Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1944 E. 2020/1898 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1944 Esas
KARAR NO: 2020/1898
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2020
NUMARASI: 2012/124 2020/233
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 16/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia: Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davadışı müvekkilin kardeşinin hissedar oldukları petrol istasyonunun iyileştirilmesi maksadıyla davalı finans kurumu ile anlaşıldığını, bu anlaşma nedeniyle müvekkili ile kardeşi 1/2 oranında hissedarı olduğu taşınmazın davalıya devredildiğini fakat davalı tarafından herhangi bir kredi alımı olmadığını, daha sonrasında müvekkilleri aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Tal. Sayılı dosyasıyla müvekkili tarafından düğün salonu olarak işletilen gayrimenkulün boşaltılmasının istendiğini, icra takibinin neden başlatıldığı araştırıldığında davalı şirket ile davadışı müvekkilinin kardeşi …’ın müvekkilin bilgisi dışında haricen anlaştıklarını, müvekkilin imzasını taklit etmek suretiyle İstanbul – Beyoğlu … Noterliği’nin 31.12.2005 tarih ve … yevmiye nolu Fînansal Kiralama Sözleşmesi düzenlediklerini, davacı şirket ile müvekkil …’ı da müştereken ve müteselsilen borçlandırdıklarını, bu amaçla davalı şirketin …’a 1.500.000 USD ödeme yaptığı bu paranın faizi ile birlikte 2.087.536,07 USD olarak geri ödenmesinin kararlaştırıldığı, …’ın 24.03.2006 tarihli dilekçe ile davalıya başvurarak bakiye paraların … Konya Şubesi … nolu hesaba havalesini istediğini, bu yazı altındaki imzanın da müvekkile ait olmadığı ve bugüne kadar bir miktar geri ödemenin yapıldığı ancak yaklaşık 2.000.000 TL’lık bakiye borç kaldığı anlaşıldığını, müvekkillerinin İstanbul – Beyoğlu … Noterliği’nin 31.12.2005 tarih ve … yevmiye no’lu Finansal Kiralama Sözleşmesi’nden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, müvekkili tarafından işletilen düğün salonunun tahliyesi için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Tal. Sayılı dosyasıyla başlatılan takibin ve tahliyenin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı taraf cevap dilekçesinde; davanın sözleşme akdi üzerinden 7 yıl geçtikten sonra açıldığı için zamanaşımı sürelerinin geçtiğinden reddi gerektiğini, davacı …’ün dava açmakta hukuki yarar bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, finansal kiralama sözleşmesinden doğan borçların teminatını teşkil etmek üzere 2005 yılında davacı … tarafından …’ün borçları için müvekkil şirket lehine aşağıda belirtilen ipotekler tesis edildiğini, davacıların finansal kiralama sözleşmesi akdedildiğinden yeni haberlerinin olduğu beyanı gerçeği yansıtmadığını, sözleşmenin fesih edildiği, kiralanan taşınmaz müvekkile mahkeme kararı ile iade edildiğini, sözleşme taraflarca uzun bir süre uygulandığını, fesih edildiğini, hüküm ve sonuçlar doğurduğunu, davacılar ile akdedilen finansal kiralama sözleşmesi re’sen düzenleme şeklinde noter huzurunda tarafların bizzat katılımı ile akdedilmiş olduğunu, sözleşme ve yasalardan doğan her türlü hak ve alacaklarının ile munzam zararlarına ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacıların %40 tazminat ödemelerine mahkum edilmelerini ve yargılama masrafları ile vekalet ücretlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince “…Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde,açılan dava sözleşmeye dayalı menfi tespit davasıdır. Taraflar arasındaki ilişki ve icra takipleri ve davaların oluş şekli ve kronolojisi birlikte incelenip değerlendirildiğinde davacılardan …Ltd.Şti’nin davalı ….arasında 30/12/2005 tarihli Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiği, kira borçlarının ödenmemesi üzerine akdin feshedilerek İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapıldığı, takibe yapılan itiraz neticesinde İstanbul 14.ATM’de 2009/419 Esas sayılı dosya ile itirazın iptali davası açıldığı, davalılardan …’ın dava açıldığı esnada ölü olması nedeniyle onun mirasçılarına karşı yargılamaya devam edilebilmesi için İstanbul 13.ATM ‘de 2010/351 Esas sayılı dava açılarak itirazın iptali davası ile birleştirildiği, bu mahkemede verilen karar neticesinde icra takibinin yürütülmesi yanı sıra yine davacı şirketin taraf olduğu Finansal Kiralama sözleşmesinden kaynaklı malın iadesi için İstanbul 5.ATM de 2008/737 Esas sayılı dava açıldığı davanın kabulüne dair verilen kararın 27/01/2010 tarihinde kesinleştirilerek İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası ile takibe konulduğu, davacıların bu icra takibindeki tahliye emriyle davalardan haberdar olduklarını, Finansal Kiralama Sözleşmesindeki imzaların sahte olduğunu, diğer ortak …’ın kendilerini aldattığın, sözkonusu sözleşmeden dolayı borçlu olmadıklarını iddia ederek bu davayı açtıklarını belirttikleri anlaşılmaktadır. Konya Ticaret Odası’ndan getirtilen kayıtlar incelenecek olursa …Ltd.Şti ‘nin kurucu ortakları, hissedarları ve aynı zamanda 05/07/2004 tarihli imza tasdiknamesine göre 30 yıl süreyle münferiden şirketi temsile yetkili kişilerin … ve … olduğu, münferiden şirket müdürü oldukları tarihler içerisinde 30/12/2005 tarihinde Beyoğlu …Noterliği’nin … nolu düzenleme şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesi yaptıkları ve aynı zamanda bu sözleşmenin teminatı olarak anneleri … adına kayıtlı Konya Selçuklu İlçesi … Mah. … ada … parseldeki gayrimenkulu ipotek ettikleri, …’ın tapudaki düzenleme şeklinde resmi senette … adına hareket edip imza attığı, fakat işbu davada hem noterde yapılan akde hem de tapuda yapılan işleme ve imzalara itiraz edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Öncelikle hukuki yarar yokluğuna ilişkin yapılan itirazı değerlendirecek olursak … A.Ş.’nin Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında kira borçlarının olup olmadığı, akdin haklı feshedilip edilmediği,gayrimenkulun iadesi hususu İstanbul 5.ATM’nin 2008/737 Esas sayılı dosyasında ve buna ek olarak İstanbul14.ATM’nin 2009/419 Esas sayılı dosyasında yargılama konusu yapılmış alacağın varlığı kabul edilerek malın iadesine karar verilmiş ve bu kararlar kesinleşmiştir. … A.Ş. Yönünden tüm bu kesinleşen davalar yok sayılarak yeniden Finansal Kiralama Sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığıın ileri sürerek menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmamakta olup yapılan itirazda gözetilerek dava şartı olan hukuki yarar bulunmadığından HMK 114 ve 115 mad.gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Hak düşürücü süreye ilişkin yapılan itirazın değerlendirilmesine gelince eldeki davanın açılış tarihi itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanununa tabi olup bu kanun hükümlerinin uygulanması gerekeceği 818 sayılı BK ‘nun 31.mad’de ” hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir süreyi geçirir ise akde icazet verilmiş nazariyle bakılır.Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder ” şeklinde hak düşürücü süreye yer verildiği, aynı hükmün 6098 sayılı TBK’nın 39.mad’de vücut bulduğu görülmektedir. Buna göre deliller incelendiğinde …’ın İstanbul 14.ATM’de açılan ve daha sonra İstanbul 13.ATM’nin davasının da birleştirildiği 2009/419 E – 2011/519 K.sayılı dosyasında taraf olarak yer aldığı, 04/04/2011 tarihinde kendisine usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı, yapılan tebligat adresi ile iş bu dava açılırken sunulan vekaletnamedeki adresin ayrıca Konya Ticaret Odası’ndan gelen yerleşim adreslerinin aynı aldığı, her ne kadar … davalardan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün gönderdiği tahliye emri ile haberdar olduğunu iddia etmiş ise de İstanbul 14.ATM aracılığıyla yapılan 04/04/2011 tebliğ tarihli tebligat ile Finansal Kiralama Sözleşmesinden, alacak iddiasından ipotekten haberdar olduğu, 04/04/2011 tarihinden bir yıl sonrasında hak düşürücü sürenin dolduğu 818 sayılı BK gereğince Finansal Kiralama Sözleşmesine icazet verilmiş olacağı, işbu davanın 11/05/2012 tarihinde açıldığı gözetildiğinde dava açılış tarihi itibariyle hak düşürücü süre geçirildiğinden davacılardan … yönünden açılan davanın reddine….” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle ; davacı … açısından ve diğer davacı açısından adil yargılanma hakkının esas ve süre yönünden ihlal edildiğini , Osman yönünden Adli Tıp raporunun ortada olmasına rağmen davanın reddedildiği, 14. ATM de sonuçlanan davada tebligatların usulsüz olduğunu Gerek dava dilekçelerimizde gerekse diğer beyan dilekçelerimizde belirttiğimiz üzere müvekkil dava dışı … ile davalı şirket arasındaki sözleşmeden Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasından gelen tahliye emri ile haberdar olmuştur. Bu nedenle davanın yasal sürede açılmış olması karşısında red kararı verilmesinin hatalı olduğunu; Kesinlikle kabul etmemekle bir an için müvekkile İstanbul 14.ATM’de açılan 2009/419 E – 2011/519 K. sayılı dosyasında taraf olarak yer aldığı ve 04/04/2011 tarihinde kendisine “35. maddeye göre” tebligat yapılmış sayılacağı düşünülse dahi müvekkilin “yapılmış sayılan” bir tebligattan aldatmayı öğrenmesi mümkün değildir. Müvekkil aldatma olayını öğrenir öğrenmez işbu dava açılmış olup Yerel Mahkemenin usul ve yasaya aykırı bu kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerekmektedir. Davacı Şirket yönünden ise ; sözleşme sahte imza ile düzenlenip şirket de ortaklarından … tarafından gereksiz yere borç altına sokulduğu ve gelen paralar da büyük ihtimalle …’ ın şahsi hesabına gönderildiği için bu kredi sözleşmesinden dolayı şirketin borçlu olmadığının tespitinde şirketin ve dolayısıyla diğer ortağın hukuki yararının bulunduğu açıktır. Bunun aksinin usulsüz yapılan yargılamayla iddia edilmesi de hukuka aykırılık olup salt bu yönden dahi Yerel Mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir. …” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ;menfi tespit isteminden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlanan dava nedeni ile davacı şirketin hukuki yararının bulunmadığı nedenle davanın reddine ve diğer davalı yönünden de hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verildiği görülmektedir. Öncelikle hukuki yarar kavramının ne olduğunun tespiti yapmak gerekir. Usul hukukunda hukuki yarar mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının olması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Davacının dava açmakla hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, haklarını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyaç bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır. Öte yandan bu yararın ” hukuki ve meşru”, ” doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması zorunludur. Nitekim 6100 sayılı HMK’nun 114. maddesinin “4” fıkrası ile hukuki yarar dava şartı olarak düzenlenmiş olup, 115. maddesine göre de mahkemece istek olmaksızın resen gözetileceği açıktır. Davacı yan açısından sorun; korunmaya değer bir yararlarının olup olmadığı değil, bu yararı ve talebi eldeki davada talep edip edemeyecekleri sorunudur. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/419 Esas ve 2011/519 Karar sayılı dosyası incelendiğinde ; davacının … A.Ş., davalıların … ve … mirasçıları sıfatı ile …, … ve … olduğu, itirazın iptali davasının sonuçlandığı, finansal kiralama sözleşmesi kapsamında toplam alacağın belirlendiği o davada mahkemenin alacaklının alacağının varlığı e miktarı konusunda belirleme yaptığı, ancak ipotekli takip olması nedeni ile ipotek limiti dahilinde karar verdiği görülmektedir. Yani kök ilişkideki alacak miktarı dava konusu olmuş ve sonuçlanmıştır. Kararın kesinleşip kesinleşmediğine dair ise ; herhangi bir kesinleşme şerhli karar örneği talep edilmediğinden anlaşılamamaktadır. Öncelikle ; iş bu karar kesinleşmiş ise kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağı ve davacı yan taleplerinin buna göre yargılamanın iadesi davasında ileri sürülebilecek talepler olup olmadığı ve eldeki davada ileri sürme imkanlarının bulunup bulunmadığı yönünde bir karar verilmesi gerekirken tartışılma gereği bulunmayan hukuki yarar ve hak düşürücü süre kavramları üzerinden karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Davacı yanın adil yargılanma hakkının ihlaline ilişkin istinaf başvurusu ise Mahkememiz göre ve yetki alanı dışında bir husustur.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353-1-a 4ve 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜNE ; ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA ; Dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2- Davacı yanca yatırılan peşin harcın talebi halinde davacı yana iade edilmesine 3- İstinaf yargılama gideri olan başvuru harcı gideri 148,60 TL, tebligat gideri 24,50 TL, posta gideri 37,90 TL ki toplam 211,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı yana verilmesine 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/11/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.