Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1834 E. 2022/1757 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1834 Esas
KARAR NO: 2022/1757
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2020
NUMARASI: 2018/438 2020/120
DAVANIN KONUSU: Markanın hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 20/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … “…” esas unsurlu markalarının sahibi olduğunu, “…” markasının özellikle tekstil-giyim kot(jeans) giysiler sektöründe 30 yıldan fazla bir geçmişe sahip … kod numarası ile tanınmış marka statüsüne sahip, yurtiçinde ve yurtdışında bilinen ve tanınan bir marka olduğunu, marka sahibi … Giyim San. Ve Tic A.Ş isimli firmanın, 2003 yılı sonunda başlayan iflas süreci sonucunda tasfiye olduğunu, sahip olduğu tüm süresi devam eden geçerli markalarını (40 adet) müvekkilinin 2017 yılı Ekim ayında icra ihalesi sonucunda iktisap ettiğini, müvekkilinin sahip olduğu markaları çok sayıda mağazası bulunan … San. Tic Ltd. Şti. ve yine üretim-satış yapan … San. Tic. Ltd. Şti’ne lisans sözleşmeleri dahilinde kullandırmakta olduğunu, “…” ve “…” ibareli markalar ile ilgili ciddi yatırım sürecine girildiğini, marka sahibi … Giyim San. Tic. Ltd. Şti isimli firmanın iflas ve tasfiye sürecinde bazı kötü niyetli kişi/firmaların markanın tanınmışlığından ve sahip olduğu müşteri çevresinden yararlanmak için, “…” ve “…” ibareli markaların benzerini Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescil ettirildiğini, davalı firmanın da … numaralı “…” ibareli markayı tescil ettirdiğini, bu markanın müvekkilinin markaları ile iltibas yaratacak şekilde, müvekkili markalarının seri markası izlenimi uyandırdığını, üstelik davalı firmanın markayı tescile uygun olarak kullanmadığını, haksız rekabet yaratacak ve müvekkilinin marka hakkını ihlal edecek şekilde özellikle “…” markasına benzeterek kullanmakta olduğunu ve müşterilerin kafasını karıştırmakta olduğunu, davalı firmanın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 155. maddesi uyarınca marka kullanımının, ticaret unvanı veya sonraki bir marka başvurusundan/tescilinden kaynaklandığını ve meşru olduğunu ileri sürmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin daha önceki marka sahibinin haklarına halef olduğunu iddia ederek, davalı adına tescilli … numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığı, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu FSHHM olduğunu, hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığını, davacı tarafın dava ehliyetinin bulunmadığını, esas yönünden ise, “…” markasının TPE tarafından … başvuru numarası ile 22.12.2014 tarihinde koruma altına alındığını ve 12.02.2015 Tarihinde de 25/35 mal ve hizmet sınıfları için TPE tarafından tescil işlemi gerçekleştiğini, kendi markalarının halk tarafından karıştırılma durumunun bulunmadığını belirterek, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden reddini, eğer esasa geçilecekse esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. Her ne kadar davalı tarafça, davacının dava açmak için aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı savunulmuşsa da, davacının davaya dayanak yaptığı markaları ilk sahibi olan şirketten devralmak suretiyle haklarına halef olduğu, markaların sahibi olması nedeniyle aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmakla, husumet itirazının reddine …somut olaya bakıldığında, davacı adına tescilli “…”, “…”, “… +Şekil”, “… ” ibareli önce tescilli markalar ile davalı adına tescilli “…” ibareli sonra tescilli markanın 25. ve 35. sınıflarda yer alan emtialar için tescil edildiği dosya kapsamı ile sabit olup, her iki markanın da ortalama tüketici kitlesine hitap ettiği, davalının markasının ilk harfi dışında kalan dört harfinin (…) davacının markalarının esas unsuru ile aynı olduğu, bu nedenle markaların işitsel ve görsel olarak benzer oldukları, “…” ve “…” sözcüklerinin Türkçe’de bir anlamı olmadığı açıkça görülmektedir. Davalının tescil ettirdiği markanın ilk harfinin davacı markasından ayırtedilmeyi sağlamaya yeterli olabilecek ilave olarak kabulü mümkün değildir. “…” ibaresi ile “…” ibaresi ilk harf dışında tamamen aynı harflerden oluşmakta olup, benzer olduğu gibi, “…” ibaresi ile de okunuş olarak benzerdir. Her iki yan markasına toplu olarak bakıldığında halk tarafından karıştırılabileceği, davacının tekstil ürünlerini almak isteyen tüketicilerin, gerçekte davalının tekstil ürünlerini satın alma olasılığının güçlü bir olasılık olarak ortaya çıkacağı muhakkaktır. İşletmeler arası bağın rahatlıkla kurulabileceği, davacı markasını üreten ya da satan işletmelerden biri olarak davalı işletmenin algılanabileceği olasıdır. Her ne kadar davalı taraf hükümsüzlük davasının hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını savunmuşsa da, SMK’nun maddesinde 25/6. maddesinde marka hükümsüzlüğü talepleriyle ilgili sessiz kalma yoluyla hak kaybı için öngörülen süre 5 yıl olup, davalının markasının tescil edildiği 12/10/2015 tarihinden dava tarihine kadar bu sürenin dolmadığı, bu nedenle davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğramadığı anlaşılmıştır. Ayrıca davacının markası tekstil ve giyim ürünlerinde tanınmış marka olduğundan, davalının bu tanınmışlıktan haksız bir yarar elde etme ihtimali de mevcuttur. Bu durumda, SMK’nun 6/1. ve 6/5. maddesindeki koşulları davacı lehine oluşmuş olup, SMK’nun25/1. maddesinde yer alan hükümsüzlük nedeninin gerçekleştiğinin kabulü ile davalı markasının hükümsüzlüğüne…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde;-kararda hükümsüzlüğüne karar verilen marka için müvekkil firma tarafından 22.12.2014 tarihinde tescil başvurusu yapıldığını, marka, 12.10.2015 tarihinde tescil edildiğini, bu durumun TPE’nün başvuru tarihinden tescile kadarki yaklaşık 1 yıllık sürede müvekkil şirketin markasının başka markalar ile karıştırılacak düzeyde benzerliğinin bulunmadığı kanaatine vardığını gösterdiğini, – iltibasın olmadığını, değerlendirme yapılırken yalnızca salt dış görünüşe itibar edilmesinin doğru olmayacağını, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki esas olduğundan, parçalara bölünerek inceleme yapılmaması, benzerliğin mevcudiyetini tespit için iki marka yan yana konulmak suretiyle markaların bütün olarak görünüşlerinin dikkate alınması gerektiğini, Yargıtay’ın görüşü dikkate alınarak inceleme yapıldığında müvekkil şirket tarafından tescil edilen … markasının, yazı fontu, logo, fonetik, renk, şekil ve arka plan bakımından davacıya ait … markasıyla benzerlik göstermediği ilk bakışta dahi fark edildiğini, davacının markaları düz yazı markaları olup, müvekkil şirketin markası yazı unsurunun yanında elips şeklinde şekil unsuru da barındırdığını, ayrıca müvekkil şirkete ait logo elips şeklinde ve kırmızı renkte olup; yazı fontu oval ve beyazken, davacı markaları düz yazı fonuna sahip çeşitli renk ve şekillerde, çeşitli arka plan renklerinde olduğunu, logolar bakımından da iki marka arasında bir benzerlik bulunmadığını, ilk derece mahkemesi kararına esas alının bilirkişi raporunda; davacının markasına yalnızca … harfi eklendiği şeklinde yüzeysel bir inceleme yapıldığını ve istinafa konu kararda markaların işitsel ve görsel olarak benzer oldukları sonucuna varıldığını, ancak yapılan bu değerlendirmeler hatalı olduğunu, birtakım kişilere bazı harflerin kullanım tekelinin bırakılması kabul edilemeyeceğini, nitekim, alfabedeki harf sayısının sınırlı olduğunu, Bilirkişi incelemesi dahi yapılmadan müvekkilinin markası ile davacının markasının benzer olmadığı anlaşılabilecekken rapor alınmasının yerinde olmadığını, Müvekkili şirketin markası ile davalının markası arasında benzerlik olmadığı, görsel ve işitsel farklılıklar içerdiğinin açık olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME TPMK’dan dosyaya gelen belgeler incelendiğinde; … numaralı “…+Şekil”, … numaralı “… “, … numaralı “… “, … numaralı “…+Şekil”, … numaralı “…+Şekil”, … numaralı “…”, … numaralı “… “, … numaralı “… “, … numaralı “… +Şekil”, … numaralı “…+Şekil”, … numaralı “”…+Şekil”, … numaralı ” …+Şekil”, … numaralı “…”, … numaralı “…. +Şekil”, … numaralı “…+Şekil”, … numaralı “… “, … numaralı “…+Şekil”, … numaealı “…+Şekil”, … numaralı “…+Şekil”, … numaralı “… TİCARET LTD. ŞTİ.”, … numaralı “…+Şekil” markalarının 05, 14, 18, 24, 25, 26, 27, 35. sınıflarda davacı adına tescilli oldukları, … numaralı “…+Şekil” markasının 25 ve 35. sınıflarda 22/12/2014 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle 12/10/2015 tarihinde tescil edildiği tespit edilmiştir. Fikri mülkiyet uzmanı bilirkişi … raporunda özetle; “davalının … kod numaralı “…” tanınmış , … kod numaralı “…”, … kod numaralı “…”, … kod numaralı “… ” markaların koruma süresinin devam ettiği, davacı adına koruma kapsamında olduğu, davalının … kod numaralı “…” markasının , davalı tarafa ait … kod numaralı “…” tanınmış , … kod numaralı “…”, … kod numaralı “…”, … kod numaralı “…” markalan ile benzer olduğu ve ayırt ediciliği bulunmadığı, davacı markasına yalnızca … harfi ilave edildiği, bununda bilinçli/ortalama tüketicide ayırt edicilik kazandırmadığı, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali olduğu davalının … kod numaralı “…” markası hakkında marka iptali şartlarının (hükümsüzlük) oluştuğu” tespit ve görüşlerine yer verilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı, davalının … numaralı … markasının … tanınmış markası ve …, … ibareli markaları ile iltibas yarattığını iddia ederek … markasının hükümsüzlüğünü talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta dosyada mevcut delillere göre davacı tarafın en eskisi 21.06.1994 tescil tarihli olan …+şekil markasının bulunduğu, devam eden yıllarda farklı unsurlarla bu markanın seri marka olarak tescil ettirildiği gibi … kod numaralı … marakasının 24.10.2007 tarihinde tanınmış marka olarak kabul edildiği, dava konusu markanın 25 ve 35. Sınıflarda tescilli olduğu, davacının 25 ve 35.sınıflarda pek çok … ibareli markası olduğu, markaların işitsel olarak benzer olduğu, davalının markasında davacının markasının önüne sadece … harfinin ilave edildiği, markaların ortalama tüketici nezdinde ayırt edicilik kazandırmadığı, benzer olarak algılandıkları, davalı vekili müvekkilinin markasının kırmızı elips şeklinde logo ve beyaz oval yazı fontu mevcutken, davacı markalarının düz yazı formunda olması, çeşitli renk ve şekillerde çeşitli arka plan renklerinde olduğunu bu durumun benzerlik oluşturmadığını ileri sürmüş ise de; davacının markasının tanınmış marka olduğu, her iki tarafın markasının aynı sınıflarda tescilli olduğu, Davacının … sayılı … markasının kırmızı fon üzerine beyaz renkle … yazılı şekilde olduğu da dikkate alındığında bu yöndeki istinaf istemi yerinde görülmemiş ve ilk derece mahkemesinin davanın kabulü kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerini davalı üzerinde bırakılmasına, -Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 5,50-TL istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 20/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.