Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1783 E. 2020/1731 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1783 Esas
KARAR NO: 2020/1731 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2020
NUMARASI: 2020/56 E. – 2020/57 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2020
İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 29/01/2020 tarihli kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin davalı banka ile herhangi bir genel kredi sözleşmesi ve borcunun olmadığını, müvekkili tarafından dava dışı … çalışanın işine son verildiğini, iş ilişkisine son verirken kendisinden ibraname aldığını, bu ibranameyi de şirket nezdinde tüm ayrılan işçilerinde olduğu tüm ödemli ibraları bir klasör içerisinde sakladığını, …’ın 1993 tarihinde kendi şirketini kurduğunu, kurduğu şirketin maddi zorluğa girdiğini ve … bankasına borcundan dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, icra takibinin semeresiz kalınca herhangi bir şeklide organik inorganik resmi gayrı bağ olmamasına rağmen, alacaklı vekilinin gösterdiği adrese hazce gidildiğini, hacze gelinen şirketin müvekkiline ait olan … A.Ş. olduğunu, dava dışı borçlu şirket ve şirket yetkilisi ile müvekkilleri arasında organik bağ tespit edebilmek için işyeri adresinde araştırma yapıldığını, bu araştırma neticesinde işçilerden alınan ibranameler klasörü içerisinde bulanan dava dışı …’a ait ibranamenin bulunduğunu, ancak alacaklı vekilinin talebi ile icra müdürünün müvekkili şirketini istihkaklı haciz tatbik ettiğini, menkullerin yediemin teslim edildiğini, müvekkilinden icra tehdidi altında 12.000 TL nakit ve borç protokolü ile 08/07/2019 düzenleme tarihli, 09/07/2019 tarihli 100.000 TL bedelli senet alındığını beyanla davalı bankaya senede dayanarak borcunun olmadığının tespiti ile senedin hükümsüz kalmasına karar verilmesini, işbu senet icra takibine konulduğu takdirde işbu senet müstenidat yapılarak açılan icra takiplerinin durdurulmasın, haciz sırasında imzalanan protokolün geçersizliğine karar verilmesini ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/01/2020 tarihli 2020/56 Esas-2020/57 Karar sayılı kararıyla; “7155 sayılı Kanunun 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2.maddesi uyarınca Arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında , davanın TTK’nun 5/A., 6325 sayılı Kanunun 18/A-2., HMK’nun 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU;Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davanın menfi tespit davası olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davayı önce Asliye Hukuk mahkemesinde açtıklarını, zaman kaybı olmasın diye dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep etmişlerse de mahkemenin resen de görevsizlik kararı verebileceğini, mahkemenin görevli olup olmadığını sorgulamadan, arabuluculuk şartı olmadığından davanın reddine karar verdiğini, Asliye Ticaret mahkemesinde doğrudan açılan bir davanın mevcut olmadığını, menfi tespit davalarının ticari iş olsa dahi Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/02/2020 tarihli 2020/85 Esas-2020/454 Karar sayılı kararında ticari nitelikte ki menfi tespit davalarında, dava açılmadan önce arabuluculuğa gitmenin zorunlu olmadığına karar verdiğini beyanla mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevabında; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığını, davanın menfi tespit davası olduğundan zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğunu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
GEREKÇE; Uyuşmazlık; arabulucuk dava şartının iş bu dava yönünden uygulanıp uygulanamayacağının tespitine ilişkindir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun’un 5/A. maddesinde “dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile; “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” şeklinde düzenleme yapılmıştır. TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; bonodan kaynaklanan, menfi tespite ilişkin iş bu uyuşmazlıkta bir paranın ödenmesi yahut bir zararın tazmininin istenmediği, menfi tespit davasının alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyeceği göz önüne alınarak, somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/02/2020 tarihli 2020/85 Esas- 2020/454 Karar sayılı olup “Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine yönelik kararında”; “7155 Sayılı Kanun’un 20. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi gereğince ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına, uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine” karar verilmiştir. Açıklanan nedenle davacı tarafın istinaf isteminin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına, dosyanın yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 2-İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/01/2020 tarihli 2020/56 Esas-2020/57 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacılara iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacılar avansından kullanıldığı anlaşılan; 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 48,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacılara verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 16/10/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.