Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1734 E. 2021/2072 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1734 Esas
KARAR NO: 2021/2072
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2020
NUMARASI: 2014/354 E. – 2020/110 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 02/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti.’nin davalı banka ile 2002 yılından beri kredi, kredi kartı, çek, POS cihazı üzerinden tahsilatlar gibi hertürlü çeşitli bankacılık işlemleri yaptığını, kredi kullanımlarında her kredi kullanımı için ayrı sözleşme imzalanıp, ayrıca bankaya aynı tutarda kambiyo senedi verildiğini, 21/02/2005 tarihine kadar işlemlerin en üst düzeyde bu şekilde devam ettiğini, ancak bu tarihten sonra hesapta para olmasına rağmen çek bedellerini ödemediğini, çeklerin arkasının yazılmasına sebebiyet verildiğini, ancak bir sonraki gün hesaptan parayı aldığını, bankanın bu tür işlemler yapmasına rağmen kendilerine çekleri süresinde ödemiş gibi bilgi verdiğini, bankanın hatalarını düzeltip kendilerine yardımcı olması beklenirken, bankanın Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 23.02.2005 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile kredi hesaplarını kat ettiklerini bildirerek; iki adet cari hesap hesap borcu ve anaparası için 207.246-TL, iki adet taksitli kredi için 171.399,16-TL, İTO/ATO kredisi için 19.178,27-TL, 400.000-TL tutarlı teminat mektubundan nakde dönüşen 100.000-TL olmak üzere toplam 497.823-TL’nin 3 gün içinde ödenmesini talep ettiklerini, oysa hesap kat işleminin yapıldığı tarih itibariyle hesaplarda 530.000-TL nakit paranın olduğunu, 21.05.2005 tarihi itibariyle 400.000-TL paraya talimatları dışında el konulduğunu, bir kısım paranın da başka hesaplara aktarıldığını, POS cihazından gelen tahsilatları kayıtlarında göstermediğini, davalı bankanın 22/05/2005 vadeli 1.750.000-TL bedelli borçlusu …, … ve … ve kefili … olan bedeli ve vadesi sonradan düzenlenmiş bonoya dayalı olarak ihtiyati haciz kararı alarak Kadıköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra takibine giriştiklerini, icra takibi sonrasında şirket ortağı vekiledeni …’nun battığını, icra takibine konu edilen 1.750.000-TL bedelli bononun boş iken sonradan doldurulduğunu, senette borçlu olarak gösterilen … ile bir ilişkilerinin olmadığını, …’nin şirketi adına İTO kredisi alabilmesi için 50.000-TL’lik bono ve kredi sözleşmesi imzalandığını, davalı bankanın bono ve kredi sözleşmesindeki tutarları değiştirerek tahrif ettiğini, senette borçlu olarak görülen …’na atfedilen imzanın ona ait olmadığını, bankaya kredi ilişkisi veya bono nedeniyle bir borçlarının olmadığını, bono ve kredi nedeniyle borçlarının olmadığının tespiti ile icra takbinin iptaline kararı verilmesini, lehlerine haksız takip tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … T.A.Ş. Gaziosmanpaşa şubesi tarafından davacılardan … Ltd. Şti.’ne Genel Kredi Sözleşmesine istinaden, …, … ve …’nin müteselsil kefaleti ile kredi kullandırıldığını, … Ltd. Şti.’nin lehdarı, …, … ve …’nin keşidecisi olduğu 22.02.2005 vade tarihli 1.750.000-TL miktarlı bononun alacaklı bankaya ciro ve teslim edildiğini, bu bonoya dayalı olarak Kadıköy 2.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, icra takibinde borçlular tarafından imzaya ve borca yapılan itirazın Kadıköy 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2005/624 esas sayılı dosyasından reddedildiğini, haksız davanın reddine, lehlerine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.02.2020 tarih ve 2014/354 Esas – 2020/110 Karar sayılı kararıyla; “…davacılar vekilinin 1.250.000-TL miktarlı kredi sözleşmesi bulunmadığına ilişkin iddialarının yerinde olmadığı, düzenlenen raporlara bu konuda itiraz etmeyerek sözleşmeleri kabul ve ikrar ettikleri, keza TTK 680 maddesi (ETK 592 madde) uyarınca açık bono düzenlenmesi olanaklı olup, senedin boş olan diğer kısımların sonradan doldurulmasının senedin kambiyo niteliğine etkili olmadığı, takibe dayanak bononun 1.750.000-TL miktarlı olarak düzenlendiği, tahrifat iddialarının yerinde olmadığı, bilirkişiler heyeti tarafından saptanan miktara göre hesap kat tarihi itirabiyle davacıların davalı bankaya 469.801-TL borçlu oldukları, dolasıyla teminat bonosunun ancak bu miktar üzerinden takibe konulabileceği, o halde davacıların bakiye 1.280.199-TL miktarınca borçlu olmadıklarının tespit edildiği, ancak davacı … yönünden bono altındaki imzanın kendisine ait olduğu tespit edilemediği sebeple bu davacı yönünden davanın kabulüne karar verildiği, davacılardan …’nun 08/10/2018 tarihinde vefat ettiği, mirasçılarının Adana 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/1336 – 1473 E.K.sayılı 31/12/2018 tarihli kararı ile mirası kayıtsız şartsız reddettikleri ve davacı vekilinin mirasçılar yönünden davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri sebeple bu davacı yönünden davanın reddine; Davanın … Ltd. Şti. ve … yönünden kısmen kabulü ile evveliyatı Kadıköy … icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına dayanak 1.750.000-TL miktarlı bononun 1.280.199-TL’si yönünden borçlu olmadıklarının tespitine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Temlik veren …bank tarafından davacılar lehine krediler kullandırılmış olup ödenmeyen krediler kapsamında müvekkil şirket davacılardan alacaklı olduğunu, İşbu sözleşme hükümlerine aykırılık nedeniyle temlik verene ciro ve teslim edilen, davacı … Ltd. Şti.’nin lehdarı, …, … ve …’nin keşidecisi olduğu 22.02.2005 vade tarihli 1.750.000-TL miktarlı bonoya dayalı olarak icra takibi başlatılmıştır. Dava konusu senet üzerinde …’ na atfedilen imzaya ilişkin alınan raporlar arasında çelişki bulunmasına rağmen hükmen esas alınan rapora itirazlarımız değerlendirilmediğini, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden 11/02/2014 tarihli rapor alındığını, raporda söz konusu imzaların aidiyetinin …’ın eli ürünü olup olmadığı husususun tespit edilemediğinin belirtilmesine ve rapora tarafımızca itiraz edilerek davacının yeni mukayese imzalarının temini akabinde Jandarma Kriminal Daire Başkanlığından yeniden rapor aldırılması talep edilmesine rağmen mahkemece raporlar arasındaki çelişki gidermek yerine Adli Tıp Kurumu kanaatini davacı lehine yorumlanmak suretiyle takibe dayanak bono altındaki imzanın davacı …’a ait olmadığının kabulüne karar vermesinin hatalı olduğunu, Bilirkişi raporunda incelemeye tabi tutulan, alınan ve ilgili kurumlardan toplanan imzalar incelemeye yeterli olacak nitelikte olmadığını, Davacı tarafın dava konusu icra dosyasına ilişkin tüm iddiaları (genel kredi sözleşmesi imzalanmadığı, bono üzerinde tahrifat yapıldığı, hesap katının hukuksuz olduğu iddiası vs) gerçek dışı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Prof.Dr. …’un 25.03.2013 tarihli kriminal raporu. (Davaya konu bonodaki imzanın davacı … eli ürünü olduğu kanaatini içerir.) *Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 11.02.2014 tarihli raporu. (Davaya konu bonodaki … adına atılı basit tersimli imzaların, teşhise götürecek önemli karakteristik materyal içermeyen ve taklidi kolay imzalar olması nedeniyle söz konusu imzaların aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’nun eli ürünü olup olmadığı hususunun tespit edilemediği kanaatini içerir.)
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacılar, temlik eden bankaya borçlarının olmadığını, bononun sonradan doldurulduğunu ve bonodaki davacı … imzasının kendisine ait olmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “…davacılar vekilinin 1.250.000-TL miktarlı kredi sözleşmesi bulunmadığına ilişkin iddialarının yerinde olmadığı, düzenlenen raporlara bu konuda itiraz etmeyerek sözleşmeleri kabul ve ikrar ettikleri, TTK 680 maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi olanaklı olup, senedin boş olan diğer kısımların sonradan doldurulmasının senedin kambiyo niteliğine etkili olmadığı, takibe dayanak bononun 1.750.000-TL miktarlı olarak düzenlendiği, tahrifat iddialarının yerinde olmadığı, bilirkişiler heyeti tarafından saptanan miktara göre hesap kat tarihi itirabiyle davacıların davalı bankaya 469.801-TL borçlu oldukları, dolasıyla teminat bonosunun ancak bu miktar üzerinden takibe konulabileceği, o halde davacıların bakiye 1.280.199-TL miktarınca borçlu olmadıklarının tespit edildiği, ancak davacı … yönünden bono altındaki imzanın kendisine ait olduğu tespit edilemediği sebeple bu davacı yönünden davanın kabulüne karar verildiği, davacılardan …’nun 08/10/2018 tarihinde vefat ettiği, mirasçılarının mirası reddettikleri ve davacı vekilinin mirasçılar yönünden davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri sebeple bu davacı yönünden davanın reddine; davanın … Ltd. Şti. ve … yönünden kısmen kabulü ile icra dosyasına dayanak 1.750.000-TL miktarlı bononun 1.280.199-TL’si yönünden borçlu olmadıklarının tespitine,” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacılar, temlik eden … T.A.Ş.’ye borçlu bulunmadıklarını iddia etmiş, ayrıca davacı …’ın bonodaki imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürmüşlerdir. Mahkemece esas yönünden yapılan incelemede; takibe dayanak bononun 1.750.000-TL miktarlı olarak düzenlendiği, tahrifat iddialarının yerinde olmadığı, bilirkişi heyeti tarafından saptanan miktara göre hesap kat tarihi itirabiyle davacıların davalı bankaya 469.801-TL borçlu oldukları, dolasıyla teminat bonosunun ancak bu miktar üzerinden takibe konulabileceği, bakiye 1.280.199-TL miktarınca borçlu olmadıkları tespit edilmiş olup, dosya kapsamıyla ulaşılan sonuç yerindedir. Davacı …’nun imza inkarı yönünden ise; mahkemece aldırılan Prof.Dr. …’un 25.03.2013 tarihli raporunda “Davaya konu bonodaki imzanın davacı … eli ürünü olduğu” kanaatinin bildirildiği, itiraz üzerine aldırılan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 11.02.2014 tarihli raporunda ise “Davaya konu bonodaki … adına atılı basit tersimli imzaların, teşhise götürecek önemli karakteristik materyal içermeyen ve taklidi kolay imzalar olması nedeniyle söz konusu imzaların aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’nun eli ürünü olup olmadığı hususunun tespit edilemediği” kanaatine yer verildiği; mahkemece aldırılan raporlar arasında bu şekilde çelişki oluştuğu, mahkemece çelişkinin giderilmesi için İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü veya benzeri bir kuruluştan rapor aldırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur. Ayrıca davada taraf olarak gösterilmeyen kişi yönünden hüküm tesis edilmesi mümkün olmadığından, davada taraf olmayan … hakkında karar verilmesi hatalı olup, mahkemece bu durum nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usule ve yasaya aykırılık teşkil ettiğinden davalı vekilinin belirtilen yönlerdeki istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2020 tarih, 2014/354 E. – 2020/110 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/12/2021