Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1801 E. 2022/1873 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1801 Esas
KARAR NO: 2022/1873 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2019
NUMARASI: 2016/239 E. – 2019/515 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 04/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin şirket ortağı olduğu … A.Ş. şirket yönetim kurulu başkanı davalı … tarafından şirkete ait www….com.tr. ve www…..com.tr domainlerinin kendi çıkarları için usulsüz kullanıldığını, 2008 yılında … AŞ olarak kurulan şirketin 2010 yılında ünvanının … AŞ olarak değiştirildiğini, resmi internet satış sitelerinin …’in kendi şirketlerine ait markalarına satış sağlamak veya söz konusu sitelere trafik aktarmak hatta … AŞ’nin ürünleri satılıyormuş gibi benzer görseller koyarak müşterileri kandırıp … ürünlerini müşterilere aldırarak geliri şahsi menfaatlerine kullandığını, kendi şirketi olan www…com üzerinden yanıltıcı alt marka imajı yaratıldığını, … kendi firmasıymış gibi tüketicileri yanıltarak dava dışı şirketin davalı tarafından zarara uğratıldığını, diğer davalı … Aş’nin de müvekkilinin ortağı olduğu … Aş’nin malvarlığını … ile işbirliği yaparak usulsüzce kullanarak gelir elde ettiğini, eylemlerinin haksız rekabette teşkil ettiğini, müvekkilinin ortağı olduğu … Teknolojinin de davada davacı olabilmesi için şirkete kayyum tayin edilmesi gerektiğini, Anadolu 1.FSHHM 2014/46 D.iş dosyasında tespit yaptırdıklarını belirtmiş, şirket yönetim kurulu başkanı …’in TTK madde 369.daki özen ve bağlılık yükümlülüğünü hiçe sayarak şirket malvarlığını kendi çıkarları için kendisine ait şirketlere kullandırarak ve şirketin rakibi ….İnternet Aş ile işbirliği yaparak malvarlıklarını bu rakip şirkete kullandırdıklarından bahisle müvekkilinin ortağı olduğu şirketin meydana gelen zararının tazmini amacıyla fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAPLAR: Davalılar … ve … vekilleri cevap dilekçesinde; … AŞ şirketinin tek yetkilisi olan müvekkili şirket adına yaptığı tüm işlemleri şirketin menfaati doğrultusunda gerçekleştirildiğini ve …’u zarara uğratacak hiçbir hukuka aykırı fiilin oluşmasına sebep olmadığını, davacının müvekkili şirkete ait olan www…..com domainini, şirketin demirbaşlarını, çek koçanlarını, diğer muhasebe evrakını, karar ve pay defterlerini alarak Macaristan’a yerleştiğini, şirketin hesaplarını kendi hesaplarına aktararak şirketi borç ödeyemez hale getirdiğini, davacının eşi adına kurdurduğu … Ltd. Şti (…) adına www…com adresi üzerinden … tarafından yapılan işlere giriştiğini, …’a ait …’i ve marka bilinirliğini kendi sitesi vasıtasıyla kullandığını, … markasının başlatılan icra takipleri neticesinde satışa çıkarıldığını ve …’ne satıldığını, … tarafından daha sonra kendilerine gönderilen ihtarname ile www…..com ve www…..com.tr alan adlarının da kendilerine devrinin talep edildiğini, alan adının alınabilmesinin şirket unvanı veya markaya bağlı olduğunu, dava konusu alan adlarının … markasına bağlı olarak alınabildiğini, dolayısıyla … markasının … ine devrinden sonra olası bir sorumlulukla karşılaşmaması için alan adlarının da … ne devredildiğini, dolayısıyla … ile işbirliği yapıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; … adına kayıtlı olan “…”, “… ŞEKİL”, “…”, “…COM.TR” markalarının Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Tal. sayılı dosyasından açık artırma ile müvekkili tarafından satın alındığını ve TPMK nezdinde müvekkili adına tescil edildiğini, markaların devralınmasını takiben devralınan markaların yer aldığı internet sitelerinin de devralınması amacıyla …’a bir ihtarname gönderildiği, haklı talepleri karşısında … tarafından olumlu yanıt verildiği ve www…..com.tr ile www…..com.tr adreslerinin şifrelerinin … yetkilisi … tarafından bizzat kendilerine teslim edildiğini, ODTÜ’nün alan adı tahsisinde uygulanan “.tr” Alan Adı Kayıt Politikası ve Kurallarının 2. maddesi gereğince ‘.tr’ ülke kodlu alan adlarının satışı, kiralanması ve devrinin, alan adı tahsisine esas teşkil eden belgelendirilmiş hakların devri söz konusu olduğunda ancak bunlarla birlikte devredilebileceği”nin belirtildiğini, dolayısıyla markaların devrini takiben alan adlarının da devredilmesi gerektiğini, … ortaklarından davacının eşi … tarafından kurulan … şirketi adına tescil edilen “www…..com” ibareli alan adının da WIPO nezdinde görülen tahkim uyuşmazlığı neticesinde müvekkillerine devrinin kararlaştırıldığını, alan adlarının kullanımının tamamen hukuka uygun olduğunu, haksız rekabet teşkil eden bir durumun mevcut olmadığını, davacının söz konusu alan adlarını kullanma yetkisinin bulunmadığını, 556 sayılı KHK’nın 9. maddesinin e bendi ve 61. maddesi gereğince müvekkiline ait markaların davacı tarafından alan adı olarak kullanılmasının da marka hakkının ihlaline yol açacağını ve haksız rekabet teşkil edeceğini, ifade ederek davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/12/2019 tarihli 2016/239 E. – 2019/515 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı izahı yapılan mevzuat ve sunulan bilirkişi heyet raporları kapsamında değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı, şirkete ait markaların davalı …ye devrolunmuş ise de bu devirlerin domainlerin devrini kapsamamasına rağmen davalı …’in dava dışı … AŞ ye ait internet sitelerini ücretsiz olarak davalı …ye devrettiği, bahse konu siteler üzerinden haksız kazanç sağladığından bahisle davalı …’in şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı, diğer davalı … nin ise -siteleri devralmasından kaynaklı – haksız rekabet sorumluluğuna dayalı zararların tazmini istemiyle iş bu davayı açmış ve yapılan inceleme sonucunda davacının aktif husumetinin bulunduğu, davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmış ise de; davalı … şirketinin davacının ortağı davalı …’in yöneticisi olduğu dava dışı … AŞ ye ait tescilli markaları cebri icra vasıtasıyla 16/05/2014 tarihinde devraldığı, bu devir sonrası davalı … nin ihtarı üzerine diğer davalı tarafından alan adı devirlerinin şirketin herhangi bir mali sorumluluğunun doğmaması amacıyla gerçekleştirildiği, alan adı kullanımın ilişkin yukarıda izahı yapılan mevzuat ve ODTÜ nezdinde çalışan “..tr” sistemi dikkate alındığında adının devrinin, alan adı tahsisine esas teşkil eden belgelendirilmiş hakkın devri durumunda mümkün olacağı, alan adına temel teşkil eden marka tescillerinin devri halinde esasen alan adının da devrinin gerektiği zira rapordaki tespitlerde de belirtildiği üzere alan adının devrinin markayı devralan açısından haklı bir beklenti oluşturduğu gibi -ki markayı devralan firmanın tamamen internet üzerinden faaliyet gösteren bir firma olduğu dikkate alındığında bu beklentinin haklı beklenti olduğunun kabulü gerekmektedir- devrolunmaması halinde alan adının kullanımı karşısında marka devrini gerçekleştiren firma açısından markaya tecavüz iddialarıyla karşı karşıya bırakabileceği gibi bahse konu alan adının markasal kullanımının mümkün olmadığı, şu hale göre işlevsiz hale geldiği kabul olunması gereken alan adının sınai hakları devrolunmuş çıplak bir kullanışsız, hatta kullanımı riskli bir mal varlığı olarak şirket bünyesinde tutulmasının hali hazırda şirkete bir fayda sağlamayacağı gibi devrinin yapılmasının sorumluluk sahibi yönetici açısından bir gereklilik olarak değerlendirilmesi gerektiği, bila bedel devri yönünden ise şirket yöneticisine izahı yapılan risk menfaat dengesi ve marka devrinden kaynaklı haklı ve dürüst tacir beklentisi dikkate alındığında sorumluluk doğurmayacağı gibi bedel talebinin dahi bu noktada hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebileceği, dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı ve hukuken korunmayacağı, davalının bu durumdan kaynaklı yönetici sorumluluğunun doğmayacağı, yine yönlendirme iddialarının alan adı devrinin ihtar cevabında belirtildiği üzere ortaklar arasındaki husumetten kaynaklı olduğunun kabulünün gerektiği, esasen davanın da ortaklar arasındaki çekişmenin sonucu olduğu, şirket ortağı olan ve davacının eşi olduğu bildirilen …’ yurt dışında kurmuş olduğu … isimli şirket üzerinden marka devri sonrası ….com adresini alan adını devraldığı, sonrasında davalı ile Wipo Tahkim nezdindeki yargılamada davacının da davaya dahil edilmek suretiyle alan adının kötü niyetli tesciline dayalı olduğundan bahisle davalı …ne devrine karar verildiği de dikkate alındığında davanın esasen iyi niyetle açılmış olmadığı, şirket menfaatlerini korumaktan ziyade ortakların çekişmesine dayalı olduğu, hakkı olmayan alan adını marka tescili sonrası yurt dışında kurmuş olduğu şirkete devrini yapmak suretiyle kullanan davacının iyi niyetli olduğunun kabul olunamayacağı gibi davanın da kötü niyetle açıldığı sonucuna ulaşılmış yine diğer davalının marka tescillerini almış olduğu markaya ilişkin alan adlarının devrini talep etmesinini dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmeyeceği sonuç olarak TTK nın haksız rekabet sonucunu doğurmayacağı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalılardan … ve … A.Ş. Tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmadığını, davalıların yargılama sırasında sunulan beyan dilekçelerinin cevap dilekçesi olarak esasa yönelik değerlendirilemeyeceğini. -Ulaştırma Bakanlığı tarafından çıkarılan İnternet Alan Adları Yönetmeliğinin 33. Maddesi gereği internet alan adı devrinin yasak olduğunu, gerekçeli kararda www…..com.tr ve ….com.tr alan adlarının marka ünvanı ile alındığı ve bu konuda bir tartışma olmadığı belirtilmişse de, alan adlarının markalar ile bir bağının bulunmadığını, dilekçelerindeki bu alan adlarının şirket unvanı ile alınan alan adları olduğuna yönelik açıklamalarının dikkate alınmadığını, bir an için Alan Adı Kayıt Politikası ve Kuralları gereği Yönetmeliğin ihlal edilebileceği düşünülse bile, söz konusu alan adlarının sadece şirket ünvanı ile alındığını, alan adları … AŞ. Tarafından şirket ünvanı ile 08/12/2009 tarihinde alındığını ancak … ve … markalarının 09/04/2013 tarihinde onaylandığını. -Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunun kendi içerisinde çelişkili olduğunu, bilirkişi raporunda ilk olarak markaların devrinden sonra alan adlarının … AŞ. Tarafından kullanılmasının, … AŞ. Bakımından marka tecavüzü oluşturmayacağı görüşünün açıklandığını fakat sonraki sayfada bu alan adlarının … AŞ. Tarafından kullanımının yüksek ihtimalle marka tecavüzü oluşturacağının belirtilerek, …’in hukuka aykırı olarak yaptığı alan adı devrinin geçerli ve gerekli olduğunun gösterildiğini, raporda alan adı devirleri aklandıktan sonra, …’in de aklanmaya çalışıldığını, ilk olarak pazarlık gücünün çok zayıf olmasından dolayı ilk olarak oluşmayacağının belirtildiğini, sonraki sayfada oluşacağını belirttiği marka tecavüzü sonucu doğacak muhtemel büyük kayıpların önlenmesinden hareketle yöneticinin sorumluluğunun olmayacağı yorumu getirildiğini, mahkemenin de bu raporu hükme esas aldığını. -Mahkemenin güven duygusunu hiçbir şekilde tatmin etmeyecek tek taraflı hazırlanmış raporu esas alarak karar verdiğini, raporda bilirkişiler tarafından davalı … tarafından dahi öne sürülmeyen özen ve bağlılık ilkesi ve dürüstlük kuralından bahsedilerek devrin gerçekleşmesi gerektiği kanaatinin öne sürüldüğünü, davalı adına savunmaya varacak ifadelerin kullanıldığını, raporun sonuç kısmında ısrarla Dürüstlük Kuralı gereği alan adlarının devrinin gerektiği aksi taktirde markanın kullanımının sınırlanacağının belirtildiğini, markaların alınmasına bağlı olarak alan adlarının devrinin gerekliliğinin TTK hükümlerine dahi aykırı olduğunu, davalı … Yetkilisinin yalnızca marka alımına gitmesinin sonuçlarının önceden bilinebilir bir durum olduğunu bu nedenle bilirkişilerin alan adı olmadan marka kullanımının sınırlanacağına ilişkin savunmanın hukuken hiçbir anlam ifade etmediğini. -Davanın konusunun müvekkilinin ortağı olduğu … A.Ş.’nin malvarlığının diğer ortak ve yönetim kurulu üyesi … tarafından haksız çıkarları için kullanımının durdurulması ve şirketin uğradığı zararın tazmini ile beraber diğer davalı …Ş. tarafından … A.Ş.’ye ait www…com.tr ve www…..com.tr alan adlarının haksız kullanımının durdurulmasına ilişkin olduğunu, yargılamanın başında tedbir kararı verilerek alan adlarının kullanımının engellendiğini, yargılamanın ilerleyen aşamalarında domain adreslerinin şirketin en değerli mal varlığının … A.Ş.’ye devredilerek müvekkilinin ve ortağı olduğu şirketin zarara uğratıldığını, mahkemenin ise iddialarına görmezden gelerek devrin hukuka uygunluğuna karar verdiğini, devir işleminin müvekkilinin haklılığını ortaya koyduğunu, mahkemenin ise devrin yargılama sırasında yapıldığını gözden kaçırdığını, … A.Ş. Tarafından önce sadece şifrelerin alınması yoluyla kullanıldığını, daha sonra davalıların işbirliğine gidilerek devrin yapıldığını, davalı …’in şirket mallarını kendi özel amaçları için kullandığının ortaya çıktığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …Ş.’nin istinaf dilekçesine cevabında; davacının dilekçesinde dayandığı İnternet Alan Adları Yönetmeliğinin 13. Maddesi gereğince alan adlarının satılabileceğini ve devredilebileceğini, davacının yargılama süresince alan adları alınırken marka tesciline veya başvurusuna ilişkin evrakın sunulmadığı şeklinde iddiada bulunmuşsa da; …tr müzekkere cevabında tüm başvurularda, marka başvuru ve tescil evrakları sunularak alan adlarının tescilinin talep edildiğinin görüldüğünü, ilk olarak 23/01/2009 tarihinde….. A.Ş. adına davacının alan adları için başvuru yaptığında … sayılı “…+şekil”marka başvurusunu ve TPMK yazısını eklediğini, ikinci işlemin 09/11/2012 tarihinde … Danışmanlık .. A.Ş. Adına davacı tarafından yapıldığını, şirket unvanı değiştiğinden güncelleme yapıldığını, her iki bilirkişi raporunda da aynı tespit ve sonuçlara varıldığını, müvekkilinin ihale yoluyla satın aldığı … Danışmanlık .. A.Ş.’ye ait 5 farklı marka üzerinde hak sahibi olduğu, şirket ana sözleşmesine göre …’in alan adının bedeli dikkate alındığında münferit imza ile yetkilendirildiği işlerden olduğu, alan adının Alan Adı Kayıt Politikası ve Kurallarına uygun bir şekilde devredildiği, müvekkilinin markaları ve alan adlarını devraldıktan sonra markaların tanınmışlığının arttığının tespit edildiği, müvekkilinin markaları satın aldıktan sonra … Danışmanlık .. A.Ş.’ye T.C. Beyoğlu … Noterliği’nin 13 Haziran 2014 tarih ve … Yevmiye No’lu ihtarnamesi ile www…..com ve www…..com.tr ibareli alan adlarının devrinin talep edildiğini, … San. ve Tic. A.Ş’nin ise 22 Temmuz 2014 tarihli yanıtında, www…..com.tr. ibareli alan adının devri hususunda bir sakınca görülmediği, www…..com ibareli alan adına ilişkin olarak ise, bu alan adının her ne kadar şirket faaliyetleri için tahsis edildiyse de alan adını elinde tutan şirket ortağı … ile aralarındaki ihtilaf nedeniyle bu kişiye ulaşılamamasından dolayı devir işleminin gerçekleştirilemeyeceğinin bildirildiğini, gerçekleştirilen işlemlerin dürüstlük kuralına uygun olduğunu, www…..com ibareli alan adının davacının eşi tarafından kötüniyetle ABD’de kurulan … şirketine devredildiğini, … ve … aleyhinde WIPO nezdinde başlatılan tahkim süreci neticesinde … No’lu dosyasından verilen 29.01.2015 tarihli ” kararla,www…..com sitesinin alan adının müvekkiline devredilmesine karar verildiğini, davacı tarafından açılan kararın iptali davasının 07 Şubat 2019 tarihinde reddine karar verildiğini, müvekkili tarafından www…..com sitesinin alan adı ve içeriğinde müvekkilinin markasına tecavüz edildiğinden bahisle açılan davanın kabulüne karar verildiğini beyanla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dava İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine açıldığı, davaya konu uyuşmazlığın mutlak ticari dava olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi üzerine İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edildiği ve bu mahkemece davanın markaya ilişkin haksız rekabetin önlenmesi davası olması nedeniyle 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanması gerektiği, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verildiği, dosya yargı yerinin belirlenmesi açısından Yargıtay 20. Hukuk Dairesine gönderildiği, Yargıtay 20. HD’nin 25/10/2016 tarih ve 2016/5087 esas, 2016/9534 karar sayılı ilamıyla, “Tescilsiz marka yönünden TTK’nın 56.ve 57.maddeleri anlamında haksız rekabet, tescilli marka yönünden 556 sayılı KHK’nın 61.maddesi anlamında markaya tecavüz hükümleri uygulanır. Somut olayda, davacı, TPMK nezdinde tescil edilmiş bir tescilli marka hakkına dayandığına göre uyuşmazlığın çözümünde Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.” gerekçesiyle dosyanın yargılamasına bu mahkemece devam olunarak karar verildiği anlaşılmıştır.İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/46 D.iş sayılı dosyasında bilirkişi Doç. Dr. …’dan alınan 09/09/2014 tarihli raporda; internet ortamında www…..com.tr alan adının www…..com/… adresine yönlendirilmiş olduğu, www…..com.tr adresinin ise kendi alan adı altında bir site açtıktan sonra buradaki menü butonları ile yine www…..com/… alan adı altına yönlendirilmiş olarak çalıştığı, belirtilen www…..com.tr – www…..com.tr alan adları ile ilgili www…og sitesindeki arşiv kayıtları incelenerek www…..com.tr alan adının belli tarihlerde www..com.tr ve www…com.tr adreslerine yönlendirilmiş olduğu ve tespiti istenen her iki alan adının da belli tarihlerde site isme olarak yönlendirme olmadan da logofood ismi ile yayın yaptığının tespit edildiği, ayrıca www…..com.tr – www…..com.tr alan adları ile ilgili sorumlu bilgilerinde … isminin geçtiğinin whois bilgileri ve ..tr adlı siteden tespit edildiği, tespit konusu belirtilen www…..com.tr – www…..com.tr alan adları ile ilgili sorumlu kişilerin daha önce kimler olduğu ile ilgili history sorgulamasının com.tr uzantılı alan adlarında Orta Doğu Teknik Üniversitesinde tutulduğu ve bu bilginin buradan alınabileceği, hususlarında görüş bildirdiği anlaşılmıştır.Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinde; … tescil nolu “…” ibareli markanın 30, 35, ve 43.sınıflarda 27/10/2010 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “www..com.tr” ibareli markanın 35.sınıfta 27/01/2011 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 30, 35 ve 43.sınıflarında 09/04/2013 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 35.sınıfta 20/01/2015 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 35.sınıfta 16/05/2014 tarihinde dava dışı şirket adına tescil edildiği haczedilerek cebri icra kanalıyla davalı …ye devrinin yapıldığı hali hazırda davalı … Anonim Şirketi adına tescilli oldukları anlaşılmıştır. Mahkemece alınan raporda bilirkişi …, “www…..com.tr ve www…..com.tr adresli siteler incelendiğinde, her iki sitenin de www…com/… adresine yönlendirilmiş olduğu, yönlendirilen www..com sitesi üzerindeki menüde “…” ve “..” ibareli iki başlığın olduğu, ayrıca site alt kısmında da … ibarelerinin kullanılmakta olduğu, ….com internet sitesinin öncesinde davalı … A.Ş. tarafından işletildiği, 17 Eylül 2014 tarihinden sonra el değiştirerek … isimli yabancı menşeli firma tarafından işletilmeye başlandığı, … tescil numaralı ve 24/02/2009 koruma tarihli “…”, … tescil numaralı ve 04/12/2009 koruma tarihli “www…com.tr”, … tescil numaralı ve 10/08/2010 koruma tarihli “… şekil”, … tescil numaralı 27/02/2012 koruma tarihli “…” markası ve … tescil numaralı ve 27/02/2012 koruma tarihli “…” markasının haczedilerek icra kanalıyla davalı …Ş.’ye devrinin yapılmış olduğu, … Tic. A.Ş. şirketinin 13/07/2010 tarihinde ticaret ünvanının değiştirilerek “… Ticaret Anonim Şirketi” olarak tescilinin yapıldığı, şirket ana sözleşmesinde şirket yönetiminin her türlü sınai mülkiyet haklarını devretmeye veya bırakmaya yetkili olduğunun kararlaştırıldığı, 13/07/2010 tarihli ve sonrasındaki yönetim kurulu kararların tamamında, Yönetim Kurulu Başkanlığına …’in getirildiği, davacının iddia ettiği nedenlerle 22/05/2013 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan kararlar iptal edilse dahi, ilgili alan adlarının devri için …’in münferit imzası ile yetkili kılınmış olduğu, ….com.tr ve ….com.tr alan adlarının …tr Kurumu tarafından davalı …Ş. hesabına tahsis edilmiş olduğu, alan adının devrinin yalnızca eski alan adı sahibi tarafından şifrelerin iletilmesi yolu ile değil tahsise esas teşkil eden marka tescilinin devredilmesi, devir belgelerinin …tr’ye gönderilmesi, kurum tarafından incelenerek denetlenmesi, alan adının yeni sahibine kaydının yapılması ve alan adı yönetimi için gerekli kullanıcı adı ve şifrelerin iletilmesi süreçleri sonrasında yapılmış olduğu” hususlarında görüş bildirmiştir. İlk derece mahkemesince öğretim görevlisi bilirkişi Prof. Dr. …, Marka vekili Avukat-SMMM … ve Ar.Gör. …den alınan 30/11/2017 tarihli heyet raporunda; … AŞ’ye ait olan markaların hukuka uygun şekilde icra kanalıyla … AŞ tarafından devralındığı, devralınan markalar internet üzerinden sunulan ürün ve hizmetlere ait olduğu gibi … AŞ’nin de internet üzerinden ürün ve hizmet sağlayan bir şirket olduğu, alan adlarının bağımsız olarak devredilip devredilemeyeceği konusunda İnternet Alan Adları Yönetmeliği m. 13 ve Geçici 2. madde hükümlerinde bir sistem öngörülmüş ise de bu sistemin henüz uygulanma imkânı bulamadığı, ODTÜ “.tr” Alan Adı Kayıt Politikası ve Kurallarının 2. maddesi gereğince “.tr” ülke kodlu alan adlarının satışı, kiralanması ve devrinin yasak olduğunun, satış, kira veya devrin tespiti halinde alan adlarının tamamının iptal edileceğinin, yalnızca alan adının tahsisine esas teşkil eden hakkın devri durumunda alan adının da devredilebileceğinin belirtildiği, bu hükümler karşısında mevcut durumda alan adının tek başına devrinin mümkün olmadığı, devredilmesinin alan adının iptali sonucunu doğuracağı, dolayısıyla somut olayda markaların devrinden sonra alan adlarının ya yeni marka sahibine devredilebileceği ya da … AŞ tarafından bizzat kullanılabileceği, alan adının … AŞ tarafından kullanımı her ne kadar kendiliğinden markaları devralan … AŞ’nin marka hakkının ihlali anlamına gelmeyecekse de, söz konusu kullanımın yalnız alan adı ile sınırlı kalabileceği, ilgili alan adı altında devredilen markaları taşıyan ürün veya hizmetlerin sunulamayacağı, böylesi bir durumun marka hakkını ihlal edebileceği, olaydaki bilgiler ışığında alan adının devredilmesi hususunda davalı şirket yöneticisi …’in özen ve bağlılık yükümlülüğüne uygun hareket ettiği, alan adlarının dürüstlük kuralı uyarınca da devrinin gerektiği, … markalarının internet yoluyla çikolata, kek vb. yiyecek siparişleri, … markasının ise internetten … siparişi ile özdeşleştiği, dürüstlük kuralı gereğince her ne kadar markalar icra yoluyla alınmış olsa da alan adlarının da devre dahil olması gerektiği, zira alan adları olmaksızın yapılan devrin markaların kullanımını son derece sınırlayacağı, alan adı devri bedelsiz yapılmış olsa dahi, eğer mali incelemeler sonucunda alan adlarının değerinin şirketin karşı karşıya kalacağı marka hakkına tecavüz iddialarıyla kıyaslandığında önemsiz ve cüzi olduğu sonucuna ulaşılırsa, davalı …’in söz konusu devri bedelsiz yapmasının da sorumluluk doğurmayacağı, nitekim mali incelemeler bölümünde alan adlarının asgari değer taşıyacağı tespiti yapılmış olduğundan ulaşılan sonucun geçerli olacağı, asgari seviyede değeri olan alan adlarının değerinin belirlenmesi açısından mali bir değerlendirme yapma olanağının bulunmadığı, … AŞ’nin fiillerinin ticari hayatın akışına ve dürüstlük kuralına uygun olduğu, haksız rekabet teşkil edecek bir fiilinin bulunmadığı, haksız rekabet iddiası bakımından da herhangi bir hesaplama yapılamadığı, hususlarında görüş bildirdikleri anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin, müvekkilinin %49 oranında hisse ile davalı … A.Ş.’nin ortağı olduğunu, davalı şirket yetkilisi … ile şirketin rakibi davalı …Ş.’nin işbirliği yaparak, şirketin malvarlığını usulsüzce kullandırdığını, haksız rekabet teşkil eden fiiller nedeniyle şirketin zarara uğratıldığını beyanla, şirkete kayyum atanmasını şirkete ait www…..com.tr ve www…..com.tr alan adlarına erişimin engellenmesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00 TL tazminata hükmedilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstanbul 2. FSHHM ve İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesince karşılıklı görevsizlik kararları verildiği, mahkemeler arasındaki, olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi yönünden, Yargıtay 20. HD’nin 25/10/2016 tarih ve 2016/5087 esas, 2016/9534 karar sayılı ilamıyla, İstanbul 2. FSHHM’nin yargı yeri olarak belirlenmesi nedeniyle, yargılamanın bu mahkemede görülerek sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır.Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 Sayılı TTK, Madde 553- (1) “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./28.md.) kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. “Madde 555- (1) “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” hükümleri düzenlenmiştir. Davacı tarafça şirket ortağı sıfatıyla, davalı … A.Ş.’nin adına dava tarihinde kayıtlı alan adlarının, diğer davalı …Ş.’ye kullandırılması ve daha sonrada devri nedeniyle, şirketin uğradığı zararın tazmininin talep edildiği, her ne kadar dava dilekçesinde şirkete kayyum atanmasının talep edildiği anlaşılmışsa da, davada kayyum atanarak davacı olarak yer alması istenilen … A.Ş.’nin aynı zamanda davalı olarak gösterildiği, davacının şirketin uğradığı zararın tazminini TTK 555/1 maddesi gereğince kendi adına açacağı davada isteyemeyeceği, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, şirketin zarara uğratıldığına yönelik iddianın da yine … A.Ş.’ye karşı yöneltilemeyeceği, davalı şirketin pasif dava ehliyetinin bulunmadığı, anlaşılmıştır. Davayı davalı şirketin ortağı sıfatıyla … açmıştır. Dava dilekçesinde şirketin uğradığı zararların tazmini ve şirkete kayyum atanmasının talep edildiği dikkate alınarak, bir an için davanın şirket adına açıldığı düşünülmesi halinde ise, şirket aynı zamanda davalı olarak gösterildiğinden, aynı gerçek/tüzel kişi davada hem davacı, hemde davalı olarak yer alamayacaktır. Aktif ve pasif husumet ehliyeti, 6100 sayılı HMK’nın 114/d maddesi gereğince dava şartı niteliğinde olmakla, aynı Kanun’un 115. maddesi gereğince davanın her safhasında ve re’sen nazara alınması gerekir. İlk derece mahkemesince davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından, davanın HMK 114/1-d ve 115. Madde gereğince dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek esas hakkında karar verilmesi yerinde görülmemiş, HMK 355. Madde gereğince kamu düzeniyle ilgili taraf sıfatının resen dikkate alınarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın HMK 114/1-d ve 115. Madde gereğince dava şartı yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 355 ve 353/1-a-4 maddeleri gereğince resen gözetilen sebeplerle KABULÜNE,2- İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/12/2019 tarihli 2016/239 E. – 2019/515 K. sayılı Kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın HMK 114/1-d ve 115. Madde gereğince dava şartı yokluğundan REDDİNE,4- İlk derece yargılaması yönünden;a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca 170,78 TL peşin harçtan 80,70 TL maktu karar harcının düşülmesine, kalan 90,08 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca aktif husumet yokluğundan ret edilen dava yönünden, ret sebebi ortak olmakla 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılar … ve davalı … AŞ. ‘ye verilmesine, c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca aktif husumet yokluğundan ret edilen haksız rekabete yönelik talep yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı … AŞ. ‘ye verilmesine, ç–Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca pasif husumet yokluğundan ret edilen talep yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren verilmesine, ç-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasın d-Davalı … tarafından yapılan, 61,00 TL posta giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, e-Yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davacı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,b-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 39,70 TL tebligat ve posta giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,ç-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 04/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi