Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/173 E. 2022/744 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/173 Esas
KARAR NO: 2022/744
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2018/355 2019/801
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takibe konu bonolardaki isimleri bilmeyen, tanımayan, bu isimlerle aralarında bir illiyet bağı bulunmayan, sahte bonolarda imzası, ismi, el yazısı, adresi ve TC no’su da bulunmayan müvekkili hakkında kötü niyetli icra takibi başlatıldığını, her iki bono üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin tebligatlardan da habersiz olduğunu, itiraz sürelerini de kaçırmış olduğundan taşınmaz hissesinin haczini de sonradan öğrendiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında iki adet düzmece sahte bono bulunduğunu, bonolar sanal, kurgusal, kimin el yazısı ile tanzim edildiği şimdilik bilinmeyen, adres ve kayıtlarda olmayan isim ve hiç olmayan TC no’su üzerine kurgulanmış olup, örneğin; her iki bono üzerinde keşideci borçlu olarak gösterildiğini, … isminde, TC no’su … olan bir gerçek kişinin resmi kayıtlarda bulunmadığını, takibe konu her iki bono üzerinde “lehtar” sıfatıyla gösterilmiş … isminin de kurgusal ve sanal olduğunu, icra takibine konu olan 01.06.2012 düzenleme ve 30.08.2012 vade tarihli, 3.000 TL ve yine 01.06.2012 düzenleme tarihli ve 30.09.2012 vade tarihli 3.000 TL tutarlı toplam iki adet bono müvekkili tarafından düzenlenmediğini ve imzalanmadığını, müvekkilinin hiç tanımadığı sahte isimli cirantalara ve tanımadığı …’e de borcunun olmadığını, bonolarda 1. ciranta konumundaki …’nin bonolar üzerinde veya takip talebinde adresi ve TC no’su olmadığı gibi, bonoların devir cirolarındaki imzaların birbiri ile aynı olmadığını, ikinci ciranta …’nin l. ciranta lehtar …’den adres, telefon, TC no’su almadan her iki bonoyu da takip alacaklısı gösterilmiş olup …’e ciro yoluyla devrettiğini, takibin HMK m. 209’a göre teminatsız durdurulmasını, iptalini ve müvekkili …’in de borçlu olmadığının tespitini, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın tamamen haksız ve kötü niyetli olarak müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmak amacıyla açıldığını, menfi tespit davası icra takibinin başlamasından sonra açıldığından takibin durdurulması talebinin mümkün olmadığını, davacı borçlu tarafından keşide edilen 30/08/2012 ödeme tarihli ve 3.000,00 TL bedelli, 30/09/2012 ödeme tarihli ve 3.000,00 TL bedelli iki adet senedin ödenmemesi üzerine davacı borçlu aleyhine takip başlatıldığını, icra takip dosyasından davacı borçluya gönderilen ödeme emrinin adres kayıt sisteminde kayıtlı olan adresine 16/03/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, takibin kesinleşmesi üzerine davacı borçlunun adına kayıtlı İstanbul ili, Gaziosmanpaşa ilçesi, … Mah., … ada, … parselde kayıtlı arsanın … hissesine 03/04/2017 tarihinde haciz konulduğunu, konulan bu taşınmaz haczi ile ilgili davacı borçluya gönderilen 103 davet kağıdı 26/10/2017 tarihinde davacı borçlunun dava dilekçesindeki adresine tebliğ edildiğini, davacı borçlunun icra takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin tebliği tarihinden 1 yıl sonra, 103 davet kağıdının tebliği tarihinden 6 ay sonra işbu menfi tespit davasını açmış olmasının davasında samimi olmadığının göstergesi olduğunu, davacı borçlu menfi tespit davasını sahtecilik iddiasına dayandırdığını ancak bugüne kadar sahtecilikle ilgili şikayet yaptığına dair bir bilgi yada belge göstermediğini, icra takibine konu bonolar gerçek olup, bonolara dayalı borcun gerçek bir borç olduğunu, davacı borçlu takibe konu bonolardan kaynaklanan borcu bildiği halde kötü niyetli olarak bu borcu ödememek için davalı alacaklı hakkında haksız iddia ve isnatlarda bulunduğunu, davacı borçlunun haksız davasının tüm talepleriyle birlikte reddini, % 20′ den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/355 E.-2019/801 K. Sayılı kararıyla; bilirkişi raporunda keşide tarihinden önceki ve sonraki tarihli imzaların incelendiği, itirazların yerinde olmadığı gerekçesi ile bilirkişi raporu dikkate alınarak; “..Davanın kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 01/06/2012 tanzim 30/08/2012 vade tarihli 3.000 TL bedelli ve 01/06/2012 tanzim 30/09/2012 vade tarihli 3.000 TL bedelli 2 adet bono ve takip nedeni ile davacının davalıya 8.405,25 TL borçlu olmadığının tespitine, davalının kötüniyetle icra takibine girdiği ispatlanamadığından aleyhine istenen tazminat talebinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının iddiasında samimi olmadığını, ödeme emrinin tebliğinden 1 yıl sonra, 103 davet kağıdının tebliğinden 6 ay sonra dava açtığını, Sahtecilikle ilgili şikayette bulunduğuna ilişkin bilgi ve belge sunmadığını, kötüniyetli olarak alacağın tahsilini engellemek istediğini, Raporda esas alınan imza örneklerinin keşide tarihinden bir yıl öncesi ve sonrasına ait olması gerekirken raporda bu hususun dikkate alınmadığını, raporda belirtilen cihazlarla bilirkişi incelemesi yapılmış ise de; cihazların yetersiz ve elverişsiz olması nedeni ile kesin somut gerçeğe ulaşılamadığını, incelemenin Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından yapılması gerektiğini, Raporun Yargıtay’ın aradığı kriterlere uygun olmadığını, mahkemenin bilirkişi raporuna itirazları dikkate almadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava konusu menfi tespit istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konu bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasına dayalı olarak borçlu bulunmadığının tespitini talep etmektedir. Takibin dayanağı olan 2 adet bono incelendiğinde; – 01.06.2012 tanzim 30.08.2012 vade tarihli 3.000,00TL bedelli birinci bonoda keşideciye atfen …’in olduğu (TC…), lehtarın …, cirantaların …, … ve hamilin … olduğu, – 01.06.2012 tanzim 30.09.2012 vade tarihli 3.000,00TL bedelli ikinci bonoda keşideciye atfen …’in olduğu (TC…), lehtarın …, cirantaların …, … ve hamilin … olduğu görülmektedir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu yeterli ve hükme elverişli olup dosyada mevcut evrakların Dairemizce incelenmesinde rapora göre karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Bununla birlikte imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti davalı alacaklıda olmakla davalının imzanın aidiyeti ile ilgili sunduğu veya toplanmasını talep ettiği halde getirtilmeyen bir delili de bulunmamaktadır. Bu hali ile mahkemenin kabulü yerindedir. Açıklanan tüm bu nedenlerle davalı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 574,17TL karar ve ilam harcından peşin alınan 121,30TL ve 99,14TL harcın mahsubu ile bakiye 353,73TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,- davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 74,50Tl istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla vekalet ücreti takdirine yer olmadığına Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.28/04/2022