Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1910 E. 2022/1611 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1910 Esas
KARAR NO: 2022/1611 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2020
NUMARASI: 2017/839 E. – 2020/121 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkilleri ile davalılardan …’in, Kadıköy ilçesindeki iki adet taşınmazları almak istediklerini, yapılan anlaşma neticesinde Kadıköy’deki taşınmazlar için bedel yanısıra, Üsküdar’da müvekkillerince yapımına başlanmış taşınmazın davalı …’e devredildiğini, karşılıklı olarak bir kısım mal mukabili bir kısım nakit olarak satış hususunda anlaşıldığını ve satışa esas olmak üzere taraflar arasında 22.03.2016 tarihinde Satış ve Teminat Protokolü akdedildiğini, sözleşme uyarınca; müvekkillerinin Kadıköy’de kain tapuya … pafta, … ada … parselde kayıtlı … Kat … ve … numaralı yapımı devam eden taşınmazı davalı …’den satın aldıklarını, bu satış esnasında davalı …’in Üsküdar’da kain tapuya … pafta, … ada ve … parselde kayıtlı yapımı devam eden taşınması satın aldığını, her iki taşınmaz arasındaki fark olan 100.000,00 USD ve 365.000,00 TL bedelin davalı …’e ödendiğini, davalı …’ tarafından müvekkillerine satılan dairelerin tapuda devir işlemleri sonuna kadar geçerli olmak kaydıyla verilen 2 adet toplam 2.000.000,00 USD teminat senedinin tapu devrinde …’e iade edildiğini, protokolün 3.paragrafında Üsküdar’da bulunan ve yapımı devam eden kaba inşaat halindeki taşınmazın yapımı ve bitirilmesinin taşeron … tarafından tamamlanacağını, protokolün 4.paragrafında inşaatın yürütülmesi ve iskanın alınması … ve … sorumluluğunda olduğu ve bu sorumluluğun teminatı olarak … ve … olarak toplam 500.000,00 USD bedelli vade tarihi iptal edilmiş 2 adet teminat senedinin tanzim edilerek davalı …e verildiğini, bu senetlerin iskan alındığında iade edileceğini , sözleşme uyarınca devirler bitirildikten sonra davalı …’in Kadıköy ilçesindeki taşınmazı bitirdiğini, ancak en üst katta dubleks olarak belirtilen taşınmazların satışa arz edilen mahiyette ve büyüklükte olmadığının sonradan anlaşıldığını, durumun fark edilmesi üzerine derhal davalıya sözleşmeye aykırılığın bildirildiğini ve uğranılan maddi zarar ve olası hukuki sorunları gidermesinin talep edildiğini, davalı tarafın bu talepler üzerine kendisine teminat olarak verilen 2 adet toplam 500.000,00 USD bedelli senedi İstanbul … İcra Müd. … esas ve … esas sayılı dosyaları ile işleme koyduğunu, davalı …’in şahsi nitelikte olan defi ve itirazları bertaraf etmek amacıyla senetleri hileli/muvazaalı şekilde …’e devir ve ciro ettiğini, …’in alacaklı olarak işleme başladığını, icraya konu senetler sebebiyle İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/738 ve 2017/739 esas sayılı dosyaları ile senetlerin kambiyo senetleri olmadığına dair itirazda bulunulduğunu, İcra Hukuk Mahkemesi’nin yapılan itirazda Tedbir talebini duruşmalı olarak yapılmak üzere reddettiğini, iş bu nedenle bu davanın ikame edildiğini, senede dayalı herhangi bir borcun bulunmadığını, muaccel hale gelmiş bir alacağın olmadığını, senedin teminat senedi olduğunu kambiyo vasfında olmadığını ve muvazaalı olarak alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla devredilerek işleme konulduğunu, ayrıca takip talebi incelendiğinde 7.097,22 USD işlemiş faiz görüldüğünü, bu faizin dayanağının ve faiz oranının belirsiz olduğunu, müvekkillerinin ileride telafisi mümkün olmayan zarara uğramaması için tedbir taleplerinin de bulunduğunu, açıklanan nedenlerle; müvekkilleri aleyhine yapılan 500.000,00 USD’lik 2 adet senedin kambiyo vasfı taşımaması nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, muaccel ve talep edilebilecek bir alacağın olmaması sebebiyle müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … cevap dilekçesinde; Müvekkili ile davacılar arasında Satış ve Teminat Protokolü imzalandığını, sözleşme detaylarının incelenmesinde görüleceği üzere, her ne kadar taşınmazın müvekkili tarafından …’tan devir alınmış gözükse de …’ın taşınmazın inşaatının yapı müteahhidi olan … Limited şirketinin çalışanı olduğunu, davacılardan …’ın, … Limited şirketinin ortağı olduğunu, bu işlemlerde davacı … ve … ortak olup, iyi niyet ilkelerine aykırı olarak aslında gerçek malik olmalarına rağmen işlemleri … üzerinden gerçekleştirdiklerini, bu nedenle, müvekkili tarafından … adına yapılan ödemelerin aslında davacılara yapıldığını, 100.000 USD ve 365.000 TL bedelin müvekkiline ödendiği iddialarının tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, aksine müvekkili tarafından 09.02.2015 tarihinde “İstanbul Üsküdar … Mah … Sokak mevkiinde bulunan … pafta, … ada, … parseldeki 2.750 m2 arsa içindeki evin satın alma kaporası olarak” 100.000 USD davacıların isteği ile davacıların çalışanı …’a havale yapılmak suretiyle aslında davacılara ödendiğini, ayrıca, 22.03.2016 tarihinde 400.000 USD, 23.03.2016 tarihinde 350.000 USD, yine 23.03.2016 tarihinde 350.000 USD ve yine 23.03.2016 tarihinde 250.000 USD’nin davacılara … Bankası İstanbul Anadolu Özel Bankacılık Şube Müdürlüğünde nakden kamera kayıtları ve şube yetkilileri huzurunda teslim edildiğini, sözleşmeden de anlaşıldığı üzere, bu ödemelerin 500.000 USD’lık kısmı iskan işlerinin takibi ve iskanın alınması hizmetlerine karşılık olmak üzere davacılara ödendiğini, müvekkili tarafından ödenen 500.000 USD’ın geri ödenmediğini, senet üzerinde yer alan ve temel borç ilişkisine işaret etmeyen “teminat senedi” kaydının senedi kambiyo senedi olmaktan çıkardığı iddialarının hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle; davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Davacıların işbu davada ileri sürdükleri iddiaların, İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/739 Esas ve 2017/738 Esas numaralı takibin iptaline yönelik davalarında derdest olduğunu, bu nedenlerle, işbu davanın esasa girilmeksizin husumet yönünden reddi gerektiğini, davaya konu olan senetlerin kambiyo senedi vasfını taşımakta olduğunu, davacılar tarafından diğer davalı ile aralarındaki temel borç ilişkisine yönelik ileri sürülen sözde satış ve teminat protokolünün, sözü edilen taşınmazlar ve iddialara ilişkin müvekkilinin bilgisi bulunmadığını, iddiaların tarafının müvekkili olmadığını, açıklanan nedenlerle; tedbir talebinin ve davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2020 tarihli 2017/839 E. – 2020/121 K. sayılı kararıyla; “Davalı …’in, üstlendiği eser sözleşmesi uyarınca ve diğer yaptığı işlerden dolayı bir müteahhit olup, hem basiretli bir iş adamı sıfatıyla hareket etme mecburiyeti hem de eser sözleşmesinin yüklenicisi olarak özen ve sadakat yükümlülüğü altında olduğu ve buna göre hareket etmesi gerektiği, yine yapımını üstlendiği kaba inşaatın yapımı işini de açıkça onaylı projeye göre inşaatı yapacağını taahhüt ettiğine göre ve inşaatı devir almadan işi üstlenmeden önce gerekli incelemeyi yapması gerektiği, yaptığı hususunun hayatın olağanına uygun olacağı ve buna göre de varsa mevcut natamam inşaatta projeye aykırılığı davacılara ihtar ederek düzelttirecek olması gerektiği, bu hususu ayrıca bilmesi gerektiği, buna rağmen bu yönde bir ihtirazi kayıt koymadan veya devir sonrası inşaatı ve ruhsat ve projeyi incelemek suretiyle aykırılığa vakıf olmuş ise davacıları ihtar etmeden dava açılışına kadar ve sonrasında da inşaatı tamamlayıp, taşınıp orada yaşamasına göre ve bilirkişi tarafından açıkça tespit edildiği üzere davacılara atfedilecek projeye aykırılık içeren tek yapının komşu sınırına taşan istinat duvarı olduğu, bu taşkın kısmında davalı …’in kendi yükümlülüğü dolayısıyla yıkılıp, yıkım bedelini davacılardan ayrıca talep edebilecekken bu yönde davranmayarak, aksine projeye ve ruhsata aykırı başka aykırılıklar yaparak, onaylı projenin dışına çıktıktan sonra davacıların iskan alması edimlerini yerine getirmediği savunmasına girmesinin dinlemeyeceği, bu durumun 6098 sayılı yasanın 471 ve M.K.2 maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık oluşturacağı cihetiyle itibar edilemeyeceğine kanaat getirildiği, buna göre de davalı …’in kendi eyleminden (kusur-kasıt) kaynaklanan, projeye uyma yükümlülüklerini bile bile ihlal ederek, daha nitelikli, geniş kullanım alanı elde ederek, onaylı proje dışına çıkarak inşaatı tamamlayıp menfaat elde etmesine rağmen bu durumun iskan alınmasına engel olmasına rağmen sorumluluğu davacılarda bulunduğu savunmasına itibar edilemeyeceğinden kendi eyleminden kaynaklanan sonuca katlanması gerektiği ve senedin teminat hükmünü devam ettirmesi için davacılardan kaynaklı bir kusur olmadan senedi ciro ederek gerçekleşmeyen şarttan dolayı davacı tarafın 3.kişinin icra tehdidine maruz kalmasına sebep olmasının sonuçlarına katlanması gerektiğine, bu nedenle de davacıların davalı …’e senetten dolayı borçlu olmadıklarının kabulüne karar vermek gerektiği, Dosya davalısı …’in dile getirdiği diğer 500.000,00 USD’ye ilişkin beyanlarının dava konusu olmadığı, dava konusunun senet ve bu senede dayalı olarak takip olduğu dikkate alındığından bu savunmasına da değer atfedilmediği….Takibe konu senedin teminat senedi olduğu kabul edilmesine rağmen dosyamız davacılarının diğer davalı …’ye karşı davalarının ise reddine karar verilmesi gerektiği, zira senedin üzerinde teminat ibaresi bulunmasına rağmen bunun neye isnat ettiği senet metninde yazılmamış olup, davacılar, davalı …’ye karşı şahsi defi olarak ödemezlik definde bulunabilmesi için 6102 sayılı TTK’nun 778/1-a maddesi yollaması ile uygulanması gereken 689.maddesi gereği davalı …’nin davacılar ile diğer davalı … arasındaki iç ilişkiyi bildiğini ispatlamaları ve davalı …’nin bu bilgi üzerine bilerek davacıların zararına hareket ettiğini ispatlaması gerektiği, ancak davacılar tarafından dile getirilen … ile diğer davalı … arasında bir akrabalık veya iş ilişkisinin olduğu iddia edilmiş olmasına rağmen bu hususun ispatlanamamış olduğu, buna göre de davacıların davalı …’ye karşı olan davasının ispat edilememiş olması nedeniyle reddi gerektiği” gerekçesiyle; 1-Davacıların, davalı …’na ilişkin davalarının kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki 22.03.2016 tarihli 250.000,00 USD’lik keşidecisi … ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasındaki takip dayanağı 22.03.2016 tarihli keşidecisi …, lehtarı … olan 250.000,00 USD senetten dolayı borçlu olmadıklarının ayrı ayrı tespitine, 2-Davacıların diğer davalı icra takip alacaklısı …’e karşı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyalarına ilişkin menfi tespit davalarının ayrı ayrı reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; dava konusu senetlerin teminat senedi olduğu, müvekkilinin, senede dayalı borcunun bulunmadığı, senedin teminatın senedi olup, kambiyo vasfının bulunmadığı, muhafazalı olarak alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla devredilerek işleme konulduğu, davalılar arasında eş tarafından akrabalık ve/veya ilişkisinin bulunduğu yönünde duyumlar aldıklarını, senet üzerinde vadenin olmadığı gibi vade yerinde teminat senedi ibaresinin olduğu görülmekle TTK 778.madde uyarınca “görüldüğünde ödenmesi şart olan bono sayılır” düzenlenmesi gereğince vadesi şarta dayalı senet mahiyetinde olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/12-330 E. – 2017/1088 K. Sayılı 07/06/2017 tarihli kararı gereğince kambiyo vasfının bulunmadığının, sözleşmenin 4.paragrafından açıkça anlaşılacağı üzere imal ve inşaa halinde iken satışı yapılan İstanbul Üsküdar … Mahallesi … Sk. … Pafta … Ada … parsel sayılı taşınmazın imar ve inşaasından sonra iskan alımı nedeniyle verilen teminat niteliğinde olduğunu, sözleşmenin teminat senedinin dayanağı olduğunu, ayrıca sözleşme gereğince iskan aldıktan sonra dava konusu teminat senetlerinin iade edilmesini ve hiçbir geçerliliğinin kalmamasına karar verildiğini, dava konusu senetlerin kayıtsız şartsız borç ilişkisi içermediğini, senedin muvazaalı olarak devir ve ciro edilerek işleme konulduğunu, davalıların danışıklı davrandıklarını. -Senet metninde tanzim tarihi bulunmadığını, TTK 776.madde uyarınca; zorunlu unsurlardan bulunduğunu, bulunması gereken yerde olmayan tarihin sonradan başka bir el ile başka bir kalem ile atıldığını. -Takip talebinde 7.097,22USD işlemiş faiz talep edilmişse de, faiz oranının belirsiz olduğunu, hangi tarihten başlatıldığının anlaşılamadığını beyanla mahkeme kararının …’e yönelik kısmının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde yer alan davanın esasına ilişkin beyanlarını tekrarla, … Bankası İstanbul Anadolu Özel Bankacılık Şube Müdürlüğünün kamera kayıtlarının (22/03/2016 ve 23/03/2016 tarihlerine ilişkin) incelenmediğini, bu kayıtların delil başlangıcı kabul edilmesi ve tanıkların dinlenmesi gerektiğini, kamera kayıtlarında 500.000 USD’nin ödendiğinin sabit olduğunu. -Satış ve Teminat Protokolü uyarınca inşaatın yürütülmesi ve iskanın alınmasının davacıların sorumluluğunda olduğunu, mahkemenin protokol uyarınca inşaatın yürütülmesi yükümlülüğünün müvekkiline ait olduğuna yönelik tespitinin hukuka ve gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkili tarafından davacılara bu iş bedeli olarak 500.000 USD ödendiğini, davacıların henüz vermedikleri hizmetin bedelini peşinen tahsil ettikleri için müvekkiline 250.000 USD tutarında iki senet verdiklerini, hizmet vermeyi taahhüt eden davacıların bedel almaksızın teminat vermelerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacıların, inşaatın sözde müvekkili tarafından projeye uygun yapılmaması nedeniyle iskan alınamadığını ileri sürdüklerini, bu iddiayı kabul etmemekle birlikte gerçek olduğu varsayımında dahi davacıların hiçbir hizmet vermediğini (inşaatın müvekkiline ait olduğu ileri sürdüklerini ve iskanda alınamadığına göre) 500.000 USD hizmet bedelini alıp iade etmedikleri için senetlerden dolayı borçlu olacaklarını. -Mahkemenin, inşaatın davalı müvekkili tarafından tamamlanacağı tespitinin hatalı olduğunu, 22.03.2016 tarihli Satış ve Teminat Protokolünde ” inşaatın yürütülmesi ve iskanın alınması işleminin takibi … ve …’ın sorumluluğundadır.” şeklinde düzenleme bulunduğunu, davacıların müvekkilini aldatmak için hazırladıkları çelişkilerle dolu protokoldeki ifadelerin haksız şart olduğunu, davacı … ile satıcı ve aynı zamanda şantiye şefi olan …’ın satıştan 1 yıl sonra müvekkili ile uyuşmazlıklar başladığında, inşaattaki görevlerinden istifa ettiklerini, yargılamanın hiçbir aşamasında davacılara ödenen 500.000 USD ye ilişkin beyanların incelenmediğini, davacıların hizmet vermedikleri konuda, aldıkları 500.000 USD yi iade etmedikleri için borçlu olduklarını, kamera kayıtlarının çözümlenmesine ilişkin raporda ödeme yapıldığının sabit olduğunu, eksik inceleme yapıldığını. -Davacıların, protokol uyarınca üstlendikleri inşaatın yürütülmesi ve iskan alımı hizmetini yerine getirmedikleri için TKHK’nun ayıplı hizmet halinde tüketiciye tanıdığı 15/1 madde uyarınca; sözleşmeden cayma hakkını (yalnızca davacıların vermeyi taahhüt ettiği hizmet yönünden) kullandığını, manevi zararının tanzimi için İstanbul Anadolu 5.Tüketici Mahkemesinin 2018/140 E.sayılı dosyasında dava açıldığını. -Dava konusu sözleşme ve ayıplı, iskan alınması mümkün olmayan bir taşınmazın müvekkiline satılması nedeniyle uğranılan zararlar yönünden İstanbul 21.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/79 E.sayılı dosyasında alınan raporda; taşınmazda iskan alımına engel olarak varolan istinat perdelerinin davacıların sorumluluğunda olduğu ve bu nedenle iskan alınamadığının tereddüte yer vermeyecek kadar açık olduğunu. -Mahkemenin, hükme esas aldığı raporda dava konusu imalatların müvekkili tarafından yapıldığına ilişkin tespitin gerçeğe aykırı olduğunu, iskan alınmasına engel olan, projeye aykırılıkları gerçekleştirenin davacılar olduğunu, ekli aplikasyon krokisi uyarınca taşınmazın müvekkiline satılmadan önce taşınmazda tecavüzün sabit olduğunu, kusurunda davacılara ait olduğunu, ekli aplikasyon krokisi ve havuz projesi birlikte incelendiğinde, havuzun yapılmasının havuzun yer aldığı kısmın mülkiyetinin üçüncü kişiye ait olması nedeniyle yapılamadığının görüleceğini, raporun kabul edilmemesine rağmen yeni bir heyetten rapor taleplerinin yerine getirilmediğini. -Davanın, müvekkili yönünden kabul, diğer davalı yönünden reddine rağmen tüm harç ve masrafın müvekkiline yükletilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla mahkeme kararının müvekkiline ait kısmının kaldırılarak, davacıların müvekkiline icra takiplerine konu 250.000 USD’lik iki ayrı senetten dolayı borçlu olduklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …, davacıların istinaf dilekçesine cevabında; davacılar vekilinin, nispi istinaf harcı yatırması gerekirken maktu harç yatırdığını, başvurunun usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, senet üzerinde teminat kaydının yer almasının senedin kambiyo vasfını ortadan kaldırmadığını, “Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 tarih ve 2001/12-233E, 257 K sayılı kararı ve yine Hukuk Genel Kurulunun 20.06.2001 tarih ve 2001112-496 sayılı kararında da açıklandığı üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmadığı sürece, bono metninde yer alan (teminat için verildiğine) yönelik sözcüklerin tek başına bononun kayıtsız ve şartsız belli bir bedelin ödenmesi vaadini içeren niteliğini etkilemeyeceğinin kabul edildiğini, sözleşme metninin kişisel defi olduğundan müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, bononun üzerinde temel ilişki ile bağlantı kurulmadan yalnızca teminat senedi ibaresinin bulunması halinde, düzenleyen, senedin, lehtar ile kendi arasında var olan sözleşmede karşı edimin güvencesi olarak verildiğini bir kişisel defi olarak yalnızca lehtara karşı ileri sürebileceğini, bu iddiasını da yazılı delil ile kanıtlaması gerektiğini, davaya konu senet metninde, senedin soyut teminat senedi olduğuna ilişkin ifade dışında, senedin somut bir yükümlülüğün teminatı olduğuna işaret eden herhangi bir ifade dahi bulunmadığından, kişisel def’i niteliğindeki söz konusu def’inin temel hukuki ilişki karşısında üçüncü kişi konumunda olan müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, bu ibarenin senedin kambiyo senedi vasfını ortadan kaldırmayacağını, senetlerin muvazaalı olarak ve alacaklıyı zarara uğratma kastıyla devredildiği iddiasının dilekçe teatisi aşamasında ileri sürülmediğini, ileri sürülen akrabalık ilişkisinin asılsız olduğunu, nüfus kayıtlarının bunu doğruladığını, senet metninde düzenleme tarihinin 22/03/2016 olarak yazılı olduğunu, düzenleme tarihinin sonradan atıldığı iddiasını kabul etmemekle birlikte müvekkilinin senedi tüm unsurları içerir şekilde teslim aldığını, dosyadaki sözleşme incelendiğinde aynı tarihli olduğunu, tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış olan poliçenin aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa bu anlaşmalara uyulmadığı iddiasının hamile karşı ileri sürülemeyeceğini (TTK 778/2, TTK 680/1 maddeleri), faiz miktarı ve başlangıcına ilişkin iddialarının İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/738 E. – 2019/280 K. Ve 2017/739 E. – 2019/279 K.sayılı kararlar ile karara bağlandığını, derdestlik yönünden itiraz ettiklerini, TTK 672/2, 777/2 maddeleri gereğince; görüldüğünde vadeli (vade içermeyen veya görüldüğünde ibaresiyle düzenlenen) bononun üzerinde yazılı düzenleme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde ödenmek üzere ibrazının gerektiği, işlemiş faizin senedin düzenleme tarihinden itibaren 1 yıllık sürenin dolduğu gün olan 22/03/2017 tarihinden itibaren hesaplandığını, vadenin senedin zorunlu unsurlarından olduğuna yönelik iddianın hukuka aykırı olduğunu beyanla istinaf isteminin reddini talep etmiştir. Davalı … vekili davacılar vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davanın esasına karşı beyanlarını ve istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddini talep etmiş, davacılar vekilinin nispi harç yatırması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLER: Dosyada mübrez 23/03/2016 tarihli Satış ve Teminat Protokolünde; ” İstanbul Üsküdar … Mahallesi … Sk. … Pafta … Ada … parsel sayılı mülkiyeti …’a ait gayrimenkulün …’na satışının yapılacağı… Satışı yapılan… yerde bulunan bina kaba inşaat halinde olup, … tarafından onaylı projesine uygun olarak tamamlandıktan sonra iskanı alınacaktır. İnşatın yürütülmesi ve iskan alınması işlemlerinin takibinin … ve …’ın sorumluluğundadır. Bu sorumluluğun teminatı olarak …, 250.000 USD ve … 250.000 USD, toplamda 500.000 USD … adına teminat senedi vereceklerdir. İskan alındığında bu senetler iade edilecektir ve geçerliliği kalmayacaktır. İşbu protokol 22/03/2016 tarihinde hazırlanmış olup, taraflar arasında imzalanmıştır. Protokol eki; 2 adet …’na ait 1.000.000USD lik senetler ve iki adette … ve …’a ait 250.000 USD’lik senetler eklenmiştir.” yazıldığı, altında …, …, … ve …’ın imzasının bulunduğu anlaşılmıştır. Dosyada mübrez 09/02/2015 tarihli Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesinde; ” İstanbul Üsküdar … Mahallesi … Sk. … Pafta … Ada … parselde kaba inşaatı bitmiş villa bulunan 2.750,00 m2 alanlı kargir ev cinsli taşınmazın satış bedelinin 4.000.000 USD olduğu, 2.000.000 Doları nakit, kalan 2.000.000 USD karşılığında ise satış vaad edilene ait İstanbul, Kadıköy, Fenerbahçe … Mah. … Pafta, … Ada … parsel sayılı binanın en üst katında bulunan iki adet dubleks daire satış vadedene veya onun göstereceği kişilere devredileceğini, satış bedeline karşılık işbu sözleşme ile birlikte satış vadedilen tarafından, satış vadedene 100.000 USD kapora verilmiştir…
ÖZEL ŞARTLAR:Satış konusu Çengelköy’deki taşınmazın içinde halen betonarmesi, dış cephesi, çatısı tamamlanmış, natamam bir bina mevcut olup bu şekilde satış vadedilene satılacaktır.Binayı satın alan … tarafından tamamlanacaktır. Ancak bu inşaatın proje, ruhsat ve işin teknik kontrol ve takibi resmi kurumlarla olan iş takibi Mimar … ve … tarafından bedelsiz yapılacak projesine ve ruhsat eklerine uygun olarak tamamlanarak iskan alınacaktır. İskandan sonra binada herhangi tadilat gerekirse bu işlerin proje ve ruhsat çalışmaları tadilatın yapılması ve denetlenmesi ve bitirilmesi işini … ve … ücret almadan yapmayı taahüt etmişlerdir. ” şeklinde düzenlemeler bulunduğu, … ve … tarafından ayrıca …’ın doğmuş ve doğacak tüm edimlerine karşılık müşterek ve müteselsil kefil olduğu, satış vadeden … ve satış vadedilen … tarafından imzalandığı anlaşılmıştır. Tapu kaydından; İstanbul Üsküdar … Mahallesi … Sk. … Pafta … Ada … parsel sayılı, … adına kayıtlı kargir ev vasfında taşınmazın tam hissesinin, 30/12/2010 tarihinde … adına tescil edildiği anlaşılmıştır. İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı İcra Dosyasında; …’in borçlu … aleyhine 250.000 USD asıl alacak, (882.350,00 TL) 7.097,22 USD (25.048,93 TL) geçmiş gün faizinin asıl alacağa Devlet Bankalarının ABD Doları ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek gecikme faiziyle birlikte kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla tahsilinin talep edildiği, takibe konu senette borçlu …, lehdar …, 250.000 USD bedelli olduğunun, ödeme günü kısmında teminat senedidir ve yine senet metninde teminat senedi şeklinde yazdığı, belgenin sol kısmında 22/03/2016 tarihinin yazdığı görülmüştür. İlk derece mahkemesince bilirkişiler Mimar …, İnşaat Mühendisi … ve sözleşme bilirkişisi …’den oluşan heyetten alınan raporda; “…Üsküdar … parselde yer alan binanın projesine aykırı inşa edildiği, inşaatların tamamlandığı ve fiilen mesken olarak kullanıldığı, Boğaziçi İmar Mevzuatı gereğince mevcut haliyle binaya iskan alınmasının mümkün olmadığı, iskana engel projeye aykırı inşaatların dava konusu taşınmazın mülkiyetin el değiştirdiği davalı … mülkiyetine geçtiği tarih olan 22.03.2016 tarihi ile 1 no’lu Yapı Tadil Tutanağı tarihi olan 29.05.2017 tarihleri arası ile 29.05.2017 tarihi sonrasında yapılmış olabileceği (komşu parsele tecavüzde inşaat duvarı hariç olmak), bu kapsamda öncelikle dava dışı önceki malik … tarafından onaylı projeye aykırı olarak bodrum katta yapılan taşkın inşaatların Boğaziçi İmar Müdürlüğü tarafından tespiti üzerine genişletilen kısımların duvar örülerek ve fazlalık kısımların toprakla doldurularak kapatılmak suretiyle projeye uygun hale getirildiği, ancak bilahare davalılardan … sorumluluğunda yürütülen inşaat çalışmaları sırasında duvar örülmek ve toprakla doldurulmak suretiyle projeye uygun hale getirilen kısımların davalı … tarafından yeniden binanın kullanım alanına dahil edildiği ve davalı … tarafından projesine aykırı bir şekilde sundurma, çardak, tenis kortu, teknik oda, güvenlik binası, hizmet odası gibi bir kısım başkaca projeye aykırı imalatlar yapıldığı, imara ve onaylı projesine ve yapı ruhsatına aykırı olarak inşa edildiği anlaşılan binanın projeye aykırı kısımların yıkılarak onaylı projesinin uygun hale getirilmesi halinde dava konusu taşınmaza iskan alınmasının mümkün olduğu, bu aykırılıkların 4 aylık bir çalışma ile giderilebileceği, komşu parsele tecavüzlü betonarme istinat duvarının 90.000,00 TL tutarında bir harcama ile yıkıma ve kendi parseli dışında yeniden inşa edilmek suretiyle iskana aykırılığın giderilebileceği, imara, onaylı projesine ve yapı ruhsatına aykırı olarak inşa edilen diğer yapıların ise 150.000,00 TL tutarında bir harcama ile yıkılmak ve onaylı projesine uygun hale getirmek suretiyle iskana engel aykırılıkların giderilebileceğini, tarafların dava dışı … ve …’nun oluşturduğu satış ve teminat protokolünün, satış, mal değişlini, trampa ve eser sözleşmesine ilişkin edimlerin yasanın ön görümediği şekilde bir araya getirilmiş bir karma sözleşme olduğu, satış ve teminat protokolü ile taşınmaz vaadinin taşınmaz mülkiyetinin devir borcu doğurmaları sebebiyle resmi şekle uygun yapılmadıkları için kesin hükümsüz oldukları, ancak bu hususun taraflarca dile getirilmediği ve edimlerin yerine getirildiği, bu safhadan sonra kesin hükümsüzlük ileri sürmenin M.K.2.maddesine aykırılık oluşturacağı, davalı …’in taşınmazı devraldıktan sonra projeye aykırı imalatları yapması nedeniyle davacı … tarafından Boğaziçi İmar Müdürlüğü’ne ihbarının bulunduğu, davalı …’in protokoldeki ediminden olan inşaatın tamamlanması olduğu, bunun bir eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, buna göre karma sözleşme niteliği taşıyan satış ve teminat protokolünde davalı …’in gereği gibi ifa edilip edilmediği, tartışma konusu yapılan inşaatın tamamlama edimine, yüklenicinin borçlarına ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği, bu borcun ise yüklenicinin özenle sadakat borcu olduğu, sadakat borcunun benzer işi üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara göre, özen borcunun ise eseri meydana getirirken ve teslim ederken benzer bir eserin ifasına yüklenen makul ve dürüst bir yükleniciden beklenilen tüm dikkati sarf etmesi, bilim ve tekniğin temel kurallarına uygulaması ile ifa edilebileceği, özen borcunun belirlenmesinde sözleşme hükümleri ve benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicini göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışın esas alınacağı, yaptığı işin uzmanı olduğunun kabul edilmesi gerektiği ve bir işi yüklenirken kendi bilgisinin, uzmanlığının ve finansman kaynaklarının o iş için yeterli olup olmadığını değerlendirmesi ve sözleşmeyi bu çerçevede kurup kurmayacağını belirlemesi gerektiği, özellikle yüklenicinin eseri meydana getirmesine engel olabilecek hukuki ve fiili engellerin olup olmadığını da araştırması, plan, proje, malzeme, eserin yapılacağı taşınmazın durumu gibi hususları göz önünde tutması gerektiği, bu bilgiler ışığında somut olay üzerinde davalı … tarafından inşaatı yürütüldüğü sırada inşa edilen aykırılıkların teslim öncesinden daha fazla olduğu, inşaatın kendisine teslimi sırasındaki projeye aykırılıkların gerekli özeni gösterseydi farkedebileceği, inşaatın kendisine tesliminden sonra da aykırı inşaatlara devam ettiği hususları dikkate alındığında kendisine projeye aykırı ve iskana elverişli şekilde teslim yapılmadığı savunmasının TBK 471/1 uyarınca yerinde görülüp görülmemesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğu, Takibe konu senet üzerinde iki yerde teminat senedi yazıldığı ve hem senedin üzerinde teminat senedi ifadesi hemde satış ve teminat protokolünde teminat senedi verileceğinin kararlaştırıldığı, Üsküdar … ada … parseldeki taşınmazın kaba inşaat halinde bulunduğu, senet metninde sözleşmeye atıf yapılmıyorsa da sözleşme ve senedin düzenleme tarihinin, sözleşmede kararlaştırılan senet bedelinin, lehtarın ve borçlunun her iki belgede de özdeş olmasından hareketle takdiri mahkemeye bırakmak üzere senedin teminat senedi olduğunun düşünüldüğünü, ciro edilmiş olması halinde hamilin senedin teminat senedi olduğunu bilmesi ve borçlunun zararına hareket etmesi halinde kişisel defi niteliğindeki bedelsizlik iddiasının hamile karşı da öne sürülebileceği, buna rağmen senedin devralındığının ispatlanması gerektiği, somut olayda senedi takibe koyan lehtarın davalı … ile akrabalık veya iş ilişkisi olduğu ifade edilmiş ise de bu hususta dosyada bu durumu ispatlar değerlendirmeye esas olacak belge ve bilginin bulunmadığı,” belirtilmiştir. Davacılar vekili 06/01/2021 tarihli dilekçesinde; davaya konu icra takibine karşı İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/739 E.sayılı dosyasında şikayette bulunduklarını, İstanbul BAM 21.HD’nin 2020/2129 E. – 2021/724 K.sayılı kararıyla takibin iptaline karar verildiğini, Yargıtay tarafından onama üzerine kesinleştiğini beyan etmiş, dilekçe ekinde sunulan ilam örneğinden …’nın davacı olduğu, …’e karşı açılan şikayet davasında ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda; davalının 18/08/2017 takip tarihi itibariyle alacağının 250.000 USD, faizin 4.592.47 USD olduğunu hesaplandığı gerekçesiyle davacının işlemiş faize ilişkin davasının kabulüne, davacının diğer itirazlarının reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine, davacının istinaf talebinin kabul edilerek İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/739 E. – 2019/279 K.sayılı kararının kaldırılmasına, TTK 776/1-f maddesi uyarınca senette düzenleme tarihinin yazılı olmasının zorunlu olduğu, takibe dayanak bonoda düzenlenen düzenlenen tarihin senet metni içerisinde yazılı olmadığı, alacaklı tarafından düzenlenme tarihi olduğu iddia edilen 22/03/2016 tarihinin ise alonj olarak da kabul edilmeyen senedin sol tarafında senet koçanı üzerinde bulunduğu, tarihin senet metni dışında yer alması nedeniyle tanzim tarihi olarak kabulünün mümkün olmadığı, takibe dayanak bononun TTK 776/1-f maddesinde ön görülen zorunlu unsurlardan olan düzenleme tarihi taşımadığından kambiyo senedi niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasında başlatılan takibin davacı yönünden 170/a maddesi gereğince iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay 12.HD’nin 08/12/2021 tarihli 2021/5353 E. – 2021/11151 K.sayılı ilamıyla onanmasına karar verilerek hükmün 08/12/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı … vekili bila tarihli dilekçesi ekinde Danıştay 6.Dairesinin 2021/10485 E. – 2022/433 K. Sayılı 28/09/2021 tarihli kararını ibraz ettiği, kararda; İstanbul ili Üsküdar İlçesi … Mah. … Pafta … Ada … Parsel sayılı Boğaziçi Öngörünüm bölgesi içerisinde yer alan taşınmazda ruhsatsız yapı yapıldığından bahisle yapının yıkımına ilişkin İBB Encümen kararının iptali istemli davada İstanbul 4. İdare Mahkemesince işlemin iptaline karar verilmesi üzerine İBB tarafından yapılan temyiz istemi üzerine, temyiz isteminin kabulüne, 1936 yılında bir kat kargir ev inşaa edildiği anlaşılıyorsa da, parselde 2006 yılında yapı bulunmadığı, tamamının yeşil alan olduğu, 2960 sayılı Boğaziçi Kanununu 4.maddesi gereği alanın yeşil alan statüsünün korunması gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin dilekçesi ekinde ve daha önce ibraz ettiği 16/07/2021 tarihli dilekçesi ekinde; Prof.Dr. … tarafından hazırlanan uzman görüşü sunulmuştur. İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı İcra Dosyası örneğinin ve takibe konu senet örneğinin dosyamız içerisinde bulunmadığı anlaşılmakla Uyap üzerinden celp edilmiştir. İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/739 Esas ve 2017/738 E sayılı dosyalarının UYAP üzerinden inceleme talebi gönderilerek incelenmiştir.
G E R E K Ç E: Davacılar vekili, davacılar ile davalı … arasında 22/03/2006 tarihli “Satış ve Teminat Protokolü” başlıklı belge imzalandığını, Protokol gereğince davalının İstanbul Üsküdar … Mahallesi … Sk. … Pafta … Ada … parselde kayıtlı yapımı devam eden taşınmazı satın aldığını, bu taşınmazın … tarafından onaylı projesine uygun olarak tamamlandıktan sonra iskanının alınacağının kararlaştırıldığını, protokolün 4. Paragrafında inşaatın yürütülmesi ve iskanın alınmasının … ve …’ın sorumluluğunda olduğu, bu sorumluluğun teminatı olarak 250.000 USD+250.000 USD meblağlı toplam 500.000 USD bedelli vade tarihi iptal edilmiş, iki adet teminat senedi tanzim edilerek verildiğini, bu senetlerin iskan alındığında iade edileceğinin yazıldığını, sözleşme uyarınca devirler bitirildikten sonra davalı … tarafından bitirilen taşınmazın en üst katta dubleks olarak belirtilen taşınmazların satışa arz edilen mahiyet ve büyüklükte olmadığının sonradan anlaşıldığını, yapılan uygulamanın sözleşmeye, imar mevzuatına aykırı olduğunu ve Belediye’nin her türlü eklentileri yıkması gerektiğini, teminat senetlerinin hileli/muvazaalı şekilde, akrabalık ve/veya iş ilişkisi bulunan ikinci davalı …’e verilerek İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. ve … Esas sayılı İcra Dosyalarında takibe konu edildiğini, senetlerin kambiyo senetleri vasfında olmadığını, tanzim tarihi bulunmadığını, İstanbul 10. İcra Mahkemesi’nde dava açıldığını beyanla; iki adet senetten dolayı borçlu bulunmadığının tespitini, kambiyo senedine mahsus takibin iptalini, işlemiş faiz kaleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak, davalı … yönünden davanın kabulüne, davalı … yönünden davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekili ile davalı … tarafından ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece davalı … yönünden, kambiyo hukuku mevzuatına göre inceleme yaparak, senetler üzerindeki teminat ibaresinin senedin kambiyo vasfını ortadan kaldırmayacağı, davalıya ödemezlik definin ileri sürülebilmesi için iç ilişkiyi bildiğini ve bile bile borçlu zararına hareket ettiğini ispatlamaları gerektiği ancak iddia edilen akrabalık ve iş ilişkisinin ispatlanamadığı gerekçesiyle, bu davalı hakkında davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili tarafından, yargılama sırasında takip konusu senetlerde tanzim tarihi bulunmadığı, kambiyo vasfında olmadığı ileri sürülmüş, her iki takip yönünden İstanbul 10. İcra Mahkemesi’nin 2017/739 E ve 2017/738 Karar sayılı dosyalarında takibin iptalini talep ettiklerini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince bu davaların neticesi beklenmeden hüküm oluşturulmuş, Dairemizce UYAP üzerinden inceleme yetkisi alınarak yapılan incelemede, ilk derece mahkemesince her iki dosyada verilen kısmen kabul kararlarının, istinaf incelemesinde İstanbul BAM 21. Hukuk Dairesi’nin 17/03/2021 tarihli 2020/2129 Esas-2021/724 Karar sayılı kararı ve İstanbul BAM 22. Hukuk Dairesi’nin 18/03/2021 tarihli 2020/1405 Esas-2021/789 Karar sayılı kararları ile kaldırılmasına ve her iki icra takibine konu senetlerde TTK 766. Madde gereğince bulunması zorunlu olan keşide tarihinin bulunmadığı, senet koçanında bulunan tarihin bu kısmın senet metninden olmaması nedeniyle kambiyo vasfında kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile İİK 170/a maddesi gereğince icra takiplerinin iptaline karar verildiği, bu kararların temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin kararları ile onanarak kesinleşmiştir. İlk derece mahkemesince bu kararların incelenerek yargılamaya etkisinin tartışılıp, davaya konu senetlerin kambiyo vasfında bulunmadığı sonucuna varılması halinde, uygulanacak yasal hükümlerin belirlenerek, davacılar tarafından davalı …’e karşı bedelsizlik definin ileri sürülüp sürülmeyeceğinin incelenmesi gerekirken, dava neticeleri beklenmeksizin karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporundan (sf 9), uyuşmazlığa konu taşınmazın, dava dışı … adına tescilli iken imara, onaylı projesine ve yapı ruhsatına aykırı inşaatların tespiti üzerine, İBB Encümeni’nin 10/02/2009 tarih 2010/198 sayılı kararı ile taşınmaz için yıkım kararı verildiği, İstanbul 4.İdare Mahkemesi’nin 07/04/2014 tarihli 2011/670 K sayılı kararı ile yıkım kararının iptaline karar verildiği, mahkeme kararının 29/01/2014 tarihinde Danıştay 14. Dairesi’nin 2014/1162 Karar sayılı kararıyla bozulduğu, yargılamanın devam ettiğinin taraflarca beyan edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişilerce, davalılar vekili tarafından 23/07/2019 tarihli dilekçe ve ekindeki https://…ibb.gov.tr kaynaklı hava fotoğraflarının delil olarak değerlendirilmesi mahkemeye ait olmak üzere, fotoğraflara itibar edildiği taktirde, betonarme istinat duvarının komşu parsele tecavüzlü olduğu, istinat duvarı ve setlemelerin taşınmazın …’na geçiş tarihi olan 22/03/2016 tarihinden önce yapıldığı, Onaylı Projesine aykırı olarak, dava konusu taşınmazın arka tarafında yer alan ve üzeri bitkilendirilmiş teras çatılı bina ( Hizmetli Odası olduğu değerlendirilmiştir ); açık tenis kortu; ana bina etrafındaki terasta yer alan galeri boşluğu ile galeri boşluğunun yanında yer alan ve çatısında büyük havalandırma bacaları bulunan yapı ( Teknik Oda olarak kullanıldığı değerlendirilmiştir ) ile yanında yer alan saçak ve saçak altındaki ocak ile tezgahların ise Davalılardan – … sorumluluğunda bulunan tarihlerde inşa edildiğinin değerlendirildiği açıklanmıştır. Mahkemece bilirkişi raporundaki inşaatın tamamlanılması yükümünü davalı …nun yükümlendiği, … döneminde yapılan projeye aykırılıkların daha fazla olduğu, davalının inşaatın teslimi sırasında projeye aykırılıkları özen gösterseydi fark edebileceği, inşaatın tesliminden sonra da aykırı inşaatlara devam ettiğine dair tespit ve değerlendirmelere itibar edilerek, davalının davacılardan projeye aykırı istinat duvarının yıkılmasını talep etmesi, yıkılmaması halinde kendisinin yıkarak projeye aykırılıkları gidererek bedelini tahsil edebilecekken başka aykırılıklar yaparak, sonradan inşaatın kendisine projeye aykırı ve iskana elverişli şekilde teslim edilmediği hususunu ileri sürmesinin TBK 471/1 maddesine ve MK 2 maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olduğu beyan edilmiş, mahkemece de bilirkişi raporundaki tespitlere dayanılarak davalı savunmasına itibar edilmemiş, davacıların davalı …’e borçlu bulunmadığına karar verilmiştir. Davacı taraflarca davada, davalı … ile aralarındaki temel ilişki ve protokollere dayalı defiler ileri sürülmüştür. Mahkemece, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporundaki tespit ve görüşlere itibar edilerek karar verilmişse de, bilirkişi raporu içeriğinde ve taraf beyanlarında bahsi geçen İstanbul 4.İdare Mahkemesi’nin kararı ile bu dosyada alınan bilirkişi raporunun getirtilerek incelenmediği anlaşılmıştır. Dairemizce davanın akıbeti müzekkere ile sorulmuş, cevabi yazı ekinde sunulan İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 31/05/2022 tarihli 2022/1130 Esas-2022/1083 K sayılı gerekçeli kararından; davacının …, davalının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı olduğu davada; İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, … Mah. … pafta, … Ada, … parsel sayılı mülkiyeti davacıya ait boğaziçi ön görünüm bölgesi içerisinde bulunan taşınmazda, betonarme yapı yapıldığının 17/08/2006 tarih ve 180 sayılı 2 nolu yapı tatil tutanağı ile tespiti üzerine, yapının yıkılması için İBB Encümeni tarafından, yapının 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun 13/a maddesi uyarınca yıkımına ilişkin 10/02/2009 tarihli 210-198 sayılı kararın iptali talebiyle açılan davada, taşınmazda 1936 yılında zemin (+) 1 kat kargir ev inşa edildiği, 2006 yılında parselde yapı bulunmadığı, tamamının yeşil alan olduğu, akabinde betonarme bodrum (+) zemin (+) 1. Normal kat (+) çatı katından ibaret yeni bir yapı yapıldığı, 2960 Sayılı Boğaziçi Kanunu’nun geçici 4. Maddesi gereğince alanın yeşil alan statüsünün korunması gerektiği gerekçesiyle, yapıların yıkımına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edildiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, taşınmaz üzerindeki yapıların yapılış tarihlerinin ve iskan alınamamasına ilişkin kusurun kime ait olduğunun ihtilaflı olduğu anlaşılmakla, İstanbul 4.İdare Mahkemesi’nin kararının kesinleşmesinin beklenerek, taraflar arasındaki sözleşme tarihleri itibarıyla, davacıların senetlerin verilmesine sebep olan edimlerinin değerlendirilerek, davacıların davaya konu senetlerden dolayı borçlu olup olmadıkları ve senetlerin kambiyo vasfında olup olmadığının değerlendirilerek uygulanacak yasal hükümlerin ve tarafların sorumluluklarının belirlenmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğinden, sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacılar vekili ve Davalı … vekilinin istinaf istemlerinin ayrı ayrı kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 10/02/2020 tarihli 2017/839 E.- 2020/121 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf istemleri kabul edilmekle peşin yatırılan istinaf harçlarının talepleri halinde iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacılar avansından kullanıldığı anlaşılan; 65,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 32,75 TL’sinin davalıdan alınarak, davacılara verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 16,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 8,25 TL’sinin davacılardan alınarak, davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/10/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.