın KABULÜNE, davalı adına kayıtlı … sayılı … ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Aşamalardaki dilekçelerini tekrarlayarak Kararın yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu, Yargılama aşamasında sundukları, Dava konusu olayla birebir aynı mahiyetteki Ankara 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesini 2010/103 Esas 2011/89 Karar sayılı Yargıtayca onanan kararının dikkate alınması gerektiğini, Çok sayıda … ibareli marka bulunduğu halde müvekkilinin markasının iptalinin yasaya aykırı olduğunu, müvekkili tarafından sunulan 17/12/2019 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde … adına 24.02.2017 tarihinde 37. Sınıfla başvurusu yapılan … başvuru numaralı “…” ibareli markanın TÜRKPATENT nezdinde yapılan inceleme sürecinde bir başka marka ile ayniyet derecesinde benzer bulunmadığı ve 27/03/2017 tarih 273 sayılı bültende yayınlanmasına karar verildiği belirtilmiş, 2 aylık itiraz sürecinde herhangi bir itirazın gelmediği ve … adına 10/08/2017 tahinde tescil edildiği, markalar arasında benzerlik oluşması ve karıştırılma ihtimali için birebir aynı sınıfta tescilinin gerektiğini, 37. Sınıfta “…” ibareli marka bulunmaması nedeniyle marka koruma hakkının bulunduğu, ürün satışı yapmadığının belirtildiğini, “…” ibaresinin tüm dünyada geçerli bir marka değerinin olmadığını, Dava konusu uyuşmazlıkla ilgili kesinleşmiş karar bulunduğunu, Davacı … Tic..A.Ş. ve …’ın müvekkili hakkında İstanbul Anadolu 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/36 Esas sayılı dosyasıyla “…” ibareli markanın ülkemizdeki tek ve tam yetkili distribütörü olduklarını, davalıların kendilerinden izin almadan “…” markalı ürünlerin satış ve pazarlama ve reklamını yaparak marka haklarına tecavüz ettiklerini, tecavüzün delil tespiti raporuyla sabit olduğu, internet sitesinin yayınının durdurulmasını, markanın tanınmış marka olduğunun tespiti ile manevi tazminat talep ettiklerini, davanın reddine karar verildiğini, kararın onandığını, kesinleşmiş karara aykırı karar verilmesinin hukuk güvenliğini tehlikeye attığını, davacı markasının kalite ve reklam sembolü olmadığı, tanınmış olmadığı, iltibas tehlikesi olmadığı, itibar ve reklam gücüne zarar verilmediği, tescil dışı farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasında sakınca bulunmadığı, ayırt edici niteliğine zarar verildiğine dair dosyada delil olmadığı, farklı sınıflarda koruma sağlanamayacağı, iyi bir şöhret ve itibar sahibi olmadığını veya şöhret ve itibarını gösterir hiçbir delilin bulunmadığını, tüketici zihninde olumlu imajının bulunmaması, piyasada tek olmaması, prestij değeri bulunmaması, ayırt ediciliğinin yüksek olmaması, sahip olunan imajın devredilebilir olmamasının tüketici zihninde davacı markasının olumlu çağrışım yaratmadığını, haksız kazanç elde edildiğini gösterir hiçbir delilin bulunmadığını, müvekkili markasının kötüleme içermediği, davacı markasını karartıcı unsur veya algı yaratmadığını, raporun hukuka aykırı olduğunu, davanın kesin delillerle kanıtlanamamış olması nedeni ile reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME*Dava konusu … markası 37 nolu sınıfta 24.02.2017 başvuru, 09.08.2017 tarihinde davalı … adına sicile tescil edilmiştir. *Davacının dayandığı markası ise; … numaralı … markası olup marka 19.03.1990 tarihli başvuruya istinaden 21.06.1990 tarihinde 7.sınıfta (“evlerde kullanılan elektirkli cihazlar, makineler, teçhizat; yani elektrikli süpürgeler, bunların parçaları ve takma parçaları”) sicile tescil edilmiştir. *İstanbul Anadolu 22.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/275 Esas, 2018/605 k sayılı dosyada; katılan …’ın şikayeti yönünden sanık … hakkında haksız rekabete dayalı TTK 55/1-a-4, 62/1-a,son md gereğince cezalandırılması talebi ile kamu davası açıldığı, suç tarihinin 13.01.2017 olduğu , sanık … hakkında … markasının … adına tescilli olup sanık tarafından oluşturulan ve kullanılan internet sitelerinde marklı ürünlerin servis hizmeti verildiğine dair açıklamalar bulunduğu, taraflar arasında bir süredir marka tecili kapsamında çekişmeler olduğu gerekçesi ile sanığın mahkumiyetine karar verilmiş olup karar miktar itibarı ile kesin niteliktedir. *İstanbul Anadolu 1.FSHHM 2011/36, 2014/150 K sayılı dosyasında; … Tic ..Şti ile … tarafından …’e yönelik olarak açılan marka hakkına tecavüz ve tazminat istemli davada davalının internet istesinde satışını ve pazarlamasını yaptığı süpürge makinelerin ne şekilde temin edildiği, taklit yahut orjninal olup olmadığının tespit eidlemediği gerekçesi il emarka hakkına dayalı olarak açılan davanın reddine, haksız rekabete dayalı dava açılmadığından raporda haksız rekabete ilişkin hususların değerlendirilmesine yer olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. *Marka vekili …, bilişim uzmanı …, sektör uzmanı/ekonomist … bilirkişi raporlarında özetle; Davalı tarafın tescil ekonu 37 nolu sınıfta yer alan “temizlik süppürgesi, robotu ve bakımı, onarımı” tanımlı sınıf kapsamında yer alan mal ve hzimetlerin davacının markasının tescilli olduğu 7 sınıfta yer alan emtialarda elektrik süpürgesi ile direk bağlantılı olduğu, Davalı tarafın davacının … markası altında tüketiciye sunduğu başla servis ve yedek parça hizmetlerinin aynısını … markası altında internetten sunduğunu beyan etmesi karşısında ilgili tüketiciler markalar arasında idari ekonomik bir bağ kuracak ve bu durumdan da davalı … ibareli marka sahibi davacı … markası ile aralarında bağlarıtı kurulması tehlikesi sözkonusu olabileceği, Davalı ve Davacı tarafa ait tescilli markalar incelendiğinde davalı tarafa ait … ibaresi davacı tarafa ait … ibaresi ile görsel ve işitsel bakımdan birebir aynı olduğunun tespit edildiği, Markalar arasında ayırt edicilik sağlayacak herhangi bir faktör bulunmadığından söz konusu tüketiciler nezdinde … markasının davacı tarafa ait olduğu düşünülmesi kuvvetle muhtemel olduğu, davalıya ait internet sitelerinde, davacı tarafa ait sulu temizleme sistemiyle çalışan elektrikli süpürgenin servis ve orijinal yedek parça hizmeti sunulduğu, bu web sitelerinde davacıya ait internet sitelerinden görüntü alıntısı yapıldığı, her iki web sitesinde davacı tarafa ait tescilli … markalı elektrik süpürgesinin görüntülerinin kullanıldığı, bu durumun markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin davacı tarafın tescile konu sınıf ile ilişkili ve bağlantılı türde olduğu, ortak tüketici nezdinde hitap ettikleri ve mal veya hizmetlerin genel kaynağı itibariyle benzer olduğunu, söz konusu mal veya hizmetlerin arasında benzerlik bulunduğu ve tüketici nezdinde iltibasa neden olacağı ve yeterli ayırt edicilikte olmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı, davalının … numaralı 37.sınıfta tescilli … markasının davacıya ait 7.sınıfta tescilli … markası ile iltibas oluşturduğu, davalının marka kullanımı ile yetkili servisi izlenimi yarattığı ve tescilin kötüniyetli olduğu gerekçesi ile markanın hükümsüzlüğü talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacının markasının …, davalının markasının ise … şeklinde olduğu, … markasının I, İ harfleri dışında aynı olduğu, markaların işitsel ve görsel bakımdan birebir aynı olduğu, davacının markasının 21.06.1990 tarihinde 7.sınıfta sicile tescil edildiği, davalının markasının ise 24.02.2017 tarihli başvuruya istinaden 09.08.2017’de 37.sınıfta sicile tescil edildiği, bu durumda davacının markasının önceki tarihli olduğu, bilirkişi raporunda yer aldığı üzere 37.sınıfta yer alan “temizlik süpürgesi, robotu bakım ve onarım hizmeti ile 7.sınıfta yer alan “elektirkli süpürgeler bunların parçaları ve takma parçalarının ” benzer sınıf niteliğinde olduğu, keza davalının internet sitesinde markanın … marka elektrik süpürgesinin servis ve orjinal yedek parça hizmeti sunulduğunun belirtildiği de dikkate alındığında benzer sınıflar yönünden hükümsüzlük koşulları oluştuğu gibi taraflar arasında dosyaya yansıyan hukuk ve ceza dosyalarına göre davalının davacıya ait … markasını elektrikli süpürge ürünleri üzerinde kullandığını uzun süredir (yaklaşık 2011 yılından beri) bildiği, buna rağmen aynı markayı tescil ettirmesinin kötüniyetli olduğu da dikkate alındığında mahkemece tüm sınıflar yönünden hükümsüzlük kararı verilmesi yerinde görülmüştür. Davalı vekilinin emsal kararın ve kesinleşmiş dosyanın dikkate alınmadan karar verildiğine ilişkin istinaf istemine gelince; Ankara 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2010/103 Esas 2011/89 Karar sayılı dosyasının iş bu dosyanın konusu yönünden aynı nitelikte olmadığı gibi her markada her davanın somut özellikleri ve delillerine göre değerlendirme yapılacağı, keza İstanbul Anadolu 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/36 Esas sayılı dosyasında ise marka hakkına tecavüz iddiasına dayalı inceleme yapıldığı ve o dosyadaki delillere göre karar verildiği, ilgili dosyanın davacılarının farklı olup iş bu hükümsüzlük davası yönünden kesin hüküm niteliğinde olmadığı da dikkate alındığında davalının istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin yatırılan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,-Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 16,50-TL istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 04/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.