Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1935 E. 2022/1613 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1935 Esas
KARAR NO: 2022/1613 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2019
NUMARASI: 2018/814 E. – 2019/1051 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, vekili aracılığıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla(daha sonra yenilenerek … Esas dosya numarasını almıştır), müvekkili aleyhine 25.000,00- TL asıl alacak ve 1.735,00-TL faiz olmak üzere toplamda 26.735,00- TL tutarında icra takibi başlattığını, iş bu icra dosyasına dayanak olarak; 12.05.2008 düzenlenme, 30.11.2008 vade tarihli, keşidecisi …, cirantası … ve alacaklısı … olan, 5.000 TL tutarında, 21.07.2008 düzenlenme, 30.12.2008 vade tarihli, keşidecisi …, cirantası … ve alacaklısı … olan, 8.000 TL tutarında, 10.01.2009 düzenlenme, 30.01.2009 vade tarihli, keşidecisi …, cirantası … ve alacaklısı … olan, 5.000 TL tutarında, 10.01.2009 düzenlenme, 30.02.2009 vade tarihli, keşidecisi …, cirantası … ve alacaklısı … olan, 7.000 TL tutarında,, 4 adet senedin gösterildiğini, söz konusu senetlerin zaman aşımına uğradığını, ayrıca senette ciranta olan …’ a senetlerin ödenmesi hususunda protesto çekilmediğini, icra dosyasındaki …’ın müvekkili olan … olmadığını, ne alacaklıyı ne de diğer borçluyu tanımadığını, taraflarla bir ticari ilişkisinin de olmadığını, senetlerdeki imzaların da müvekkiline ait olmadığını, müvekkili aleyhine yanlışlıkla yada kötü niyetle takip yapıldığını beyanla; senetlerin ve takibin iptaline, mahkeme aksi kanaatte ise menfi tespit davasının kabulü ile, müvekkilinin icra dosyasına konu senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine paranın alacaklıya ödenmemesi için teddbir konmasına, davalı haksız ve kötü niyetli olarak davaya konu İcra takibini başlattığından, müvekkil lehine %20′ den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın dava dilekçesi konu kısmında ‘Borçlu Olmadığının Tespiti’ olarak belirtilmiş ise de dilekçe içeriğinden memur kararını şikâyet mahiyetinde olduğunun anlaşıldığını, öncelikle dava dilekçesinin açıklattırılması ve neticeye göre davanın ilgili mahkemede görülmesinin sağlanması gerektiğini, davacı tarafın bir yandan borçlu olmadığını iddia ediyorken, diğer yandan senetleri kabul ettiğini, işbu çelişkili durumun davanın mahiyetini etkilediğini, davacı taraf zamanaşımı ve protesto gibi hususları belirterek şikayet niteliğindeki dava ve taleplerini ileri sürerken; hiçbir ödeme iddiasında bulunmaksızın menfi tespit davası ikame edildiğini, …’ın ilgili senet içeriğinde de görüleceği üzere yetkili hamil vasfında olduğunu, hamil vasfına haiz olan davacı/borçlu tarafın cirantalara karşı dava hakkı kullanabilmesi için senet vadesinden itibaren 1 yıl içerisinde dava hakkını ikame etmiş olması gerektiğini, bu süreye riayet edilmediğini, davanın reddi gerektiğini, kambiyo vasfındaki senetler üzerinden 3 yıl geçmekle, ancak kambiyo vasfını yitirebildiklerini, ilgili senede bağlı alacak kaleminin zamanaşımına uğraması için TBK’da belirtilmiş olan 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içerisinde hiçbir işlem yapılmamış olması gerektiğini, zamanaşımı itirazlarının reddinin gerektiğini, yargılama yerinin İcra Hukuk Mahkemesi olması nedeni ile görevsizlik kararı verilmesini; davacı tarafın davasını yasal süreler dahilinde ikame etmemiş olması nedeni ile davanın reddine karar verilmesini; davacının kötü niyeti nedeni ile %20 oranından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2019 tarihli 2018/814 E. – 2019/1051 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamından; icra takibine dayanak olan keşidecisi …, lehtarı …, düzenleme tarihi 12/05/2008, ödeme tarihi 30/11/2008 olan 5.000,00-TL bedelli; keşidecisi …, lehtarı …, düzenleme tarihi 21/07/2008, ödeme tarihi 30/12/2008 olan 8.000,00-TL bedelli; keşidecisi …, lehtarı …, düzenleme tarihi 10/01/2009, ödeme tarihi 30/01/2009 olan 5.000,00-TL bedelli senet üzerindeki … adına atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığının anlaşılması ve keşidecisi …, lehtarı …, düzenleme tarihi 10/01/2009, ödeme tarihi 30/02/2009 olan 7.000,00-TL bedelli senetteki imzanın davacıya ait olduğunu ispatla yükümlü bulunan davalı tarafça senet aslı dosyaya ibraz edilmemekle, senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu ispatlanamadığı” gerekçesiyle; Davanın kabulü ile; İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takibe konulan …senetlerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile borcun %20 si olan 5.347,00-TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacı tarafın yargılama sırasında hem husumet ve imza itirazında bulunduğunu, hemde ödememe protestosu çekilmediğini ileri sürdüğünü, bu beyanlar doğrultusunda yargılama sürecinin etkilendiğini, imza itirazı neticesinde alınan 03/07/2019 tarihli bilirkişi raporunun denetime elverişsiz ve eksik hazırlandığını, itiraz ettiklerini, Adli Tıptan rapor alınmasını istediklerini, mahkemece değerlendirilmediğini, müvekkili aleyhine hükmedilen kötü niyet tazminatının da hakkaniyete aykırı olduğunu, ciro silsilesinde davacı ile arka … gelmesinin davacının imzasını bilebilecek konumda olduğunu ispatlamadığını, ticari hayatta mecburi bir güven ilişkisi kurulduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, yeniden yargılamada davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince grafoloji uzmanı bilirkişiden alınan raporda; …inceleme konusu Borçlusu …, alacaklısı … olan; 10.01.2009 tanzim, 30.1.2019 vade tarihli 5.000,00-YTL; 12.05.08 tanzim, 30.11.2008 vade tarihli 5.000,00-YTL; 21.07.2008 tanzim, 30.12.2008 vade tarihli 8.000,00-YTL tutarlı üç adet senet aslının arka yüzündeki 1. ciranta imzaları ile …’ a ait imzalar arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, alışkanlıklar, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından, söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı …’ ın eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı beyan edilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı (daha sonra yenilenerek … Esas dosya numarasını aldığı) dosyasının incelenmesinde; alacaklının …, borçlunun … olduğu, 4 adet bonoya dayalı alacağın tahsili için 21 Nisan 2009 tarihinde kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, takibin 02/10/2015 tarihinde yenilendiği, takibe konu bonoların keşidecisinin …, lehtarının …, hamilin … olduğu, düzenleme tarihi 12/05/2008, ödeme tarihi 30/11/2008 olan 5.000,00-TL bedelli, düzenleme tarihi 21/07/2008, ödeme tarihi 30/12/2008 olan 8.000,00-TL bedelli, düzenleme tarihi 10/01/2009, ödeme tarihi 30/01/2009 olan 5.000,00-TL bedelli ve düzenleme tarihi 10/01/2009, ödeme tarihi 30/02/2009 olan 7.000,00-TL bedelli senetlerin takibe konu edildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: İmza inkarına dayalı menfi tespit davasında, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekili, davacının çelişkili beyanlarının yargılamayı etkilediğini, mahkemece alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, Adli Tıptan rapor alınması taleplerinin değerlendirilmediğini, davacının inkar tazminatı talebinin kabulü kararının da haksız olduğunu ileri sürmüştür. İmza inkarı mutlak def’ilerden olup, herkese karşı ileri sürülebileceğinden, mahkemece davacı tarafça ileri sürülen diğer defi’ilerden önce incelenmesi yerindedir. İmza inkarına dayalı menfi tespit isteminde senetlerdeki imzaların davacının eli ürünü olduğunu ispat yükü davalıdadır. Takibe konu senet asıllarının İcra Müdürlüğü tarafından incelenerek davalı alacaklıya teslim edildiği, davalı tarafça takibe konu senetlerden, düzenleme tarihi 10/01/2009, ödeme tarihi 30/02/2009 olan 7.000,00-TL bedelli senedin meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen ibraz edilmediği, diğer senetler ile ilgili alınan bilirkişi raporunda ise, davaya konu üç adet senette, lehtar ciranta … adına atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunun incelenmesinde, senetlerin tanzim tarihlerinden önceye ait, 20/02/2006 tarihli ikametgah senedi aslı, … Bankasına ait 30/10/2008 tarihli dekont aslı, 11/11/2008 tarihli … Bankasına ait dekont aslının, … Bankasına ait Mevduat/Yatırım Cüzdanı aslı ve senetlerin tanzim tarihinden sonraya ait;… Bankasına ait 08/05/2009 tarihli Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi, 16/03/2012 tarihli Hesap bildirim cetveli aslı, 26/11/2012 tarihli … yevmiye numaralı imza sirküleri aslı, 28/06/2013 tarihli … İş Emri Teslimat Form aslı, 22/04/2015 tarihli İstanbul Ticaret Borsası başlıklı dilekçe aslının incelendiği, bilirkişi tarafından incelemenin laboratuvar ortamında, büyüteç, ışık ışınları, stereo mikroskop ve yüksek çözünürlüklü scanner tarayıcı ve bilgisayar programları ile taranarak, grafolojik, grafometrik ve kaligrafik esaslar dahilinde yapıldığının açıklandığı, raporun yeterli teknik inceleme içerdiği, ilk derece mahkemesince tüm senetler yönünden menfi tespit kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı vekili inkar tazminatına hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürmüşse de, takibe konu senetlerde, davacı lehtar ciranta imzasından sonra, davalı alacaklının ismi ve cirosu geldiğinden, imzanın davacıya ait olmadığını bilebilecek durumda olduğundan, davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesi de yerinde görülmüş, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 1.826,27 TL nispi harçtan, peşin alınan 456,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.369,71 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 30 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/10/2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.