Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1850 E. 2022/1635 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1850 Esas
KARAR NO: 2022/1635
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/06/2020
NUMARASI: 2016/547 2020/288
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın elindeki bonoya dayanarak müvekkil hakkında İst. And….İcra Md. … E. sayılı dosyasıyla takip başlattığını, müvekkil davacının takip dayanağı bonoların bedellerini ödemiş olduğunu, ödemeye rağmen davalının bonoları müvekkiline teslim etmediğini, davalının işbu bonoları bedelsiz kullanmasından dolayı İst. And. 63.Asliye Ceza mahkemesi 2014/683 E. 2015/1504 K. Sayılı dosyasından 6 ay hapis cezası aldığını ve kararın kesinleştiğini, bahse konu senede dayalı olarak önce müvekkilin evine hacze gelindiğini ve malların haczedileceğinin söylendiğini, çocuklarının önünde haciz yapılmaması için müvekkili davacının olmayan borcu ödeme taahhüdünde bulunduğunu ve taahhüdü ihlal suçuna muhatap olmamak içinde icra takibine konu tutarı borcu olmamasına rağmen ikinci kez ödemek zorunda kaldığını iddia ederek, müvekkili davacının davalıya İst. And. …İcra Md. … E. sayılı dosyasından borcu olmadığının tespitine, takibin durdurulmasına, takibin durdurulması hususunda teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkili davacının İstanbul And. …İcra Md. … E. Sayılı dosyasıyla ve haricen fazla ödediği 18.000,00 TL’ nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul And. …İcra Md. … E. sayılı icra takibinin konusunun 50.000 TL’ lik bononun 22.000 TL’ lik kısmına ilişkin olup, bu bedel müvekkili tarafından tahsil edilemediği gerekçesiyle takibe konulduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafça senet bedelinin tamamının ödendiği iddia edilse de dava dilekçesinde elden ödendiği iddia edilen 24.000 TL’ lik kısma ilişkin bir ödeme belgesinin sunulmamış olduğunu, bu durumda ispat olunamayan bu savın soyut bir iddiadan öteye geçemeyeceğinin aşikar olduğunu, elden ödemeyi bizzat yaptığı iddia olunan kişi … iken, …’ nın duyumdan ileri gitmeyen ifadesinin dava dilekçesine kopyalanıp, yapıştırılmasının nedenini anlayamadıklarını, davalı tarafın her ne kadar 63. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanmış dosyayı kendisine dayanak kabul edip hukuki hamlesini bu dosya üzerinden şekillendirmişse de söz konusu dosyada ihtilaf konusunun 24.000 TL’nin ödenmemiş olduğu gerçeğinin lehlerine olacak şekilde ilgili mahkeme hakimi tarafından ortaya konduğunu, 63. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş olan haksız karara karşın Kanun Yollarına başvurmayışlarının temel nedeninin hali hazırda devam eden icra takibiyle alakalı hiç bir duraksamaya dahi neden olmayacak olması olduğunu, ancak davacı tarafın mezkur takip başlangıcından beri ilk etapta menfi tespit davası açması gerekirken dosyaya bir kısım ödemeler yapması ve aslı astarı olmayan ceza davalarıyla yargıyı oyalamış olmasının kötü niyetten başka bir izahı bulunmadığını, davacının borcu olmadığını iddia ettiği bir para için İst And. 8.İcra Ceza Mahkemesi 2015/399 E. sayılı dosyası 04/05/2016 tarihli celsesinde alınan savunmasında, “Ödeyemedim, ödemek istedim, ancak ödeyemedim..” ifadesini kullanmasının borcunu zımnen kabul ettiği, fakat ödeme konusunda güçlük yaşadığının bir göstergesi olduğunu savunarak, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve hükme kısmen esas alınan ek bilirkişi raporundaki tespitler kapsamında, davacı tarafından gayrimenkul satış bedelinin bir kısmının tediyesi amacıyla 14.07.2011 düzenleme, 30.09.2013 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli bononun düzenlenerek davalıya verildiği, davalının söz konusu bonunun 22.000,00 TL tutarındaki kısmının ödenmediği iddiasıyla davacı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, anılan icra dosyasında 17.06.2015 tarihli haciz tutanağında haciz esnasında davacı borçlunun borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunduğu daha sonra 10.11.2015 tarihinde davalı alacaklının davacı aleyhine taahhüdü ihlal şikayeti üzerine yapılan yargılamada ise İstanbul Anadolu 8. İcra Ceza Mahkemesi’nin 2015/399 E sayılı dosyasından şikayetin reddine karar verildiği, icra ceza şikayet tarihi ile aynı gün davalı vekilince icra dosyasına açılan 10.11.2015 tarihli talepte davacının dosya borcuna mahsuben 16.850,00 TL’yi haricen ödediğini beyan ederek tahsil harcını ödemek istediğini talep ettiği, bunun üzerine icra müdürlüğünce davalı alacaklıdan aynı tarihte 766,57 TL tahsil edildiği, davacının şikayeti üzerine yapılan ceza yargılamasında İstanbul Anadolu 63. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/683 E sayılı dosyasında davalının dava konusu edilen senedi tahsil etmesine rağmen icra takibine konu etmesi sebebiyle bedelsiz kalan senedi kullanmak suçundan dolayı ceza aldığı, kararın kesinleştiği, ceza yargılamasında dinlenen tanık anlatımları kapsamında senet bedelinin 24.000,00 TL ve 8.000,00 TL olarak elden; bakiye 18.000,00 TL nin ise banka havalesi ile ödendiğinin sabit olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi uyarınca, hukuk hakimi, ceza mahkemesince verilen karar ile bağlı değil ise de, hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararları gereğince ceza mahkemesince uyuşmazlık konusu bir olayın tesbitine, başka bir deyişle, olayın varlığı ve bu olayın sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi nedensellik ilgisini tesbit eden kesinleşmiş hükmün hukuk mahkemesini bağlayacağı, somut olaydaki maddi olgunun ise senet bedelinin davalı tarafından tahsil edilmiş olması olduğu, davacı taraf her ne kadar 18.000,00 TL ödediğini beyan etmiş ve bu tutarın iadesini talep etmiş ise de icra dosyasının incelenmesinde veya dosya kapsamı itibari ile bu tutarda bir ödemenin yapıldığına ilişkin bir delil sunamadığı ancak davalının icra dosyasına davacıdan 16.850,00 TL’yi haricen tahsil ettiğini beyan ettiği, davalının bedelsiz kalan senedi bilerek kullanmış olması sebebiyle bu miktarda sebepsiz zenginleştiği ve davacının davalıdan bu tutarı talep edebileceği, her ne kadar bilirkişi ek raporunda davacının icra dosyasına ödenen tahsil harcını da talep edebileceği belirtilmiş ve gerçekten de tahsil harcı İİK ve Harçlar yasası uyarınca borçludan tahsil edilmesi gereken bir bedel ise de dosya kapsamı itibari ile icra dosyasına harcın davalı tarafından yatırıldığının sabit olması sebebiyle bilirkişi raporunda yazılanın aksine davacının bu tutarı talep edemeyeceği, davacı ödediği bedeli faizi ile iadesini talep etmiş olmakla, davalının dava konusu senedi tahsil etmiş olmasına rağmen yeniden kısmi bir bedel tahsil etmiş olmasının sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında değerlendirilmesi (TBK m.77/2) gerektiği ve TBK 117/2 madde madde hükmü kapsamında yapılan değerlendirmede davalının iyiniyetli olduğundan bahsedilemeyeceği için zenginleşme tarihinden itibaren faiz talep edebileceği, ancak ek raporda işlemiş faiz hesabının hatalı yapıldığı ancak yapılacak hesabın basit nitelikte olması dolayısı ile yeniden ek rapora gönderilmesinin usul ekonomisine uygun olmayacağı ve mahkememizce yapılabileceği, mahkememizce yapılan hesaplamada icra dosyasına ödeme tarihi olarak bildirilen 10.11.2015 tarihinden 04.05.2015 dava tarihine kadar geçen 176 gün için % 9 yasal faiz üzerinden yapılan hesaplamada davacının davalıdan 731,24 TL yasal faiz talep edebileceği bu istemin üzerine kalan talebin reddi gerektiği değerlendirilerek 17.581,24 TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bu tutarın 16.850,00 TL sine dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine..” şeklindeki karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ceza mahkemesinin HAGB kararı mahkumiyet hükmü olmayıp bağlayıcı olmadığını, kanaat ve kararın TBK 74.md göre hakimde olduğunu, HAGB kararı bir mahkumiyet kararı olmayıp kesin delil niteliği taşımadığını, Yargıtay içtihatlarının bu yönde olduğunu, İstanbul Anadolu 63.Asliye Ceza mahkemesinin verdiği kararın hukuka aykırı olduğuu, ancak devam eden icra takibi ile ilgili duraksamaya sebebiyet verilmemesi için kanun yoluna başvurulmadığını, Ceza mahkemesindeki delille bağlayıcısı ise delillerin müvekkili lehine olduğunu, 24.000Tl bedelli senedin ödenmediğinin net biçimde ispatlandığını, davacının ödeme taahhüdünde olması, borcunu ikrarı da dikkate alındığında borcun varlığının ispat edildiğini, taahhüt ve ikrarın icra müdürü önünde yapıldığını, …’nın eşi … adına İstanbul And 6 icra dairesine gönderdiği dilekçede Burhaniye T Tipi Cezaevi Müd aracılığıyla ödeme taahhüdünde bulunduğu, istanbul And. 8.İcra Ceza mahkemesi’nin 2015/399 e sayılı dosyasında 04.05.2016 tarihli celsede borçla ilgili en ufak bir muhalafette bulunmadığını aksine zımni olarak borcun varlığını ancak kendisinin acziyetini ifade ettiğini, “…ödeyemedim, ödemek istedim, ancak ödeyemedim..” ifadesinin borcun varlığına kanaat getirmekte olduğunu,… ve … ifadesinde senedin arkasına 24.000TL ödendiğine dair yazı yazıldığını beyan etmiş ise de ceza mahkemesindeki duruşmdada hakim tarafından tutanağa geçirilen senet inceleme tutanağında göre böyle bir yazının olmadığını, Soruşturma sırasında …’e yazılan yazıda 15.000TL çekim işlemi olmadığının cevabi olarak bildirildiğini, Senetle ispat kuralı ve senede karşı tanıkla ispat yasağı karşısında davacının iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, 24.000TL ödendiğine dair makbuz, dekont ibraz edilemediğini, Hiçbir aşamada 24.000TL borcun ödendiğine dair bir muvafakati olmamasına rağmen bilirkişinin 24.000TL ödenmiş gibi değerlendirme yapmasının hatalı olduğunu, yeni bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin talebin mahkemece reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 14/07/2011 tanzim, 30/09/2012 vade tarihli bono dayanak gösterilerek 22.000,00 TL bono bedeli, 3.823,18 TL işlemiş faiz, 66,00 TL komisyon olmak üzere toplam 25.889,18 TL alacağın tahsili için 31/01/2014 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı anlaşılmıştır. Takibe konu senette; davacı … ve dava dışı …’ın keşideci olarak yer aldığı, lehtarın davalı … olduğu, nakden kaydı olan senedin tanzim tarihinin 14.07.2011, ödeme tarihinin 30.09.2012 olduğu anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu 8.İcra Ceza Mahkemesi’nin 2015/399 E,2017/90 K sayılı dosyasında; sanık … hakkında …’ın şikayeti yönünden (ödeme şartını ihlal iddiası) beraat kararı verildiği, kararda kesinleşme şerhinin yazılı olmadığı, …’nın ifadesinde; “…. taahhütte bulunduğun tarihte eşim cezaevindeydi, haciz gelmişti, çocuklarım evdeydi, o sırada mecburen taahhütte bulunmak zorunda kaldım, borcumu ödemek istedim, ancak herhangi bir gelirim olmadığından ödeyemedim..” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Anadolu … icra Md nün … esas sayılı dosyasında 17.06.2015 tarihli haciz tutanağında davacı borçlu …’nın; “…borçtan haberdarım borç benimdir, ancak ödeme gücüm yoktur… Borcumu ödemek istiyorum taksitlendirelim taahhüt vereyim…” şeklinde beyanda bulunduğu, taahhüt vererek tutanak altını imzaladığı görülmektedir. 10.11.2015’te İcra dosyasında alacaklı vekili borcun 16.850TL haricen ödendiğini beyan ederek tahsil harcı ödemiştir. İstanbul Anadolu 63 Asliye Ceza mahkemesinin 2014/683 Esas, 2015/1504 Karar sayılı dosyasında sanık … hakkında katılan …’nın bedelsiz senedi kullanma ve tehdit şikayeti yönünden yargılama yapıldığı, tehdit suçundan beraat, bedelsiz senedi kullanma suçundan HAGB kararı verildiği, kararda; “24.000TL nin sanık …’nin bulunduğu sırada elden ödendiği, senedin arkasına yazıldığı, müştekinin senedin arkasındaki bu kısmın kesildiğini beyan ettiği, 18000TL nin … tarafından ödendiği ve makbuz örneğinin sunulduğu, 8000TL nin ise tanık … ın hesabına yatırıldığı, … tarafından davalıya verildiği, senedin geç ödenmesi nedeni ile sanık tarafından 18.000TL faiz istendiği, kabul edilmediği için senedin icraya koyulduğu, sanığın bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediği …” şeklindeki kabule göre karar verildiği, kararının kanun yoluna başvurulmadan kesinleştiği görülmektedir. 09/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı yanın 18.000,00 TL üzerinden harçlandırarak menfi tesbpit istemi ile ikame etmiş olduğu işbu davada, davacı yanın, Davanın dayandığı İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü … E. Sayılı Takip Dosyasında, dava tarihi itibarıyla 14.622,60 TL asıl ve 750,63 TL İşlemiş Faiz Borçlusu olduğu hesap edilmiş olup, davacının Menfi Tespit ve buna dayalı olarak Talep ettiği 18.000 TL’ nin istirdadı taleplerinin yerinde olmadığı şeklinde görüş bildirmiştir. 02/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı yanın 18.000,00 TL üzerinden harçlandırarak menfi tespit istemi ile ikame etmiş olduğu işbu davada, davacı Yanın, Davanın dayandığı İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü … E. Sayılı Takip Dosyasında, takibe dayanak yapılan 14.07.2011 Tanzim Tarihli, 30.09.2013 Vade tarihli, 50.000 TL Tutarlı Bononun Bedelsiz kaldığı, diğer bir ifadeyle Davacı Takip Borçlusunun işbu bono nedeniyle borçlu bulunmadığı, davacının Menfi Tespit ve buna dayalı olarak Talep ettiği 18.000 TL’ nin istirdadı taleplerinin, davacı yanca işbu takip nedeniyle ödediğini iddia ettiği tutara ilişkin herhangi bir kanıtlayıcı belge dosyaya sunulmadığından, Takip alacaklısı vekilinin kabul beyanı doğrultusunda davacının istirdat talebinin 17.616,67 TL yönünden yerinde olduğu” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, istirdat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sonuçları itibariyle bir mahkumiyet kararı değildir. Kural olarak, sanığın aleyhine sonuç doğuracak şekilde bir etki yaratmaz. Anılan ceza kararı türü, hukuk hakiminin mutlaka bağlı olmasını gerektiren ceza kararı niteliğinde değildir. Ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın belirtilen nitelikleri, zikredilen kararla sonuçlanan ceza davalarına hukuk davalarında delil olarak dayanılmasını engellemez. Keza, bir ceza davasının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararla sonuçlanması, hukuk mahkemesinin, ceza davası kapsamında toplanan delilleri ve tespit edilen olguları tamamıyla gözardı etmesini de gerektirmez. Bu durumda yapılması gereken, davada dayanılan diğer delillerin ve ceza dosyasının hep birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır. ( Y.11.HD, 2020/5104 E, 2021/5750 K, 27.09.2021 tarihli karar; erişim: UYAP) Somut uyuşmazlıkta ceza dosyası ve somut davadaki deliller birlikte incelendiğinde; davacının ceza dosyasına ödemeye ilişkin yazılı delil sunmadığı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.03.1989 tarih ve 1998/1 Esas, 1989/2 Karar sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, senedin bedelsiz kaldığının yazılı delille ispatlanma zorunlu olduğu, İstanbul Anadolu 8. İcra Ceza Mahkemesi’nin 2015/399 E sayılı dosyasında davacının açıkça; “çocuklarım evde olduğundan taahhütte bulunmak zorunda kaldım. Borcumu ödemek istedim ancak herhangi bir gelirim olmadığı için ödeyemedim” şeklinde beyanda bulunduğu, 17.06.2015 tarihli haciz tutanağında ise; “borç benimdir, ödeyecek gücüm yoktur….borcu ödemek istiyorum, taksitlendirelim …” şeklindeki imzalı beyanı olduğu, 10.11.2015’te borcun 16.850Tl’sinin ihtirazi kayıtsız haricen ödenmiş olduğu ve davanın 04.05.2016 tarihinde açılmış karşısında ilk derece mahkemesinin davanın reddine karar vermesi gerekirken davanın kısmen kabulü yerinde görülmemiş, davalının istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/547 Esas, 2020/288 Karar sayılı, 16.06.2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın REDDİNE, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -Alınması gerken 80,70Tl harçtan peşin alınan 307,40Tl harcın mahsubu ile bakiye 226,70TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine, Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine -İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 54,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 203,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 22,00 Tl istinaf masrafının davacı üzerinde bırakılmasına, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 07/10/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.