Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1797 E. 2022/1776 K. 21.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1797 Esas
KARAR NO: 2022/1776 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2018/217 E. – 2020/43 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 21/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 1953 yılında A.B.D.’de kurulduğunu, paslanmayı önleyici çözücü ve yağ gidericiler için emsalsiz ve özel bir formül yaratan ve bu ürünü “…” ürünü olarak markalandırdığını, … ürününü halihazırda tüm dünya çapında üretip dağıttığını, müvekkilinin ve müvekkilinin … markasının sektöründe dünya çapında tanındığını, aynı zamanda ticaret unvanının kılavuz kelimesi olan … markalı ürünleri 1970’li yıllardan bu yana otomotiv sanayinden spor malzemelerine, ev dekorasyonundan çiftçiliğe kadar sayısız endüstriyel uygulama alanından tüketicilere hitap ettiğini, 70’li yıllardan bu yana Avrupa pazarında olan ürünleri için Türkiye’de … sayılı ilk marka başvurusunu 17 Ağustos 1973 tarihinde yaptığını,50’li yıllardan bu yana … markası ile üretim yaptığını ve … markalı ürünlerini tüm dünyada satışa sunduğunu, … markası için 670,503 sayılı ilk tescili 2 Aralık 1958 yılına dayandığını, … markasının tamamen ve ilk kez müvekkili tarafından yaratıldığını ve dünya çapında çok tanınmış bir marka konumuna geldiğini, müvekkilinin … markalarını yıllardır dünya çapında ve Türkiye’de kullandığını ve tanıttığını, tüketici nezdinde tanınmışlık kazandığını, tanınmışlığın, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 5 Eylül 2013 tarihli ve 2013/158 E. 2013/9 K. Sayılı kararıyla da kabul edildiğini, müvekkilinin … markaları ve tesciller ile de korunan … ürününe ait ticari takdim şeklinin davalı dahil pek çok firma tarafından taklit edildiğini, davalının … ibaresi ile satışa sunduğu pas sökücü ürünleri ile müvekkilinin tescilli ve tanınmış markalarını ve ticari takdim şeklini birebir taklit ettiğini, müvekkilinin faaliyetleri ve iş mahsulleri ile iltibas yarattığını bu surette haksız rekabette bulunduğunu, müvekkilinin markasına tecavüz ettiğini, davalı şirketin haksız kullanımının, müvekkilinin tescilli marka ve ticari kullanım şekli ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğundan kullanıcıya müvekkiline ait ürün olduğu izlenimini verdiğinden bahisle, tedbir kararı verilmesini, davalının fiillerinin müvekkilinin markalarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine ve tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine binaen tecavüzün önlenmesi (men’ine) ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına (ref’ine), davalının müvekkili şirketlerin markalarına vaki tecavüzleri ve haksız rekabetleri nedeni ile 50.000.-TL manevi tazminatın davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline; hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin … A.Ş.’nin 1963 yılında kurulduğunu, Türkiye’nin en tanınmış yapıştırıcı üreticisi olduğunu, bilinen yapıştırıcıların yanı sıra; aklilik ve silikonize mastik, silikon, sıvı conta, PU köpük ve sert PVC yapıştırıcısı, metal parlatıcı,yağlayıcı ve kalıp ayırıcı aerosoller, tekstil kimyasalları üretip sattığını, kırtasiye tipi, japon yapıştırıcı ve plastik çelik satışlarında Türkiye’de kendi kategorisinde birinci sırada olduğunu, … Kimya, Plastik-çelik tipi … yapıştırıcı ve sıvı contayı endüstriye, özellikle otomotiv ve hırdavat sektörüne ilk tanıştıran kuruluş olduğunu, aynı zamanda … notu kalite hizmet belgesine sahip olduğunu, sektörde öncü bir marka olup gerek sektörde gerekse tüketiciler nezdİnde güven uyandıran ve tanınmışlığı yüksek olan bir marka olduğunu, bu nedenle davacı markasının benzerliğinden yararlanılarak markanın sömürülmesi ve haksız kazanç sağlandığına ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, giderek gelişen müvekkilinin şirket ürün yelpazesinde var olan farklı ürünler için Ticaret Markaları tescil ettirdiğini, müvekkil şirket tarafından Türk Patent Enstitüsü nezdinde 18/12/2000 tarihinde “… şekil markasının 1 ve 3 nolu Sınıfta ver alan mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere tescil başvurusunun, muhatap tarafından herhangi bir itirazda bulunulmayarak, 04.06.2002 tarihinde tescil edildiğini, müvekkilinin 18/12/2000 başvuru ve 19.11,2001 koruma tarihlî “…+Şekıl ’Markası ile yaklaşık 17 yıldır üretim ve satış yaptığını, yağlama ve nem giderici ürünlerini satın alan ortalama bir tüketici tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını ve ayrıca davacı tarafından şişe tasarımı başvurusu üzerinden gidildiği kabul edilse dahi bu hali ile davacı tarafından müvekkilinin başvuru ve koruma tarihli markası ile iltibas oluşturabilecek nitelikte başvuruların müvekkil şirketin koruma tarihinden sonra gerçekleştirdiğinin anlaşılacağını, bu halde davacının tescilli markalarını iptal ettirmesi gerektiğini, Davacı şirketin “…” ibareli marka 2. ye 4. Nolu mal ve hizmet sınıfında yer almakta iken müvekkili şirketin “…+şekil” markasının 1 ve 3 nolu sınıfta yer alan mal ve hizmetlerde tescil edildiğini, buna göre yağlama ve nem giderici, pas sökücü, silikon akrilik yapıştırıcıları kapsadığını, müvekkili şirketin markasının “…+ şekil” markasınında yer alan “…”ün tescilli olan markalar ile seri marka özelliğini taşıdığını, “…” ibaresi ve diğer markaların “…”ün yoğun ve yaygın bir şekilde kullanması ve bunun sonucunda bu markalar arasında çok güçlü bir bağ kurduğunu bu markaları gören potansiyel müşterilerin markanın kökeninin “…” markası ile bağlantısını anlar hale geldiklerini, dolayısıyla ortalama bilgilenmiş kullanıcının davacı markaları ile müvekkili markalarını karıştırmasının mümkün olmadığını, davacı firmanın tecavüz iddiasında bulunmasının MK 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkilinin 1963 yılından günümüze kadar gelen yaygın ve sürekli kullanımının davacıya ait “sekil+…” ibareli markalardan haksız yararlanma niyetinde olmadığının bir kanıtı olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirketin markasının tanınmış marka olmasından yararlanmasının söz konusu olmadığını, taklit marka satma, markayı sulandırma, markanın itibarına zarar verme ve marka fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir durumun da mevcut olmadığını, müvekkilin tescil ve kullanım süresi göz önüne alındığında haksız rekabetten de söz edilemeyeceğinden bahisle davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 22/01/2020 tarihli 2018/217 E. – 2020/43 K. sayılı kararıyla; “….Davalının tescilli “…+ Şekil” markasını tescil edildiği şekilde kullanmadığı, dolayısıyla tescile dayalı kullanımının söz konusu olmadığı, bu sebeple de tescilli kullanım savunmasının dinlenilemeyeceği, kaldı ki SMK md. 155 karşısında bu savunmanın her koşulda kabul edilemez olduğu sonucuna varıldığı, davalının “…+ Şekil” markasını tescil edildiği halinden uzaklaşarak kullandığı bu sebeple kullanımının tescilsiz kullanım olarak kabulü gerektiği, davalının “…+ Şekil” markasını davacının markalarına yaklaştırarak kullandığı sonucuna da varıldığı…Davacı ve Davalı kullanımlarının her ikisinin ürün adının sarı fon üzerine mavi renk ile yerleştirildiği, her ikisinde de … sayısının yer aldığı, her iki ürün ambalajının lacivert renkli olduğu, her ikisinin de kırmızı kapaklı olduğu, her iki ambalajın şeklinin, ambalajda kullanılan renklerin, renklerin yerleşiminin, birbirlerine oranının ve figüratif oranının benzer olduğu, davalı kullanımının bütünsel olarak bıraktığı izlenim dikkate itibariyle davacının tescilli markalarından önemli bir farklılık oluşturmadığı, sıradan normal bir tüketicinin davacının sattığı ürün yerine, davalının benzer ambalajındaki aynı cins ürününün satın alabileceği, bu haliyle davalı fiilinin, davacının tescilli …, …, …, … ve … sayılı markalarından doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet eylemi teşkil ettiği…Davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet eylemi nedeniyle manevi olarak üzüntü ve kedere kapıldığı ve manevi olarak da zarar gördüğü” gerekçesiyle; davanın KISMEN KABULÜNE, Davalının … Mavi zemin üzerine … kısmı sarı renkli çerçeve içerisinde ve kırmızı kapaklı sprey ürünü üreterek davacının tescilli markasına tecavüzde bulunduğunun ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, tecavüzün men’ine ve ref’ine, Davalı tarafından tecavüz oluşturacak şekilde kararda bahsedildiği nitelikteki ürününün üretilmesinin satış depolama ve pazarlanmasının önlenmesine, bu şekilde üretilmiş ürün varsa bulundukları yerden toplanmasına ve sadece bu ürünler ile sınırlı olmak üzere imhasına, Davalı internet sitesinde tarif edildiği şekilde ihlal yaratan ürünlerin varsa çıkarılmasına, Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, Hüküm kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin markaları ile, davacı markaları karşılaştırıldığında, iltibas oluşturabilecek herhangi bir benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin kullanım süresi de dikkate alındığında haksız rekabetten de söz edilemeyeceğini, müvekkilinin ürün yelpazesinde bulunan farklı mallar için ve dava konusu mallarla aynı mal ve hizmet sınıfında kalan Ticaret Markaları tescil ettirdiğini. -Müvekkilinin 18/12/2000 tarihinde “…+şekil” markasını 1 ve 3 nolu sınıflarda kullanmak üzere, SMK ve ilgili yasal düzenlemelere uygun olarak tescil ettirdiğini, davacının marka hakkına tecavüz teşkil edecek bir eyleminin bulunmadığı gibi, tescilli markanın kullanılmasının haksız rekabete de neden olmayacağını, resmi marka bültenindeki ilan üzerine davacının herhangi bir itirazda bulunmadığını, 04/06/2002 tarihinde tescil edildiğini, müvekkilinin kullanımının tescilli marka hakkına dayandığını, yağlama ve nem giderici ürünlerini satın alan ortalama tüketici tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı tarafından şişe tasarımı üzerinden hak ileri sürüldüğünde ise davacının müvekkilinin başvuru ve koruma tarihli markası ile iltibas oluşturabilecek nitelikte başvurularını, müvekkilinin koruma tarihinden sonra gerçekleştirdiğini, davacının bu markaları iptal ettirmeden tecavüz iddiasında bulunamayacağını. -Marka tescil başvurusuna itiraz etmeyen ve yasal yollara başvurmayan davacının müvekkilinin seri markası konumunda olan bu markaya karşı tecavüz iddiasında bulunmasının MK 2 madde de düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğunu. -Müvekkilinin 1963 yılından günümüze kadar gelen yaygın ve sürekli kullanımının davacı markalarından haksız yararlanma niyeti bulunmadığını gösterdiğini. -Karıştırma ihtimaline yol açacak benzerlik değerlendirmesinde bütüncül yaklaşım sergilenmesi gerektiğini, karıştırılma ihtimalinin varlığının SMK 6/1 maddesi gereğince “halk nezdinde” olması gerektiğini. -Markaların farklı mal ve hizmetlerde tescilli olduğunu, davacının … ibareli markasının 2. Ve 4. Sınıfta, müvekkilinin …+şekil markasının 1 ve 3 nolu sınıfta tescilli olup “Yağlama ve nem giderici, pas sökücü, silikon akrilik, yapıştırıcıları kapsadığını, müvekkilinin markasının tescilli … markaları ile seri marka özelliği taşıdığını, markaların benzer alanlarda kullanıldığı varsayılsa dahi hitap ettiği tüketici kitlesinin farklı olduğunu. -Davacı tarafça SMK 155. Madde gereğince müvekkilinin tescilli markasından çok önce söz konusu markayı kullandığını, bu nedenle önceye dayalı hak iddiasının ileri sürülemeyeceğini iddia etse de, davacının marufiyet şartı göz ardı edilerek, sadece birkaç fatura, broşürden başka bir belgeyi dosyaya ibraz edemediğini, davacının müvekkilinin markası ile iltibas yaratabilecek nitelikte marka başvurularının müvekkilinin koruma tarihinden sonra gerçekleştiğini, SMK 155. Maddenin uygulama alanı bulamayacağını. -Davacının markasının tanınmış olduğunu ileri sürmüşse de, müvekkilinin tescilli markasını kullanmasına engel oluşturmayacağını, davacı markasının SMK 4. Madde de yer alan Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamında tanınmış marka kapsamında yer almadığını, müvekkilinin davacının tanınmış marka olmasından yararlanmasının söz konusu olmadığı gibi, taklit marka satmadığını, markayı sulandırma ve marka fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir durumun da mevcut olmadığını, haksız rekabetin de söz konusu olmayacağını. -Hüküm kurmaya elverişli olmayan rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; müvekkilinin tescilli markaları ile, ürününün ticari takdim şekline ilişkin görseller ile davalı ürününü yan yana gösterir tablodan da görüleceği üzere, davalının kullanımının davacı markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının müvekkilinin tescilli markaları ile de korunan ticari takdim şeklinin unsurlarını bire bir taklit ettiğini, müvekkilinin … ibareli markalarını kullanış şeklinin lacivert ve sarı renklerden oluştuğunu, davalının da bu renkleri seçerek müvekkili ile özdeşleşen … ibaresi ile iltibas oluşturan … ibaresini ön plana çıkaracak şekilde … ibareli mütecaviz ürünlerinde kullandığını, renklerin kullanımının da müvekkili ile aynı olacak şekilde lacivert taban üzerine sarı renkli olduğunu, ayrıca davalının birebir aynı renk ve tepteki kırmızı kapağı da kopyaladığını, dava konusu kullanımın müvekkilinin marka tescili ile aynı malları kapsadığını, çok amaçlı pas sökücü, yağlayıcı, koruyucu sprey ürünü olduğunu, her iki ürünün de ortalama tüketici kitlesine hitap ettiğini, müvekkilinin marka ve ürünleri ile tüketici nezdinde iltibasa yol açtığını, bilirkişi raporunun isabetli ve hukuka uygun olduğunu, HMK 282. Madde gereğince hakimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceğini, Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarihli ve 2014/11-696 E-2016/778 K sayılı kararında da belirtildiği üzere, benzerlik incelemesinin hakimin hukuki bilgisi ile çözülebilecek bir mesele olduğunu, davalının sınırsız seçenek özgürlüğü varken bilinçli olarak müvekkilinin tanınmış marka ve ürünlerini taklit etmeyi seçtiğini, davalının dilekçesinde yer verdiği ve bir kısmı müddet olan … ibareli markalarının dava konusu ile ilgisinin bulunmadığını, davalının kullanımının … sayılı marka kapsamında da bulunmadığını, davalının markasını tescil edildiği şekilde kullanmadığını, müvekkilinin hem tescile hem de kullanıma dayalı öncelik hakkının bulunduğunu, müvekkilinin … markalı ürünlerinin ilk kez kullanımının 1950’li yıllara dayandığını, bu ürünlere ait ticari takdim şekline ilişkin Türkiye’de ilk şişe şeklinin ise 1996 tarihinde tescil edildiğini, müvekkilinin markalarının tanınmış marka statüsüne kavuştuğunu, bu hususun mahkeme kararları ile tespit edildiğini, dava dilekçesi ekinde tanınmışlığa ilişkin deliller sunduklarını beyanla istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya kapsamında bulunan marka tescil kayıtlarından; 17/08/1993 başvuru tarihli … başvuru numaralı 02. Sınıfta … markası, 09/10/1995 başvuru tarihli … başvuru numaralı 04. Sınıfta … markası, 08/05/1996 başvuru tarihli … başvuru numaralı 02/04. Sınıfta ambalaj şekil markası ve 19/06/2012 başvuru tarihli … başvuru numaralı 02/04. Sınıfta … ibareli ambalaj şekil markasının davacı adına tescilli ve koruma altında olduğu anlaşılmıştır. Davalı adına 01/03. Sınıfta “Yağlama ve nem giderici, pas sökücü, slikon akrilik, yapıştırıcı” emtialarında 18/12/2000 başvuru tarihli … başvuru numaralı … şekil markasının tescilli ve koruma altında olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 23.08.2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiş Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05,09.2013 tarihli 2013/158 E. 2013/9 K. sayılı kararı ve de İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 06.07.2017 tarihli 2016/66 E. 2017/98 K. sayılı kararı ile davacıya ait … ibareli markaların tanınmış marka olarak kabulü gerektiği, davalının tescilli marka kullanımının tecavüz teşkil etmeyeceği savunmasının Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 155. Maddesi karşısında kabul göremeyeceği, kaldı ki Davalının tescilli “…” markasını tescil edildiği şekilde kullanmadığı, dolayısıyla tescile dayalı kullanımının söz konusu olmadığı, davacı ve davalı kullanımlarının her ikisinin ürün adının sarı fon üzerine mavi renk ile yerleştirildiği, her ikisinde de … sayısının yer aldığı, her iki ürün ambalajının lacivert renkli olduğu, her ikisinin de kırmızı kapaklı olduğu, her iki ambalajın şeklinin, ambalajda kullanılan renklerin, renklerin yerleşiminin, birbirlerine oranının ve figüratif oranının benzer olduğu, davalı kullanımının bütünsel olarak bıraktığı izlenim dikkate itibariyle davacının tescilli markalarından önemli bir farklılık oluşturmadığı, ambalajlarda açık iltibas olduğu, sıradan normal bir tüketicinin davacının sattığı ürün yerine, davalının benzer ambalajındaki aynı cins ürününün satın alabileceği, bu haliyle davalı fiilinin davacının tescilli …, …, …, … ve … sayılı markalarından doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet (iltibas) eylemi teşkil ettiği…” beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: Markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti meni ve refi ile manevi tazminat talepli davada, ilk derece mahkemesince manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, diğer taleplerin kabulüne karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde yazılı sebepler ile kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı adına … ibareli sözcük markalarının 1993 yılından itibaren, sarı mavi renkli, kırmızı kapaklı ürün ambalaj şekil markasının ise 08/05/1996 başvuru tarihinden itibaren tescilli olduğu, davacının … ibareli, sarı mavi renkli, kırmızı kapaklı ürün ambalaj şekil markasının 19/06/2012 başvuru tarihinden itibaren … başvuru numarası ile 02. sınıfta;”Metal yüzeylerin kararmasını ve paslanmasını önlemeye mahsus müstahzarlar”, 04. Sınıfta; “Yağlama yağları ve nüfuz edici yağlar.” emtialarında tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafa ait “…” ibaresinin kullanıldığı ürün ambalajının “koruyucu yağlayıcı sprey” ürününe ait olduğu ve davalının 18/12/2000 başvuru tarihli … başvuru numaralı “…” markasının 01/03. Sınıfta “Yağlama ve nem giderici, pas sökücü, silikon akrilik, yapıştırıcı.” emtialarında tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafça ürün ambalajı üzerindeki markasal kullanımın, bu marka kapsamında olduğu ileri sürülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte olan 6769 Sayılı SMK 9/2-a maddesinde “Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılmasının” markayı kullanma kabul edileceği düzenlenmiştir. Davalı tarafça seri markalarının bulunduğu ileri sürülerek, dosyaya marka tescil belge örnekleri sunulmuş, davada dayanılan … başvuru numaralı markada olduğu gibi diğer markalarında da “…” ibaresinin asıl unsur olarak yer aldığı, yanına başka unsurlar getirildiği anlaşılmıştır. Davalı markasının asıl unsurunun … ibaresi olduğu, uyuşmazlığa konu üründe ise …+ ibaresinin üstte ve öne çıkarılacak şekilde yazıldığı, … ibaresinin altta ve daha az dikkat çekecek şekilde yer aldığı, ürün ambalajının renklerinin ve renklerin kullanım şeklinin, kırmızı kapağın davacının tescilli ambalaj markası ile karışıklık yaratacak şekilde kullanıldığı, ürünün davacı markasının tescilli olduğu emtia grubuna ait olduğu, davacı markasındaki … ibaresi ile iltibas yaratacak şekilde … ibaresine yer verildiği, davalı tarafın tescilli markası kapsamında kullanımı bulunmadığından, SMK 155. Madde deki öncelik hakkının davalı tarafça ileri sürülemeyeceği, markaya tecavüzün tespiti, meni ve refi ile, markaya tecavüz nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin haksız rekabet koşullarının oluşmadığına yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde; dava tarihinde yürürlükte olan 6102 Sayılı TTK 55/1-a-4 maddesi ve madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, markaya tecavüz fiili dava tarihinde yürürlükte olan 6769 Sayılı SMK 29. Madde de düzenlendiğinden ve TTK 55/1-a-4 madde düzenlemesinde yürürlükten kalkan TTK57/5 Maddesindeki “ürün adı, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları” ibaresine yer verilmediğinden, kümülatif koruma sağlamayacağından, haksız rekabete ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. (bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/5189 E, 2022/1852 Karar sayılı, 14.03.2022 Tarihli kararı) Davalı vekilinin haksız rekabet davasına yönelik istinaf sebepleri dışındaki diğer istinaf itirazları yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, haksız rekabete dayalı olarak açılan davanın reddine, hükmün diğer kısımlarının tarafların kazanılmış hakları korunarak aynen tekrarına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 2- İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 22/01/2020 tarihli 2018/217 E. – 2020/43 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Davanın KISMEN KABULÜNE, A-Davalının … Mavi zemin üzerine …+ kısmı sarı renkli çerçeve içerisinde ve kırmızı kapaklı sprey ürünü üreterek davacının tescilli markasına tecavüzde bulunduğunun tespitine, tecavüzün men’ine ve ref’ine, B-Davalı tarafından tecavüz oluşturacak şekilde kararda bahsedildiği nitelikteki ürününün üretilmesinin satış depolama ve pazarlanmasının önlenmesine, bu şekilde üretilmiş ürün varsa bulundukları yerden toplanmasına ve sadece bu ürünler ile sınırlı olmak üzere imhasına, C-Davalı internet sitesinde tarif edildiği şekilde ihlal yaratan ürünlerin varsa çıkarılmasına, Ç-Davacının markaya tecavüzden kaynaklanan manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine, D-Hüküm kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle hüküm özetinin Türkiye çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına, E-Haksız rekabetten kaynaklanan davanın reddine, 4-İlk derece yargılaması yönünden; A-Markaya tecavüzün tespiti davası yönünden 80,70 TL maktu harç ile, manevi tazminat yönünden alınması gerekli 683,10 TL karar harcının, peşin yatırılan 853,88 TL’den mahsubu ile bakiye kalan 90,08 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine, B-Davacı tarafından yapılan:1.500,00 TL bilirkişi ücreti,259,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.759,60 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan (kazanılmış haklar korunarak) 351,92 TL ile 719,00 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 1.070,92 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, C-Davalı tarafından yapılan 144,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranınla göre (kazanılmış haklar korunarak) 115,20 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, Ç-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen marka hakkına tecavüz talepleri yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 4.910,00TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, D-Davacı yargılamada kendini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden AAÜT’sine göre tespit olunan 4.910,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, E-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan manevi tazminat miktarı üzerinden AAÜT 13/2 maddesine göre tespit olunan 4.910,00 TL’nin ve reddine karar verilen haksız rekabete ilişkin dava yönünden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ne göre 15.000 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 39,70 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 188,30TL’nin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 21/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.