Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1757 E. 2022/1881 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1757 Esas
KARAR NO: 2022/1881 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2020
NUMARASI: 2018/394 E. – 2020/112 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinden … Tic.Ltd.Şti.’nin “…” markası ile kontraplak/ağaç ürünleri yapan Letonya menşeli … firması tarafından Türkiye’de kurulmuş bir firma olduğunu, “…” markasının söz konusu yabancı menşeli firma tarafından WIPO nezdinde 21/12/2012 tarih ve … tescil numarası ile kayıtlı olduğunu ve söz konusu markanın müvekkilleri tarafından maruf hale getirildiğini, davalı adına … tescil numarası ile kayıtlı “…” ibareli markanın, müvekkillerinden … şirketinin markasıyla birebir aynı olduğunu ve bu durumun müvekkili haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, davalı markasının öncelikle müvekkiline devrini, davalı adına … sayı ile tescilli “…” markasının hükümsüzlüğünü, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, men’ini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, davalıya ait http://…com/ alan adının ve facebook sayfalarına erişimin engellenmesini ve hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili adına tescilli bulunan markaların cins ve şekil yönünden aynı ve ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığını, davacıların icra ettiği markanın müvekkili tarafından hiçbir şekilde kullanılmadığını, ayrıca … kelimesinin ayırt edici unsur olmadığını, 19. sınıfta … ile başlayan pekçok aktif markanın bulunduğunu ve davacıların basiretli tacir gibi davranmadıklarını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/07/2020 tarihli 2018/394 E. – 2020/112 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalı adına tescilli “…” markasının esas unsurunun “…” olup dava dışı … şirketine ait eskiye dayalı “…” markası ile benzer olduğu, faaliyet alanlarının aynı olduğu, yine davacı … Ltd. Şti’nin kuruluş tarihinin marka tescilinden önce olduğu ve bu şirketin tek sahibinin dava dışı … şirketi olduğu, davalı şirketin de markanın koruma tarihinden çok önceden beri dava dışı bu firmadan alınarak “…” markalı ürünlerin ticari faaliyete konu edildiği, aynı alanda faaliyet gösteren davalının bu ibareyi tesadüfen seçtiğinden bahsedilemeyeceği gibi davalının sektörde “…” olarak bilinen ve “…” markasının sahibi dava dışı … şirketi arasında ticari/ekonomik bir bağlantı bulunduğu izlenimi yarattığı bu nedenle tescilin kötü niyetli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davacının hükümsüzlüğe ilişkin davacıların davasının kabulü gerektiği, davacı … Ltd. Şti’nin gerçek hak sahibi … şirketine ait olup bu şirketin Türkiye’deki temsilcisi mahiyetinde olduğundan, davacı … A.ş bu şirketlere ait ürünlerin pazarlamasını yaptığından bu davayı açmakta hukuki yararının ve taraf sıfatının bulunduğu, davacı vekili markanın müvekkili … Ltd. Şti’ye devrini talep etmiş ise de gerçek hak sahibi dava dışı … şirketi olup davalı ile gerek davacı … Ltd. Şti gerekse … şirketi arasında bir ticari vekil/temsilcisi ilişkisi bulunmadığından markanın devri yönündeki talebin kabul edilmediği, yine davacıların Türkiye’de tescilli bir markası bulunmadığından davacıların marka haklarına tecavüzüne ilişkin taleplerinin yerinde görülmediği, ancak davacılardan … A.ş’nin “…” ibareli ürünleri davalı markasını koruma tarihinden önce muhtelif firmalara satması, reklamlarını yapması keza davacılardan … Ltd. Şti’nin davalı markasını koruma tarihinden evvel “… ” ibaresini ticaret unvanında yer alacak şekilde ve ana sözleşmesinin iştigal konusunu davalının fiili marka kullanımının söz konusu olduğu ürünü kapsayacak şekilde tescil ettirmiş olması karşısında davalının bu eylemlerinin TTK 54 ve devamı maddeleri anlamında haksız rekabet teşkil ettiği” gerekçesiyle; Davacıların davasının kısmen kabulüne, davalı adına tescilli … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, -Davalının “…” esas unsurlu marka kullanımlarının haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu kullanımının men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu meyanda www…com alan adı ve facebook sayfalarına erişimin engellenmesine, -Karar kesinleştiğinde masrafı davalı tarafça karşılanarak hüküm özetinin ülke çapında yayınlanan tirajı en yüksek 3 gazetenin birinde ilanına, fazlaya dair talebin reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; marka hakkının herkese karşı ileri sürülebilen mutlak hak niteliğinde olup, tapu iptal ve tescil davaları gibi açılan davada davacı adına devrine karar verilmesi gerektiğini, Emekli Hâkim …’ın Türk Marka Hukuku adlı eserinin 4. Baskısının 716. Sayfasında Mahkeme Kararı ile Devir başlığı ile yer alan değerlendirmede; “…. Her ne kadar SMK’nda açıkça yazılı değilse de, markanın mahkeme kararı ile devri mümkündür. Bu durum ticari temsilcinin haksız tescilinde olduğu gibi, diğer sebepler yanında, markanın gaspı halinde de mümkündür. Böyle bir devir kararı verilebilmesi için, gaspın aşikar olması gereklidir. Yüksek Mahkeme bunu “aynı ya da ayniyet düzeyinde benzer” biçiminde formüle etmektedir.” denildiğini, somut olayda markanın gaspının ispatlandığını, hatta davalının “…” beyanı ile açıkça ortaya koyduğunu, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2014/12345 K. 2014/14249 T. 22.9.2014 sayılı kararında da marka devrinin mümkün olduğunun beyan edildiğini ancak marka devir kararı verilen marka ile davacı markasının aynı yada ayniyet derecesinde benzer olmasının arandığını. -Sınai mülkiyet hakkının TPMK nezdinde tescili için gerekli prosedür ve adımların mevcut olduğunu, hükümsüzlük davasında markanın hangi gerekçe ile hükümsüz kılındığının önemli olduğunu, nispi red sebepleri yönünden marka hakkında itiraz sürecinin beklenmesine gerek olmadığını, SMK 10. Madde de, tescilin devrine cevaz verdiğini, davalının kendisini davacının ticari vekili ve ürünlerin pazarlanmasında tek yetkili gibi lanse edildiğini, SMK 10. Maddenin marka devrine cevaz verme gerekçesinin fiilen de olsa gerçekleştiğini. -Marka hakkına tecavüz koşullarının gerçekleştiğini, müvekkillerinden … Şirketinin kurucusu ve tek ortağının … A.Ş. Olup, distribütörlük almaya, marka haklarını, lisans haklarını, imtiyazlarını, markalarını ve ticari unvanlarını kullanmaya, adli ve idari birimlerde temsile yetkili olduğunu, markanın ülkede tescilinin bulunup bulunmadığının incelenmesinin gereksiz olduğunu, sınai mülkiyet haklarının korunması için tescilin zorunlu unsur olmadığını, gerçek hak sahipliğinin korunması gerektiğini. -Mahkemece hükümsüzlük talebinin kabul edildiğini, davalı marka kullanımının haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitinin yapıldığını, kullanımın menine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalıya ait www…com alan adı ve facebook sayfasına erişimin engellenmesine ve hükmün ilanına karar verilmesine rağmen, her bir talep yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti taktiri gerekirken, tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak marka hakkına tecavüzden kaynaklanan taleplerinin kabulü ile vekalet ücretine ilişkin hükmün düzeltilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkili aleyhine verilen tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, davacının HMK 390/3 maddesi gereğince yaklaşık ispat kuralını gerçekleştirmediğini, müvekkilinin kullandığı marka ile davacının kullandığı markanın yazım karakteri, şekil ve renk olarak benzemediğini, davacının sosyal medya ortamından bulduğunu iddia ettiği resmi koyarak, müvekkilinin davacının markasını kullandığını ileri sürdüğünü, mahkeme tarafından bu resmin sosyal medya hesabından olup olmadığının kontrol edilmediğini.-Tedbirin en önemli şartının hakların derhal korunmasında zorunluluk bulunması olduğunu, davacının 8 yıl boyunca markası için tescil başvurusunda bulunmadığını, davanın 18/09/2018 tarihinde açıldığını, davacının 2010 yılından itibaren markayı Türkiye’de kullandıklarının ileri sürüldüğünü, sadece WIPO nezdinde Litvanya Şirketinin … markası için tescil yaptırmasının Türkiye nezdinde koruma sağlamadığını, 8 yıl boyunca hiçbir işlem yapmaksızın beklemelerinin, hemen korunması gereken bir menfaat olmadığını gösterdiğini. -… kelimesinin markanın esaslı unsuru olmadığını, TPMK nezdinde … ibareli 236 kayıt bulunduğunu, davacıların kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri marka için 2013 yılında marka başvurusunda bulunduğunu, 2015 yılında itiraz sonucu başvurunun işlemden kaldırıldığını, delil olarak sunulan dergilerin kabulünün mümkün bulunmadığını, istenildiği zaman bu dergilere para karşılığı reklam ve röportaj verilebildiğini, davacının müvekkilinin marka başvurusuna itiraz etmediğini, müvekkilinin müşteri çevresinden yararlanmak için kötüniyetle bu davayı açtığını. -Mahkemenin yetkisiz mahkemenin verdiği D.İş kararlı dosyadan alınan bilirkişi raporuna göre karar verdiğini, keşif taleplerinin reddedildiğini, -Davacılardan … San. Şirketinin dava açma yetkisinin bulunmadığını, 16/12/2019 tarihli belgede … Şirketinin adli ve idari kurumlarda yetkili olarak atandığının beyan edildiğini, … Şirketine sadece haksız rekabet açısından yetki verildiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; ihtiyati tedbir kararına davalının itiraz ettiğini, itirazın reddi kararına ilişkin istinaf başvurusunda bulunduğunu, İstanbul BAM 16. HD’nin 2019/154 E-2019/210 K sayılı karar ile davalının istinaf isteminin esastan reddine karar verildiğini, tedbir açısından mevzuatın öngördüğü yolun tüketildiğini, yeniden inceleme talep edilemeyeceğini, kaldı ki mahkemece nihai karar verildiğini ve tam ispat koşulunun yerine getirildiğini, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu ve davalının kötüniyetli olduğunun tüm dosya kapsamıyla ispatlandığını, Sakarya 3. Asliye Hukuk mahkemesince alınan rapor esas alınarak verilen kararın hukuka uygun olduğunu, davalının “…” ibareli sosyal paylaşımı yaptığını, tespit fotoğraflarından davalının kendi tescilli markasını değil, tüm dünyada maruf hale gelen davacının şekil+ ibare içerir markasını kullandığını, davacının marka güvenilirliğinden ve müşteri kitlesinden kötü niyetli olarak yararlanılmaya çalışıldığını, haksız rekabet yönünden, markalara ait ürünlerin üretildiği yerin Sakarya’da olması nedeniyle haksız fiilin burda vuku bulduğunun sabit olduğunu, yapılan keşif, web sitesindeki ifade, davacı …ya gönderilen mesaj, Noter kanalı ile yapılan e-tespit tutanaklarının, haksız kullanım ve kötüniyeti ortaya koyduğunu, keşif talebinin reddi kararının yerinde olduğunu, … Yapının dava açma hakkı bulunduğunu ortaya koyduklarını beyanla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Hükümsüzlüğü istenen … markasının 07/12/2017 başvuru tarihinden itibaren 19. Sınıfta davalı … şirketi adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamında bulunan Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/157 D.İş sayılı dosyasında alınan raporda …. Ltd. Şti.’nin adresinde keşif yapıldığı, davalı şirketin üretim yerinde, ürünlerdeki amblemlerin “…” yazdığı tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan 26/11/2019 havale tarihli raporda; Letonya Menşeili … firmasına ait … (R) markasının 21/12/2012 tarihli … tescil no ile WIPO nezdinde 19. Sınıfta plywood (kontrplak) ürününde koruma altına alındığını, Davacı …’un kuruluşuna ait, 30.11.2012 tarih ve 8205 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi”nin 182. sayfasından: Davacı …’un tek ortaklı olarak kurulduğu, pay sahibinin … AS olduğu, amaç ve konusunun (ana sözleşme madde 1) “her türlü ahşap ve ona bağlı ürünler ile orman ürünleri ve yan ürünlerinin üretim, pazarlama, satış sonrası servis ve tanıtımının yapılması ile bu ürünlerin satın alınması, satılması, imalatı, ithalatı ve ihracatı ile pazarlanması, bunun için tesis kurulması, danışmanlık yapılması…” olduğunun görüldüğünü, davalı markasının başvuru-koruma tarihinden önce davacı …’un ticaret unvanının “…” kelimesini ihtiva edecek şekilde tescil edildiğini.-“…” ve “…” markalarının kullanıldığı faturalar: Dosya içerisindeki faturalar; dava dışı … şirketinin Türkiye’deki muhtelif firmalara (bunlar arasında davacı … Yapı ve … şirketleri de bulunmaktadır) gönderdiği mal satışlarına ilişkin 07.01.2010 tarihinden itibaren düzenlenmiş faturalar olup, faturalara konu emtiaların … markasını taşıdığı ve … (huş kontrplak) ürünleri olduğu, davacılar …’ya … markalı kontrplak ürünün 16.12.2016 tarihinden itibaren (26.06.2017 tarihli faturaya … markalı kontrplak ürünü de konudur), diğer davacı …’a 11.07.2016 tarihinden itibaren satışının olduğu, dava dışı … şirketinin davacılara gönderdiği mal (… markalı kontrplak ürünü) satışlarına ilişkin faturaların davalı markasının koruma tarihinden önceye ait olduğunu. -… isimli sektör dergisinin Temmuz/Ağustos 2015, Mart 2016, Mayıs 2016, Haziran 2016, Eylül 2016, Kasım 2016, Aralık 2016, Ocak 2017, Şubat 2017, Mart 2017,Eylül 2017 ve Aralık 2017 sayılarının incelenmesinde; Temmuz/Ağustos 2015: Dava dışi … A.Ş.nin sahibi ile yapılan söyleşide belirtilen şahsın, 2013 yılında …’un dünyadaki en büyük distribütörü konumuna ulaştıklarını beyan ettiği, derginin 41. sayfasında … markasal kullanımının mevcut olduğu; Mart 2016: Davacı …’nın verdiği reklam, Mayıs, Haziran, Aralık 2016: Davacı …’nın verdiği reklam, Haziran 2016 ve Ocak 2017: 31. sayfada (Haziran 2016) ve 33. sayfada (Ocak 2017) yer alan …, … markaları reklam, Eylül ve Kasım 2016: Davacı … Yapı’nın verdiği reklam…bulunduğunun görüldüğünü. -davacı tarafa ait …com internet adresinin arşiv kaydında 30 Ekim 2016 tarihli arşivlenmiş kaydında … markasının kullanılarak ürünün satışa ve teşhire sunulduğunun görüldüğünü. – Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/157 D. İş sayılı dosyasına sunulu, … tarafından hazırlanan 24.01.2019 tarihli bu Raporda yer alan davalı …’a ait adreste rastlanan markasal kullanımlar ile davalı tarafa ait olduğu ileri sürülen https://www.facebook….com/… adresinde bulunan içeriklerin incelenmesinde, “…” profil kullanıcısına ait 7 Eylül 2018 tarihinde paylaşılmış resim içerikte “…” markasının kullanıldığının tespit edildiğini. -Davalıya ait olduğu ileri sürülen hllp:/rigaform.com internet adresinde “…” ve/veya “…” markasının, Web sitesinin logosu, anasayfa başlık yazısı (…) ve arka plan resimlerinde kullanıldığının tespit edildiğini, internet sitesinin iletişim sayfasından … Tic. Ltd. Şti. Tarafından işletildiğinin görüldüğünü. -Somut olayda, davalı markasının koruma tarihinden çok önce … ibareli marka üzerindeki gerçek hak sahipliğinin, dosyadaki delillerden tespit edilen … (huş kontrplak) emtiası bakımından dava dışı … şirketine ait olduğunun anlaşıldığını, dava dışı … şirketinin, … ibareli marka üzerinde 19. Sınıfta kontrplak ve benzeri emtialarda gerçek hak sahibi olduğu kanaatine ulaşıldığını, davacıların SMK 6/3 maddesinde öngörülen gerçek hak sahipliğine, bu şartlarda dayanabilip dayanamayacağının mahkemenin taktirinde olduğunu. -Somut olayda, davacı …’un gerçek hak sahipliği iddiasında bulunabileceği Mahkemece kabul edilse bile, davalı ile davacı … arasında bir ticari vekil/ticari temsilci ilişkisi bulunmadığı, markanın tescil edildiği anda ticari vekil/temsilcinin marka sahibinin izni olmaksızın markayı tescil ettirdiğinden bahsedilemeyeceğini. -Davalı markası …’da yer alan …’nın Letonya’nın başkenti olduğunu, Türk toplumunda bir şehir adı olduğu ve kontrplak emtiası yönünden o yerin maruf ve meşhur olduğunun yaygın olarak bilinmediğini, …com.tr alan adında“…” şeklinde bir açıklama bulunduğu, bu açıklama ile davalının, sektörde … olarak bilinen ve … ibareli markanın sahibi dava dışı … şirketi ile arasında ticari/ekonomik bir bağlantı bulunduğu izlenimini yarattığı ve davalının fiili kullanımın dava dışı firmanın kullanımı ile aynı olduğunun tespit edildiği, bu tespit edilenler ışığında (somut olayın şartlarında) davalı markasının tescilinde kötü niyet bulunup bulunmadığı hakkındaki takdirin Mahkeme’ye ait olduğu beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacılar vekilinin dava dilekçesinde; … markasının Letonya menşeli … firması tarafından,WIPO nezdinde 21/12/2012 tarih ve … tescil numarası ile tescil ettirildiğini, markanın Türkiye’de müvekkilleri tarafından maruf hale getirildiğini ileri sürerek, davalı adına tescilli … sayılı “…” markasının hükümsüzlüğünü, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, men’ini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, davalıya ait http://…com/ alan adının ve facebook safyalarına erişimin engellenmesini ve hüküm özetinin ilanını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince markaya tecavüz iddiasından kaynaklanan talebin ve markanın davacı adına devri talebinin reddine, diğer taleplerin kabulüne karar verilmiştir. İstinaf incelemesi 6100 Sayılı HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde yazılı sebepler ile, kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır.Davacılar vekili, reddine karar verilen talepler yönünden ve vekalet ücretine ilişkin hüküm yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı şirketler adına, marka tescili bulunmadığından, 6769 Sayılı SMK 7/1 maddesinde “Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir” hükmü düzenlenmekle, markaya tecavüzün tespiti, meni ve refi talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Markanın devrine ilişkin düzenlemenin “Ticari vekil veya temsilci adına tescilli markaya ilişkin talepler” başlıklı, 10. Madde de, marka sahibinin izni olmadan, markanın aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerinin ticari vekil veya temsilcisi adına tescilinin yapılması halinde markanın kullanımının yasaklanması ve tescilin devrinin istenebileceği düzenlendiğinden, davacı ve davalı arasında da bu şekilde bir ticari temsil veya vekil ilişkisi bulunmadığından, markanın davacı adına devri talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; taraf markalarının benzer olmadığını, müvekkili aleyhine verilen ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığını, davacı … şirketinin kuruluş tarihinin 22/11/2012, yabancı şirketin WIPO nezdinde marka tescilinin 21/12/2012 tarihi olduğunu, davacının markası için 8 yıldır tescil başvurusunda bulunmadığını, dolayısıyla hemen korunması menfaat bulunmadığını, taraf markalarının benzer olmadığını, müvekkilinin markasına itiraz etmediklerini, davanın kötüniyetli olarak açıldığını, yetkisiz mahkemeden alınan D.İş raporuna dayalı karar verildiğini, davacılardan … Yapı şirketinin dava açma yetkisi olmadığını ileri sürmüştür. Davacıların dava açma yetkisinin bulunup bulunmadığı, husumet ehliyeti ile ilgili olduğundan, Dairemizce resen incelenmiş, dosya kapsamında bulunan Ticaret Sicil Gazetesi’nden … Şirketinin tek ortağının WIPO nezdinde tescilli marka sahibi … şirketi olduğu, aralarında distribütörlük ilişkisi bulunduğu ve Türkiye’deki tek temsilcisi olduğu, davacı … Yapı şirketinin de Marmara Bölge temsilcisi olduğu, … şirketinin davacı şirketlere, marka ve haksız rekabetten kaynaklanan başvurularda bulunmak ve kendisini temsil etmek üzere 16/12/2019 tarihli belge ile ayrıca yetki verdiği, anlaşılmakla, davacı tarafların gerçek hak sahipliği iddiasına dayalı olarak hükümsüzlük talebinde ve haksız rekabetten kaynaklanan iddiaları ileri sürmekte yetkili olduğu, davalı vekilinin … Yapı şirketinin dava açma yetkisinin bulunmadığına yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamında bulunan faturalar ve … isimli sektör dergilerinden, davalı markasının 07/12/2017 başvuru tarihinden önce, … şirketi tarafından … markalı ürünlerin Türkiye’ye çeşitli firmalara satıldığı, dergi röportajı ve ilanlardan … unsurlu markanın, davalı marka başvurusundan önce kullanıldığının ve Letonya merkezli şirketin önceye dayalı hak sahipliğinin ispatlandığı, davalı markasının hükümsüzlüğünün talep edildiği, mahkemece davacı şirketlerce davalı markasının kendilerine karşı kullanılmasının önlenmesi yönünde tedbir kararı verildiği, davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulduğu, Dairemizin kararıyla başvurunun reddine karar verildiği, yargılama sonunda davalının markasının hükümsüzlüğüne, haksız rekabet yaratan kullanımların önlenmesine karar verildiği anlaşılmakla, ihtiyati tedbir yönünden istinaf başvurusunun yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı tarafça Türkiye’de marka tescil başvurusunda bulunulmaması yada davalı marka başvurusuna itiraz edilmemesi, dava açma hakkının kötüye kullanıldığını göstermemektedir. Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/157 D. İş sayılı dosyasında davalının üretim yaptığı işyerinde keşif yapıldığı, ilk derece mahkemesince davalının internet sitesi ve sosyal medya adreslerinde bilirkişi incelemesi yapıldığı anlaşılmakla, yeniden keşif yapılmamasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Davalı vekilinin müvekkilinin kullandığı markanın … ibareli, davalının kullandığı markanın ise … (R) ibareli olduğunu, ayniyet yada ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığını ileri sürmüşse de, davalı markasının tescil sınıfı ve kullanıldığı ürünler ile, davacı tarafın tescilsiz kullandığı … unsurlu markanın, asıl unsurunun … olduğu ve ayniyet derecesinde benzer olduğu, davalı markası ve kullanımındaki … ibaresinin ayırt edicilik katmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince markanın hükümsüzlüğü talebinin ve haksız rekabete dayalı davanın kabulüne karar verilmesine rağmen, her iki dava yönünden ayrı ayrı iki kez vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davacı lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiş, tarafların kazanılmış hakları korunarak, vekalet ücretine ilişkin kısımın düzeltilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 3- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/07/2020 tarihli 2018/394 E. – 2020/112 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 4-Davacıların davasının kısmen kabulüne, davalı adına tescilli … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, -Davalının “…” esas unsurlu marka kullanımlarının haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu kullanımının men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu meyanda www…com alan adı ve facebook sayfalarına erişimin engellenmesine, -Karar kesinleştiğinde masrafı davalı tarafça karşılanarak hüküm özetinin ülke çapında yayınlanan tirajı en yüksek 3 gazetenin birinde ilanına, -Fazlaya dair talebin reddine, 5-İlk derece yargılaması yönünden;a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, marka hükümsüzlüğü yönünden 80,70 TL, haksız rekabetten kaynaklanan dava yönünden 80,70 TL ilam harcı olmak üzere toplam 161,40 TL harçtan, 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile, 125,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince marka hükümsüzlüğü davası yönünden 4.910,00 TL, haksız rekabetten kaynaklanan dava yönünden 15.000 TL olmak üzere toplam 19.910,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacılara verilmesine,c-Davanın kısmen reddi sebebiyle, karar tarihininde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacılardan alınarak davalıya verilmesine,ç-Davacılar tarafından yapılan 35,90 TL peşin ve 35,90 TL başvuru olmak üzere toplam 71,80 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacılara verilmesine, d-Davacılar tarafından yapılan 375,40 TL tebligat-tezkere ve 2.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.775,40 TL yargılama giderinin, davanın kısmen kabulü nedeniyle 1.870,00 TL.’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına, e-Davalı tarafından yapılan 76,00 TL yargılama giderinin, davanın kısmen reddi sebebiyle 38,00 TL.’sinin, davacılardan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına, f-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,6-İstinaf yargılaması yönünden;a-Davalı tarafın istinaf talebi yerinde görülmediğinden alınması gereken marka hükümsüzlüğü yönünden 80,70 TL, haksız rekabetten kaynaklanan dava yönünden 80,70 TL ilam harcı olmak üzere toplam 161,40 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 107,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, b-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 22,00 TL tebligat, müzekkere ve posta giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, c-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, ç-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 04/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.