Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1885 E. 2022/1896 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1885 Esas
KARAR NO: 2022/1896
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2018/295Esas, 2019/501Karar
DAVANIN KONUSU: Marka Lisans Sözleşmesinin Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 09/11/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesnde özetle; müvekkili şirketin … marka tescil numaralı “…” isimli markanın sahibi olduğunu, şirket yetkilisi …ün davaya konu markanın kurucu ve yaratıcısı olduğunu, müvekkili şirkete ait marka hakkına davalılarca tecavüz edilmesine rağmen, kesin hükümsüzlüğü talep edilen Beyoğlu … Noterliği 27/01/2014 tarih ve … yevmiye sayılı “Marka İnhisari Olmayan Lisans Sözleşmesi” tüm hukuk kurallarına aykırı şekilde geçerli kabul edilmesi sebebiyle önlenemediğini ve hak kaybı meydana geldiğini, 22/01/2008 tarihinde, dava dışı … Tic. Ltd. Şti. çeşitli ekonomik sebeplerle, davaya konu “…” isimli markayı, hayatında hiç çalışmamış ve herhangi bir ticari faaliyeti bulunmayan davalılardan …’na geçici süre ile devrettiğini, devir sonrası davaya konu markanın … tarafından aralıksız olarak kullanılmaya devam ettiğini ve geçici olarak devir yapılan davalı … herhangi bir ticari faaliyet sahibi olmadığından iş bu markayı kullanmadığını, 28/04/2010 tarihinde, davalı …’ün erkek kardeşi …’e markaya dair işlemleri yapmak üzere özel vekaletname düzenlediğini, vekaletnamenin düzenlendiği 28/04/2010 tarihinden, kullanıldığı 22/01/2014 tarihine kadar, yaklaşık dört yıllık zaman diliminde bu özel vekaletname davalı … tarafından iptal edilmediğini, iş bu vekaletname ile vekil …, 22/01/2014 tarihinde … marka tescil numaralı “…” isimli markayı markanın kurucusu ve gerçek sahibi …’e devrettiğini, davalılardan …, tüm bu süreçten bizzat haberdar olmasına rağmen, vekil … tarafından marka devrinin yapılmasından 5 gün sonra kötü niyetli olarak, kesin hükümsüzlüğü talep edilen Beyoğlu … Noterliği 27/01/2014 tarih ve … yevmiye sayılı “Marka İnhisari Olmayan Lisans Sözleşmesi”ni düzenleyerek diğer davalı … Ltd. Şti.’ye 19 yıllığına lisans hakkı verdiğini, diğer davalı … Ltd. Şti. Şirket yetkilileri de tüm bu süreçten haberdar olmakla birlikte, davalı şirketin kötü niyetli olarak hareket ettiğini, bu lisans sözleşmesi TPMK nezdinde tescil edilmediğini, kaldı ki, marka lisans sözleşmeleri markanın ömrü nedeniyle bu kadar uzun süreli yapılamadığını, sözleşmenin 19 yıllığına yapılmış olmasının bile tek başına sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğurduğunu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 24. maddesine göre, marka hakkı, tescil edildiği mal veya hizmetlerin bir kısmı ya da tamamı için lisans sözleşmesine konu olabileceğini, marka lisans sözleşmelerinin de diğer sözleşmelerde olduğu gibi geçerlilik koşullarına uygun olarak yapılması gerektiğini aksi halde yani sözleşmenin geçerlilik koşullarının eksikliği halinde TBK genel hükümleri çerçevesinde iptal edilebilirlik veya butlan yaptırımının söz konusu olacağını, davaya konu marka üzerinde tasarruf yetkisinin, marka hakkı sahibinde olduğunu davalılardan …’nun marka üzerinde tasarruf yetkisi olmadığı halde marka hakkında lisans sözleşmesi düzenlediğini, bu nedenle, Beyoğlu … Noterliği 27/01/2014 tarih ve … yevmiye sayılı “Marka İnhisari Olmayan Lisans Sözleşmesi” davalı …’un tasarruf yetkisi bulunmaması sebebiyle Borçlar Hukuku Genel Hükümleri uyarınca butlan ile sakat ve kesin hükümsüz olduğunu, davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin Beyoğlu … Noterliği 27/01/2014 tarih ve … yevmiye sayılı “Marka İnhisari Olmayan Lisans Sözleşmesi” ile lisans sahibi olarak “…” markalı ürünleri satmasının hukuka aykırı olmasına rağmen yapmış oldukları hukuki müracaatlarda dava dışı 3. Kişiler tarafından davalının lisans sözleşmesine dayalı olarak satış yapıldığı savunmasında bulunulduğunu, bu sebeple şikayetlerin kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlar ile sonuçlandığını, sonuç olarak müvekkil şirketin marka hakkına devamlı olarak tecavüz edilmesine rağmen, tecavüzün önlemesi amacıyla yapılan hukuki işlemlerin kesin hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep edilen Beyoğlu … Noterliği 27/01/2014 tarih ve … yevmiye sayılı “Marka İnhisari Olmayan Lisans Sözleşmesi” nin her defasında tartışma konusu yapıldığını, bir kısım dosyalarda hukuken butlan ile sakat olan bu sözleşme hukuk kurallarına uygun olarak geçersiz kabul edilmekteyken, bir kısım dosyalarda ise tüm hukuk kuralları hiçe sayılarak bu sözleşme geçerli kabul edildiğini ve hak kaybına sebep olduğunu belirtmiş davalılar arasında düzenlenen Beyoğlu … Noterliği 27/01/2014 tarih ve … yevmiye sayılı “Marka İnhisari Olmayan Lisans Sözleşmesi”nin butlan ile sakat bir sözleşme olduğunun ve bu nedenle kesin hükümsüz olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı … şirketi… vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, davanın tamamen MK 2 anlamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davacı sıfatı bulunan … Tic. A.Ş.’nin kurucusu markanın kök sahibi olduğunu iddia eden … olduğunu, dava dilekçesinde sıralanan tüm olayların ve tüm şekli hukuki işlemlerin arkasında …’ün bulunduğunu yapılan tüm işlemlerin de yöneticisi konumunda olduğunu, davacının hukuk dışı saikler ile yaratıcısı olduğu markayı diğer davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin 22.01.2008 günlü ve … Yev. No’ lu devir sözleşmesi ile sattığını ya da devrettiğini, davacının söz konusu marka ile alakalı uzun süre her hangi bir işlem yapmadığını, akabinde akrabası olan ve kendisi adına hareket eden … ve müvekkili ile dava dışı …’ın kurucu hissedarı olduğu … Tic. Ltd. Şti.’ni kurduğunu, kendisinin de bu şirkette SGK kapsamında sigortalı çalışıyor gibi gösterildiğini, davacının 2014 yılında markanın müvekkili şirkete kiralanmasından sonraki tüm üretim ve pazarlama aşamalarında müvekkili şirkette olduğunu ve üretimin ve pazarlamanın içinde olduğunu, markanın müvekkil şirkete kiralanması aşamasından üretilip dava dışı 3. Kişi şirketlere pazarlanması, satılması gibi her aşamada şirket adına hareket eden kişi olduğunu, davacı şirket kurucusu … önce Beyoğlu … Noterliği’ nin 28/04/2010 günlü ve … yevmiye nolu vekaletname ile devrini yaptığı markanın tüm tasarruf yetkilerini kardeşi … adına almış, akabinde yine akrabası olan ve kendi adına hareket eden …’ün da hissedar olduğu müvekkil şirketi kurdurduğunu, son olarak da Beyoğlu … Noterliği’ nin 22/01/2014 günlü ve … yevmiye nolu marka devir sözleşmesini yaparak markayı geri aldığını, bu marka geri alım işlemini tüm taraflardan sakladığını ve hiç bir şey olmamış gibi markanın müvekkili şirkete devri işlemini yaptırdığını, davacının vekaleten markayı devraldığı işlemin gerçek anlamda mutlak butlanla batıl bir işle olduğunu ve hukuken korunmaması gerektiğini, taraflar arasında husumetin 2016 yılı sonlarında başladığını ve halen devam ettiğini, davacının adli makamları yanılttığını ve yaptığı resmi evrakları dahi karıştırarak hukuk dışı yalan beyanlarda bulunduğunu, davacının önce davaya konu markanın devrini müvekkil şirkette hissedar gösterdiği … adına gizlice devrettiğini, akabinde bu bilgiyi de unutarak İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcılığının 2017/5487 Sor. Nolu dosyası ile şikayette bulunduğunu, şikayet tarihinde marka sahibi dahi olmadan mal kendisininmiş gibi şikayette bulunmuşsa da savcılık tarafından husumet kaynağı … markasının dava dışı müvekkil şirket tarafından kullanılmasının yasal olduğu ve kavuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacının markanın geçersizliğine dair rapor olduğunu iddia ettiği iddia ettiği Bakırköy 1. Fikri ve sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 2017/133 esas sayılı dosyası halen derdest olduğunu, davanın müştekisinin marka sahibi dahi olmadığını, sanık müvekkilinin marka hakkına tecavüz edildiği iddiasında bulunulan şirketin (…) hiç bir sorumlusu ya da yetkilisi, hissedarı olmadığını, bu dosyada verilen raporun hukuki bir değeri de bulunmadığını, davacının hukuka karşı dolanma arz eden tasarruflarının müvekkil şirketin Beyoğlu … Noterliği’nin 27/01/2014 gün ve … yevmiye nolu marka inhisari olmayan lisans sözleşmesi ile aldığı hakkı ortadan kaldırmaması gerektiğini belirtmiş haksız davanın reddine karar verilerek yargılama masrafları ile vekaletinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …’nun davaya cevap dilekçesine rastlanmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Davaya konu davalılar arasında … marka tescil nolu “…” isimli markanın 19 yıllık kullanımına ilişkin düzenlenen Beyoğlu …Noterliğinin 27/01/2014 tarih ve … yevmiye nolu marka inhisari olmayan lisans sözleşmesinin düzenlenme tarihi itibarı ile davalı …’nun marka üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmadığı, her ne kadar lisans sözleşmesinin düzenlenme tarihinde devre ilişkin tasarrufun sicile tescil edilmediği sunulan kayıtlardan anlaşılmış ise de usulüne uygun vekaletname uyarınca devrin gerçekleştirildiği ve bu devir sonrası davalı …’nun marka üzerindeki haklarının son bulduğu, tüm bunların yanında esasen davalıların iyi niyetli olmadığı zira markanın devrinden ticari ilişki içerisinde olan tarafların (ikrar edildiği üzere) haberdar olmamalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi marka tescilinin dahi 10 yıl süreyle korunduğu dikkate alındığında (her ne kadar bu konuda sınırlayıcı bir düzenleme mevcut değil ise de ) 5.000, TL gibi düşük bir ücret karşılığı 19 yılllık lisans sözleşmesi yapılmasının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne uygun düşmediği TTK 18/2 ye aykırılık teşkil ettiği taraflar arasındaki çekişmenin yansıması olduğu, davalıların yapılan işlemde kötü niyetli olduğunun kabulünü gerektiği..” gerekçesi ile davanın kabulüne; Davalılar arasında … marka tescil numaralı … isimli markaya ilişkin düzenlenen Beyoğlu .. Noterliğinin 27.01.2014 tarihli … yevmiye numaralı marka inhisari olmayan lisans sözleşmesinin hükümsüz olduğunun tespitine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı .. LTD ŞTİ vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı şirketin taraflar arasında husumet başladıktan hemen sonra kurulduğunu ve kurucusunun da … olduğunu, …’ün markanın ilk sahibi olduğunu, markanın kullanım hakkı konusunda Beyoğlu …Noterliğinin 28.04.2010 gün … yev nolu vekaletname ile kardeşi …’ü yetkilendirdiğini ve bu yetki ile Beyoglu .. noterliğinin 27.01.2014 … yev nolu sözleşme ile devrini vekaleten sağlayan kişi olduğunu, devirden 5 gün önce 22.01.2014 tarihli sözleşme ile markayı …’e de aynı kişinin devrettiğini, …ün müvekkili şirkette devir tarihinde SGKlı çalışanı olmakla birlikte yakın akrabası … vasıtası ile gizli ortağı olduğunu, Muvazaalı devirler ile markanın devralındığını ve mahkemenin hukuka karşı hile içeren davayı kabul ettiğini davacının kötüniyetli olduğunu belirterek hatalı kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.Davalı … istinaf dilekçesinde özetle;Karar duruşmasından kısa süre önce davadan haberdar olduğunu, bilginin de dosya içeriğine ilişkin olmayıp yargılamanın yapıldığına ilişkin olduğunu, …’ e yapılan tebligatın geçersiz olduğunu, o tarihte İstanbul da olmadıklarını, …’ ün apartmanın altında büfe işlettiğini, tebligatın hiç ulaşmadığını, savunma hakkının kısıtlandığını, Davacı … şirketinin dava ehliyetinin dava konusu olduğunu, vekil … tarafından ablası …’e yapılan devirden haberdar olununca ihtarname yollandığını, cevap alınamayınca İstanbul 1.FSHHM’nin 2017/477 E sayılı dosyası ile dava açıldığını, kararın İstanbul BAM 16.HD’nin 2018/1635 E sayılı dosyası ile incelenerek kaldırıldığını, bozma kararını dosyada olmadığını, yeni esasın 2019/203 olduğunu, ilgili davada vekilin vekaletnameyi kötüye kullanması sureti ile abla kardeş arasında gerçekleşen muvazaalı işlemin tespiti ve tescilin iptalinin talep edildiğini, olası iptal kararının mülkiyet hakkı üzerinde değişikliğe yol açacağını, Davacının gerçek olmayan iddialarına cevap verilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; … tescil nolu “…” ibareli markanın, 05 ve 25.sınıf Emtialarında 22/02/2007 tarihinde davacı adına tescil edildiği, 22.01.2008 tarihli marka devir sözleşmesine istinaden … tektstil tarafından davalı …’na devredildiği, …’e 28.04.2010 tarihinde markayı dilediğini bedel ve şartlarla devretmeye dair yetki içeren vekaletname verildiği görülmüştür. …nun vekili … ile … arasındaki 22.01.2014 tarihli marka devir sözleşmesine göre markanın …’e devredildiği, devrin 21.03.2016 da tescil edildiği, … tarafından …’e … tarafından ise davacı … adına devredildiği, dava tarihinde davacı adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davaya konu Beyoğlu … Noterliğinin 27/01/2014 gün ve … yevmiye nolu “Marka İnhisari Olmayan Lisans Sözleşmesi” incelendiğinde; lisans verenin …, lisans alanın … olduğu, lisansın niteliğinin inhisarı olmayan lisans olduğu, …’in …’na ait belirtilen şartlar ile … tescil nolu markanın inhisarı olmayan lisans hakkını satın aldığı, …’nun sahibi olduğu markanın Türkiye sınırları içinde başvurusu yapılan markanın üretip pazarlanması için inhisari olmayan ve devri kabil olmayan, marka hakları altındaki bütün haklar ile üretilmesi ile ilgili olan ticari sırlar, bunlara ilişkin plan, çizim ve dokümanların da verilmesi ve iyi evsafta piyasaya sürülmesi şartı ile …’e 19 yıl süreyle 5.000 TL karşılığında kullanılmasına rıza gösterdiği anlaşılmaktadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Fikri ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosunun 2017/5487 soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde, müştekilerinin … ve … olduğu, şüphelilerin … ve … olduğu, dava konusu markaya ilişkin rızasız kullanım nedeniyle arama ve bulunacak suç unsurlarına el koyma talepli olduğu, İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/196 D.iş sayılı kararı ile kabul edildiğini, ve 8166 adet bulunan ürüne el konularak yeddiemin …’a teslim edildiğini, atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/33369 soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde, müştekisinin … olduğu, şüphelinin … olduğu, müştekinin kendi adına tescilli marka hakkına iktibas ve iltibas suretiyle tecavüz edilerek üretilen malların şüpheli tarafından satışa sunulduğunu ve marka hakkına tecavüz edildiği iddiası ile şikayetçi olduğunu, soruşturmaya konu malların müşteki adına tescilli marka hakkına iktibas ve iltibas suretiyle tecavüz edilerek üretilmiş olmadıklarını ve kamu davası açılmasını gerektirecek nitelikte ve yeterlilikle başka bir delilin mevcut olmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığna dair karar verildiği, İstanbul 57. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/249 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, müşteki/katılanın … olduğu, sanığın … olduğu, savcılık talimatıyla malların yediemin olarak sanığa teslim edildiği, sanığın mallarla birlikte adresi terk ettiğinin anlaşıldığı, yediemin olarak bırakılan malları borcundan dolayı sattığını beyan etttiği ve suçlamayı kabul ettiği, yapılan yargılamada sanığın yediemin olarak kendisine teslim edilen ürünler üzerinde hak sahibi olduğu, el koyma kararının usul ve yasaya aykırı nitelik taşıdığı, atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle baraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava Beyoğlu … Noterliği’nin 27/01/2014 gün ve … yevmiye nolu “Marka inhisari Olmayan Lisans Sözleşmesi” nin geçersizliğinin tespitine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı … usule ilişkin istinafında; kendi adına çıkartılan tebligatın 3.kişi … adına yapıldığını ancak …’ün ise kendi ikamet ettiği binada işyeri sahibi olduğunu, tebligatın kanuna ve usulüne uygun olmadığını, savunma hakkının kısıtlandığını ileri sürmüş olmakla öncelikle bu husus incelenmiştir. Davalı adına öninceleme duruşma günü bildirir tebligatın … adına tebliğ edildiği anlaşılmakta ise de; tüm tebligatlar incelendiğinde davalı adına dava dilekçesi, tensip zaptının 10.07.2017’de çarşıda olduğundan kuzenine tebliğ edildiğinin yazılı olduğu, delil dilekçesinin ise oğlu …’na 10.08.2018 tarihinde tebliğ edildiğinin yazılı olduğu; 27.06.2019 tarihli duruşma gününü bildirir öninceleme zabtı ekli tebligatın ise bizzat 21.02.2019 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, öninceleme duruşmasında uyuşmazlık konusunun tespit edildiği dosyadaki evraklar ile anlaşılmakla davalının savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Davalı …, istinaf aşamasında Dairemize sunduğu dilekçesinde Dairemizin 2021/1770 Esas sırasındaki dosyada “marka devrinin iptalinin” talep edildiğini, ilgili dosya ile bu dosyanın bağlantılı olduğunu beyan etmiş olup Dairemizce yapılan incelemede dosyalar arasındaki bağlantı nedeni ile her iki dosya aynı gün incelemeye alınarak deliller birlikte değerlendirilmiştir. Somut uyuşmazlıkta … tescil nolu “…” ibareli marka davalı …’nun vekili … tarafından …’e 22.01.2014 tarihli marka devir sözleşmesi ile devredilmiştir. Devir sözleşmesi yazılı şekle tabi olup somut olayda noter aracılığıyla yapılmış olmakla geçerlidir. Devir sözleşmesinden 5 gün sonra 27.01.2014 tarihinde davalı asil ile davalı şirket arasında “Marka inhisari Olmayan Lisans Sözleşmesi” yapılmış ise de; devir tarihi itibarı ile davalının (lisans veren …) marka sahibi olmaması nedeni ile 27/01/2014 gün ve … yevmiye nolu “Marka inhisari Olmayan Lisans Sözleşmesi” nin geçerli olduğundan bahsedilemeyecektir. Dairemizce aynı gün müzakaresi yapılan Dairemizin 2021/1770 esas sayılı dosyası incelendiğinde ise; Davalı …’nun davacı … AŞ aleyhine marka devirinin iptali talepli dava açtığı, İstanbul 1.FSHHM 2019/203 E, 2020/427 K sayılı dosyasında davanın reddine karar verildiği görülmüş olup Dairemizce yapılan istinaf incelemesinde de ilk derece mahkemesi kararı yerinde bulunarak davacının istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Her ne kadar marka devrinin iptali istemli dava, bu davanın sonucunu etkileyecek nitelikte ise de; ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verdiği, Dairemizce 2021/1770 Esas sayılı dosyada aynı gün yapılan istinaf incelemesinde de istinaf isteminin esastan reddedildiği dikkate alındığında, bu hususun bekletici mesele yapılmaması, kaldırma sebebi yapılmamış ve davalıların istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.Açıklanan nedenle HMK 355, 357.maddeleri gereğince yapılan istinaf incelemesi neticesinde ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmediğinden davalıların istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerkemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70’er TL harçtan, peşin alınan 59,30’ar TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 ‘ar TL harcın davalılardan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.09/11/2022
KARŞI OY İstinaf başvurusuna konu uyuşmazlık, Beyoğlu … Noterliği’nin 27/01/2014 tarihli ve … yevmiye numaralı “Marka İnhisari Olmayan Lisans Sözleşmesinin” iptaline ilişkin olup, markanın davalı … adına kayıtlı iken, vekaletname ile … tarafından kız kardeşi …’e devredildiğinin, davalılarca marka devrinden 5 gün sonra Lisans Sözleşmesi yapılmasının iyi niyetli olmadığının ileri sürüldüğü, davalı …’nun davacı, davacı şirketin ise davalı olduğu, İstanbul 1. FSHHM’nin 2019/203 Esas sayılı dosyasında vekaletin kötüye kullanıldığından bahisle marka devrinin iptali davası görüldüğü ve derdest olduğu anlaşılmakla, 2019/203 Esas sayılı davanın neticesinde verilen kararın bu davayı etkileyeceği görüşüyle, bekletici mesele yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın heyet çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.