Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1824 E. 2022/1871 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1824 Esas
KARAR NO: 2022/1871 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2020
NUMARASI: 2016/190 E. – 2020/122 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
KARAR TARİHİ: 04/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, bu marka ile TPMK nezdinde … ve … dosya numaralarıyla tescil kaydının bulunduğunu, aynı zamanda müvekkilinin İstanbul’un en gözde balık restoranlarından biri olduğunu, davalı tarafın haksız yere müvekkiline ait olan “…” ibareli markasının internette ve tanıtım vasıtaları üzerinde kullandığını, 17/09/2014 tarihinde Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye kaydıyla ihtarname göndererek bu duruma son vermeleri gerektiğini bildirdiklerini, davalı tarafın ise Çeşme Noterliği’nin 02/10/2014 tarih ve … yevmiye kaydındaki cevabi ihtarında “…” ibareli markanın internet ve tanıtım vasıtalarından kaldırıldığını bildirdiklerini, ancak davalı tarafın bu sefer de “…” şeklinde markayı kullanarak vaki duruma devam edildiğini, bunun üzerine Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/99 D.İş dosyası kapsamında delil tespiti yapıldığını ve bilirkişi raporunda iltibasın tespit edildiğini, davalı tarafın “…” şeklinde marka kullanımının ayırıcılık ifade etmediğini, hatta davalı taraf telefonla arandığında “… Restaurant” şeklinde telefona cevap verildiğini belirterek, davacıya ait markaya tecavüzün durdurulmasına ve giderilmesine, marka hakkına tecavüz nedeniyle üretilmemesi ve kullanılmaması gereken tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin el konulmasına, marka hakkına tecavüzün önlenmesi için tedbirler alınmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH:Davacı vekili 04.12.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminat alacağının hüküm altına alınmasını talep ettiklerini, bilirkişi incelemesi sonucu verilen raporda; 98.419,95 TL maddi zararlarının olduğunun hesaplandığını, bu nedenle saklı tuttukları maddi tazminat alacağını 1.000,00 TL den 98.419,95 TL’ ya artırdıklarını, 15.000,00 TL de manevi tazminat talepleri olmak üzere toplamda 113.419,95 TL alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı müvekkilinin ikamet yerinin İzmir olması sebebi ile davanın İzmir de ikame edilmesi gerektiğini, bu sebeple yetki bakımında FSHHM sıfatıyla davanın Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, davacının davaya dayanak gösterdiği Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/99 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna itiraz etmiş olmaları sebebi ile delil tespit raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, davacının “…” ibareli markası ile müvekkilinin “miss.ina” markasının farklı olduğunu, müvekkilinin davacıya ait “…” ibareli markayı ne internette ne de tanıtım veya sarf malzemelerinde kullanmadığını, müvekkilinin aynı zamanda “…” ibareli konaklama hizmeti veren işletme sahibi olduğunu, bu otelde kalanların ısrarı üzerine deniz ürünleri sunulan davaya konu işletmeyi açtıklarını, ancak davacı markasını hiçbir şekilde kullanmadıklarını, davacının ikametinin İstanbul olması sebebi ile müvekkilinin coğrafi farklılıktan kaynaklı hiçbir haksız rekabet veya haksız kazanç sağlama içerisinde bulunmayacağını, davanın hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/07/2020 tarihli 2016/190 E. – 2020/122 K. sayılı kararıyla; “…yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacı adına tescilli “…” markası ile davalı tarafça kullanılan “…” ve “…” ibarelerinin işitsel ve anlamsal olarak aynı oldukları, davalının fazladan “…” harfini eklemesi veya “…” hecesinden sonra araya (.) işareti koyarak “…” hecelerini ayrı yazmasının tarafların markalarını farklılaştırmak için yeterli olmadığı, “…” ibaresinin, balık oltasının takıldığı yapay ve sentetik maddeden yapılmış çeşitli kalınlıktaki iplerin adı olduğu, davaya konu markaların tescilli oldukları mal ve hizmetler için tanımlayıcı nitelikte olmaması nedeniyle ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, davalının “…” ve “…” markalarını yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri sunulan lokanta tabelasında kullandığı, davacının markalarının da bu hizmetler için tescilli oldukları, her iki tarafında ortalama tüketici kitlesine hitap ettikleri, bu nedenle ortalama tüketicilerin her iki markayı karıştırma ihtimali bulunduğu gibi, davalının lokantasının Çeşme’de faaliyet gösteren davacıya ait bir lokanta olduğunu zannederek, her iki marka arasında bağlantı kurabilecekleri, davalının eyleminin markaya tecavüz niteliğinde olduğu, alınan bilirkişi raporları ile lisans bedeline göre yapılan hesaplamada 98.419,95 TL tazminat ödemesi gerektiğinin tespit edildiği, davalıya daha önce ihtarname gönderilmesine rağmen “…” ibaresini “…” olarak değiştirerek kullanmaya devam ettiği, benzer markaları tescil ettirmek için TPMK’na başvurularda bulunduğu, marka başvurularının reddedildiği, bu nedenle yüksek derecede kusurlu olduğu, elde ettiği, gelire, kusurunun ağırlığına ve markayı kullanım süresine göre davacının talep ettiği 15.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; marka tecavüzünün gerçekleşmediğini müvekkili Şirket tarafından kullanılan “…,… ” marka adı ile davacı tarafa ait “…” markası arasında benzerlik olmadığını, bilirkişi raporundaki tespitlerin yerinde olmadığını, marka kullanımının ticari faaliyete etkisinin bulunmadığını, müvekkilinin davaya konu marka kullanımını bırakıp, … adı ile işletilmeye başlandıktan sonra cirolarının arttığını. -Maddi tazminat hesabının hatalı yapıldığını, davanın28/10/2016 tarihinde açıldığını, 556 Sayılı KHK 66. Maddesine göre hesaplama yapılması gerektiğini, davacının talebinin olmamasına rağmen, İstanbul Ticaret Odası tarafından bildirilen lisans ücreti üzerinden hesaplama yapılmasının dayanağının bulunmadığını. -Yoksun kalınan karın hesaplanmasında, davacı vekilinin dava dilekçesindeki beyanlarından 66/b maddesine göre, “markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” hesaplanmasını talep ettiğinin görüldüğünü, bilirkişiler tarafından, 66/c maddesine göre hesaplama yapılmasının yasaya aykırı olduğunu. -İddia edildiği gibi müvekkilinin davacıya ait markayı kullanması nedeniyle ilave gelir elde ettiğinin ispatlanamadığını, müvekkilinin defterlerinin incelenmesinde %18 ila %29 arası bir karlılık elde ettiğinin görüleceğini, faaliyetine … ismi ile devam ettiği dönemlerde brüt satışlarda artış olduğunun görüleceğini. -Manevi tazminat talep koşullarının bulunmamasına rağmen fahiş manevi tazminata hükmedilerek karşı tarafın zenginleşmesine sebebiyet verildiğini, manevi tazminat belirlenirken yapılan saldırının niteliği ve tarafların ekonomik ve sosyal durumunun dikkate alınması gerektiğini, tazminatın hakkaniyete uygun olması gerektiğini. -Davacının ıslah harcını mahkemece verilen bir haftalık süreden sonra yatırdığını, sadece ıslah dilekçesinin süresinde ibrazının yeterli olmadığını. -Davacının maddi tazminat yönünden kısmi dava açtığını, 656 Sayılı KHK 70. Madde de, marka hakkına tecavüzden doğan özel hukuka ilişkin taleplerde, Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin hükümlerin uygulanacağını, 6098 Sayılı TBK 72. Madde gereğince zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğunu, davacının Bakırköy … Noterliği’nin 17/09/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrenmiş olacağından zamanaşımının bu tarihten başlayacağını, ıslah dilekçesinin 04/12/2019 tarihinde verildiğini, harcın 06/12/2019 tarihinde yatırıldığını, 2 yıllık zamanaşımı süresinin 17/09/2016 tarihinde dolduğunu. -Mahkeme kararının dürüstlük kuralına aykırı davranışı koruyucu, AHİM Madde 6 ve Anayasanın 36. Maddesi kapsamında adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde bulunduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine, bunun kabul görmemesi halinde yeniden rapor alınması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan TPMK kayıtları incelendiğinde; … numaralı “…+şekil” markasının 29 ve 43. sınıfta, … numaralı “…+şekil” markasının ise 29 ve 43. sınıfta davacı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir. Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/99 D.İş sayılı dosyası incelendiğinde; … San. ve Tic. Ltd. Şti. Tarafından …. San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine delil tespiti talebinde bulunulduğu, aleyhine tespit istenene ait lokantada 31/08/2016 tarihinde yapılan delil tespitinde, “…” ibaresinin tabelada kullandığının, açık alkollü içki satış belgesinde Unvanı kısmında davalı şirketin ticaret unvanından sonra “… Restorant” işletme adının kullanıldığı tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince alınan 03/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda; “…davacı adına TPMK nezdinde 2012/22630 dosya numarasıyla kayıtlı “…” ibareli markanın “(Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri.Kuru bakliyat.Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil).Yenilebilir bitkisel yağlar.Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler ( gıda maddesi olarak hazırlanan polen dahil).Kuru yemişler.Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin.Yumurtalar, yumurta tozları.Patates cipsleri.Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.Geçici konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil).Hayvan bakım evleri hizmetleri.)” emtialarında tescilli olduğu, davalının … numaralı “… çeşme”, … numaralı “…” ve … numaralı “…” ibareli markalarının TPMK YİDK kararları gereği reddedildiği, Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi kanalı ile alınan bilirkişi raporunun alındığı tarihte davacının tescilli markası ile davalının markasının birbirine benzemesi sebebi ile davalının davacı markasına tecavüz fiilini işlediği, davacının ihtarname göndererek mevcut durum hakkında bilgi vermesine rağmen, markanın başına “…” ibaresi getirmek suretiyle kullanmaya devam etmesiyle, davacının şubesi veya davacıyla arasında ticari/ekonomik işbirliği görüntüsü yaratmak suretiyle iltibas ve haksız rekabet yarattığı, tazminat talebine ilişkin, takdirin Mahkemeye ait olduğu” tespit ve görüşlerine yer verilmiştir. İlk derece mahkemesince Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/227 Talimat sayılı dosya aracılığıyla aldırılan 21.09.2018 tarihli muhasip bilirkişi raporunda; “…firmanın 2014 ve 2016 yılları yasal defterlerinin noter aracılığı ile açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırılmış olduğu, sahibi lehine delil teşkil ettiği, son kararın Mahkemenin takdirinde olduğu, 2015 yılı defterleri bulunamadığı açıklaması ile ibraz edilmemiş olup, muhasebecisinden temin edilen ve internet ortamında vergi dairesine verilen geçici vergi ve kurumlar vergisi beyannameleri temin edilmiş, ayrıca … hesaplarına ait muavin kayıtlarının temininin sağlandığı, Mahkemenin talimatı doğrultusunda firmanın her yıl için gelir gider ve kârına ilişkin mali tabloların hazırlanmış olduğu” tespit ve görüşlerine yer verildiği anlaşılmıştır.Mahkemece alınan 09/07/2019 tarihli muhasip bilirkişi raporunda; “… dava konusu olayda davalıya ait ticari kayıtlar üzerinde yapılan inceleme sonuçları da dikkate alınarak; marka hakkı sahibinin cirosu, elde ettiği kazanç ile davalının cirosu, üretim ve satış kapasitesi, satabileceği ürün miktarları da nazara alınarak, davalının ticari iş ve işlem hacmine uygun şekilde lisans bedelinin tespiti yapılması istenmiş olup; lisans bedelinin hesaplanabilmesi için davalının 2014-2015-2016 yılı elde etmiş olduğu gelir ve faaliyet karları kontrol edildiğinde 2014 yılı , 2015 yılı ve 2016 yıllarında brüt satış karının bulunduğunun görüldüğü, seçenekler üzerinde takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, meslek kuruluşlarının vermiş oldukları görüşlerde lisans bedelinin lisansı kullanan yönünden “Brüt satış kar ve zararı” tutarının %15 olması gerektiğini bildirdiğini, takdiri mahkemeye ait olmak üzere %15 oran üzerinden hesaplanan lisans bedellerinin raporundaki tabloya göre olması gerektiğini, 2014,2015,2016 yılları toplam lisans bedelinin 98.419,95 TL olarak hesaplandığını,” beyan ettiği anlaşılmıştır görülmüştür.
G E R E K Ç E: Markaya tecavüzün tespiti, meni, refi, maddi ve manevi tazminat talepli davada, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı adına … numaralı “…+şekil” markasının 29 ve 43. Sınıfta tescilinin müddet olduğu ancak, … numaralı “…+şekil” markasının 29 ve 43. sınıfta tescilli olduğu, davacı tarafça davalıya keşide edilen 17/09/2014 tarihli Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, markaya tecavüz teşkil eden fiillere son verilmesinin ihtar olunduğu, davalı tarafça Çeşme Noterliği’nin 02/10/2014 tarih ve … yevmiye kaydındaki cevabi ihtarnamesi ile “…” ibareli markanın internet ve tanıtım vasıtalarından kaldırıldığını bildirdikleri ancak dosya kapsamında bulunan Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/99 D.İş. Sayılı dosyasında yapılan tespit raporundan, davalı tarafça “miss.ina” ibaresinin tabelada, “…” işletme adının Açık Alkollü İçki Satış Belgesinde Unvanı kısmında davalı şirketin ticaret unvanından sonra kullanıldığının tespit edildiği, kullanımın markaya tecavüz teşkil ettiği anlaşılmakla, davalı vekilinin markaya tecavüz bulunmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Mahkemece 01/06/2017 tarihli duruşma ara kararı ile, davacı vekiline maddi tazminat hesabının hangi seçeneğe göre hesaplanmasını talep ettiklerini açıklaması konusunda süre verildiği, davacı vekilinin 13/06/2017 tarihli dilekçesinde; “Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre” maddi tazminat talep ettiklerini bildirmesi nedeniyle, mahkemece maddi tazminat hesabının bu madde çerçevesinde yapılmasında ve bilirkişi tarafından ciro oranı üzerinden %15 lisans oranı belirlenerek tazminat hesaplanmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Mahkemece davacı vekiline 28/11/2019 tarihli duruşmada ıslahla ilgili işlemleri yapması için 1 haftalık kesin süre verildiği ancak, duruşmada davacı vekilinin hazır olmaması üzerine ihtaratlı tebligat yapıldığı ve davacı vekilinin tebliğden itibaren bir haftalık kesin sürede ıslah dilekçesini ibraz ettiği, harcını yatırdığı anlaşılmakla, ıslah talebinin süresinde yapılmadığına yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ıslah dilekçesi ibraz ve harç tarihinin, 2 yıllık zamanaşımı süresinden sonra olduğunu ileri sürmüştür. 556 Sayılı KHK 70. Madde atfı ile, davaya konu ihlal tarihleri itibarıyla 6098 Sayılı TBK 72. Madde de düzenlenen zamanaşımı süresinin uygulanacağı, TBK 72/1 Madde de “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Fiilin başlangıcından itibaren iki yıllık sürenin dolduğu anlaşılıyorsa da, haksız eylemin dava tarihine kadar devam ettiği, markaya tecavüz eyleminin eylem tarihi itibarıyla 556 Sayılı KHK ‘da suç olarak düzenlendiğinden ceza zamanaşımı süresinin dolup dolmadığına bakılması gerektiği anlaşılmıştır.556 Sayılı KHK 61/A maddesinde 21/01/2009 tarihli 5833 Sayılı Yasa ile değişiklik yapılarak markaya tecavüz fiilinin ” bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır” hükmü gereğince 21/01/2009 tarihinden sonraki filler yönünden uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağı ve TCK 66/1-e maddesi gereğince sekiz yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve dava tarihine kadar 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı tarafça fahiş miktarda manevi tazminata hükmedildiğini ileri sürmüşse de, tespit raporu içeriği ve mahkemece alınan rapor içeriğinden, davalı tarafın 04/01/2012 başvuru tarihli … başvuru numaralı 43. Sınıfta “… çeşme” ve 01/04/2014 başvuru tarihli … başvuru numaralı 43. Sınıfta “…” marka başvurularının yayınına davacı tarafça itiraz edildiği, marka başvurularının reddedildiği, davacı tarafça ihtar gönderildiği, alınan tespit raporuyla ihlalin devam ettiği anlaşılmakla, fiilin işleniş şekli, süresi ve tarafların ekonomik durumu göz özüne alınarak hükmedilen 15.000 TL manevi tazminatın somut olayın özelliklerine uygun olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 7.747,72 TL nispi harçtan, peşin alınan 1.937,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.810,72 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 11,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 04/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.