Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1865 E. 2022/1740 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1865 Esas
KARAR NO: 2022/1740
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI: 2018/307 2020/149
DAVANIN KONUSU: Markaya Tecavüzün, Haksız rekabetin Ref’i, Önlenmesi
KARAR TARİHİ: 20/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uzun yıllardır her türlü sınai ticari ve endüstriyel ürünlerin ithalat ve ihracatıyla faaliyet gösterdiğini, aynı zamanda ürünlerinin sanal ve elektronik ortamlar üzerinden ticaritini yapdığını, “…” markasını TPE nezdinde 08.04.2013 tarih ve … tescil numarası ile tescil ettirdiğini, “…” markalı ürünlerinin satışını aktif bir şekilde yaptığını, davalı şirketin müvekkili şirket ve markaları ile ilgili olaraık www…com internet sitesi üzerinden haksız rekabet oluşturan işlem ve eylemlerde bulunduğunu, www..com isimli sitede müvekkilinin kurumsal üyeliğinin bulunmadığını ancak davalının birlikte çalışıyormuş izlenimi yaratarak müvekkilinin markasına yer verdiğini ve bu markanın altında müvekkili firma ve ürünlerine karşı yapılan haksız, yanıltıcı ve gerçeğe aykarı yorumları hiç araştırmadan sitede yayınladığını, tüketicilerin ücretsiz bir şekilde yorum ve şikayetlerini yaptıkları platformda , müvekkilinin yorumlara ve şikayetlere cevap verebilmesi için ücret ödemesi gerektiğini ve şikayetlere cevap verip çözüme kavuştursa dahi davalıya yapılan şikayetlerin silinmediğni ve yayınlanmaya devam ettiğini, bu durumun TTM.55/a-2 gereği müvekkili aleyhine haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkilinin markasının arama motorunda yazıldığında bu şikayetlerin potansiyel müşterilerinin önüne geilidğini, ticaret kültüründe “müşteri her daim haklıdır” felsefesinin hakim olduğunu, müşteri memnuniyetinin bir çok firmanın yükselmesinde en önemli etken olduğu gibi olumsuz yorumlarında ticari itibarın zedelenmesinde en böyük etken olduğunu, müvekkiline yönelik yapılan asılsız yorumların ihtarlara rağmen araştırılmadan yayınlanmasının ve kalldırılmamasının müvekkilinin ticari itibarını zedelediğini ve haksız rekabet oluşturduğundan bahisle, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tedbiren durdurularak, tedbiren www…com sitesindeki müvekkili ve müvekkili marka hakkındaki şikayetlerin kaldırılmasına ve davalı eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır. Davacı vekili önincelemeden önce 04.03.2019 tarihli dilekçesinde ise; davalının eyleminin markasına tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek markaya tecavüz,haksız rekabetin meni, tespiti, yoksun kalınan karın tazmini talebinde bulunmuş, ayrıca harç yatırmamıştır. Davacı vekilinin dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiş, davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait “www…com” internet sitesinin 2001 yılında kurulduğunu, kurulduğu tarihten itibaren birçok tüketici açısından vazgeçilmez bir hak arama platformu haline geldiğini, çağa uygun ve şeffaaf bir hizmet sunduğunu, “www…com” sitesinin en önemli özelliğnin tüm kişi ve kurumlara eşit uzaklıkta olduğunu, hiçbir şekilde taraf tutmadan, şeffaf bir şekilde faaliyetlerini yürüttüğünü bu yönü ile alanında lider olduğunu, platformda içeriklerin tamamen üye kullanıcılar tarafından oluşturulduğunu, müvekkili şirket tarafından bu çeriklerin firma aleyhine olacak şekilde hiçbir surette müdahale edilmediğini, ancak hukuka ve ahlaka uygun olmayan içeriklerin çıkarıldığını ve yayınlanmadığını, platformda tüketiciler tarafından yapılan şikayetlerin , üye olan/olmayan ayırımı yapılmadan yayınlandığını, cevap hakkınında aynı şekilde üye olan/olmayan ayırımı yapılmadan ücretsiz olarak tanındığını, müvekkiline ait “www…com” adli internet sitesinin Yer/Hizmet Sağlayıcı fonksiyonunu yürüttüğünü, iş bu davanın muhataplarının içeriği oluşturan şikayet sahipleri olduğunu, dolayısıyla pasip husumet yokluğu olduğunu ve davanın usulden reddinin gerektiğini, ayrıca müvekkiline ait internet sitesinde davacı tarafın markasının markasal kullanımından bahsedilemeyeceğini, “…” ibaresinin tüketicinin sorununu dile getirmek için zorunlu olarak kullanıldığını, marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceğini, davacının dilekçesinde belirttiği arama motorlarında çıkan sonuçların müvekkili ile bir ilgisinin bulunmadığını, davacıya cevap hakkının tanınmadığı, kurumsal üyelik ve ücret karşılığı olduğu iddiasının doğru olmadığını, kurumsal üyeliğin firmaların cevap hakkını kullanmaları ile ilgisinin bulunmadığını , müvekkilinin tüketici tarafından yapılan şikayetleri sadece yayınladığını, içeriklerinden sorumlu olmadığını, dolayısıyla haksız rekabet şartlarının da oluşmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda bilirkişi raporundaki ;davalının web sitesindeki kullanımlarının “ticari etki” yaratabilecek nitelikte olmadığı, markaya alternatif sunmadığı ve markanın kapsamındaki mal/hizmetlerle ilgili bir faaliyeti olmadığı, markanın şikayetlerin ifade edilebilmesi amaçlı kullanımının ifade özgürlüğü sınıfları içinde olduğu kanaatine varıldığından marka ihlali olmadığı … hakkındaki şikayetler incelendiğinde şikayetlerin kargonun geç gelmesi, diyet ürünlerinin tadının kötü olması, diyet ürünlerinin arzu edilen kiloyu verdirmemesi gibi noktalarda toplandığı, şikayetlerden üslup olarak hakaret içeren veya incitici, markanın itibarını zedeleyici içerikte olan tespit edilemediği, Davacının bir yer sağlayıcı olduğunu, Telekomünikasyon Kurumu Tarafından Erişim Sağlayıcılara Ve Yer Sağlayıcılara Faaliyet Belgesi Verilmesine İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik m. 15/3’e göre; Erişim sağlayıcı, kendisi aracılığıyla erişilen bilgilerin içeriklerinin hukuka aykırı olup olmadıklarını ve sorumluluğu gerektirip gerektirmediğini kontrol etmekle yükümlü olmadığı, hakaret içerdiği öne sürülen içeriklerden yer sağlayıcı olan davalı değil içerikleri yazan “içerik sağlayıcı kişiler” sorumlu olacağı, somut olayda haksız rekabetin şartlarının bulunmadığı..” şeklindeki tespitlere yer verilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Eksik inceleme ile karar verildiğini, Müvekkilinin kurumsal üyeliği bulunmamasına rağmen davalının müvekkili markasını haksız ve hukuka aykırı şekilde kullandığını ve haksız, gerçeğe aykırı, yanıltıcı haberler hakkında hiçbir araştırma yapmadan sitede yayınladığını, Sİtede cevap hakkının kullanılması için ücret talep edilmekte olduğunu, delillerin sunulduğunu, çözüme kavuşan şikayetler de kaldırılmadığından şikayetlerin arttığını, davalının üyelik için bedel isteyerek gelir elde etmekte olduğunu, yorumların birçoğunun müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin itibar kaybına, zarara uğradığını, eylemlerin sonlandırılması gerektiğini, Müvekkilinin üyeliği olmamasına rağmen internet sitesinde haksız ve hukuka aykırı olarak kullanılmakta olduğunu, Mahkemenin gerekçesindeki sayılan markaların somut olay ile benzerliği olmadığını, Haksız rekabet koşullarının oluştuğunu, Davalının yer sağlayıcı olduğu ve bu nedenle sorumlu olmayacağı yönündeki tespitinin de hatalı olduğunu, … sitesinin kuruluş amacının doğrudan markalara yönelik şikayetlerin yayınlanmasıyla tüketicilere markalar hakkında izlenim oluşturmak ve onları yönlendirmek olduğunu, Şİkayetlere cevap verebilmek için para talep edilmekte olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Bilirkişi raporunda; markanın ticari gelir elde etme, marka itibarına kaynak göstrme fonksiyonuna zarar vermeden eleştiri amacı ile markanın kullanıldığının, kullanımın ticari etki yaratacak nitelikte olmadığı, ifade özgürlüğü sınırları içinde kaldığı, Davacının … markası yönünden kurumsal bir üyelik yapılamdığı, ilgili linke tıklandığında “cep telefonu, e-posta ” gibi bilgilerin verilmesi ile üye olunabildiğinin görüldüğü, Davalının yer sağlayıcı olup yayınlanan içeriklerin hakaret içerdiği mne sürülenler yönünden içerik sahibinin sorumlu olacağı, haksız rekabetin koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir.
GEREKÇE Davacı … markasının www…com sitesinde haksız olarak kullanıldığını, müvekkili şirketi hakkındaki şikayetlerin gerçeği yansıtmadığını, şikayetlere cevap verilmek istendiğinde davalı tarafça üye olunmasının istendiği, para karşılığı cevap hakkı tanındığını, bu durumun TTK 55/a-2 maddesi gereğince haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacı www…com sitesinde müvekkili markası hakkındaki şikayetlere cevap verilebilmesi için üye olunması gerektiğini, ancak üyelik için ücret istendiğini ileri sürmüş ise de, kendisinden ücret talep edildiğine ilişkin herhangi bir delil sunmamış, bilirkişiler de raporunda “cep telefonu, e-posta ” gibi bilgilerin verilmesi ile üye olunabildiği yönünde tespite yer vermiş olmakla davacı bu yöndeki iddiasını ispatlayamamıştır. Şikayet, eleştiri ve ifade özgürlüğü hakkı Anayasal haklardan olmakla birlikte bu hakkın, TMK ile korunan kişilik hakkına saldırı olmaksızın kullanılması gerekmektedir. Davalı, yer sağlayıcı olup davalı tarafça “www…com” sitesinde tüketiciler tarafından bildirilen muhtelif şikayetlerin yayınlanması haksız rekabet olarak nitelendirilemeyecektir. Bununla birlikte davacı markasının haksız olarak kullanıldığını ileri sürmüş ise de; markanın ticari etki yaratacak şekilde kullanımının söz konusu olmadığı, davalıya ait internet sitesinde müşterilerin şikayetlerine yer verildiği, bu anlamda davacıya ait markanın davalıya ait internet sitesindeki şikayetlere konu edilmesinin marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği dikkate alındığında davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70-TL harçtan, peşin yatırılan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 20/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.