Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1728 E. 2022/1451 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1728 Esas
KARAR NO: 2022/1451
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2020
NUMARASI: 2019/338 E. – 2020/392 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/05/2019
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2005 senesinde düzenlenen vade tarihi boş düzenleme tarihi 08.07.2005 olan imzası ve yazıları müvekkiline ait bononun 2018 yılında tanzim tarihinde oynama yapılarak icraya konulduğunu, müvekkilinin, davalılara lehtar ve cirantaya ne malen ne madden böyle bir borcu olmadığını, icraya konulan ve dava konusu olan iş bu bononun kambiyo vasfında olmadığı net biçimde kanıtlanacak olan davalıların menfi tespit ve istirdat davasından müteselsil olarak sorumlulukları söz konusu olduğunu, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyası ile takibe konu edilen bononun cirantası … ve cirantanın babası lehtar … tarafından tanzim tarihinde oynama yapılarak vade tarihinin üzerinde tanı unsurlarında kayba yol açarak bononun kenarları kesilerek davalılardan … tarafından babası olan lehtara karşı işlem başlatmaksızın 44.500 USD üzerinden takip başlatıldığını, davalıların adi vasıflı zamanaşımına uğramış ve bedeli olmayan ve kıymetli evrak vasfını taşımayan keşide yeri olmayan bu bonoya kambiyo niteliği kazandırmaya çalıştığını, bonoda keşide yeri bulunmadığını, senedin aynı zamanda zamanaşımına uğradığını, bononun teminat amaçlı verildiğini belirterek Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyası ile takibe konu edilen senedin iptaline, icra dosyasından çekilen 111.103,00 TL’nin istirdadına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına istinaden menfi tespit davası açıldığını, davacının iş bu davayı menfi tespit davası olarak açmışsa da İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/45 Esas sayılı dosyasında davacı tarafın şikayette bulunduğunu ve söz konusu şikayetin içeriğinde borca itiraz etmediğini, davacı tarafın iddiasının senedin teminat senedi olduğu ve düzenlenme tarihi olan 08.07.2008 tarihinin tahrifat yapılmak suretiyle 2005’den 2008’e getirildiğine ilişkin olduğunu, bu sebeple davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığını beyanla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03.07.2020 tarih ve 2019/338 Esas – 2020/392 Karar sayılı kararıyla; “Dava ve takibe konu bono üzerinde adres yazdığı, adres olarak yazılan yerin açık, belirgin ve duraksamaya mahal bırakmayacak bir yeri ifade ettiği, bu nedenle davacı tarafın bononun üzerinde düzenleme yerinin idari bir birim adı yazılmadığından kambiyo vasfında olmadığına ilişkin iddiasının yerinde olmadığı, bononun düzenleme tarihinde tahrifat yapılmasının kambiyo vasfını etkilemiyorsa takibin iptalini gerektirmediği, buna göre dava ve takip konusu bononun düzenleme tarihinin “8.7.2005” iken üzerinde tahrifat yapılarak “8.7.2008” yazıldığına ilişkin davacı iddiası bakımından yapılan değerlendirmede tahrifattan önceki “8.7.2005” olan düzenlenme tarihinin “21.03.2016” olan vade tarihinden önce olması nedeniyle düzenleme tarihinde yapılan tahrifatın da bononun kambiyo vasfına halel getirmeyeceği, bu nedenle davacının bu iddiasının da yerinde olmadığı, davacı tarafın dava ve takip konusu bononun zamanaşımına uğradığı iddiasının değerlendirilmesinde bononun hem 8.7.2005 (davacı tarafın iddiasına göre olması gereken) hem de 8.7.2008 (davacı tarafın iddiasına göre tahrif edildikten sonra olan) olan tanzim tarihi itibariyle 6762 sayılı TTK’nın uygulanması gerektiği, bu durumda anılan kanunun 690. maddesi göndermesiyle 661. maddesinin uygulanması gerektiği, TTK’nın 661/l. maddesi gereğince, poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresinin vadeden itibaren üç yıl olduğu, dava ve takip konusu bononun vade tarihinin 21.03.2016 olduğu, söz konusu bonoya dayalı olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibin 3 yıl içerisinde başladığı, bu haliyle davacı tarafın zamanaşımı iddialarının da yerinde olmadığı, son olarak davacı tarafın bononun teminat amaçlı olarak verildiğine yönelik iddialarının değerlendirilmesinde kambiyo senetlerinin ödeme aracı olup sebepten mücerret olduğu, bononun teminat olarak verildiği iddia edilmesine karşın teminat olarak verildiğine dair hiçbir delil ibraz edilmediği, takip dayanağı senedin, teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da takip dayanağı senede açık atıf yapan yazılı bir belge ile ispatlanması gerektiği, somut olayda hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerinde yazmadığı gibi senede açıkça atıf yapan yazılı bir belgeye de dosya kapsamında rastlanmadığı, dava ve takip konusu bononun üzerinde “T.Senedi” yazmış olmasının senedin, teminat senedi olarak kabul edilmesi sonucunu doğurmayacağı, çünkü bu ifadenin açık ve net bir biçimde teminat senedi olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, öyle olsa bile az öncede ifade edildiği üzere hangi ilişkinin teminatı olduğu hususunun senet üzerine yazılmadığı, böylelikle davacı tarafın takibe konu senedin davalıya teminat olarak verildiğini usulüne uygun yazılı delillerle ispat edemediği, davacı tarafın yemin deliline de dayanmadığı ve davasını ispat edemediği anlaşılmakla yapılan açıklamalar uyarınca davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Takibe konu senette düzenleme yerinin bulunmadığını, dolayısıyla bono vasfını taşımadığını, düzenleme yeri kısmında yazılı Yenibosna’nın semt olup idari birim olmadığını, Bononun nakden mi yoksa malen mi verildiği konusunun açıklatılması talebinin mahkemece dikkate alınmadığını, oysa senedin verilmesine yol açan temel bir borç ilişkisinin bulunmadığını, Senedi takibe koyan davalı …’ın diğer davalı lehtar …’ın oğlu oğlu olduğunu, lehtarın senedi oğluna ciro ettiğini, lehtarın tüm beyanları ile ispat yükünün yer değiştirdiğini, Senedin vade tarihinde oynama yapıldığını, bononun yan tarafının makas ile kesildiğini, bonoya vade konulmadığını ve vadenin sonradan eklendiğinin açık olduğunu, bu durumda düzenleme tarihinden bir yıl içinde ödenmek üzere ibraz edilmediği için bononun zamanaşımına uğradığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı vekili, davaya ve takibe konu bononun 08.07.2005 tarihinde düzenlendiğini, bonoda vade tarihinin boş bırakıldığını, imzası ve yazıları davacıya ait bononun tanzim tarihinde oynama yapılarak 2018 yılında icraya konulduğunu, davacının davalılara böyle bir borcu olmadığını, bonoda düzenleme yerinin de yazılı olmadığını, dava konusu olan işbu bononun kambiyo vasfında olmadığını beyanla menfi tespit ve istirdat isteminde bulunmuş; davalı ise, davacı iddialarının doğru olmadığını ve aksinin yazılı delille ispatının gerektiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… bono üzerinde adres olarak yazılan yerin açık, belirgin ve duraksamaya mahal bırakmayacak bir yeri ifade ettiği, bu nedenle davacı tarafın bononun üzerinde düzenleme yerinin idari bir birim adı yazılmadığından kambiyo vasfında olmadığına ilişkin iddiasının yerinde olmadığı, bononun düzenleme tarihinde tahrifat yapılmasının kambiyo vasfını etkilemiyorsa takibin iptalini gerektirmediği, somut olayda iddia edilen düzenleme tarihinin vadeden önce olduğu ve bononun geçerliliğini etkilemediği, bu nedenle davacının bu iddiasının da yerinde olmadığı, davacı tarafın bononun zamanaşımına uğradığı iddiasının değerlendirilmesinde; bononun vade tarihinin 21.03.2016 olduğu, söz konusu bonoya dayalı olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibin 3 yıl içerisinde başladığı, bu haliyle davacı tarafın zamanaşımı iddialarının da yerinde olmadığı, davacı tarafın bononun teminat olarak verildiği iddia edilmesine karşın teminat olarak verildiğine dair hiçbir delil ibraz edilmediği, somut olayda hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerinde yazmadığı gibi senede açıkça atıf yapan yazılı bir belgeye de dosya kapsamında rastlanmadığı, dava ve takip konusu bononun üzerinde “T.Senedi” yazmış olmasının senedin, teminat senedi olarak kabul edilmesi sonucunu doğurmayacağı, böylelikle davacı tarafın takibe konu senedin davalıya teminat olarak verildiğini usulüne uygun yazılı delillerle ispat edemediği, davacı tarafın yemin deliline de dayanmadığı ve davasını ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK m.290’daki meblağdan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebileceğinden, davacı vekilinin tanık dinletme talebinin mahkemece reddedilmesi isabetlidir. Davacı tarafça “Bononun 08.07.2005 tarihinde düzenlenmesine karşın davalı tarafından düzenleme tarihinin 08.07.2008 olarak değiştirilmiş olduğu” iddia edilmiş ise de; belirtilen her iki tarihin somut olaydaki senedin hukuken adi yazılı belge niteliğinde olduğu ve 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğu gözetildiğinde belgedeki düzenleme tarihindeki değişiklik iddiasının sonuca etkili olmadığı anlaşıldığından, davacının bu yöndeki istinaf istemi yerinde değildir. Davacı “Bononun vade tarihi boş olarak düzenlendiği, daha sonra vade tarihinin davalı tarafından doldurulduğu” ileri sürülmüş ise de; açık bono düzenlenmesi yasaya aykırı olmadığından vade tarihi boş olarak imzalanan bononun vade tarihinin sonradan yazılması mümkündür. Yazılan vade tarihinin anlaşmaya aykırı doldurulduğu hususu ise bono miktarı dikkate alındığında ancak yazılı belgeyle kanıtlanabilir. Davacı tarafça bu yönde bir delil sunulmadığından davacının bu yöndeki iddiası da yerinde görülmemiştir. Davacının bononun teminat olarak verildiği iddia edilmesine karşın teminat olarak verildiğine dair hiçbir delil ibraz edilmediği, somut olayda hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerinde yazmadığı gibi senede açıkça atıf yapan yazılı bir belgeye de dosya kapsamında rastlanmadığı, dava ve takip konusu bononun üzerinde “T.Senedi” yazmış olmasının senedin, teminat senedi olarak kabul edilmesi sonucunu doğurmayacağı, böylelikle davacı tarafın takibe konu senedin davalıya teminat olarak verildiğini usulüne uygun yazılı delillerle ispat edemediği, mahkemece bu yönde yapılan değerlendirmenin isabetli olduğu görülmüştür. Bononun şekli şartlarından düzenleme yeri alternatif zorunlu bir unsur olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bono, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır. Somut olayda bonoda düzenleme yeri gösterilmemiş ve düzenleyenin adının yanında “… sokak No:… … mahallesi Yenibosna” adresi yazılmıştır. Yenibosna’nın idari birim olmayıp, semt olması nedeniyle bonoda geçerli bir düzenleme yeri bulunmamaktadır. Buna göre takibe konu bononun zorunlu unsurları eksik olduğundan kambiyo senedi niteliği bulunmayıp, adi yazılı belge olarak kabulü gerekmektedir. Bu durumda, senedin borçlusu olan davacının adi yazılı senette yazılı borcu ödediğini, borcun itfa veya imhal edildiğini ispat edemediğinden, senedin lehtarı olan davalı …’a yönelik menfi tespit isteminin reddine; ancak adi yazılı senedin ciro yoluyla devri mümkün olmadığından davalı hamil …’a yönelik menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesi tarafından yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2020 tarih, 2019/338 E. – 2020/392 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-İlk derece yargılaması yönünden; A- aa) Davacının, davalı …’a karşı açmış olduğu davanın REDDİNE, bb) Şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına, B) Davacının, davalı …’a karşı açmış olduğu davanın kabulü ile; 08/09/2008 tanzim, 21/03/2016 vade tarihli 44.500 USD bedelli bono ve Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında davacının bu davalıya borçlu olmadığının tespitine, C)Şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına, Ç) Alınması gereken 21.458,06 TL harçtan, peşin alınan 5.364,52 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.093,54 TL harcın davalı …’tan alınarak hazineye gelir kaydına, D) Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 44,40 TL başvurma harcı, 5.364,52 TL peşin harç ile 235,80 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 5.644,72 TL’nin davalı …’tan alınarak hazineye gelir kaydına, E)Davalı … tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, F) Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, G) Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 46.977,87 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf yargılaması yönünden; a)İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, b) İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 79,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 227,60 TL’nin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, c)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/09/2022