Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1708 E. 2022/1125 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1708 Esas
KARAR NO: 2022/1125 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2020
NUMARASI: 2016/1043 E. – 2020/204 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla ve öne alım talebi başkanlık kararı ile kabul edilmekle, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Dava, İstanbul Anadolu 25. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, görevsizlik kararı ile İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi olunmuş, yargılamanın bu mahkemede sonlandırıldığı görülmüştür.
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını; icra takibinin bir kambiyo senedine dayalı olarak yapıldığını, müvekkilinin bu senette keşideci, davalının ise lehtar olarak yer aldığını; ancak müvekkilinin böyle bir senedi imzaladığını hatırlamadığını, davalının … AŞ Kazasker Şube Müdürü olduğunu, davacının bu bankadan kredi kullandığını, kefil olduğunu; bu nedenle senetteki imza müvekkiline ait ise o takdirde kredi belgeleri imzalatılırken araya bu senedin karıştırılıp, müvekkiline imzalatılmış olabileceğini; ancak her halükarda senedin bedelsiz olduğunu; davacının bir banka müdürüne bu miktarda senet vermesinin hayatın olağan akışına da uygun olmadığını belirterek icra takibine konu yapılan 05/01/2015 vade tarihli ve 5.000.000,00 TL bedelli senetten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve davalıdan %20 kötü niyetli takip tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının bundan önce İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/303 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, davayı takip etmediğini, HMK 150 madde gereğince dosyanın işlemden kaldırıldığını; verilen kararında kesinleşmemiş olduğunu belirterek derdestlik itirazında bulunmuş; ayrıca davanın haksız olarak açıldığını; müvekkilinin banka müdürü olmasına rağmen söz konusu senedin alınan kredilerle bir ilişkisi bulunmadığını; herhangi bir hile ile elde edilmediğini; iddialarını tanıkla değil yazılı belge ile ispat etmeleri gerektiğini; bankanın kredi sözleşmesi yapılırken müşterilerinden boş senet almadığını, alınan teminat senetlerinin tamamının doldurularak imzalatıldığını; söz konusu olan senedin davacı ile müvekkili arasındaki bir ilişkiden kaynaklı olarak alındığını; davacı ve oğlunun müvekkiline ait arsayı kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince aldıklarını, müvekkiline düşen dairelerin satılması yönünden de davacının oğluna vekalet verildiğini, bu nedenle söz konusu senedin davacı tarafından kendilerine verildiğini; ortada herhangi bir hilenin bulunmadığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince müvekkiline düşen dairelerin üçüncü şahıslara davacı ve oğlu tarafından satıldığını ancak parasınında ödenmediğini bu nedenle senetten doğan alacağının gerçek bir alacak olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini; davacı aleyhine de %20 kötü niyetli dava tazminatına da hükmedilmesini savunmuştur.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.03.2020 tarihli 2016/1043 E. – 2020/204 K. sayılı kararıyla; ” …dinlenen tanığın beyanında, davacı ile birlikte krediye kefil olmak için bankaya gittiklerini, davalının bankanın müdürü olduğunu, bankaya 2 – 3 kez gittiklerini, bankada davacıya bir takım evrakların imzalatıldığını ancak imzalatanın davalı değil o bankada çalışan “…” isimli bir banka memuru olduğunu; davaya konu senedinde bu memur tarafından imzalatıldığını bildirdiği, davacı vekilinin, bu beyanı kabul ettiğini bir diyeceği olmadığını söyleyerek zapta geçirildiği, bu beyandan senedi imzalatanın davalı olmadığının ortaya çıktığı,; banka şubesi ile yapılan yazışmada davacının çektiği ve kefil olduğu krediler için toplamda 7 adet teminat senedi verildiği, bu teminat senetlerinin hepsinin halen bankada olduğunun bildirildiği, davalının icra takibine konu ettiği senette bankadaki senetlerin şekil olarak birbirine benzemesinden dolayı, kredi evraklarının hazırlanması esnasında davacının yanında olduğunu bildiren tanığın icra takibine konu senedinde kredi için davacının verdiği senetlerden olduğunu zannetmesinin normal olduğu, ancak kredi için alınan senetlerin tamamının bankada olup, davalıca kullanılan senetlerin bu senetlerden olmadığının da banka yazısına göre sabit olduğu, ayrıca, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/171836 soruşturma nolu dosyası mevcut olup bu dosya ile 2015/42705 sayılı dosyası birleştiği, bu dosyalarda davalı …’ın, … ve oğlu … ile …’ten şikayetçi olduğu; konusunun iftira ve kooperatif / şirket yöneticisinin suiistimaline ilişkin olduğu; her ne kadar bu dosya KYOK ile bitmiş ve dosyaya yapılan itiraz SCM tarafından reddedilip kesinleşmişse de; KYOK’nun hukuki mesele olmasından dolayı verildiği, Cumhuriyet Savcılığı evrakı içinde davalı ile davacının oğlu … arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yer aldığı; …’ın yüklenici olarak …’ın arsasına bina inşa etmeyi, inşa edeceği binada sözleşmede kararlaştırılan dairelerin …’a teslim etmeyi taahhüt ettiği; …’ın teslim edilen daireleri beğenmemesi üzerine de bunların satışı için …’tan vekalet alındığı, dairelerin satıldığı ancak parasının ödenmediği hususlarının evraklara yansımış olup; esasen oğlu ile davacının bu ve buna benzer işlemlerde birlikte hareket ettikleri, bu yönde çok sayıda Cumhuriyet Savcılığı şikayet evraklarının söz konusu bu soruşturma dosyaları içine girmiş olduğu; üçüncü şahısların savcılık huzurunda verdikleri çok sayıda ifadelerle davacı ve oğlunun birlikte hareket ederek maddi çıkar sağladıkları; buna ilişkin savcılık soruşturma dosyalarında evrakların bulunduğu; davalıya da bu sebeple, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince ona düşen dairelerin satışı için vekalet alımı esnasında söz konusu senedin verildiği; davacı babanın oğlu ile birlikte hareket etmesi nedeniyle bu senedi davalıya verdiği; her ne kadar son celsede davalı vekili tarafından bu ilişki içinde üçüncü şahıslardan davacının aldığı bir bedelden bahsedilmiş ise de; davacının üçüncü şahıslardan aldığı bedellerin senet bedelinden düşeceğine dair taraflar arasında bir protokolün bulunmadığı; üçüncü şahısların yaptığı icra dışı ödemelerin icra takibine konu edilen senetten düşülmesinin davacı tarafça ileriye sürülemeyeceği; icra takibinde ve davadan sonra sadece tazminat hususunda verilen 20/12/2019 tarihli karardan bahisle davaya konu senet bedelinden herhangi bir indirim yapılamayacağı zira mahkeme kararının henüz infaz edilemediği; davalısı … tarafından bu tazminatın ödenip ödenemeyeceğinin henüz belli olmaması nedeniyle nazara alınmadığı, icra takibine konu senedin bedelsiz olmadığı, davacı her ne kadar kötü niyetli takip tazminatı talep etmişse de, davanın reddine karar verildiği için kötü niyetli takip tazminatına hükmedilmediği” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin davalı ile kredi alırken banka müdürü olması nedeniyle tanıştığını, müvekkilinin davacı ile hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, davalı ile müvekkilinin oğlu arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalı tarafça sunulan evraklarda müvekkilinin arabulucu sıfatıyla geçtiğini, davalı tarafça sunulan protokolde, taşınmazların satışından dolayı alınan paranın …’den tahsiline ilişkin olduğunu, bu ticaretle müvekkilinin ilgisinin bulunmadığı gibi 5.000.000 TL olmasının da mümkün bulunmadığını, davalının bu protokolden kaynaklanan alacak için … yetkilisi aleyhine 600.000 TL civarında takip başlattığını ayrıca taşınmaz satışından dolayı … aleyhine dava açarak ilamı takibe koyduğunu, …’in de davalıya 1.000.000 TL civarında borçlu olduğunu, taşınmazlarla alakalı olarak İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2019/205 Esas sayılı dosyasında yürüdüğünü, davalının aynı taşınmazlarla ilgili üç ayrı kişiden 10.000.000 TL’dan fazla alacaklı olduğunu, davalının alacağını garanti altına alabilmek için, yaşı şu an 76 olan müvekkiline, kredi evrakları arasında boş senet imzalattığını, bu hususun tanık beyanı ile de sabit olduğunu, kendi memurunu bu işleme alet ettiğini, müvekkilinin oğlundan olan ve tahsil edemeyeceği alacağını hile ile tahsil etmeye çalıştığını, müvekkilinin oğlunun bile ticaretinin 5.000.000 TL olmadığını, verilen bu paranın, hizmetin ya da bu tutardaki malın kaydı olması gerekirken kayıtların sunulamadığını, beyanla kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevabında; davalının kambiyo senedindeki imzasını kabul ettiğini, mahkemenin dinlediği tanık beyanı doğrultusunda hile olgusunun yokluğu sonucuna ulaştığını, davacının protokolü kendisi adına asaleten, … Ltd. Şti. ve … Tic. Ltd. Şti. adına vekaleten imzaladığını, taraflar arasında alacak ilişkisinin varlığının dosyadaki delillerle sabit olduğunu, davacı vekilinin dinlenen tanık beyanını çarpıtmaya çalıştığını, davacı vekilinin dilekçesinde bahsettiği …’in …’ün çalışanı olduğunu, satış ve satış vaadi yapma yetkisinin dosyadaki vekaletten görüleceği üzere …, … ve …’a verildiğini, müvekkilinin bonoya bağlanmış alacağı bulunduğunu, müvekkilinin üçüncü kişilerden alacaklı olmasının davalıdan da alacaklı olmadığını göstermediğini beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına konu senet örneğinin incelenmesinde; borçlusunun …, alacaklısının … olduğu, 15/05/2014 tanzim ve 05/01/2015 vade tarihli senedin 5.000.000 TL bedelli olduğu, bedelinin “nakten” alındığına dair kayıt konulduğu görülmüştür. … Genel Müdürlüğü’nün İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na hitaben yazdığı 14/01/2016 tarihli yazıda; …’ın kullandığı krediler için alınan 7 adet senet asıllarının halihazırda Kazasker Şubesi’nde firma dosyası içerisinde bulunduğunun bildirildiği anlaşılmıştır. Mahkemece davacı tanığı olarak dinlenen …’in yeminli ifadesinde; ” Davacının oğlu müteahhittir. Ben onun müteahhitlik firmasında çalıştığım için davacıyı tanıyorum. Davacının krediye ihtiyacı vardı. Bu nedenle bankadan kredi çekmek istedi, yaşından dolayı araç kullanamadığı için kredi çekmeye onu ben aracımla götürdüm. Kendisine gerek üzerine davacının krediye kefil olmak için gittiğini kendi bildirdiği söylenmek suretiyle: Ben bizzat kendine mi yoksa kefil olarak mı gittiğini bilmem ancak kredi çekmek için onu bankaya ben götürdüm. Kendisine çok sayıda kredi için evrak imzalatıldı. İmzalanan belgelerin tamamı A4 kağıdına yazılı belgelerdi. Senet şeklinde bir belge yoktu. Benim gördüğüm buydu. Ben imzalar esnasında kendisinin yanındaydım. Maktu çok sayıda belge imzalatıldı. Birde üzeri kısmen yazılı bir boş kağıt gibi belge imzalatıldı. Bilgisayardan çıktı alınmış bu imzalatıldı, benim kızlık soyadım …’dir. Ancak evlendim şuanda …’tur. Biz kredi çekmek için Kazasker …’a gidiyorduk. Bir kez kredi çekmek için gittik ancak iki üç kezde evraklarını almak için bankaya gittim. … bankanın müdürüydü. Ancak bizim işlerimizle … hanım isimli bir banka memuru ilgileniyordu. Davacının evraklarını da o imzalattı. Kendisine icra dosyası içinden senedin fotokopisi gösterildi; görmüş bulunduğum senet bu idi ancak davacının imzası bu belgenin altında idi. Şuanda gördüğüm yerde değildi. Buna benziyordu. Bunun tam olup olmadığını bilemem” dediği anlaşılmıştır. Dosyaya davacı tarafça tarihsiz “PROTOKOLDÜR” başlıklı belge sunulduğu, belgede davalı … ile, … Ltd. Şti. ve … Tic. Ltd. Şti. adına vekaleten, kendi adına asaleten …’ın imzasının bulunduğu, …’ın alacaklı, şirketler ile …’ın taahhüt eden olarak imzaladıkları, Bursa Mudanya’da bulunan taşınmazın kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile davacıya verilecek dairelerin teslim tarihleri ve devir tarihlerinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. …’ın Müşteki şüpheli sıfatıyla “Açığa imzanın kötüye kullanılması” ve müşteki şüpheli …’ın “tacirlerin dolandırıcılığı ve iftira” suçlarından yapılan soruşturmada, soruşturma dosyalarının sonradan birleştirildiği, … ve …’in şüpheli sıfatıyla yer aldığı, yapılan soruşturmada, ihtilafın hukuki olduğu ve delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verildiği, soruşturma sırasında alınan ifade örneklerinin dosya kapsamında olduğu anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Bonoya dayanan menfi tespit davasında, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi 6100 Sayılı HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde, senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürmüşse de, 26/09/2019 tarihli duruşmada imza incelemesi talebinden sarfınazar ettiğinden, mahkemece senetteki imzanın davacıya ait olduğunun kabulü ile, davacı tarafın senedin hile ile alındığı iddiası ve bedelsizlik iddiası yönünden yargılama yapılmıştır. Mahkemece dinlenen davacı tanığının beyanından, kredi işlemleri sırasında senetlerin davalı ve o anda banka müdürü olan davalı tarafından değil banka çalışanı “…” isimli kişi tarafından kredi evrakları ve senetlerin imzalatıldığı, tanığa duruşmada kendisine davaya konu senet gösterildiğinde, davacının imzasının belgenin altında olduğu, duruşmada gösterilen belgedeki imzanın olduğu yerde olmadığını beyan ettiği, bankanın Savcılığa gönderdiği yazısından kredi sözleşmesinin imzası sırasında bankaya verilen yedi adet senet imza aslının bankada bulunduğunun anlaşıldığı, davacı tarafın senetteki imzanın kendisinden hile ile alındığını ispatlayamadığı anlaşılmış, davacı vekilinin hile iddiasına yönelik istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamında bulunan senet örneğinden, unsurları tam olan kambiyo vasfında bulunduğu ve bedelinin “nakten” alındığına ilişkin kayıt düşüldüğü anlaşılmıştır. Dava, bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olmakla, menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklıya ait ise de, alacak ilişkisi kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa senede karşı senetle ispat kuralı gereği ispat yükü tekrar borçlu tarafa geçmektedir. Lehtar alacaklının senetteki ihdas nedenini değiştirir şekilde talilde bulunması halinde ise ispat yükünü üzerine aldığı kabul edilecektir. Somut olayda davaya konu bono üzerinde düzenleme nedeni “nakten” olarak gösterilmiş olup, davalı tarafın savunmasında taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, davalı ile oğlu arasında ticari ilişki bulunmadığını, kaldı ki bu ticari ilişkide dahi 5.000.000 TL alacağın bulunmasının söz konusu olamayacağını ileri sürmüştür. Dosya kapsamına sunulan davacının asaleten ve şirket yetkilisi sıfatıyla imzaladığı protokol, vekaletname ve savcılık dosya örneğinden, davacı ile davalının ticari ilişki içerisinde bulunduğu, davacının protokol ile davalıya karşı taahhüdünün bulunduğu, savcılıkta alınan ifadelerde davacının, oğlunun yürüttüğü faaliyetlerde birlikte hareket ettikleri anlaşılmakla davalı savunması yerinde görülmemiştir. Davacının bu ticari ilişkiden dolayı alacağının bulunduğu ve alacağı karşılığında senet verildiğini ileri sürdüğü anlaşılmakla, senet nedenini talil etmediği, davalının ise HMK 201. Madde gereğince senet nedeniyle borçlu olmadığını yazılı belge ile ispatlayamadığı, davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 17/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.