Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1765 E. 2022/1883 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1765 Esas
KARAR NO: 2022/1883 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2020
NUMARASI: 2019/54 E. – 2020/111 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dünyanın önde gelen spor giyim şirketlerinden biri olduğunu, müvekkilinin geniş bir marka portföyüne sahip olup, bu markalardan birinin “…” ibareli marka olduğunu, müvekkili adına TPMK nezdinde de tescili için … no. ile yapılan … marka başvurusunun davalı adına tescilli … markası mesnet gösterilerek reddedildiğini, bu başvurunun müvekkili şirketin uluslararası marka başvurusunun Türkiye’ye yönlendirilmiş kısmı olduğunu; davalı adına … no. ile tescilli markanın kullanılmama nedeniyle iptali için işbu davanın açılması zorunluluğunun hasıl olduğunu, davayı açmakta müvekkilinin hukuki yararının bulunduğunu; davalının, markasını 25. sınıfta SMK’nın aradığı anlamda ciddi biçimde kullanmadığını, kullanmamaya ilişkin haklı bir sebebinin olmadığını, markanın kısmen iptali koşullarının oluştuğunu; davalının ispat yükünü yerine getiremediğini ve SMK uyarınca iptal hükmü yürürlüğe girene kadar yetkinin mahkemeler tarafından kullanılacağını ileri sürmekte ve davalı adına … no ile tescilli “…” markasının 25. sınıfta tescilli olduğu bütün emtialar bakımından kullanılmama nedeniyle iptalini ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu markanın müvekkili adına tescilli olup, kullanımına ilişkin tüm hakların müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin uluslararası tekstil piyasasında önemli bir yere sahip bir firma olduğunu, müvekkilinin dava konusu “…” markasının tasarımı ve tescili ile reklam ve ürünlerin kullanımı amaçlı olarak ciddi bir yatırım yaptığını, söz konusu markanın müvekkili tarafından halen kullanılmakta olduğunu, SMK’da aranan iptal şartlarının gerçekleşmediğini, dava konusu markanın ticaretinin 2015 yılından 2019 yılına kadar aktif olarak yapıldığını, satış miktarlarının objektif olarak yüksek düzeyde olması gerektiğine ilişkin iddianın mesnetsiz olduğunu, her marka sahibinin üretim payının, pazar payının, kapasitesinin kendisine has olduğunu, birinin diğerinden nicelik açısından daha fazla ürün pazarlamasının, pazar ve satış payına sahip olmasının markanın iptali ve sicilden terkini için yeterli olmayacağını, faturalarda marka bulunmasının zorunlu olmadığını, SMK kapsamında iptale ilişkin hükümlerin uygulanmasının 2024 yılına kadar ertelendiğini, 10/01/2022 tarihinden önce açılacak iptal davasının mevsimsiz olması sebebiyle reddi gerekeceğini, SMK m.9 hükmünün kanunun yürürlük tarihinden 5 yıl geçmekle hüküm ve sonuç doğuracağını ve davacının dava açma hakkı olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/07/2020 tarihli 2019/54 E. – 2020/111 K. sayılı kararıyla; “…dava konusu markayı tescilli olduğu 25. Sınıf bakımından ciddi kullanma olgusunu ispatlayamadığı ” gerekçesiyle; Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli … tescil numaralı markanın sadece 25. Sınıf yönünden kullanmama nedeni ile iptaline, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; usul hukuku açısından, bilirkişilerin ve mahkemenin davanın mevsimsiz açılmadığı yönündeki tespitlerinin hukuka aykırı olduğunu, SMK ile getirilen iptal hükmünün, hukukun temel ilkelerinden olan, “Kanunların geçmişe etkili olmaması” kuralına uyması gerektiğini. -Müvekkilinin … tescil numaralı … markasının, markanın tescil edildiği amaç dahilinde, işlevine uygun, ticari hayatın içinde kullanıldığını” iptal şartlarının oluşmadığını, bilirkişilerin 16/09/2019 tarihli raporunda “… etiketinin ürün görsellerinin fiziki numunelerinde bulunduğu ancak bu etiketlerden markanın ciddi biçimde kullanılıp kullanılmadığının tespit edilemediğini” beyan ettiklerini, bilirkişilerce, fiilen tespit edilen tekstil ürünlerinde kullanıldığının, hem dosyada mübrez faturalı satışlara konu ürünler olduğunun ispat edildiğini, bu hususun hem raporda hem kararda yer aldığını. -Müvekkilinin markayı “ihraç fazlası ürünlerde” kullandığının ispat edildiğini, mahkeme kararının şaşkınlık yarattığını, faturada kullanma zorunluluğunun bulunmadığını, özellikle ihraç fazlası ürünlerde marka değil, ürün cins, adet ve fiyatının yer aldığını, dilekçelerinde VUK ve TTK’da faturada bulunması gereken hususların altının çizildiğini, kararda rapora itirazlarından bahsedilmediğini, yeni bilirkişi heyetinden rapor alınması taleplerine değinilmediğini.-Dava konusu marka hakkında müvekkilinin ciddi kullanımının bulunmadığı tespitinin gerçeği yansıtmadığını, somut olayın özelliklerine göre değerlendirme yapılmasının gerektiğini, satış miktarlarının objektif olarak yüksek düzeyde olması gerektiğine ilişkin kararın mesnetsiz olduğunu, Yüksek Adalet Divanı içtihatlarında belirtildiği üzere kullanımın ciddi olup olmadığını tespit edebilmek için niceliksel bir eşik seçmenin mümkün olmadığını, kullanımın her zaman miktar olarak çok büyük olmasının gerekmediğini. -Davacının … markasının tescil başvurusunun Kurul tarafından, giyim kuşam anlamına gelen … ibaresinin marka tescilinde kullanılamayacağı, markanın bir bütünü olamayacağına ilişkin karar verdiğini, bu markanın tescilinin reddi nedeniyle müvekkilinin markasının iptalinin talep edilmesinin hukuka aykırılık teşkil edeceğini. -Her bir marka sahibinin, hizmet verebileceği ölçüde markasını kullanacağını, birinin diğerinden nicelik açısından daha fazla pazara sahip olmasının markanın iptaline ve sicilden terkinine sebep olamayacağını, davacının pazar payı daha yüksek diye, davalı müvekkiline ait markanın ciddi biçimde kullanılmadığına ilişkin kararın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında, davalının markayı ciddi anlamda kullanıldığını gösteren delillerini ispat etmesi gerektiğini, davalı tarafından markanın ciddi, pazar payı yaratıp bunu koruyacak şekilde, fiilen, hukukun aradığı şartlara göre, markasal olarak kullandığının kanıtlanmasının gerektiğini, bilirkişilerce davalının ciddi kullanımını gösterir hiçbir delil veya somut belge tespit edilemediğini, davanın mevsimsiz olmadığını, SMK geçici 4. Madde kapsamında 26. Madde hükmü yürürlüğe girene kadar iptal yetkisinin, anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılacağını, doktrin ve uygulamada tümüyle, SMK’nın yürürlüğünden sonra açılan kullanmama nedeniyle iptal davalarında 2022 yılının beklenmemesi gerektiğinin açıklandığını, davalı tarafça kullanıma ilişkin sekiz adet … markasını ihtiva eden pantolon görseli (bu görsellerden bir kısmının aynı pantolonlara ilişkin olduğu), üç adet 2018, bir adet 2017, bir adet 2016 ve iki adet 2015 yılı faturası sunulduğunu, faturalar incelendiğinde … markasına ilişkin olduğunu gösterir bir ibare bulunmadığını, bir an için bu faturalar kabul edilse dahi, yedi adet faturanın markanın ciddi kullanımının olduğunu göstermeyeceğini beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; … sayılı “…” ibareli markanın, 05, 24, 25, 26 ve 27. sınıflarda 21/07/2015 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan 16/09/2019 tarihli raporda; “…2017 ve 2018 yıllarına ait mizanlar üzerinde yapılan incelemelerde stok/maliyet kalemlerinin kimyevi hammaddeler ve ürün (kumaş çeşitleri) şeklinde takip edildiğinin görüldüğü, davalının satış takip hesaplarının incelendiğinde; sınıflandırmanın kumaş, aksesuar ve pasif nitelikli gelirlere (kur farkları, fiyat farkları ve benzeri) göre yapıldığının tespit edildiği, maliyet hesapları ve satış gelirleri hesaplarının tasnifinde … markalı ürünlerin üretildiği veya alım satıma konu edildiğine dair somut bir bulgu elde edilemediğini, davalı şirketin … markasının kullanımına ilişkin olduğunu iddia ettiği satış faturaları örneklerini kendilerine ibraz ettiğini, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait örnek faturalarda dava konusu markanın kullanıldığına dair emare bulunamadığını, davalı tarafın ibraz ettiği satış faturalarının içeriklerinin genel olarak: Ürün çeşitleri ve tanımlı stok kodlarına göre yazıldığını (Ör: Bayan Pantolon. Model …, …. … Boyfriend. Erkek 5 Cep Pant. Skinny Bayan Pant. …, … gibi), öte yandan, ibraz edilen faturalar üzerinde … markasının logo olarak baskılandığının görüldüğünü, … markasına ait bir logonun faturalar üzerinde yer almadığını, dolayısı ile fatura içeriklerinden … markasının ciddi kullanıldığına dair somut bir bulgu elde edilemediğini sonuç olarak; mali bilirkişi incelemesi sonucunda, davalının “…” markasını ciddi şekilde kullandığına dair bir tespit yapılamadığı, dava dosyasında bulunan “…” etiketli ürün görsellerinin fiziki numunelerinde “…” etiketinin görüldüğü, ancak görülen bu etiketlerin “…” markasının “ciddi şekilde” kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesinin mali bilirkişinin uzmanlık alanında olmadığı, Vergi Usul Kanunu kapsamında faturaların ya da irsaliyelerin üzerinde logo ve/veya marka isminin yer almasının zorunlu olmadığı ve SMK’nın markanın kullanılmama nedeniyle iptaline ilişkin düzenlemesi ışığında dava dosyasına sunulu delillerin incelenmesi ve yerinde inceleme neticesinde, davalı tarafın … tescil nolu markasının, iptali talep edilen 25. sınıfta tescilli olduğu ürünlerde, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içinde kullanımına rastlanmadığı, davalının SMK’nın aradığı anlamda ciddi kullanımı ispat edemediği” beyan etmişlerdir. İlk derece mahkemesince aynı heyetten alınan 03/03/2020 tarihli ek raporda; “…davalının ileri sürdüğünün aksine, huzurdaki davanın mevsimsiz açılan bir dava olmadığı, kök raporun oluşturulmasında eksik mevzuat incelemesine dayalı bir hatanın-eksikliğin bulunmadığı ve dava konusu … sayılı “…” markasının kullanılmama nedeniyle iptali talep edilen 25. Sınıfta tescilli olduğu ürünlerde dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içinde herhangi bir kullanımına rastlanmadığı, kullanımı ispat yükü kendisine düşen davalının SMK’nın aradığı anlamda markayı kullandığını ispat edemediği, markayı kullanma yükümlülüğünü yerine getirmediği yönünde kök raporda ulaşılan sonuçtan dönülmesini gerektiren bir durum tespit edilemediği” beyan etmişlerdir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili, davalı adına tescilli … nolu “…” markasının 25. sınıfta tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre geçmesine rağmen kullanılmadığını beyanla, markanın kısmen iptaline karar verilmesini talep etmiş ilk derece mahkemesince davanın kabulüne, karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu ve istinaf sebeplerinde davanın mevsimsiz açıldığını, markanın kullanıldığının ispatlandığını, faturalarda markanın kullanılma zorunluluğunun bulunmadığını, ciddi kullanım yönünden somut olayın özelliklerinin dikkate alınması gerektiğini, davacının markasını tescil ettirememesi nedeniyle müvekkiline dava açılmasının yerinde olmadığını ileri sürmüştür. 6769 Sayılı Yasa’nın 9. Maddesinde; “- (1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir.6769 Sayılı Kanun’un 26. Maddesinde, madde de sayılan hallerde Kurum tarafından markanın iptaline karar verileceği düzenlenmiş, SMK 9/1-a maddesinde “9 uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hâllerin mevcut olmasının” iptal sebebi olarak Kurum tarafından dikkate alınacağı düzenlenmiştir.6769 Sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinde;” (1) 26 ncı madde hükmü yürürlüğe girene kadar, iptal yetkisi, anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılır.(2) 26 ncı maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mahkemeler tarafından görülmekte olan iptal davaları mahkemeler tarafından sonuçlandırılır.(3) Mahkemelerin bu madde hükmüne göre vermiş olduğu kararlar kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından Kuruma resen gönderilir.”6769 Sayılı Kanun’un 192/1-a maddesinde; ” (1) Bu Kanunun;a) 26 ncı maddesi yayımı tarihinden itibaren yedi yıl sonra yürürlüğe gireceği” düzenlenmiştir.Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler dikkate alındığında, iptal yetkisinin Kurum tarafından kullanılacağına ilişkin düzenlemenin Kanun’un yürürlüğe girdiği 10/01/2017 tarihinden itibaren yedi yıl sonra yürürlüğe gireceği, ancak 26. Maddenin yürürlüğe girmesine kadar iptal yetkisinin mahkemelerce kullanılacağı anlaşılmaktadır. SMK’nın 9/1.maddesinde yer alan düzenlemeden, Kanun Koyucunun, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibariyle kullanılmayan markaların iptaline karar verilebileceği esasını benimsediği anlaşılmaktadır. Yasada öngörülen 5 yıllık sürenin Kanun’un yürürlük tarihinden sonra başlayacağına dair düzenlemeye yer verilmemiştir. 6769 Sayılı SMK’nın TBMM tarafından kabul tarihinin ise 22.12.2016 ve Resmi Gazetede yayın tarihinin 10.01.2017 olduğu, Kanun Koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde markanın kullanmama sebebiyle iptalini öngördüğünün kabulü gerektiği kanaatine varılarak, davalı vekilinin süre yönünden davanın reddi gerektiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Markanın kullanıldığını ispat yükü davalıda olup, davalı tarafça markanın tescil edildiği sınıf/alt sınıflar için, pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla, temel işlevine uygun olarak, anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde ve ciddi biçimde kullanıldığının ispatı gerekmektedir. Bilirkişilerce davalı şirket ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, davalı şirketin fatura ve irsaliyelerinde “…” markasını kullanmadığı, davaya konu marka kullanımını ispatlamak üzere ihraç fazlası ürün satışlarına ilişkin faturalarında da “…” markasını kullandığı, 25. Sınıfa dahil emtialarda markanın kullanımını gösteren belge sunulmadığı, ihraç fazlası ürünlere … markasını taşıyan etiketlerin takıldığına dair ürün örneklerini bilirkişilere gösterdiği anlaşılıyorsa da, davadan sonraki bu kullanımın ispat fonksiyonunun bulunmadığı, önceden de kullanıldığını göstermeyeceği, markanın kullanıldığının ispatlanamadığı, davacı marka başvurusunun reddi nedeniyle bu davanın açıldığına yönelik beyanın hukuki yararın değerlendirilmesi yönünden değerlendirilebileceği, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 65,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 04/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.