Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1894 E. 2020/1858 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1894 Esas
KARAR NO: 2020/1858
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2020
NUMARASI: 2020/135 2020/104
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin tüm Türkiye’de “…” ve “…” markaları ile güvenlik kamera sistemleri, yangın sistemleri ve kablo sistemleri üzerinde tedarik ve satış ile kurulum ve montaj işlerini yapmakta olduğunu, davalının da müvekkille aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, davalı markalarının müvekkili markalarıyla iltibas oluşturduğunu, davalının müvekkilinin markasını izinsiz kullandığını, davalının eylemlerinin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu belirterek davalının eylemlerinin markaya tecavüz oluşturduğunun tespitine, tecavüzün önlenmesine, haksız rekabetin men’ine 10.000 TL manevi tazminat ile 10.000 TL maddi tazminata, davalının “…” ve “… grup” markalarının hükümsüzlüğüne ve terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, 2020/135 esas sırasına kaydedilen huzurdaki davanın 29/06/2020 tarihinde karara bağlandığı ve davanın maddi ve manevi tazminat davası olup arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği gerekçeleriyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; davacı vekilinin talebinin dikkate alınarak tüm taleplerin reddi gerektiğini, mahkemenin 30/10/2019 tarihli ön inceleme tensip tutanağının 8 nolu ara kararında davacıya bir hafta içerisinde arabuluculuk konusunda belge ibraz etmesinin istendiğini, ancak davacının arabulucuya başvurmadığını, davacı vekilinin de 12/11/2019 tarihli dilekçesinde arabuluculuk kanun yoluna başvurmadıklarını belirterek usulden red kararı verilmesini talep ettiğini, bu talep incelendiğinde davacının tüm dosya yönünden bu şekilde bir talepte bulunduğunun anlaşılacağını, ne var ki davacı vekilinin 28/11/2019 tarihinde mahkemeye yeni bir dilekçe sunarak dosyanın tazminat istemi yönünden tefrik edilerek diğer talepler yönünden davanın devamını istediğini, halbuki bir davada taraf ve taraf vekilinin beyanlarının esas alınması gerektiğini, ayrıca HMK’nın 26.maddesine göre hakimin taleple bağlı olduğunu, davacı vekilinin 12/11/2019 tarihli talebi doğrultusunda bu davaya ilişkin tüm taleplerinin reddedilmesi gerektiğini, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 3.931,00 TL değil, 4.910,00 TL’ye hükmedilmesi gerektiğini bildirmiştir. Açılan işbu dava başlangıçta mahkemenin 2019/341 esas sırasında kaydı yapılmış, bilahare mahkemenin 15/06/2020 tarihli ara kararıyla maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden dosyanın ayrı bir esasa kaydına, diğer talepler yönünden yargılamanın devamına karar verildiği, huzurdaki davanın mahkemenin 2020/135 esasına kaydedildiği görülmüştür. Mahkemece yapılan 30/10/2019 tarihli ön inceleme tensip zaptının 8 nolu ara kararında; davacının arabuluculuğa başvurduğuna dair belgenin örneğinin bir haftalık kesin süre içerisinde ibrazının, aksi halde tazminat talebine ilişkin davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtar edildiği, davacı vekilinin 12/11/2019 tarihli beyan dilekçesinde, arabuluculuk kanun yoluna başvurulmayarak dava şartının yerine getirilmediği, bu nedenle dosya ile ilgili usulden red kararı verilip işbu kararın kesinleşmesinden sonra öncelikle arabuluculuk kanun yoluna başvurmak suretiyle tekrardan her türlü yasal haklarını kullanacaklarının belirtildiği görülmüştür. Davacı vekilince verilen 28/11/2019 tarihli beyan dilekçesinde; tazminat talebi yönünden usulden red kararı verilmesi gerektiğini, dolayısıyla 12/11/2019 tarihli dilekçedeki davanın usulden reddi talebinin davada tazminat talebi dışında talepler olduğundan davanın tazminat istemi yönünden tefrik edilerek yeni bir esasa kaydedilmesini, tazminat talepleri yönünden usulden red kararı verilmesi, diğer talepler yönünden ise davaya devam edilmesini ve taraflarına vekalet ücretine hükmedilmemesini istediği görülmüştür. Mahkemenin hüküm fıkrasının 3.bendinde davalı yararına 3.931,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Davacı tarafça Bakırköy 1.FSHHM’nin 2019/341 esas sayılı dosyasında açılan davada davacı tarafın markaya tecavüzün tespitine, tecavüzün önlenmesine, haksız rekabetin men’ine ve tazminata karar verilmesini talep ettiği, mahkemenin bilahare tazminat talepleri yönünden tedbir kararı vererek bu talepler yönünden huzurdaki istinafa konu kararı verdiği anlaşılmıştır. Mahkemece sorulması üzerine davacı vekilinin 12/11/2019 tarihli dilekçede arabuluculuk kanun yoluna başvurmadıklarını belirterek usulden red kararı verilmesini istediği, yine davacı vekilinin 28/11/2019 tarihli beyan dilekçesinde ise tazminat talepleri yönünden davanın tefrikini istemiştir. Her ne kadar davacı vekilinin 12/11/2019 tarihli beyan dilekçesinde usulden red kararı verilmesine ilişkin talebi var ise de, davacı vekilinin bu dilekçeyi mahkemenin arabuluculuğa başvurulup başvurulmadığı hususunu sorması üzerine verdiği, dolayısıyla mahkemenin usulden red kararı verilmesi talebiyle bağlı olmayacağı, nitekim davacı vekilinin 28/11/2019 tarihli beyan dilekçesiyle de, bu beyanına açıklık getirdiği görülmekle davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan mahkemece verilen karar usulden red kararı olup karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 4.910,00 TL vekalet ücreti verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp bu yönden davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 29/06/2020 gün, 2020/135 Esas, 2020/104 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, 4-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 4.910,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 7-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 8- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 10-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/11/2020