Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1860 E. 2020/1756 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1860 Esas
KARAR NO : 2020/1756
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2020
NUMARASI : 2020/8 2020/165
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 21/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili bankanın Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından İİK’nun 89.maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamelerinin usulsüz olması nedeniyle borçlu olmadığının ve dosya borçlusuna herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 16/07/2019 tarihinde verilen 2019/335 Esas, 2019/815 Karar sayılı ilam ile davanın arabuluculuğa tabi davalardan olduğu, dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı taraf vekillerinin istinaf ettiği görülmüştür. Dairemizce 08/11/2019 tarihli 2019/2520 Esas, 2019/2418 Karar sayılı ilam ile menfi tespit davalarının alacak davası olarak nitelendirilemeyeceği, dolayısıyla dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi kararının doğru olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine iadesine, bu aşamada davalı vekilinin istinaf talebinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş, karar sonrası mahkemece yapılan yargılamada davanın İİK’nun 89.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davası olduğu, İstanbul BAM 16.Hukuk ve Yargıtay 19.Hukuk Daireleri’nin uygulamasında bu tür davaların genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçeleriyle davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin, davalının tacir olup olmadığını araştırmadığını, müvekkili bankanın tacir olduğunu, huzurdaki davanın mutlak ticari davalardan olduğunu, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2019/1500 Esas sayılı ilamının da bu yönde olduğunu, görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 89.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık bu davalarda görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğuna ilişkindir. Eldeki dava İİK’nun 89.maddesine göre açılmış olup davacı takipte haciz ihbarnamelerinin gönderildiği üçüncü kişinin, takip borçlusuna borçlu olmadığını ispatla yükümlü olduğu özel bir menfi tespit davasıdır. Davanın koşulları İİK’nun 89/3 maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nun 89/3 maddesi gereği açılan menfi tespit davasında maddenin yer aldığı İİK’da yine aynı yasada düzenlenen iflas ve iflas erteleme davalarının aksine (madde 154 ve 179) özel bir düzenlemeye yer verilmemiş olup genel kurallara göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir. 6100 Sayılı HMK’nun 2/1 maddesinde mal varlığına ilişkin davalarla şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Yine 2/2 maddesi uyarınca HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevli kabul edilmiştir. Bunun yanı sıra bir kısım kanunlarda da özel mahkemelerin görevli olduğuna ilişkin düzenlemeler mevcuttur. Örneğin 6102 Sayılı TTK’nun 5.maddesinde ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz işlerin ticaret mahkemelerinde görüleceği hükme bağlanmıştır. 6102 Sayılı TTK’da 6335 Sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonucu asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Bu nedenle asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. 6100 Sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca göreve ilişkin düzenleme kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerekir. Asıl olan bir davanın genel mahkemelerde görülmesidir. Özel mahkemede bakılacağına dair özel bir kanun hükmü bulunmayan her dava genel mahkemelerde görülmelidir. Somut dava bakımından yapılan incelemede ise, dava konusu takip dosyasında davalı takip alacaklısı tarafından dava dışı takip borçlusu aleyhine kambiyo senedine dayalı olarak icra takibi başlatıldığı ve davacıya takip dosyasından İİK’nun 89/1 ve 89/2 maddeleri uyarınca haciz ihbarnamelerinin gönderildiği görülmüş olup davacı borçlu olmadığı iddiasıyla İİK’nun 89/3 maddesi uyarınca eldeki davayı açmıştır. Görüldüğü üzere davanın tarafları arasında doğrudan bir hukuki ilişki bulunmamaktadır. Davalı alacaklı ile dava dışı takip borçlusu arasında bir ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. İİK’nun 89/3 maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasında davacı ile davalı takip alacaklısı arasında doğrudan ticari ilişki bulunmadığından TTK’nın 4.maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari davadan söz edilemeyecektir. Bu itibarla davanın HMK’nın 2.maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Nitekim mahkemece de bu şekilde karar verilmiş olup verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/10/2020