Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1888 E. 2022/2069 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1888 Esas
KARAR NO: 2022/2069
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/09/2019
NUMARASI: 2016/56 2019/366
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu’na dayalı Tecavüzün Tespiti, meni, Haksız rekabet, Tazminat
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin gemi dizayn ve mühendisliği alanında dünya çapında bilinen ve sektörün en baş sıralarında yer alan gemi dizaynı ve mühendislik tasarımı hizmetleri sunan ve 1999 yılından beri faaliyette olan bir firma olduğunu, davalı firma ile 4 adet kuru yük gemisi ve 1 adet barge’a toplam 76 adet … Jeneratör Setlerin ve yan ekipmanların gemilere ve barge’a yerleştirilip yüzer enerji santraline dönüştürülmesi için gerekli tasarım projelerinin oluşturulması ve mühendislik hesaplamalarının yapılmasına ilişkin anlaştıklarını, bu anlaşmalar haricinde yazılı bir sözleşme olmadığını, yeni yapılan … Projesi ile ilgili olarak tüm proje tasarımları ve ve mühendislik hizmetlerinin müvekkili şirket tarafından yerine getirilmiş olmasına rağmen hizmet bedelinin ödenmediğini, gemi üzerinde inşaya bu proje tasarımları kullanılmak suretiyle devam edildiğini, … projesinde ise daha önce yine müvekkili şirket tarafından hazırlanmış ve müellifi oldukları … ve … mühendislik proje tasarımlarının ve resimlerinin kopyalanarak … … gemisi üzerinde inşaya devam edilip müvekkili firmanın eser telif haklarının davalı yanca ihlal edildiğini, taraflar arasındaki anlaşmalara binaen … … gemisi ile ilgili davalı tarafından bu projelere ilişkin olarak talep edilen değişikliklerin müvekkili tarafından eksiksiz olarak yerine getirildiğini, davalının projelere ilişkin hizmet bedeli olarak talep edilen 600.000 $’ı müvekkili şirkete ödemediğini, buna ilişkin olarak noter kanalıyla ihtarname çekildiğini, söz konusu … gemisinde yapılan ve geminin yüzer elektrikli santrale dönüşmesi için kaçınılmaz olan mühendislik hesaplamalarını içeren her türlü proje uygulamasının ve proje değişikliğinin müvekkili şirkete ait bedeli ödenmemiş projeler kullanılarak sürdürüldüğünü ve müvekkilinin muvafakati olmadan kullanılarak üzerinde izinsiz olarak değişiklikler yapıldığını, konu ile ilgili olarak Gemi Mühendisleri Odasına şikayette bulunduklarını ve konunun Oda Onur Kurulu’na aktarıldığını, burada alınan raporda davalının müvekkilinin haklarını ihlal ettiğinin tespit edildiğini, müvekkilinin telif haklarını tanıtım broşürlerinde tasarım ve mühendislik hizmetini … Holding veriyor gibi gösterilerek basın yoluyla da ihlal ettiklerini, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiğini, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/42 D.iş sayılı dosyasında tespit yapılarak müvekkilinin telif haklarına tecavüz edildiğinin tespit edildiğini, yine müvekkiline ait mühendislik projelerinin davalı tarafından izinsiz kopyalanarak çoğaltıldığını ve yeni inşaa halindeki gemiler üzerinde kullanıldığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, … … yüzer elektrik santrali mühendislik tasarımı ile ilgili verilen her türlü mühendislik hizmeti ve değişiklik hizmetinden kaynaklanan şimdilik 100.000 TL hizmet bedeli alacağının işleyecek en yüksek banka faizi ile, … … Gemisi’nde müvekkiline ait bulunan … ve … projelerinin davalı marifetiyle kopyalanarak kullanılması suretiyle gerçekleşen tecavüzün men’i ile telif haklarına tecavüzün durdurulması ve mali haklara tecavüz ile haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle 100.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın tecavüz tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, gemiler üzerinde kopya proje uygulamalarının durdurulmasına, tecavüzün men’ine ve piyasaya arzının engellenmesine ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 05/02/2019 havale tarihli ıslah dilekçesinde, bilirkişi raporları doğrultusunda mali haklarına tecavüz teşkil eden eylemleri nedeniyle 100.000,00 TL olarak talep ettikleri maddi tazminatı 1.100.000 USD’ye, manevi haklara tecavüz teşkil eden eylemleri nedeniyle 10.000,00 TL olarak talep ettikleri manevi tazminatı 100.000,00 TL’ye yükselttiklerini belirterek davalıdan tahsil edilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacının verdiği hizmet ile hiçbir ilişkisi bulunmaya müvekkiline dava açmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin davada taraf ehliyeti bulunmadığından davanın sıfat yokluğu nedeniyle aktif ve pasif husumetten reddi gerektiğini, bir geminin yüzer enerji santraline dönüştürülmesi için öncelikle belli bir yaşa gelmiş bir yük gemisinin satın alındığını, bu geminin üzerine bir makine yüklenerek geminin, yük gemisinden enerji gemisine dönüştürüldüğünü bu dönüşümün gerçekleştirilmesinin çelik konstrüksiyon, elektrik dizaynı, borulama, elektronik otomasyon ve makinenin sisteme entegrasyonu aşamaları ile gerçekleştirildiğini, sayılan bu aşamaların her birinin farklı uzmanlıktaki taşeron şirketlere yaptırıldığını, davacının bu aşamaların dizel jeneratör setlerinin ve yan ekipmanlarının gemiye yerleştirilmesi aşamasını gerçekleştirdiklerini, geminin ve geminin dönüştürülmesinin tasarımı ve mühendislik hizmetlerinin sadece davacı tarafından gerçekleştirilmediğini, davacının böyle bir çalışma sistemine katkısının verdiği hizmet ve proje bedeli göz önünde bulundurulduğunda %0,5 civarında olduğunu, … ve …, … gemisinin projelendirilmesi için 185.000 USD üzerinden davacı ile anlaştıklarını, bu tutarın proje devam ederken davacıya ödendiğini, … ile ilgili daha sonra yapılan revizyonlara ilişkin ödemelerin de tamamlandığını, davacının hiçbir şekilde yazılı ya da sözlü olarak üzerinde mutabık kalınmayan bir bedeli alacağı varmış gibi göstermeye çalıştığını, dünya çapında bilinen bir tasarım şirketi olduklarını iddia eden davacı şirketin 600.000 USD’lik bir bedel konusunda sözlü anlaşma yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının dosyaya sunduğu delillerin de teknik detaya ilişkin olduğunu ve herhangi bir borcun varlığını kanıtlamaya uygun olmadığını, Gemi Mühendisleri Odası’nca alınan raporun müvekkilinin beyanları alınmadan tek yönlü olarak hazırlanan bir rapor olduğunu, davacının proje bedeli olan 185.000 USD’yi proje tamamlanmadan aldığı halde, … gemisindeki üzerine düşen mühendislik hizmetini layıkıyla yerine getirmediğinden projenin devamını başka bir şirkete tamamlatılması zorunluluğunun ortaya çıktığını, davacının … gemisi projesinin hazırlanması ve revizyonlarının gerçekleştirilmesi için doğmuş olan bütün alacaklarının ödendiğini ikrar ettiğini, FSEK kapsamında mali haklarının ihlalinin söz konusu olmayacağını, dava dışı …’in hem proje için anlaşılan paranın tamamını ödemesine rağmen projenin tamamlanmamış olmasının hem de …’in planlanan tarihten çok daha geç üretime geçmesi nedeniyle maddi olarak ciddi zarara uğradığını, …’un proje tarihi bakımından en önce hazırlandığını ve ana proje niteliğinde olduğunu, … ve …’un davacıya lisans ücreti ödenerek … projesi üzerinden hazırlandığını, … projesinin planlarının … için kullanılabileceğine davacının açıkça rıza gösterdiğinin sunulan delillerden ve yapılan e-posta yazışmalarından anlaşılacağını, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi dosyaları üzerinden alınan raporların taraflı bir bakış açısı ve eksik bilgi ile hazırlandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin 18/10/2016 tarihli duruşmasında; “Davacı yanın hizmet bedeline yönelik taleplerinin ticari niteliği göz önüne alınarak davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesi sonucu tefrik edilen dosya üzerinde görevsizlik kararı verilmesine,” şeklinde tefrik kararı verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesinin kararında özetle; “…Davaya konu … ve … nolu projelerde davacının hak sahipliğinin bulunmadığı, bahse konu projelere ilişkin dava dışı taraf şirket iştirakları olan … ve … ve … isimli şirketleri arasında ticari faaliyetlerin yürütüldüğü dolayısıyla … holding yönünden pasif husumetin bulunmadığı, … yönünden de aktif husumetin bulunmadığı davalı tarafça ileri sürülmüş ise de davalı tarafça dosyaya sunulan ve lisans bedeli ödendiği iddiasına dayanak olarak gösterilen mutabakat metninin koşullar başlıklı alt kısmında davacıya bir kısım yükümlülükler yüklendiği, şu hale göre davaya konu proje yönünden davacının sorumluluğunu kabul eden davalının davacının aktif husumetinin bulunmadığına yönelik iddialarının yukarıda izahı yapılan TMK 2 kapsamında dinlenilemeyeceği yine dosyaya sunulan mail yazışmalarından anlaşıldığı ve davalı vekilinin 30/05/2019 tarihli beyan dilekçesinin 7. Sayfasının f bendinde de ikrar olunduğu üzere taraf çalışanlarının proje uygulama sürecinde devamlı iletişim halinde oldukları ve karşılıklı yazışmaları gerçekleştirdikleri, … projesine ilişkin … planında proje sahibi olarak davalı holdingin isminin yer aldığı, ilgili gemilere ilişkin paylaşımlar dikkate alındığında davalının pasif husumetinin bulunmadığına ilişkin iddialarının da (TMK 2 ile birlikte) değerlendirildiğinde dinlenilemeyeceği, davacının FSEK eser sahipliğine tecavüz ve TTK haksız rekabet kapsamında açılan dava yönünden aktif husumetinin davalının ise pasif husumetinin bulunduğu anlaşılmakla husumet itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Bilirkişi heyet raporundaki FSEK 8 e dayalı değerlendirmelerin yukarıda izahı yapılan FSEK 11 ve 18/2 kapsamında hatalı olduğu anlaşılmakla rapora bu yönden itibar edilmemiştir. Dava konusu projeler bu kapsamda değerlendirildiğinde gerek tespit raporu gerekse dosyaya sunulan heyet raporunda tespit olunduğu üzere davaya konu projelerin uzmanlık bilgisi/bilimsel ve teknik içerikleri dikkate alındığında FSEK m.2/bend 3 kapsamında ilim ve edebiyat eseri olduğu anlaşılmıştır. Davacı ile davalı holding iştirakı olan yurt dışında mukim … şirketi arasında …-…-…-… nolu gemilere ilişkin 12/03/2009 tarihli “Gemi inşa Dizayn ve Mühendislik Hizmetleri Sözleşmesi”nin imzalandığı, sonrasında …-…-… ve … nolu gemilere ilişkin çalışmanın bu defa davacı iştirakı olan … ve davalı holding iştirakı olan yurt dışında mukim … şirketi tarafında sözleşme olmaksızın sürdürüldüğü (bu hususlarda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır), taraflara ait çalışanların çalışma sürecinde sürekli irtibat halinde oldukları dolayısıyla her ne kadar çalışmalar dava dışı firmalar üzerinden yürütülmüş ise de esasen davaya konu projeler yönünden izahı yapılan FSEK 11 ve 18/2 maddeleri kapsamında davacının eser sahibi olduğunun kabulünün gerektiği, mail yazışma içerikleri ve davalının delil olarak dayandığı mutabakat metnindeki davacıya yüklenen edimler dikkate alındığında davacının FSEK 11 kapsamında karineten eser sahibi olduğu, yazışmaların davacıya ait mail ve … antetli evraklar üzerinden gerçekleştirildiği ve davalının birlikte çalıştıklarına yönelik ikrarları gözetildiğinde davalının davacının eser sahibi olmadığına yönelik iddia ve itirazlarının husumete yönelik iddia ve itirazlarında olduğu gibi TMK 2 kapsamında dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği ve hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Yine sunulan raporlarda FSEK 52 de düzenlenen yazılı şekil şartının ileri sürülmesine yönelik değerlendirmelerde bulunulmamış ise de bu yöndeki itirazlar da bu kapsamda değerlendirilmiş davacının eser sahipliğine halel getirmeyeceği ayrıca bir yazılı devrin taraflar arasındaki ticari ilişki ve sözleşme süreçleri dikkate alındığında davalı açısından hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağı kanaatine ulaşılmıştır.Esasen davacı iddialarını projelerin izinsiz kullanımına dayandırmış ve FSEK kapsamında mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini, davalı eylemlerinin TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğini iddia etmiştir. Gerek husumet gerekse eser sahipliğine ilişkin açıklamalarda davalının davacı şirket çalışanları ile irtibat içerisinde çalışmaların sürdürüldüğünü ikrar ettiği, buna ilişkin mail dökümlerini dosyaya sunduğu belirtilmiştir. Yine davacı tarafça da kabul edilen 05/11/2013 tarihli mail içeriğinde davaya konu projelere ilişkin doking planının … da kullanımına izin verildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda tecavüz ve hak ihlali değerlendirildiğinde davacının bahse konu eser niteliğindeki projelerin davacı tarafından kullanımından haberdar olduğu ortada izinsiz bir kullanım olmadığı, yine mail içeriklerinden çalışma sürecinin birlikte sürdürüldüğü dolayısıyla izinsiz kullanımın kabulünü gerektirir bir durumun bulunmadığı, her ne kadar davacı vekili tarafından doking planına ilişkin iznin tüm projeyi kapsamadığı belirtilmiş ise de bunun aksini ispatlayacak kullanımı sınırlayıcı bir ihtar ya da beyanın dosyaya sunulmadığı, davacı vekilinin duruşma esnasındaki …taraflara arasında ticari ilişkinin olduğu ve projenin beraber yapılacağı yönündeki inanç ve intiba olduğu doğrudur, taraflar karşılıklı güven ilişkisi içerisinde birden fazla projeyi sözleşme olmaksızın yürütmüşlerdir, davalı taraf bu güveni müvekkilimiz de yaratmış olup… Şeklindeki beyanları da göz önünde bulundurulduğunda sonuç olarak davaya konu projelerin davacının bilgisi dahilinde kullanıldığı sonucuna ulaşılmış, tespit, önleme ve ref taleplerinin reddine karar verilmiştir. Kaldı ki tecavüzün tespiti halinde dahi FSEK 68 e dayalı tazminat talebi dikkate alındığında ref talebinin yerleşik yargı uygulamalarımız gereği kabul görmeyeceği izahtan varestedir. Dosya kapsamı delil içeriği ve raporlar bir arada değerlendirildiğinde davacının FSEK 68 kapsamında tazminat taleplerinin izinsiz kullanım tespit edilemediğinden reddine karar vermek gerekmiştir. Bu noktada lisans bedeline yönelik terditli bir dava açılmadığı, sözleşmesel ilişki ve bedel talebinin mevcut yargılamanın konusu olmadığı eser sahipliğine tecavüze dayalı açılan davada bu yönde bir değerlendirme yapılamayacağı, dosya kapsamı dikkate alındığında bu yöndeki taleplerin yukarıda izahı yapılan husumet ve diğer konular yönünden ayrıca bir sonuca götüreceği hususunun belirtilmesinde fayda görülmüştür.Yine lisans bedelinin ödendiği iddiası ve davacının mutabak metnindeki imza inkarına yönelik hususlar tecavüz davasının doğrudan konusu olmadığı bu yöndeki incelemenin usul ekonomisine uygun düşmeyeceği dosya kapsamı itibarı ile davanın değerlendirilebileceği kanaatiyle ayrıca bu hususlar üzerinde durulmaksızın yargılamaya devam olunmuştur. Her ne kadar davacı eser sahipliğine dayalı olarak manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de davacının tüzel kişi olduğu FSEK kapsamında eser mali hak sahibi olabileceği dolayısıyla manevi hak ihlaline dayalı manevi tazminat talebinde bulunamayacağı yerleşik yargı kararları da dikkate alındığında izahtan varestedir. Usul hukuku açısından manevi tazminatın ıslahla arttırılamayacağı dikkate alınarak bu yönden ıslah yapılmamış kabul edilmek suretiyle yargılama giderleri ve vekalet ücreti değerlendirilmiştir.Yukarıda defaten açıklandığı üzere davalı kullanımlarının davacının bilgisi ve muvafakati dahilinde gerçekleştiği izinsiz kullanımın söz konusu olmadığı dikkate alındığında davalı eylemlerinin haksız rekabet teşkil etmeyeceği, davacının yukarıda izahı yapılan TTK 54 vd maddelerine dayalı haksız rekabetin tespitine yönelik taleplerinin sübut bulmadığı, bu kapsamında haksız rekabete dayalı maddi manevi tazminat taleplerinin dinlenemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır…” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; – Gerekçeli kararda; tarafların husumetinin bulunduğu, davaya konu … ve … projelerinin FSEK kapsamında bir ilim ve sanat eseri sayıldığı ve müvekkili şirketin dava konusu projeler bakımından telif hakkına sahip olduğu şeklindeki tespitlere katıldıklarını, bu hususu istinaf sebepleri dışında bıraktıklarını,-Müvekkilinin dava konusu projelerin eser sahibi olduğunu ve eserler üzerinde mali ve manevi haklarının mutlak korumaya tabi olduğunu,- FSEK 1/B hükmünde eser sahibinin eseri meydana getiren kişi olarak tanımlandığını, hükümde yer alan gerçek kişi ibaresindeki gerçek lafzının 03.03.2004 Tarihli 5101 sayılı KAnun ile metinden çıkarıldığını, tüzel kişinin ilk eser sahibi olacağının izahtan vareste olduğunu,-Müvekkilinin FSEK 18/2 md gereğince de hak sahibi olduğunu, ek raporda da yer verildiği üzere proje çizeri olarak gözüken dava dışı …’in müvekkili şirkette iş akdi ile çalışan işçi olduğunu, … ve … gemilerine ait “…” belgelerinde açıkça “…” yani “…” şeklinde olduğunu, Müvekkilinin eser sahipliğinden kaynaklanan maddi haklarından FSEK 22.md yer alan çoğaltma hakkının ihlal edildiğini, Gemilerin yüzer enerji santraline çevrilmesi kapsamında yapılan tasarım projesi ile mühendislik hesaplamalarının müvekkili şirketin yazılı onayı olmaksızın … Gemisinde kullanıldığının dosya kapsamı ve İstanbul Anadolu 2.FSHHM’nin 2015/14 D.İş esas sayılı tespit dosyası ve mütalaalar ile anlaşılmakta olduğunu, bununla birlikte müvekkili tarafından çizilen genel plan resimlerinin davalı şirket tarafından dava dışı … isimli 3.kişiye e-posta vasıtası ile gönderildiğinin de tespit edildiğini, FSEK 57/f.1 md uyarınca asıl veya çoğaltılmış nüshalar üzerindeki mülkiyet hakkının devrinin aksi kararlaştırılmadıkça fikri hakların devrini ihtiva etmeyeceğini, İş sahibi eserin mülkiyetini kazanmakta ise de telif haklarından doğan maddi ve manevi haklarını iş sahipliğine dayalı olarak kazanamayacağını, Müvekkilinin FSEK 52 md kapsamında eserlerden doğan haklarını davalı şirkete devretmediğini, mali hakların devrine ilişkin yazılı bir sözleşme olmadığını, Davalı tarafın sunduğu sözde mutabakat metnini kabul etmediklerini, metnin müvekkili tarafından imzalanmadığını, e-posta ile de gönderilmediğini, söz konusu tabloda 14.02.2031 tarihi itibarıyla mutabakat aşağıdadır denilerek metnin sonunda da 18.02.2013 Tarihli bir imza yerleştirildiğini, davalının sözde mutabakat metninde yer alana rakamların da ödendiğini iddia ettiğini ancak davalı tarafça ibraz edilmiş bir fatura, makbuz, dekont olmadığını, Davalının 05.11.2013 Tarihli e-posta ile birtakım başka e-posta yazışmaları da ibraz ettiğini, müvekkilinin çalışanı … tarafından … isimli kişiye gönderilen 05.11.2013 Tarihli e-postada “…’a için ise … projesinin docking planı kullanılabilir” ifadesi geçtiğini, e-postada açık bir yazılı muvafakat ya da telif hakkı devri olmadığını, bu ifadenin sadece teknik bir imkanı ifade eden basit bir mesajlaşma olduğunu, e-postada herhangi bir izin, talimat, başkaca onay bulunmadığını, böylesine önemli bir projeye bağlı hakların şirketi temsil yetkisine sahio olmayan hatta yönetim kademesine bulunmayan bir çalılan tarafından gönderilen alelade bir malle devredildiğini düşünmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bununla birlikte projelerin kullanımına izin verildiği iddia edilen e-postanın 05.11.2013 tarihli iken, 18.02.2013 tarihli sözde mutabakat metninde maddeler düşünüldüğünde e-postanın tarihi aylar öncesine ilişkin olduğundan mutabakat metninin gerçekliği hakkında şüphe yarattığını, Davalı şirket tarafından ibraz edilen sair e-postalara itibar edilmemesi gerektiğini, Teknik imkanların belirtildiği yazışmaların diğer tüm projelerde olduğu üzere tarafların … projesinde de beraber çalışacağına olan beklenti ve inanç sebebi ile yapıldığını, davalı tarafça ortaya konan ve müvekkili şirket tarafından çizilen … Projesine ilişkin herhangi bir teknik çıktı bulunmadığını, bilirkişi ek raporunun 8.sayfasında da aynı doğrultuda knaate varıldığını, mahkemenin teknik bilgi gerektiren bir konuda aksi yönde karar verdiğini, gerekçe göstermediğini, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için …’a ilişkin müvekkili şirketin çalışmalar yaptığı ve diğer projelerden çoğaltma yoluyla iktibas yapılmasına müsaade ettiği kabul edilse bile müvekkili şirketin telif hakkından kaynaklı maddi haklarının ihlal edildiğinde bir tereddüt olmadığını, FSEK 52 ye göre yazılı bir kullanım/devir izni verilmediğinden … ve … projelerinin çizimlerinin dava dışı yabancı … şirketine iletmesi sebebi ile telif haklarının herhalükarda tecavüze uğradığını, bilirkişi raporlarında bu durumun sabi tolduğunu, Müvekkilinin çoğaltma ve yayma mali haklarının ihlal edildiğini, Müvekkilinin eser sahibi olarak tanıtılma hakkı ile eserde değişiklik yapılmasını önleme hakkının ihlal edildiğini, Dairemizin istinaf inceleemsinde tüzel kişilerin manevi hak sahibi olmayacağının kabulü halinde dahi, FSEK 18/2 md kapsamında hak sahibi olan işveren olan müvekkili şirketin eser üzerinde manevi hakları kullanabileceğini, İŞveren tüzel kişilerin işin görülmesi sırasında meydana getirilen eser üzerindeki mali hakları kullanabilecekleri gibi manevi hakları da kullanabileceğini, Müvekkilinin … ve … gemileri için çizilen projeler esas alınarak … projesi yapıldığını, projenin bütünlüğünün değiştirildiğini, FSEK 16 md gereğince eserde değişiklik yapılmasının engelleme hakkının ihlal edildiğini, DOsyadaki broşürde … Holding /… başlıklı broşürde; “…” (…) ifadelerine yer verildiğini, internet sitesi çıktıları ve haber çıktılarında da aynı şekilde beyanların olduğunu, kamuda yüzer enerji santrallerinin tasarımından inşasına kadar davalının eli ürünü olduğu izlenimi uyandırıldığını ve müvekkilinin FSEK 15 md uyarınca eser sahibi olarak tanıtılma hakkının ihlal edildiğini, ek raporun 9.sayfasının da bu yönde olduğunu, belirterek neticeten ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Olası usuli kazanılmış hakka meydan vermemek adına istinaf başvurusunda bulunduklarını, Mahkemenin davalı … Holding Aş’nin pasif husumeti olduğuna ilişkin kabulünün yerinde olmadığını, Davacının iddia konusu ettiği projelerin uygulandığın … isimli duba gemisine, … isimli proejnin uygulanması eyleminin davalı … Holding AŞ’nin iştiraki yurt dışında yerleşik … LTd isimli ayrı bir şirket tarafından gerçekleştirildiğini, her iki şirketin ayrı tüzel kişilikleri olduğunu, iddia konusu haksız fiil niteliğindeki eylemlerden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi mesnet alınarak dahi müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, iddia yönünden … Ltd isimli şirkete dava açılmadan ve olumsuz sonuç alınmadan müvekkiline karşı dava açılamayacağını, Davacının taraf ehliyeti olmadığını, dava konu …, …, … duba gemilerine ilişkin hizmetlerin davacı tarafından verilmediğini, Hizmetlerin …’in iştiraki olan TÜrkiye dışında mukim … LTD tarafından verildiğini, faturaların … tarafından kesildiğini, ödemelerin de bu şirkete yapıldığını, davanın taraf sıfatı yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, davacının istinaf istemlerinin ise reddi gerektiğini belirtmiştir.
İNCELEME: Gemi inşaat makine mühendisleri ve hukukçu bilrikişiden oluşan bilirkişi heyeti kök raporunda;. “Davacının, sözleşmeden kaynaklanan alacağı bakımıtndan aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, yapılan ödemeler ve bakiyc alacağın bir mali müşavir bilirkişi tarafından hesap edilebileceği, davalının, sözleşmeden kaynaklanan alacak bakımından pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, dosyada mevcut 05.06.2014 tarihli davalı … tarafından … projesi için hazırlanan Genel Yerleştirme Planının ve dolayısıyla …’a konu yüzer cnerji santralinin inşasının … ve … projeleri esas alınarak yapıldığı, …, … ve … barge’larının “eş gemi” olarak nitelendirilemeyeceği, dolayısıyla … ve … tasarımlarının uzmanlık bilgisi ürünü oları ayrı projeler olduğu, dolayısıyla eser sahibinin iki ayrı projesine ilişkin haklarına tecavüzün bulunduğu, bununla birlikte, davadaki telif hakkına dayanan talepLerin, FSEK, m. 8 göz önünde tutulduğunda, dosyada mali hak ve/veya tam ruhsat devrinc yönelik bir belge mevcut olmadığından, davacı tarafından ileri sürülemeyeceği” yolunda görüş bildirmiştir. Ek bilirkişi raporunda; “Davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, davalının ise pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, davalı … Holding tarafından … projesi için lanan Genel Yerleştirme Planının ve dolayısıyla …’a konu yüzer enerji saniralinin inşasınıh … ve … projeleri esas alınarak yapıldığı, …, … ve … barge’larının “eş gemi” olarak nit lendirilemeyeceği, dolayısıyla … ve … tasarımlarının uzmanlık bilgisi ürünü olan ayrı projeler olduğu, dolayısıyla eser sahibinin iki ayrı projesine ilişkin maddi ve manevi haklarına tecavüzün bulunduğu, Sayın Mahkeme tarafından Davacı’nın FSEK. m. 18/2 kabsamında mali hakları kullanma hakkına sahip olduğu sonucuna varılması durumunda veya söz konusu olmaması halinde Kök Raporumuzda ifade edildiği şekilde bir hak devir belgesi il davacının eser sahipliği haklarına sahip olabileceği,5. Bu tip projeler bakımından telif bedelinin son derece değişken özellik gösterebildiği, taraflarca dosyaya projenin sözleşme yapılarak kullanılması durumurlda ödenebilecek bedele yönelik emsal bir sözleşme sunulmadığı, sadece davalı yanın dava dışı …” adlı şirkete … için royalty olarak 92.500 USD.lık bir ödeme yaptığını beyan ettiği ve buna yönelik bir belge sunduğu, bu tip projeler bakımından telif bedelinin son derece değişken özellik gösterebileceği, bu kapsamda her bir proje bakımından 100.000 USD-185,000 USD bandında bit telif ödemesinin söz konusu olabileceği, davacının haksız rekabete ilişkin iddialarının, Sayın Mahkeme dava konusunun FSEK kapsamında korunan bir eser olmadığı kanaatine varır ise kabul edilebilir olduğu” yolunda görüş bildirmiştir.
İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/14 D.iş sayılı dosyada alınan raporda bilirkişi; davalının davacı tarafından tasarlanmış … ve … projelerinin üzerinden kopyalanarak davacının yazılı onayı olmaksızın …’un projelendirildiğini, üçüncü şahıslara ve şirketler ile paylaşıldığını, bu şirketlerden davacının tasarımı konusunda rakibi olan firmaya da tasarım çıktılarının verildiğini, …, … ve … projelerinin eş gemiler olmadığını, telif hakları ile ilgili değerlendirmelerde farklı gemi projeleri olarak nitelendirilmeleri gerektiğini, davalının personelinin bu projeleri birbirinin devamı projeler olarak belirtmesine rağmen, “devam eden projeler” tanımının eş gemi projeleri kapsamında değerlendirilemeyeceğini, davalının hazırladığı uluslararası broşürlerde ve internet üzerinden yaptığı yayınlarda, davacının telif haklarına sahip olmasından hiç bahsetmeksizin, yüzer enerji santralleri projelerinin müellifinin kendisi olduğunu belirtmesinin davacının telif haklarını ihlal eder bir davranış içerisinde olduğu sonucuna vardığını, sonuç itibariyle davalının davacının telif haklarına tecavüz ettiğini ve haksız rekabetin söz konusu olduğu kanaatini belirtmiştir.Mail ekinde gönderildiği belirtilen 18.02.2013 tarihli mutabakat metni suretinde; “… projesi royality 92.500USD olduğu, …, … ile sister olduğu, eksik resimleri … tarafından en kısa sürede tamamlanarak verileceği; …, …’e …’a ait ve proje tesliminde hazırlanan stability booklet, freeboard plan, yangın planı ve tüm resim ve bookletlerin zamanı geldiğinde anlaşma kapsamında … taarfından hazırlaancağı, teslim edileceği; klas süreleri ve düzeltmeleri de kontratta olduğu üzere kapsama dahil olduğu” şeklinde ibareler mevcuttur. İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/45 esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi heyeti raporunda, dava dışı … Limited şirketinin davacı şirkete borcunun kalmadığı, davacı ile davalının defter kayıtlarında herhangi bir ticari münasebetin bulunmadığı, davacı ile davalı taraf arasında davaya konu … Gemisi’nin dönüşümü hususunda sözleşme ilişkisinin kurulduğu, davacı tarafından hazırlanan proje esas alınarak geminin dönüşüm işinin davacıdan başka bir kişi tarafından tamamlanmış olmasının haksız rekabet niteliği arz ettiği ve bundan kaynaklanan tazminat miktarının mahkemenin takdirinde olduğu, davacının aktif, davalının da pasif husumet ehliyetinin bulunduğu kanaatlerinin bildirildiği anlaşılmıştır.Taraf vekilleri tarafından yargılama sırasında çok sayıda mütalaa sunulmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE: Davacı vekili, müvekkiline ait … ve … projelerinin davalı tarafından kopyalanarak … GEMİSİ’nde kullanılması nedeni ile eser hakkına tecavüz gerçekleştiğini iddia ederek, tecavüzün meni, tecavüz fiillerinin durdurulması, FSEK kapsamında mali haklara tecavüz nedeni ile FSEK 68. md gereğince ve haksız rekabet nedeni ile 100.000TL maddi tazminat, 10.000TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davacı davasını ıslah ederek; rapor doğrultusunda mali haklara tecavüz teşkil eden eylemler nedeni ile 1.100.000USD tutarında maddi tazminata ve 100.000TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilinin istinaf istemi husumete yönelik olmakla öncelikle bu yöndeki istinaf isteminin incelenmesi gerekmiştir. Taraflar arasında … projesi için yazılı bir sözleşme olmadığı ihtilafsızdır. Davacı aşamalardaki beyanlarında tüm yazışmaların taraf şirketler arasında yapıldığını, hizmeti alanın davalı yan olduğunu ileri sürmüş, davalı ise projenin uygulanması eyleminin davalı şirketin iştiraki yurt dışında yerleşik … LTD tarafından gerçekleştirildiğini, her iki şirketin ayrı tüzel kişilikler olduğunu, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin de koşullarının oluşmadığını müvekkilinin pasif husumeti olmadığını; keza gemilere ilişkin hizmetlerin davacı şirket tarafından değil davacı …’in iştiraki olan … LTD tarafından verildiğini, faturaların bu şirket tarafından kesildiğini, ödemelerin bu şirkete yapıldığını belirterek davanın da dava ehliyeti olmadığını savunmuştur. Somut uyuşamazlıkta; davacının iddiasının dayanağı … ve … projelerinin izinsiz kullanılıp değiştirildiğine yönelik olduğu, … ve … projeleri yönünden … belgelerinde; proje çiziminin … tarafından yapıldığı ve kontrol edilerek … tarafından onaylandığı ve davacı … şirketinin adı ve unvanının yer aldığı, dava dışı …’in davacı şirket çalışanı olduğu , davacının FSEK 18/2 md gereğince mali hak sahibi olarak dava ehliyetine haiz olduğu görülmektedir. Davalı vekilinin de 29.04.2019 Tarihli beyan dilekçesinde …, …, … isimli projelerin … tarafından meydana getirildiğini beyan ettiği de dikkate alındığında davacının aktif dava ehliyeti olmadığına ilişkin davalının istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.Davalının pasif husumet ehliyeti olmadığına ilişkin istinaf istemine gelince; taraflarca sunulan e-postalar tek tek incelendiğinde; … projesi yönünden davalı şirket çalışanları ile davacı şirkete pek çok yazışma yapıldığı, e-postalarda davalı şirketin antetlerinin de olduğu, maillerin davalı tarafın delillerinde de yer aldığı dikkate alındığında davalı yanın pasif husumet ehliyetinin olduğuna yönelik ilk derece mahkemesinin gerekçesi yerinde olup davalının bu husustaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.Davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf istemine gelince; her ne kadar projelerin davacının bilgisi dahilinde kullanıldığı ve TMK 2.md dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının mali hak sahibi olduğu KPS 7 ve 9 projelerinin esas alınarak KPS 10 projesinin yapıldığı, dava konusu projenin FSEK 2/3 md kapsamında eser niteliğinde olduğu, 3 geminin eş gemi olarak nitelendirilemeyeceği bilirkişi raporları ile belirlenmiş olup bu durumda davalının kullanımının hakka dayalı olduğunu, mali hakların davacıdan devralındığını ispatlaması gereklidir. Davalı taraf savunmasında; 05.11.2013 Tarihli mail ile projelerin kullanımı için onay verildiğini ileri sürmüştür. İlgili mail; “…- … projesine ait docking plan ekte bilgilerinize sunulmuştur. …-… için ise …-… projesinin doking planı kullanılabilir” şeklinde olup gönderen … …@…com, alıcı … olarak gözükmektedir. Delil olarak dayanılan e-mailin FSEK 52.md şartları taşıdığından söz edilemeyecektir. Davacı yan da aşamalarda e-maili ve e-maille izin verildiğini kabul etmediği gibi bilirkişi ek raporunda e-maildeki bu ifadenin bir izin verilmesinden ziyade projeye yönelik teknik bir değerlendirmeyi içerdiği de belirtilmiştir. Davalının savunmasının diğer dayanağı ise; 18.02.2013 Tarihli mutabakattır. E-Mail ekinde gönderildiği belirtilen 18.02.2013 tarihli mutabakat metni suretinde; “… projesi royality 92.500USD olduğu, …, … ile sister olduğu, eksik resimleri … tarafından en kısa sürede tamamlanarak verileceği; …, …’e …’a ait ve proje tesliminde hazırlanan stability booklet, freeboard plan, yangın planı ve tüm resim ve bookletlerin zamanı geldiğinde anlaşma kapsamında … tarafından hazırlaancağı, teslim edileceği; klas süreleri ve düzeltmeleri de kontratta olduğu üzere kapsama dahil olduğu…” şeklinde açıklamalar mevcuttur. İlgili mutabakatın e-mail ekinde olduğu beyan edilmişse de, davacı tarafça mutabakat kabul edilmemiş, davalı yanca da aslı ibraz edilememiştir. Mutabakat sureti incelendiğinde; “…” şeklinde bir tutarın yer aldığı yine alt kısımda; … ile ilgili açıklamalar yer aldığı görülmektedir. Ne var ki davacı mutabakatı kabul etmediği gibi böyle bir ödemenin de yapılmadığını savunmuştur. Taraflarca sunulan e-maillerin tarihlerine göre davalının dayandığı mutabakattan sonra da projeye dayalı yazışmaların devam ettiği görülmektedir.Mahkemece bu husus esasa etkili olmadığından incelenmediği belirtilmiş ise de; davacı e-mail ekindeki mutabakatı ve ödeme iddiasını kabul etmediğinden, mahkemece öncelikle e-mail ekindeki mutabakat içeriği üzerinde durulması, bu husustaki e-mailin kim tarafından gönderildiğinin tespit edilmesi, mutabakattan sonra da e-mail yazışmaları devam ettiğinden e-mail içeriklerinin de kronolojik sıraya göre dosyadaki deliller ile değerlendirilmesi, davacı bilgi ve belgelerin üçüncü kişi ile paylaşıldığını da ileri sürdüğünden bu yöndeki iddianın değerlendirilmesi, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için dosyanın mali bilirkişi ve bilişim uzmanı, gemi inşaat mühendisi, FSEK uzmanı bilirkişinin de yer aldığı yeni bir bilirkişi heyetine tevdi ile rapor alınarak iddia ve savunması üzerinde durulması gerekli olup bu aşamada eksik inceleme ile esas hakkında karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, bu aşamada sair hususların incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, -İstanbul 2.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 13/09/2019 gün ve 2016/56 Esas -2019/366 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı yönünden; İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, -İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 148,60-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 82,20-TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 230,80-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Davalı yönünden; İstinaf talebi reddedildiğinden alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,-Davalı tarafça yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 08/12/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.