Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1725 E. 2022/1454 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1725 Esas
KARAR NO: 2022/1454
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2020
NUMARASI: 2016/292 E. – 2020/249 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalıya İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takibe konu yapılan senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olmamasından dolayı borcunun bulunmadığının tespiti ile kötü niyetle takip yapan davalının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, müvekkilinin yapılan takipten dolayı daha fazla mağdur olmaması için müvekilinin aleyhine açılan takibin dava sonuna kadar durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alacağı nedeniyle dava konusu senede dayalı ihtiyati haciz kararı alınarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davacı şirkete usulüne uygun tebligat yapılmış ise de hiçbir surette takibe, ferilerine veya yetkiye itirazda bulunulmadığını, davacı tarafından dava ve takip konusu senet üzerindeki imzanın kendilerine ait olmadığından bahisle ikame ettikleri davada kötü niyetli olduklarının aşikar olduğunu, dava konusu senetlerdeki ciro silsilesinden de açıkça anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin davaya konu senetleri yasal mevzuat hükümleri usul ve esaslarına uygun olarak ciro yoluyla devir almış olduğu, iyiniyetli, haklı ve yetkili hamil sıfatına haiz olduğunu, dava konusu senedin yasal mevzuat hükümleri kapsamında müvekkili şirkete devir edildiğini, davacının davaya konu tüm iddialarının faktoring mevzuatı, kambiyo hukuku ve yüksek mahkeme kararları uyarınca müvekkili şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, davanın reddini, davalı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.03.2020 tarih ve 2016/292 Esas – 2020/249 Karar sayılı kararıyla; “Dosyaya sunulan belgelerin tetkikinden; fatura düzenlenen şahsın şeklen de olsa senetten dolayı hak sahibi bulunan kişi olduğu açıkca anlaşıldığından faturaların temel borçlandırıcı ilişkiye yeterli bir belge olduğu, ayrıca davalı ile dava dışı faturayı düzenleyen … Ltd.şti ile arasında factoring sözleşmesi bulunduğu da dikkate alındığında davalı … şirketinin anılan Yönetmeliğin aradığı şartları yerine getirdiğinin ve davaya konu senedin bir mal veya hizmet satışı sonucu temlik alındığının kabulü gerektiği, hal böyle olunca dava konusu senette ciro silsilesinin görünüşte de olsa düzgün olduğu, keşideci imzasının geçersizliğinin diğerlerinin geçerliliğini etkilemeyeceği, davalı … şirketinin usulüne uygun olarak seneti elinde bulundurmakla yetkili hamil olduğunun kabulü gerekeceği, bu sebeple davalının seneti iade ile sorumlu olmayacağı gibi senetten dolayı sorumlu olanlardan alacağını tahsil etmesine engel bir durumun da bulunmadığından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davaya konu bono üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiğini ve raporun kesinleştiğini,İmzanın müvekkile ait olmaması karşısında davalı şirketin müvekkilden talepte bulunamayacağını, mahkeme kararında belirtilen TTK 677.maddesinin müvekkil için geçerli olmadığını, sahteciliğin herkese karşı ileri sürülebileceğini, madde kapsamında davalının alacak hakkını diğer imza sahiplerine karşı ileri sürebileceğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Mahkemece alınan 16/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “İnceleme konusu senedin ön yüzünde … Tic. Ltd. Şti adına atfen atılmış üç adet imza ile şirketin imza yetkilisi olduğu bildirilen …’ya ait mevcut mukayese imzaları arasında işaret edilen hususlar ve grafolojik tanı unsurlarından tersim tarzı, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’nın eli ürünü olmadığı” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dava değerinin 3.565,00 TL olduğu ve mahkemece davanın reddine karar verildiği, davacının kararı istinaf ettiği ancak karar tarihi olan 2020 yılı itibariyle istinafa başvurma sınırının 5.390,00 TL olduğu gözönüne alındığında istinaf edilen miktarın kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşıldığından, davacı vekilinin isteminin HMK 346. md gereğince usulden reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin USULDEN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/09/2022