Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1872 E. 2022/1637 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1872 Esas
KARAR NO: 2022/1637
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2020
NUMARASI: 2019/72 2020/102
İSTANBUL 16.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN 2017/426 E SAYILI BİRLEŞEN DOSYASINDA
DAVALARIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo senedinden kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davacının Türkiye’den tekstil ürünleri alarak memleketine götürüp satmakta ve geçimini temin ettiğini, bazen de döviz alım satımı yaptığını, Kapalı Çarşı’da bulunan ve …’de çalışan davalı ile tanıştığını, davalının davacıyı bundan sonra döviz alımlarını bizden yapınız diyerek dükkanına davet ettiğini, davacının da bu tanışmadan sonra orada döviz aldığını, daha sonra davalının yeni ofis açtığını kendisiyle ticaret yapılırsa iyi paralar kazanılacağını belirtilerek bir çok yabancı uyruklu kişiden paralar aldığını, davacıdan 07/07/2017 tarihinde 30.000 Amerikan doları, 15/07/2017 tarihinde 20.000 Amerikan doları aldığını, davacının paraların akibetini sorduğun da davalı … ile … tarafından silah ile tehdit edildiğini, korkan davacıdan 07/08/2017 tarihinde 50.000 Amerikan doları ile 17/08/2017 tarihinde 10.000 Amerikan doları daha para aldıklarını, bundan sonrada 30/08/2017 tarihinde 138.600 Amerikan doları daha para istediğini, davacının bir daha para vermeyeceğini, artık para edecek hiçbirşeyi kalmadığını belirtince de davalı, davacıya ait bulunan Küçükçekmece adresinde bulunan dairesinin tapusunu istediklerini ve ayrıca 58.600 dolar meblağlı bir senet ile boş bir senet daha imzalattıklarını, tüm bu imzaların davacının başına silah dayanarak cebir ve tehdit yoluyla attırıldığından bahisle tehdit ve korku ile imzalattırılan senetlerden dolayı davacının herhangi bir borcunun bulunmadığının tespiti ile düzenlenen senetlerin irade fesadı nedeni ile iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Türkiye’den tekstil ürünleri alarak memleketine satmakta ve geçimini sağladığını, bazen de döviz alım satımı yaptığını, müvekkil tarafından davalı yanın ve arkadaşlarının uygulamış olduğu cebir ve tehdit sonucu imzaladığı iki senet olduğunu, beyan etmesi üzerine öncelikle 58.611 USD meblağlı senet ile boş olarak imzalatıldığını, 30/08/2017 tarihinde senet imzalatılan müvekkilinin olaydan bir gün sonra karakola giderek şikayette bulunduğunu, tercümansız ifade eksikliğinden dolayı İstanbul CBS’nin 2017/127019 hazırlık nolu dosyası ile şikayette bulunduğunu, yine müvekkili davacıya İstanbul … İcra Müdürlüğünce düzenlenen … esas sayılı takip dosyasından ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrinin dayanağının 80.000,00 USD, borçlusu …li olan senet olduğunu, borçlular tarafından müvekkili davacıya silah tehdidi altında boş olarak imzalatılan senet olduğunu, senedin alacaklı tarafından doldurulduğunu, senedin iptali için İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/428 Esas sayılı dosyasında menfi tespit davasının ikame edildiğini, bu dava ile birlikte görülmesi gerektiğini bahisle birleştirilmesi gerektiğini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalıya borçlu olduğunu karakol ifadesinde ve savcılık şikayet dilekçesinde ikrar ettiğini ancak buna rağmen davalı hakkında menfi tespit davası açmasının kötü niyet göstergesi olduğunu, davalının alacağının kıymetli evraka dayandığını, 31.08.2017 tarihli ifadesinde müvekkilinden şikayetçi dahi olmadığını, davacının emniyet ifadesinde belirttiği üzere borsa oyanayarak döviz alım satımı yaparak para kazanan biri olduğunu, müvekkilinin dah aönce çalıştığı … işyerinin müşterisi olduğunu, müvekkilinin 6-7 ay önce kendi işyerini kurduğunu, davacının da kendisi ile çalışmka iztediğini beyan ettiğini, müvekkilinin debunun üzerine 6 ay öncesine kadar davacı ile iş yaptığını ve davacının 188.611 dolar borçlandığını, 50.000Doları nakit ödediğini, kalan kısmı halen ödemediğini, taşınmazı devrebileceğini söylediğini, ancak tapunun kapalı olması nedeni ile hiçbir cebir baskı altında olmadan 80.000USD ve 58.611USD bedelli senetleri imzalayarak teminat olarak müvekkiline verdiğini, ancak ertesi gün anlaşmaya riayet etmeyerek taşınmazı cüzi bir bedelle üçüncü kişiye devrettiğini, bu nedenle takip başlatıldığını, haksız ve kötü niyetli surette ikame edilen esas ve birleşen dava dosyasındaki taleplerin reddine, birleşen davaların ayrılmasına, esas davanın 58.611-TL bedel üzerinden görülmesini davacının sonradan yatırmış olduğu 2.591,20-TL harcın ve sunduğu dilekçenin ıslah işlemi olarak kabul edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; birleşen davaların ayrılmasını, müvekkilinin İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/426 esas sayılı dosyasında davalı olmadığını, davacı bu davada 58.611,00-TL olarak dava dilekçesinden belirttiğinden davacının sonradan ikmal etmiş olduğu 2.591,20-TL harcın ıslah işlemi olarak kabul edilmesini, müvekkilinin davacıdan herhangi bir alacağı olmadığı gibi davaya borcu bulunmadığını, takibin diğer alacaklısı diğer davalı … olduğunu, müvekkilinin haksız olarak şikayetçi olunduğunu, diğer davalı …’nın ve vekilinin ifadesinde senet düzenlenirken …’in olmadığını, birleşen davaların ayrılmasını, esas davanın 58.611,00-TL bedel üzerinden görülmesine, 2.591,00-TL harcın ıslah işlemi olarak görülmesini, davacıya kötüniyet tazminatı hükmedilmesine, esas ve birleşen dava dosyasındaki taleplerin reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; birleşen davaların ayrılmasını, müvekkilinin İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/426 esas sayılı dosyasında davalı olmadığını, davacı bu davada 58.611,00-TL olarak dava dilekçesinden belirttiğinden davacının sonradan ikmal etmiş olduğu 2.591,20-TL harcın ıslah işlemi olarak kabul edilmesini, müvekkilinin davacıdan herhangi bir alacağı olmadığı gibi davaya borcu bulunmadığını, takibin diğer alacaklısı diğer davalı … olduğunu, müvekkilinden haksız olarak şikayetçi olunduğunu, diğer davalı …’nın ve vekilinin ifadesinde senet düzenlenirken …’in olmadığını beyanla birleşen davaların ayrılmasına, esas davanın 58.611,00-TL bedel üzerinden görülmesine, 2.591,00-TL harcın ıslah işlemi olarak görülmesini, davacıya kötüniyet tazminatı hükmedilmesine, esas ve birleşen dava dosyasındaki taleplerin reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. Davacı tehditle kendisine bono imzalatıldığı iddiasını tanık dahil her türlü delil ile ispat edebilir. Mahkememizce bu kapsamda davacı vekiline 1. Celse 1 nolu ara karar ile tanık listesini sunmak üzere 2 hafta kesin süre verilmiş, sunulmadığı halde tanık dinletme talebinden vazgeçmiş sayılacağı ihtar edilmiştir. Davacı vekili süresi içerisinde ve celse arasında tanık listesi sunmamış, mahkememizin 2. Celsesinde tanık listesi sunmuş, davalı süresinde sunulmayan tanık listesine muvafakat etmediğini bildirmesi üzerine davalının süresinde sunulmayan tanıklarını dinletme talebi reddedilmiştir. Mahkememizce tüm deliller toplanmış, soruşturma dosyası getirtilerek incelenmiştir. Ancak davacının ileri sürdüğü iddiaların varlığını ispat yükü altında olduğu, davacı senedin cebir ve şiddet altında zorla alındığını iddia etmiş olmasına rağmen bu iddiasını ispat edemediği, soruşturma kapsamının incelenmesinde de kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. Davacı davasını ispat edememiş olup konusu suç teşkil eden iddialarla ilgili yemin teklif edilemeyeceğinden davacıya yemin delili hatırlatılmamıştır. Bilindiği üzere menfi tespit davalarında davalı, davalıdan alacak talebinde bulunan veya bulunabilecek durumda olan kimsedir. Kambiyo senedinin cirosu halinde ciranta ve hamile karşı bu dava açılabilir. Somut olayda, asıl davada davalı … ve … ‘in dava konosu bonoda ciranta ve hamil olmadığı görülmektedir. Bu halde işbu davalıların dava konusu bono nedeniyle davalıya başvuramayacaklarından pasif husumet yokluğundan reddine, asıl ve birleşen dava davalısı … yönünden ise ayrıntılı açıklandığı üzere davacı davasını kanıtlayamadığından esastan davanın reddinE, mahkememizce verilen tedbir bulunmadığı bu nedenle yukarıda belirtilen yasa hükmündeki koşulların oluşmadığı anlaşıldığından talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin ispat için delil bildirilmediği ve iddianın ispatlanmadığına ilişkin gerekçeye yer vererek kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin savcılık dosyasına dayalı red gerekçesinin yerinde olmadığını, nihai kararın heyet olarak verilmesi gerekirken tek hakim tarafından karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davaya konu bonoların geçerli bir borç ilişkisine dayanmadığını, müvekkilinin iradesi dışında boş olarak kendisinden alındığını, zorunlu şekil unsurlarının sonradan tamamlandığını, miktarın istenildiği gibi yazıldığını, tanzim ve ödeme tarihi arasında 4 gün gibi kısa bir süre olmasının bu iddiayı doğruladığını, bu miktarda borcun kısa sürede ödenmesi ticari teamüllere aykırı olduğunu, senetlerde malen kaydı olduğundan döviz alım satıma yapan davalının alacağını defter ve muhasebe kayıtlarına göre kanıtlaması gerektiğini, basiretli tacir olarak alacakların defter kayıtlarına yazılması gerektiğini, ispat yükünün davalıda olduğunu, İspat yükünün davalıda olması, iradesine fesat karıştırılması, müvekkilinin yabancı uyruklu olması nedeni ile savcılık soruşturma dosyasında durumunu yeterince anlatamaması, dosyanın mevcut haliyle ile haklılığın ortada olduğu dikkate alınarak istinaf isteminin kabulü ile kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü talep etmiştir. Davacı vekili istinaf süresinden sonra dosyaya beyan dilekçesi sunarak; önceki beyanlarını tekrarla müvekkili yabancı olduğu için Türkçe olarak kendini yeterince ifade edemediğini, senetlerin baskı ile zorla imzalatıldığını, müvekkilinin hak arama hürriyetinin ihlal edildiğinin, eksik inceleme ile karar verildiğini, tanıkların dinlenilmesi gerektiğini, döviz alım satımı yapan davacının kayıtları incelenmeden bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin asıl ve birleşen davanın reddi kararı ile birlikte müvekkili lehine nisbi vekalet ücretine hükmetmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmetmesinin yerinde olmadığını belirterek kararın vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME: Asıl dava konusu senedin incelenmesinde; keşidecisinin davacı … olduğu, lehtarının davalı … olduğu, bedelinin 58.611-USD olduğu, düzenleme tarihinin 30/08/2017, ödeme tarihinin 05/10/2017 olduğu, malen kaydı olduğu görülmüştür. Birleşen dava konusu senedin incelenmesinde; keşidecisinin davacı … olduğu, lehtarının davalı … olduğu, bedelinin 80.000-USD olduğu, düzenleme tarihinin 30/08/2017, ödeme tarihinin 05/09/2017 olduğu, malen kaydı olduğu görülmüştür. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esaslı dosyasının incelenmesinde 80.000,00-USD asıl alacak, 255,12-USD işlemiş faiz, 240,00-USD komisyon olmak üzere toplam 80.495,12-USD alacağın tahsili talebi ile davalı … tarafından davacı aleyhine takip başlatılmıştır. İstanbul C.Başsavcılığının 2017/127019 nolu soruşturma dosyasının incelenmesinde; şikayetçinin davacı olduğu, şüphelilerin asıl dosya davalılarının olduğu, Kovuşturmaya Yer Olmadığı kararı verildiği, karara itiraz edildiği, İstanbul 9. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2018/1035 D.iş sayılı kararı ile talebin reddine karar verildiği görülmüştür. İstanbul C.Başsavcılığının 2017/186150 nolu soruşturma dosyasının incelenmesinde; şikayetçinin davacı olduğu, şüphelilerin asıl dosya davalılarından … ve … olduğu, suçun tehdit olduğu, Kovuşturmaya Yer Olmadığı kararı verildiği, karara itiraz edildiği, İstanbul 11. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2018/1573 D.iş sayılı kararı ile talebin reddine karar verildiği görülmüştür. Davacının 31.08.2017 Tarihli kolluk ifadesi; “… yeteri kadar Türkçe bildiğim için ifademi tercüman talep etmeden tek başıma vermek istiyorum. … isimli şahsı yaklaşık 5-6 aydır tanırım, kendisi ile ortak arkadaş vasıtası ile tanıştık, ben Borsa oynayarak para kazanıyorum. …le birlikte borsa işyerine girdik, borsada …’e 138600 Dolar borçlandım, 30.08.2017 günü saat 2 sıralarında … e olan borcum karşılığında Küçükçekmece İstanbul’da bulunan evimin tapusunu vermek için ikimizin de ortak arkadaşı …nın işyerinde buluştuk, … in yanında … olduğunu öğrendiğim kişi bulunuyordu, … e olan borcum için param olmadığını söyledim, fakat … belindeki silahı başıma dayadı ve paramı vereceksin dedi ve sonrasında silahı … aldı, parayı vereceksin diye tehdit etti, silahı bir süre birbirlerine vererek ellerinde gezdirdiler, … bana evin bedelini 80.000dolara sayacağını, kalan 58611 USD için senet düzenleyeceğini söyledi, korktuğum için senede imza attım, ben senedi imzalarken kimse başıma silah tutmuyordu, olaya … ile … nın çalışanları … ve … şahittir, ayrıca olay yerinde … de bulunuyordu…” şeklindedir.
GEREKÇE: Davacı, asıl ve birleşen davaya konu bonoların zorla imzalatıldığını iddia ederek menfi tespit talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince asıl davada; davalı … yönünden davanın esastan reddine, davalılar … ve … yönünden pasif husumet yokluğundan reddine; birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalılardan … vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin usule ilişkin istinaf istemi; davanın heyet olarak karara bağlanması gerekirken tek hakimli olarak karar verilmesinin hatalı olduğu iddiasına ilişkindir. Asıl dava değeri 210.243,00TL; birleşen dava değeri ise, 285.280,00TL’dir. Her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilir. Asıl ve birleşen davalar hakkında birleştirme kararı verilmiş ise de; davalar ayrı dava değeri olma özelliklerini koruduklarından her iki davanın ayrı ayrı değeri itibarı ile uyuşmazlığın tek hakimli olarak karara bağlanmasında usule aykırılık bulunmamaktadır.Davacı, asıl ve birleşen davaya konu bonoların cebir ve tehdit ile alındığını ileri sürmüştür. Somut uyuşmazlıkta; iddia kapsamına göre ispat yükü davalıda değil davacıdadır. Dosyada mevcut delil durumu, davacının “yeteri kadar Türkçe bildiğini ve tercüman talep etmediğini” beyan ettiği kolluk ifadesi, kovuşturmaya yer olmadığı kararları, soruşturma aşamasında dinlenen görgü sahibi tanık ifadeleri dikkate alındığında davacı bu yöndeki iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi yerindedir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde tanık dinlenmemesine ilişkin herhangi bir istinaf sebebi ileri sürmemiş, istinaf süresinden sonra sunduğu ek beyan dilekçesinde ise; bu hususa değinmiştir. İstinaf aşamasında HMK 355.maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı ve kamu düzeni dikkate alınarak inceleme yapılacağı gibi davacının kesin süre içinde tanıklarını ve tanık adreslerini bildirmediği de dikkate alındığında davacının istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.Davalı … vekilinin istinaf istemi asıl ve birleşen davada maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğuna ilişkindir. Asıl ve birleşen dava nisbi harca tabi olup davacı tarafça nisbi harçlar tamamlanmış olmakla davanın esastan reddi kararı ile birlikte harçlandırılan değer üzerinden AAÜT gereğince nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmetmesi yerinde görülmemiştir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, Dairemizce kazanılmış haklar korunarak yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, – 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/72Esas, 2020/102 Karar sayılı, 03.02.2020 Tarihli kararının KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, 3- A.Asıl davada davanın davalı … yönünden REDDİNE, diğer davalılar … ve … yönünden pasif husumet yokluğundan, REDDİNE – Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 80,70-TL ilam harcından peşin alınan 1.000,93-TL’nin mahsubu ile fazla alınan 920,23-TL ilam harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, – Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 32.434,02TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, – Davalılar … ile … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4.maddesine göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, -Davalılar tarafından yapılan 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine; B.Birleşen Davanın REDDİNE, -Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 80,70TL ilam harcından peşin alınan 4.871,87-TL’nin mahsubu ile fazla alınan 4.791,17-TL ilam harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, -Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 42.939,20TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’ya verilmesine, – Her iki davada yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, C-Davalıların kötü niyet tazminatının asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı reddine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı … tarafından yatırılan 54,40’ar TL istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, -İstinaf yargılaması için asıl ve birleşen dosya için davalı … tarafından yapılan 148,60 TL ve 148,60TL istinaf yoluna başvurma harcı ki toplam; 297,20 TL’nin davacıdan alınıp davalı …’ya verilmesine, -Davacıdan alınması gereken 80,70’er Tl (161,40TL) istinaf karar harcından peşin alınan 54,40TL ve 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, -Davacı tarafından yapılan istinaf masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 07/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.