Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1748 E. 2022/1455 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1748 Esas
KARAR NO: 2022/1455
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2019
NUMARASI: 2017/985 E. – 2019/853 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas nolu dosyasıyla müvekkil aleyhine icra takibi yaptığını, takibe esas olarakta 50.000,00-TL tutarında … numaralı ve 25.07.2016 tarihli çek gösterildiğini, dava konusu çek müvekkili şirketin elinde çalınmak suretiyle rızası dışı çıkmış imzası atılı boş çek niteliğinde olduğunu, iştigal konusu kapsamında satın almada kullanılmak için hazır edilmiş olduğunu, bu sebeple imzaları atılmış fakat içeriği tamamen boş vaziyetteyken çalındığını, müvekkilinin İstanbul Anadolu Adliyesi 2016/102506 soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunduğunu, davacıdan sonraki cirantoyu tanımadıklarını, cirantalar faal olmayan ya da gerçek olmayan isimlerle gerçek dışı ciranta yapmış olduklarını, gerçek ciro silsilesindeki kişiler olmadığını, çekteki yazıların müvekkile ait olmadığını, öncelikle icra takibinin tedbiren durdurulmasını, ciro silsilesindeki bozukluğun ve borçlu olmadıklarının tesbiti ile menfi tespit davalarının kabulunü, takibin iptalini, %20 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak taraflarına verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf, müvekilli bankanın alacaklarının tahsilini teminen, hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayulu dosyasından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takiplerine konu çekin keşidecisi olduğunu, davacı tarafın öncelikle müvekkili bankanın söz konusu çeki kötü niyetle iktisap ettiğini, iktisapta ağır kusuru olduğunu ıspatlamak zaruriti bulunduğunu, müvekkili bankanın Türkiye’nin önde gelen kurumlarından biri olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği gibi çeki elde ettikten sonra üzerine var olmayan cirantalar eklemeyeceğinin aşikar olduğunu, çek üzerinde adı geçen tüm cirantalar var olan şirketler olduğunu, müvekkili banka borçlu … Ltd. Şti.’den ciro yoluyla söz konusu çeki yetkili hamil sıfatını kazanarak teslim almış olduğunu, tüm ciro silsilesi de tamamlanmış olduğunu, müvekkili bankanın mücerretlik ilkesi kapsamında keşideci ile lehdar arasındaki ilişkiyi bilmesi hem mümkün olmadığını, hem de kanunun böyle bir gerekliliğin olmadığı açıkça kanunda belirtmek suretiyle ortaya konulduğunu, davacı tarafın %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi, davanın reddi ile yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılması yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.06.2019 tarih ve 2017/985 Esas – 2019/853 Karar sayılı kararıyla; “Tüm dosya kapsamında; dava konusu … Bankası A.Ş., Ümraniye Yenibosna Şubesine ait, … çek nolu, 25.07.2016 keşide tarihli, 50.000,00 TL bedelli çekte, davacının, keşideci durumunda olup, davalı bankanın çeke ciro yoluyla hamil olduğu, çekin arka yüzüne göre ilk cironun çekin lehtarı durumundaki … Ltd.Şti,. tarafından atıldığı ve davacının ilk ciranta aleyhine, borçlu olmadığına dair menfi tespit davası açtığı, davacı keşidecinin çekteki imzasını inkar etmediği, çek metnine göre ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk bulunmadığı, imzaların istiklali ilkesi karşısında, davacıya borçlu olmadığını ileri süremeyeceği davalının kötü niyetli olduğuna dair herhangi bir iddiada da bulunulmadığı anlaşılmakla davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin de, dosyada İİK. 72./3 Madde kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararı bulunmaması nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Dava konusu çekin müvekkilin rızası dışında elinden çıktığını ve çek nedeniyle müvekkilin borçlu olmadığı hususunun dosyaya delil olarak sunulan İstanbul 4.ATM dosyasında yer alan bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, Çekin lehtarı görünen … şirketiyle müvekkil arasında ticari ilişki olmadığı için ciro silsilesinin bozuk olduğunu, bu nedenle davalı bankanın iyiniyetinden söz etmenin mümkün olmadığını, faaliyet göstermeyen bir şirketten çek kabul eden bankanın iyiniyetli sayılamayacağını, davalının gerekli özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, Çekin müvekkilin rızası dışında elinden çıktığını, buna dair gerekli suç duyurusunun yapıldığını, çekteki imza müvekkile ait olup yazıların müvekkile ait olmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/872 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı keşidecinin, aynı çekle ilgili olarak lehtar ve ilk ciranta … Ltd.Şti. ve …’e borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davası açtığı ve davanın derdest olduğu görülmüştür. *İstanbul CBS’nin 2016/102506 Soruşturma nolu dosyasının incelenmesinde; davacı şirket yetkilisinin, imzalı boş çek yapraklarının rızası hilafına elinden çıktığını, çalındığını iddia ettiği, dosyada 26.09.2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davalı şirket yetkilisine iş bu kararın tebliğ edildiği, herhangi bir itiraz bulunmadığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “…dava konusu çekte, davacının keşideci durumunda olup, davalı bankanın çeke ciro yoluyla hamil olduğu, çekin arka yüzüne göre ilk cironun çekin lehtarı durumundaki … tarafından atıldığı ve davacının ilk ciranta aleyhine borçlu olmadığına dair menfi tespit davası açtığı, davacı keşidecinin çekteki imzasını inkar etmediği, çek metnine göre ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk bulunmadığı, davalının kötü niyetli olduğuna dair herhangi bir iddiada da bulunulmadığı anlaşılmakla davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının davaya konu 25.07.2016 keşide tarihli ve 50.000 TL bedelli çekin keşidecisi olduğu, davacının çekteki imzasını inkar etmediği, çekin imzalı ve diğer kısımları boş olarak kaybolduğu yönündeki iddianın davacı tarafından ispatlanması gerektiği ve bu konuda delilin bulunmadığı, davalı bankanın ise çeki düzgün ciro silsilesine uygun olarak iktisap eden iyiniyetli üçüncü kişi durumunda olduğu, davacı ile lehtar arasındaki kişisel defilerin bu davalıya karşı ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından; tüm bu hususlar uyarınca ilk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararının isabetli olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/09/2022