Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1884 E. 2022/1868 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1884 Esas
KARAR NO: 2022/1868
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/12/2019
NUMARASI: 2017/288 2019/572
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin söz yazarı, besteci, yorumcu (şarkıcı) ve oyuncu olduğunu, ülkemizde 30 yıldır en başarılı ve beğenilen sanatçılardan biri olduğunu, dava konusu “.., …, …,…” olmak üzere müzikseverler ve toplumca çok sevilen ve beğenilen pek çok müzik eserinin söz yazarı ve bestecisi olduğunu, müvekkiline ait dava konusu müzik eserlerinin davalı yapım şirketi tarafından hazırlanan …, … ve … isimli televizyon programlarında izinsiz ve FSEK’e aykırı şekilde kullanıldığını, yarışmacılar tarafından icra edildiğini, televizyonlarda defalarca yayınlandığını, başta www….com olmak üzere pek çok internet sitesinde de çoğaltıldığını, yayınlandığını ve yayınlanmaya devam ettiğini, davalının müvekkilinin müzik eserlerini izinsiz şekilde kullandığı … ve … isimli programların müzik yarışma programları olduğunu, davalının bu programlarda müvekkiline ait eserleri izinsiz şekilde işlenmesi, tespit edilmesi, çoğaltılması ve umuma arz edlimek suretiyle programın, program formatının esaslı bir unsuru haline getirildiğini, davalının eylemlerinin eser sahibinin mali ve manevi haklarına tecavüz niteliğinde olduğunu, söz konusu programlarda beşinde müvekkilinin adından hiç bahsedilmediğini sadece bir tanesinde … olarak yazıldığını, yedi tanesinde de müvekkilinin adının hatalı yazıldığını, müvekkiline ait müzik eserlerinin kullanıldığı 12 programda müvekkilinin adının anılmamasının manevi hakkını ihlal ettiğini, davalının müvekkilinden izin alarak bu eserleri kullanması halinde müvekkilinin her bir eser için tek bir kullanım başına davalıdan talep edeceği rayiç bedelin en az 5.000 TL olacağını, müzik eserleri ile ilgili olarak eser sahiplerine kullanım başına ödenen telif hakkı ücretlerinin sektör emsal ve rayiçleri ortalamasının 5.000 TL civarında olduğunu, davalının müvekkiline ait eserleri 15 kez izinsiz kullandığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 30.000 TL maddi, 119.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren uygulanacak reeskont faizi (en yüksek ticari-avans faizi) ile birlikte davalıdan tahsili ile, hükmedilecek tazminat tutarı üzerinden stopaj ve KDV tutarının da davalı tarafa yüklenilmesine, davalının hukuka aykırı kullanımının gerek televizyonlarda gerekse davalıya ait www…com vb.web sitesi ve sosyal medya hesaplarında devam ettiğinden tecavüzün ref’ine, men’ine, müvekkiline ait müzik eserlerinin davalı kullanımının yasaklanmasına, izinsiz kullanılan bölümlerin televizyonlarda ve internette yayınlanmalarının yasaklanmasına ve internet sitelerinden ilgili bölümlerin kaldırılmasına ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle, dava dilekçesinde 30.000 TL olarak talep ettikleri maddi tazminat taleplerini FSEK 68.madde kapsamında 120.000 TL ıslah ederek 150.000 TL olarak arttırdıklarını, tazminat taleplerinin 30.000 TL’lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi (en yüksek ticari-avans faizi) ile birlikte, ıslah ettikleri 120.000 TL’lik tutarın ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi (en yüksek ticari-avans faizi) ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin …’de yayınlanan dava konusu programların yapımcısı olduğunu, söz konusu programların müzik yarışma programları olduğunu, program sırasında bir takım müzik eserlerinin kullanıldığını ve bu eserlere ait telif ücretlerinin de ödendiğini, meslek birliklerine süresinde bu bildirimlerin yapıldığını, dava konusu … ve… programlarının yarışma programı olduğunu, yarışmacıların performans sergilediğini ve oylama neticelerine göre elenmekte veya yarışmaya devam ettiklerini, davacının albümlerde kullanılmak üzere verilmiş olan yüksek bedelleri talep ettiğini, bir müzik albümündeki gibi eserler için fahiş miktarlı telif bedelleri istenmesinin haksız ve hukuksuz olduğunu, yarışma programlarının kısa sürede güncelliğini yitirdiğini ve iddia edildiği gibi televizyonlarda defalarca yayınlanmadığını, davacı tarafından istenen telif bedellerinin tamamen rekabet bozucu ve müvekkilini maddi anlamda yıkıcı bir hal aldığını, davacının soyadının kamuoyunda … olarak bilinmesi nedeniyle bu şekilde kullanımın söz konusu olduğunu, doğrusunun bilinmesi halinde kullanılacağını, davacının internette … olarak yer aldığını, bu karışıklığın davacının soyadını değiştirmesinden kaynaklandığını, soyadını değiştirmiş olmasına rağmen Türkiye’nin en çok satan gazetelerinden birinde kamuoyunda bilinen eski soyadı ile anıldığını, davacı ile alakası olmayan bir soyadının kullanılmadığını, tam tersi kamuoyunda en çok bilinen eski soyadının kullanıldığını, diğer kullanımlarda isminin yanlış yazılması veya hiç yazılmaması hususunun sehven veya program formatı gereği olduğunu belirterek, haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince verilen kararda özetle; “….Davaya konu “…”, “…”, “…” ve “…” isimli şarkıların melodi ile yarattığı ahenk, sıra bağlılık ve ritim yönüyle hususiyet arz eden FSEK 3 anlamında müzik eseri oldukları, Davacının üç eserde beste ve bir eserde de hem beste hem de güfte sahibi olduğunu iddia ettiğini, Musiki eserinin bestecisi güfte sahibinden bağımsız olarak kendi bestesi ile ilgili olarak bağımsız dava hakkına haiz olduğunu, Davacı …’ın üyesi bulunduğu …’ın web sitesi (http://www….arama) üzerinden eser kayıtlarının incelenmesinde davacının davaya konu “…”, “…”, “…” eserlerinde besteci ve “…” isimli eserde ise hem besteci hem de söz yazarı olarak eser sahibi olduğu, Davaya konu olayda davacıya ait musiki eserlerinin Yarışma programında “okunması” söz konusu olup bu halde söz konusu mali hak temsil hakkı olduğu, temsil hakkı için kural olarak eser sahibinden veya hak sahiplerinden izin alınması şart olduğu, Ayrıca FSEK m.43 hükmüne göre; “Radyo-televizyon kuruluşları, uydu ve kablolu yayın kuruluşları ile mevcut veya ileride bulunacak teknik imkanlardan yararlanarak yayın ve/veya iletim yapacak kuruluşlar, yayınlarında yararlanacakları opera, bale, tiyatro ve benzeri sahneye konmuş eserlerle ilgili olarak hak sahiplerinden önceden izin almak zorundadırlar Bu kuruluşlar sahneye konmuş eserler dışında kalan eser, icra, fonogram ve yapımlar için ilgili olan meslek birlikleri ile 52 nci maddeye uygun sözleşme yaparak izin almak, söz konusu yayın ve/veya iletimlere ilişkin ödemeleri bu birliklere yapmak ve kullandıkları eser, icra, fonogram ve yapımlara ilişkin listeleri bu birliklere bildirmek zorundadırlar…”. Şeklinde düzenlendiğini, Dosyaya ibraz edilmiş olan … A.Ş. (…) yayın sözleşmesinin kapsamı incelendiğinde; “(Madde.3) Sözleşmenin konusu ve verilen yayın izninin kapsamı, c)Meslek Birlikleri’nin yayın kuruluşuna basit ruhsat niteliğinde verdiği yayın izni; Meslek Birliği repertuvarının TV Yayın istasyonunun programlarında Umuma İletim Hakkı kapsamında kullanılmasıyla sınırlı olup, FSEK’ten ve diğer mevzuattan doğan diğer mali haklan içermemdiği, davacının mali haklarından temsil hakkının ihlal edildiği, ref talebi yönünden tazminat taleplerinin FSEK 68’e dayalı olduğu Yargıtay uygulamalarımız ile de yerleşik hale geldiği üzere bu talebin kabulü halinde taraflar arasında farazi sözleşme ilişkinin kurulduğunun kabulü gerektiği ve ref taleplerinin dinlenemeyeceği anlaşılmakla ref talebinin reddine karar vermek gerektiği, rayiç bedelin tespitine ilişkin taraflar arasında daha önceden yapılmış bir sözleşme, teklif var ise, başka bir deyişle rayiç bedel somuta indirgenmiş ise, rayiç bedelin tespiti taraflar arasındaki sözleşme, teklif vs. ile tespit edileceğini Dava dosyasında bazı edisyon şirketlerinden emsal fiyatlar sunulmuş olmakla beraber, bu şirketlerin toplu eser lisanslama avantajlarından dolayı fiyatlarını düşük tutma inisiyatiflerinin olduğu, her bestekar ve söz yazarının eserinin aynı bedelde olamayacağı değerlendirildiği, Davada olduğu gibi “müzik yarışması” format üzerine kurulu bir TV programında kullanılan müzik eserlerinin rayiç kullanım bedelleri hakkında bir değerlendirme yapmadan önce sektörde genel olarak beste ve şarkı sözü rayiç bedellerine etki eden faktörler üzerine davacı yanın hak sahibi olduğu uzlaşmazlık konusu eserler üzerinden yola çıkarak bir görüş belirtmek uygun olacağı Davalının dosyaya ibraz ettiği makbuzlardan …’e kesilmiş olanın albümle ilgili olduğu, içeriği belirtilmemiş diğer makbuzun ise …’a kesilmiş olup dizi izniyle ilgili olduğu, dolayısıyla iki kullanımda bu tip program kullanımıyla eşdeğer rayiçte olmadığı, Müzik sektöründe bir şarkı sözü veya bestenin rayiç bedelinin ne olması gerektiği konusunda maktu bir fiyat ve kesin bir kriter olmamakla beraber söz konusu bedele etki eden bir takım belli başlı unsurlar yönünden bilirkişiler tarafından yapılan tespitler ve değerlendirmeler ve tüm parametrelerin bir araya getirilmesi sonucu davacı taraf düzeyinde tanınan, şöhreti olan, starlara eser vermiş, hit şarkılar yazmış besteci-söz yazarlarının böyle bir TV programında yayınlanan müzik eserlerinin her bir kullanımı için söz+müzik toplam 1.500-1.800 lira kullanım bedeli olabileceği, buradan yola çıkarak davacı …’ın kullanılan 2 eseri (“…” eseri kullanımlarda tespit edilememiştir.) için 750’şer TL 1 eseri için de 1.500 TL kullanım bedeli talep edebileceği dava konusu programlarda eserleri toplam 15 kez kullanılmış olan davacı tarafın bundan kaynaklı olarak 18.000 TL (onsekizbintürklirası) kullanım bedeli talep edebileceği ve FSEK 68 çerçevesinde bu bedelin 3 katının talep edilebileceği tespit edilmiş olup, tarafları rayiçlere yönelik itirazlarının değerlendirilmesi yönünden ek inceleme yaptırılmış ise de bu noktada bilirkişi heyetinin görüşünün değişmediği, yine ücret noktasında kesin bir tespitin yapılmayacağı, sunulan emsallerin davaya konu kullanımla uyumlu olmadığı, değerlendirme ve tespitlerin dosya kapsamı ile uyumlu olduğu bu noktada taraf itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmış maddi tazminat talebi bu miktar üzerinden kısmen kabulü gerektiği, Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davaya konu “…”, “…”, “…”, “…” isimli parçaların FSEK 3 kapsamında musiki eser oldukları, davacının “…”, “…”, “…” eserlerinde besteci ve “…” isimli eserde ise hem besteci hem de söz yazarı olarak eser sahibi olduğu, her ne kadar … isimli eser yönünden da dava açılmış ise de bu eserin kullanımının ispatlanamadığı, bahse konu diğer eserlerin davalının yapımcılığını üstlendiği yarışma programlarında izinsiz olarak kullanılmasının davacının FSEK 24 de düzenlenen eser sahibinin mali haklarından temsil hakkını ihlal ettiği, eserlerin popülaritesi, davalının kullanım durumu ve teknik bilirkişilerce yukarıda izah olunan diğer parametreler dikkate alınarak belirlenen rayiç üzerinden yapılan hesaplamaya göre davacının haksız kullanım sebebiyle 18.000 TL tazminat talebinde bulunabileceği, FSEK 68 kapsamında değerlendirildiğinde talebinin toplamda 54.000 TL olabileceği anlaşılmakla tazminat talebinin bu miktar üzerinden kısmen kabulü ile talep doğrultusunda 54.000,00 TL’nin 30.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 05/04/2016 tarihinden itibaren, 24.000,00 TL’sinin talep arttırım tarihi olan 01/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş, yine manevi tazminat talebi yönününden FSEK 15 ve kullanımın izinsiz olduğu (bu hususun dahi tek başına manevi tazminat gerektirdiği) dikkate alındığında manevi tazminatın şartlarının oluştuğu, kullanım sayısı, hak ve nesafet, paranın alım gücü ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde 30.000 TL manevi tazminatın yerinde olduğuna kanaat getirilmekle bu miktar üzerinden kısmen kabule karar vermek gerekmiş davanın kısmen kabul kısmen reddi yönünde …” şeklindeki gerekçe ile “Davanın KISMEN KABULÜ ile; davacıya ait eserlerin (…, …, …) davalı tarafa ait “…”, “…” ve “…” isimli programlarda izinsiz kullanımdan kaynaklı davacının FSEK kapsamında mali ve manevi haklarının ihlal edildiğinin tespitine, “…” isimli esere yönelik taleplerin reddine, -Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; (18.000,00×3 hesabı ile) 54.000,00 TL’nin 30.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 05/04/2016 tarihinden itibaren 24.000,00 TL’sinin talep arttırım tarihi olan 01/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, -Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; takdiren 30.000,00 TL’nin dava tarihi olan 05/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikde davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyaya 1 müzik eserinin dizide kullanımı için …’dan alınan net 5000TL ücrete ilişkin ve DMC’den alınan 10.000TL ücrete ilişkin makbuzların sunulduğunu, emsal ücretlerin esas alınması gerektiğini, 1500TL gibi düşük rakamın esas alınamayacağını, FSEK 68 md gereğince davacının kendi eserine ilişkin emsal mevcut olması halinde farazi bedelin değil o emsal bedelin esas alınması gerektiğini, Eserin müzik yarışmasının ana unsur olduğunu, davacının müvekkili eserlerini 15 kez izinsiz kullandığını, 15 x 5000Tl= 75.000TL ve FSEK 68 md gereğince 75.000 x 3 = 225.000TL olarak maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken hükmolunan maddi tazminatın çok düşük kaldığını, Davalının yapımcı olduğu programda jüri üyelerinin 70.000-200.000TL gibi yüksek ücretler ödendiğini, reklam gelirlerinin 4, 5 milyon olduğunu, programın ana unsuru olan eserler için düşük bedel tespit edildiğini, Her bestecinin her eserin rayiç ve emsal bedelinin farklı olacağını, Müzik programında kullanılan eser ile dizide kullanılan eserin kıyaslanmasında müzik programında kullanılan müzik eserlerinin tv dizilerine göre daha yüksek olması gerektiğini, Müvekkiline ait 3 müzik eserinin 15 defa izinsiz kullanımı ve manevi hak ihlali karşısında manevi tazminatın çok düşük olduğunu, 5 eserde ismi hiç yazılmadığından 5 x 15000=75000TL, 7 eserde hatalı yazılması nedeni ile 7 x 2000 =14.000TL, eserlerin 15 kez kullanımı nedeni ile umuma arz şeklini tayin hakkının ihlali nedeni ile 2000 x 15 = 30.000TL olmak üzere 119.000TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımına ilişkin beyanların dikkate alınmadığını , FSEK 70/2 md yollaması ile TBK 72 maddesi gereğince özellikle manevi tazminat yönünden zamanaşımının dolduğunu, Dava konusu 15 şarkının hangi tarihte yayınlandığının raporda yazılmadığını, raporun bu nedenle denetime elverişli olmadığını, Davanın 05.04.2016’da açıldığını, 2 yılı aşan şarkıların dilekçede liste halinde belirtildiğini, 4 yılı geçen şarkılar için manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığını, Davacının soyadını değiştirdiğini, mahkemenin bu hususa da değinmediğini, 2013 yılında soyadını değiştirdiğini, kamuoyunda … soyadı ile tanındığını, … Gazetesinin 10.03.2013 Tarihli haberinde … soyadını değiştirdi şeklinde haberin yer aldığını, … te de 2016 yılından … soyadı ile anıldığını, 15 eserin tamamında ismi belirtilmemiş gibi manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığı gibi, miktarın yüksek olduğunu, MAddi tazminat yönünden emsal bedelin yüksek olduğunu, …’nun sevdan olmasa “…” şarkıları için 750Tl, …’ın … şarkısı için 300TL; …’in … için 750TL, …’in “…” “…” “…” şarkıları için 1000TL belirlendiğine ilişkin mahkeme kararları olduğunu, klasikleşmiş herkesçe bilinen eserler için 500-1000TL arası bedel belirlendiğini, emsal mahkeme kararında ve …’ten gelen yazı cevabında “şarkı Yarışması Bütçeleri” söz + müzik 600Tl olduğunu, yazının rapordan sonra dosyaya girdiğini, İstanbul 4.FSHHM 2015/477 E sayılı dosyada emsallerin 300TL civarı olduğunu, bilirkişilerin somutlaştırma yapmadan bedel belirlediklerini, eserin beğeni ölçüsü dikkate alınması gerekirken raporda sanatsal özelliklere değinildiğini, raporda delillerin değerlendirilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME: Bilirkişiler FSEK Uzmanı …, … Yeni, sektör bilirkişisi teklif hakları uzmanı … raporunda özetle; Davaya konu …, …, … ve … isimli şarkıların sözlerinin melodi ile yarattığı ahenk, sıra bağlılık ve ritim yönüyle hususiyet arz eden FSEK 3 anlamında müzik eseri oldukları, davacının davaya konu “…”,“…”,”…” eserlerinde besteci ve “…” isimli eserde ise hem besteci hem de sözyazarı olarak eser sahibi olduğu, davaya konu olan ve dosyada mübrez USB incelendiğinde davaya konu …, … ve … isimli şarkıların izinsiz kulanıldığı ancak “…” isimli eserin kullanıldığına dair herhangi bir delil olmadığı, davacı eser sahibinin manevi haklarından FSEK 15’te yer alan “eser sahibi olarak belirtilme” hakkının ihlal edilmesi nedeniyle davacının manevi tazminat talebinin yerinde olduğu, manevi tazminatın miktarını tayin hakkının Sayın Mahkemeye ait olacağı, davacının FSEK 68 çerçevesinde davaya konu “…”, “…” “…” isimli eserlerin kullarımına ilişkin olarak davacıdan talep edebileceği telif bedelinin 18.000 TL olabileceği, davacının bu bedelin 3 katını talebe hakkı olabileceği” yolunda görüş bildirmiş ek raporunda görüşlerini tekrarlamışlardır.
GEREKÇE Dava 5846 sayılı FSEK kapsamında tecavüzün tespiti, ref’i, men’i ile FSEK 68.maddesi uyarınca maddi tazminat ve adın belirtilmemesi/hatalı belirtilmesi ve izinsiz umuma arz şeklini tayin hakkının ihlali iddiası ile manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde zamanaşımı itirazının değerlendirilmediğini ileri sürmüştür. 6100 Sayılı HMK’nun yürürlükte olduğu dönemde savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. 6100 Sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihinden sonraki dönemde ilk oturuma kadar zamanaşımı definin ileri sürülmesi ve hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesi mümkün değildir. 6100 Sayılı HMK’nın yürürlüğünden sonra tarafların açık muvafakati olmadığı takdirde iddia ve savunma genişletilemeyeceğinden davacının açık muvafakati olmadığı sürece zamanaşımı savunması dikkate alınamayacaktır (HGK 07.06.2017 tarih, 2016/9-1212E. 2017/1078K. Sayılı ilamı). Somut uyuşmazlıkta davalının cevap dilekçelerinde zamanaşımı savunması bulunmamaktadır. Davalı, rapora karşı beyan dilekçelerinde ve ıslaha karşı beyan dilekçesinde zamanaşımı savunmasını ileri sürmüştür. Bu durumda; manevi tazminat talebi yönünden ve maddi tazminatın dava dilekçesinde yer alan miktarı yönünden zamanaşımı savunması incelenmeyecektir. Ancak davacı, maddi tazminat davasını ıslah etmiş olup; bu yöndeki zamanaşımı itirazı incelendiğinde; davalının beyan ve istinaf dilekçesinde yer verdiği listede 2012 ve 2013 yılında yayınlanan eserler yönünden zamanaşımının dolduğunu ileri sürdüğü; ıslah dilekçesinin 11.11.2019 tarihinde ibraz edildiği, davacının talebinin FSEK 68 maddesine dayandığı, bu durumda taraflar arasında farazi sözleşme ilişkisi kurulacağından TBK 146 md yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olacağı ve zamanaşımının dolmadığı anlaşılmakla ıslaha ilişkin zamanaşımına yönelik istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Her iki taraf, maddi tazminat miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. FSEK m.68/l hükmüne göre; “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir”. Davalı tarafın yapımcısı olduğu … ve … isimli programlarda dava konusu dört eserden üçünün toplam 15 kez seslendirildği, …, … ve … isimli üç eserin ses yarışmasında yarışmacılar tarafından seslendirilmesinin FSEK 25.maddesinde düzenlenen umuma iletim hakkı değil, FSEK 24. Madde de düzenlenen temsil hakkının ihlali niteliğinde bulunduğu, televizyon programında müzik eserinin başka bir kişi tarafından seslendirilebilmesi için eser sahibi yada mirasçılarından izin alınması gerektiği, davalının izin alındığına ilişkin bir savunmasının bulunmadığı görülmekle; davacının temsil hakkının ihlal edildiği ve davalının FSEK 68. Madde gereğince telif tazminatı ödenmesi gerektiğine yönelik mahkeme kararının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı vekili, dilekçesi ekindeki makbuzların dikkate alınması gerektiğini, davalı vekili emsal mahkeme dosyalarının ve …’in cevabi yazısının değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüşler ise de; bilirkişi raporunda edisyon şirketlerinin bildirdikleri emsallerin toplu eser lisanslama avantajından dolayı fiyatların düşük tutulması ve her bestekarın eserinin aynı bedelde olmaması, …’e kesilen makbuzun albümle ilgili olabileceği, içeriğinin belirtilmediği, …’ a kesilen makbuzun ise dizi izni ile ilgili olup iki kullanımın da bu tip program kullanımıyla eşdeğer rayiç olamayacağı, davacının tanınan, starlara eser vermiş, hit şarkılar yazmış besteci söz yazarı olduğu ve bu tip bir programda kullanım bedelinin söz +müzik olarak 1500’er TL şeklinde belirlendiğinin açıklandığı görülmekle raporda taraf delillerinin değerlendirildiği ve belirlenen tutar ve mahkemece hükmedilen maddi tazminatın yerinde olduğu kanaatiyle bu yöndeki taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davalının ve davacının manevi tazminata yönelik istinaf istemine gelince; manevi tazminat belirlenirken her bir eser, ihlal yönünden ayrı ayrı değerlendirme değil, somut olayın özelliklerine göre uygun bir miktar manevi tazminat belirlenmesi gerekir. Dava konusu eserlerin toplam 15 kez seslendirildiği, 5 şarkıda davacının isminin hiç yazılmadığı, 3 şarkıda isminin … olarak yazıldığı, 7 şarkıda ise soyadının … olarak yazıldığı, eser sahibinin toplumda bilinen adı ile yahut ad ve soyad ile belirtilmesi yeterli ise de bir kısım eserlerde davacının ismi hiç belirtilmediği, izinsiz umama arz edilmesi ve adın belirtilmemesi ile manevi tazminat talebinin neticeten kısmen kabulü ve takdir olunan tazminat miktarı yerinde olup manevi tazminata yönelik istinaf istemlerinin de reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenle usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı ve davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı ve davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, Davalıdan alınması gereken 5738,04 TL harçtan, peşin alınan 1435,00TL ve 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4248,64TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/11/2022