Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1690 Esas
KARAR NO: 2022/1589
İNCELENEN KARARIN
TARİHİ:05/02/2020
NUMARASI:2017/801 2020/130
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı … Hiz. Ve Tic. Ltd. Şti. Vekili asıl davada; şirketin muhasebe işlemleri için muhasebe müdürü davalı …’ye 12/03/2015 tarihinde vekaletname verildiğini, ancak vekilin bazı hatalı işlemlere yöneldiğinin tespit edilmesi üzerine 14/10/2015 tarihinde azledildiğini, söz konusu azil namenin 15/10/2015 tarihinde bizzat kendi imzasına tebliğ edildiğini, azledilme durumunun Türkiye genelinde yayın yapan ulusal gazetelerde ilan edilerek üçüncü kişilerin bilgisine sunulduğunu, azledilen vekilin müvekkilinden habersiz olarak şirket adına … Bank İkitelli Şube Müdürlüğünden, … Bankası Beylikdüzü Şube Müdürlüğünden ve… Bankası Hadımköy Şube Müdürlüğünden çek karnesi aldığını ve bu karnelere ait çekleri imzalayarak irtibat içinde bulunduğu kişiler eliyle piyasaya arz ettiğinin öğrenildiğini, azledilen vekil hakkında sahtecilik eyleminden dolayı suç duyurusunda bulunduğunu, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 20I5/39744 soruşturma sayılı dosyası ile takibat başlatıldığını, soruşturma dosyasındaki ifadeler incelendiğinde suç nitelikli eylemler ile müvekkiline ne denli zarar verildiğinin anlaşılacağını, 20.04.2016 keşide tarihli … bank Hadımköy şubesine ait … çekin 82.500.-TL bedelle doldurulup bankaya ibraz edilmesi üzerine menfi tespit talebiyle dava açmak gerektiğini, takibe konu çekin müvekkil şirket yetkilisinin imzasını içermediğini, çekteki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, sahtecilik iddiasının mutlak def’ilerden olduğunu ve herkese karşı ileri sürülebileceğini, yetkisiz kişi ile yapılan işlemin müvekkilini sorumluluk altına sokmayacağını, davalı lehtarın iyi niyet savunmasında bulunamayacağını, HMK m. 208/4 gereğince sahte imzanın sahibi …’nün de davalı olarak gösterildiğini, HMK m. 209 gereğince teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, çekin ciro silsilesi bilinmediğinden diğer cirantalara karşı davalı sıfatı ile dava açma hakları veya dahili davalı olarak davaya dahil etme haklarını saklı tuttuklarını beyanla , davalı … San.tic.Ltd.şti.’nin lehtar ve … San. Ve Tic. Ltd. Şti.nin hamil göründüğü … bank Hadımköy Şubesinin 20.04.2016 keşide tarihli, … nolu ve 82.500.-TL bedelli çekten dolayı davalılara borçlu olmadıklarının tespitine ve davaya konu çekin müvekkiline teslimine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Tic. Ltd. Şti. Vekili dava dilekçesine verdiği cevapta; müvekkilinin davacı tarafla ticari ilişkininin olmadığını, söz konusu çeki ticari ilişkisi olan davalı …’dan aldıklarını, dava konusu çekin ileri tarihli bir çek olduğunu, 04.08.2015 tarihli tahsilat makbuzunu delil olarak sunduklarını, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 20I5/39744 soruşturma sayılı dosyasındaki davacı Şirket yetkilisi …’nun beyanında …’yü 2007 yılından beri her yıl yıl yenilenmek üzere vekaletname verdiğini ifade ettiğini, ifadelerden davacı şirketin dava konusu çeklerin azilden önce verildiğini bildiğini, aynı soruşturma dosyasındaki …’nün ifadesinde çekleri ileri tarihli olarak düzenlediğini kabul ettiğini, iyi niyetli 3. kişi olduklarını, çeklerdeki mücerretlik ilkesi gereği davacının şahsi defilerini kendilerine kerşı ileri süremiyeceğini beyan etmiştir. Davalı …; davaya cevap vermemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA: Davacı … Hiz. Ve Tic. Ltd. Şti. Vekili birleşen davada; asıl davadaki iddialarını tekrar etmiş, söz konusu çekin takibe konulmasından sonra çeki elinde bulunduran ve icra takibine konu eden şahıslar hakkında da bu davayı açma zorunluluğunu doğduğunu, somut olayda iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceğini belirterek dava konusu çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine ve çekin müvekkiline teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiş, söz konusu bu dava 29/09/2017 tarihinde verilen birleştirme kararı ile Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/801 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
CEVAP: Davalı …San.tic.Ltd.şti. vekili; Dava dilekçesinde bahsi geçen çekle müvekkil şirketin herhangibir ilgisinin bulunmadığı, şirket kayıtlarında böyle bir çek bulunmadığından ve davacı şirketle uzun yıllardır nakit olarak çalıştıklarından, davaya konu çekin şirketlerince ciro edilmesinin imkansız olduğunu, çekteki imza ve ciroya itiraz ettiklerini, çekin kendileri tarafından tedavüle sürülmediğini bildirmiştir. Davalı … vekili; Davacının kötü niyetli olduğunu, davacının asıl niyetinin şirket muhasebecisi olan diğer davalılardan … tarafından piyasaya sürülen çeklerin ödenmesinin engellenmesi yönünde olduğunu, …’nün yaklaşık 10 yıldır davacı şirkette çalışmakta olduğunu ve muhasebe işlemleri için belirtilen tarihten önce de imzaya yetkili çalışan olduğunu, davacının sahtecilik iddiasının da yerinde olmadığını, yürütülen soruşturmayı bu davaya esas göstermesinin hukuken uygulanabilir olmadığını, kaldı ki söz konusu soruşturmanın halen devam etmekte olduğunu ve şikayet edilenler hakkında herhangi bir ceza davasının açılmadığını, çekteki imzanın sahte olmadığını, davalılardan …’ye ait olduğunu, … tarafından piyasaya bugüne kadar şirket adına bir çok çek sürülmesinin ve bunun davacı tarafından bilinmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu bildirerek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “davacının davalılardan …’ye 12.03.2015 tarihli ve Büyükçekmece … Noterliğin … yev. numarası ile vekalet vermiş olduğu, iş bu vekaletnamenin incelenmesinde; davacının davalı …’ye “milli ve yabancı bankalar ile özel finans kurumları nezdinde adına her türlü hesap açmaya, açılacak hesaplar ile bu güne kadar açılmış mevcut hesaplardan dilediği miktarda para çekmeye, çek karnesi talep etmeye, almaya, evrakları tanzim ve imzaya, çekleri ciro etmeye bankalarda açılan kredi hesaplarını tanzim ve imzaya” yönelik geniş yetkiler verildiği, davalı …’nün C. Savcılığında şüpheli sıfatı ile alınan ifadesinde davacı şirkette müdür olarak görev yaptığını şirket yetkililerinin vekaletinin kendisinde mevcut olduğu bu vekaletnameye istinaden … Bank, … Bank ve … Bankta hesap açarak şirket adına çek aldığını, bu 3 bankadan almış olduğu çekleri şirket adına ve çoğunlukla kendi ticari ilişkilerinde kullandığına dair ifade verdiği, davacı tarafından 14/10/2015 tarihli Büyükçekmece Noterliğinin… Yev. Numarası ile davalı …’nün azledildiği ve bu hususun gazetede ilan edildiği anlaşılmıştır. Davalı … duruşmalara katılamamış, davaya cevap vermemiştir. Bu nedenle çekteki imzanın davalı eli ürünü olup olmadığı konusunda inceleme yapılamamış ise de davalı soruşturma dosyasında verdiği ifadesinde davacı şirket adına aldığı çekleri kendi ticari ilişkilerinde kullandığını kabul etmiştir. Davacı dava konusu çeklerin yetkisiz temsilci tarafından tanzim edildiğini iddia etmekte, davalı … şirketi vekili ise davaya konu çekin davalı … azil edilmeden önce davalının çek tanzim etme yetkisi var iken ileri tarihli olarak çekin düzenlendiğini savunmaktadır. Dava konusu çekin incelenmesinde çekin keşide tarihinin 20/04/2016 tarihi olduğu ve tarih itibariyle çekin azilname ve ilandan sonra keşide edildiği anlaşılmaktadır. Çek ödeme aracı olup ticari hayat içinde ileri tarihli olarak keşide edilmesi mümkündür. … bankasına yazılan müzekkeremize verilen cevapta dava konusu çekin 06/08/2015 tarihinde ibraz edildiğinin bildirilmesi karşısında, çekin … tarafından azil edilmeden önce ileri tarihli olarak düzenlendiği” gerekçesiyle davalı … şirketi yönünden davanın reddine, davalı … şirketinin dava konusu çeki tedavüle sürmediklerini imzanın kendilerine ait olmadığını beyan etmesi, davalı …’ın 17/8/2016 tarihli protokol evrakında aynı şekilde düzenlenen birçok çekin iadesini kabul ettiği ve çekin hangi ticari ilişki kapsamında temin ettiğini ispatlayamaması, davalı …’nün da soruşturma aşamasında alının ifadesinde davalı adına kendi ticari işleri için çek keşide ettiğini kabul etmesi nedeniyle, davacının davalılar …, … ve … Şirketine borçlu olmadığının tespitine, davalı … şirketinin çekteki ciro imzasının kendisine ait olmadığını, çeki kendilerinin tedavüle sokmadıklarını beyan etmeleri, davanın açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle davalı … şirketi aleyhine yargılama gideri vekalet ücretine hükmedilmemiş, kötü niyet tazminatının (yasal şartlarının oluşmadığı kanaatiyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı tarafın ileri tarihli çek keşide edildiğini ve çekin keşide edildiği sırada vekilin azledilmemiş olduğunu ileri sürdüğünü, dava dışı bankanın bu konudaki müzekkeresine dayanıldığını, ancak bu delillerin bu iddiayı ispatlamaya yeterli olmadığını, zira İİK 169/a maddesi gereğince resmi evrak ya da borçlu imzasının içeren belge ile ispatı gerektiğini, bankaların resmi kurum olmadığı gibi sunduğu belgenin de resmi makamlarca düzenlenmiş bir belge olmadığını, bu konuda Yargıtay 12. HD nin kararları bulunduğunu, çek tevdi bordrosundaki imzanın borçluya ait olup olmadığının borçluya sorulması gerektiğini, inkar halinde imza incelemesi yaptırılması gerektiği, Yargıtay’ın bu yönde kararları olduğunu, bir başka Yargıtay kararında ileri tarihli çek savunmasının tarafların müşterek imzasını taşıyan bir belgeyle kanıtlanması halinde kabul edilebileceğinin belirtildiğini, bilirkişi raporunda da davalının sunduğu kayıtların ileri tarihli keşide edildiği hususunu ispatlamaya yeterli olmadığının belirtildiğini, çekin bilinen ilk tedavül tarihinin takas odasına ibraz tarihi olabileceğini, alacağın varlığının genel hükümlere göre ispat edilemediğini, zaten bu konuda bir iddia veya savunmanın da bulunmadığını bildirmiştir.
DELİLLER: Yargılama sırasında alınan 04/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “…Dava konusu Çeklerin ileri tarihli olduğunun davalılar tarafından delillerle ispatlanması gerektiği, ispat edilemediği için davalı …’nün vekaletten azledildikten sonra çeklerin keşide edildiğinin kabul edilmesi gerektiği, Keşide tarihinin vekalet azlinden sonraki tarihi taşıması, azlin Noterden yapılması ve gazetede ilan edilmesi ile çekin yetkisiz temsilci eli ile tanzim edilmiş olduğunun anlaşılması nedeniyle çek’in “yetkisiz temsilci tarafından keşide edilmiş çek” olarak yorumlanması gerektiği ve bu nedenle davacının sorumlu tutulamayacağı, davacının çek nedeniyle sorumlu olmaktan kurtulsa dahi imzaların bağımsızlığı ilkesi uyarınca, çek üzerinde imzası bulunan (avalist, ciranta gibi) diğer kişilerin sorumluluklarının devam edeceği” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı şirket tarafından 12/03/2015 tarihli vekaletname ile …’nün vekil tayin edildiği, daha sonra davacı şirket tarafından 14/10/2015 tarihli azilname ile adı geçenin vekillikten azledildiği ve azilnamenin 15/10/2015 tarihinde vekile tebliğ edildiği, ayrıca davacı şirket tarafından bu hususun gazetelerde ilan edildiğine dair belgelerin dosyaya sunulduğu görülmüştür. Dava dışı … Bank tarafından mahkemeye gönderilen cevabi yazıda dava konusu çekin 06/08/2015 tarihinde bankaya ibraz edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Dava dosyasının incelenmesinde tefrik ile gelmiş olması nedeniyle dava dilekçesine asıl davanın dava dilekçesine rastlanılamadığı anlaşılmakla tefrik kararı verdiği anlaşıla Bakırköy 5. ATM’nin 2016/193 E. Sayılı dosyasındaki dava dilekçesinin bir örneği dosya içerisine UYAP’tan mahkemesi kanalı ile celp edilmiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Asıl ve birleşen davanın davacısı dava konusu çekin vekillikten azledilen kişi tarafından düzenlendiğini iddia etmiş, davaya cevap veren bir kısım davalılar ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece verilen karar asıl ve birleşen davanın davacı vekili tarafından asıl davanın davalısına yönelik olarak verilen red kararı yönünden istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi istinaf sebepleri ile sınırlı ve kamu düzenine aykırılık halleri gözetilerek yapılmıştır.Davacı tarafın asıl davanın davalısı, …’yü 12/03/2015 tarihli vekaletname ile vekil tayin ettiği, vekilin 14/10/2015 tarihinde azledildiği ve azilname üzerinde bu hususun adı geçen davalıya 15/10/2015’te tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Dava konusu çek, 20/04/2016 keşide tarihlidir. Keşide tarihi itibariyle vekilin vekaleti sona ermiştir. Ancak dosya içeriğinde bulunan ve dava dışı … Bank tarafından mahkemeye gönderilen cevabi yazıda dava konusu çekin 06/08/2015 tarihinde bankaya ibraz edildiği anlaşılmıştır. Bu husus dava konusu çekin ileri tarihli düzenlendiğinin ispatlamaya yeterlidir. Asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin bu hususlara yönelen istinaf sebebi yerinde değildir. Ayrıca alacağın varlığının ispat edilemediği ileri sürülmüş ise de somut olayda ispat külfeti davacı tarafta olup, bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir.Hal böyle olunca asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Asıl ve Birleşen davada Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın asıl ve birleşen dava davacısından alınarak hazineye irat kaydına,3-Asıl ve Birleşen davada davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/10/2022