Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/165 E. 2020/289 K. 07.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/165 Esas
KARAR NO: 2020/289
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/312
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 07/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 24/06/2015 tarihli finansal kiralama sözleşmesi düzenlendiğini ve sözleşme gereğince davalıya toplam 5 adet yolcu asansörü teslim edildiğini, davalının finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan 30/01/2019 tarihi itibariyle toplam 51.716,94 TL kira, 1.515,45 TL gecikme faizi ve 676,19 TL sigorta borçlarını ödemeyerek temerrüde düştüğünü, müvekkilince 30/01/2019 tarihli ihtarname gönderilerek borçların 60 gün içinde ödenmesinin istendiğini, ihtarnamenin 01/02/2019 tarihinde çıkış merciine iade edildiğini, ancak 6361 Sayılı Finansal Kiralama Kanununun 33/son ve İİK’nun 68/b maddesi uyarınca ihtarnamenin bu tarihte tebliğ edilmiş sayılacağını ve söz konusu verilen sürede borç ödenmediğinden sözleşmenin feshedildiğini, ancak davalının finansal kiralama konusu malları iade etmediğini, bu konuda İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/730 D.İş sayılı dosyasında 07/05/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararı verildiğini belirterek sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti ile finansal kiralama konusu malların aynen müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın haksız olduğunu, müvekkili ile dava dışı arsa sahibi … arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin inşaata başladığını, bu arada dava dışı … isimli şahsın beraberindeki 20-30 kişilik bir grupla projeyi işgal ederek müvekkilinin faaliyetlerini durdurduğunu, dolayısıyla fiilen projede bulunamadıklarını, hukuken de sorumlu olmadıklarını, sorumluluğun burayı işgal edenlere ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/730 D.İş – 2019/741 Karar sayılı 07/05/2019 tarihli kararıyla; davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile finansal kiralamaya konu toplam 5 adet dairesiz yolcu asansörünün davalıdan alınarak yediemin olarak davacıya teslimine karar verildiği görülmüştür. Dava dışı … ve … Apartmanı Yönetimi vekili, dosyaya sundukları 23/09/2019 tarihli dilekçeleri ile; İstanbul 6.ATM’ce verilen tedbir kararına öğrendikleri anda itiraz ettiklerini, ancak itirazın karara bağlanmaksızın esas davanın açıldığını öğrendiklerini, talep sahibinin asansörleri sökmek için binalarda bulunduğunu, binaların sahibi olduklarını, asansörün de kendilerine ait olduğunu, asansörlerin mütemmimcüz olduğunu, ana taşınmazdan ayrı bir hukuki işleme konu olamayacaklarını, malikin kat malikleri olduğunu bildirerek dava sonuna kadar yediemin sıfatıyla binalarda bırakılmalarına karar verilmesini istemiştir. Dava dışı … ve … Apartmanı Yönetimi’nin İstanbul 6.ATM’nin 2019/730 D.İş sayılı dosyasına itirazlarını içerir dilekçeyi 17/09/2019 tarihinde sundukları anlaşılmıştır. Mahkemece, duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda; mahallinde keşif icra edilmiş ve keşif üzerine alınan bilirkişi raporu gerekçe yapılmak suretiyle söz konusu asansörlerin bulunduğu binalarda iskan alınmak suretiyle kat maliklerinin oturmakta olduğu, binalarda monteleme olarak bulunan dava ve tedbir konusu asansörlerin 4721 Sayılı Kanunun 684.maddesi gereğince taşınmazın mütemmimcüzü niteliğinde olduğu, ihtiyati tedbirin devamının ve infazının sağlanması halinde asansörlerin yerlerinde sökülme olasılığının bulunduğu, bu durumun ise bütünleyici parçanın eşyadan ayrılamayacağı yolundaki kurala uygun düşmeyeceği, tedbir kararının usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçeleriyle üçüncü kişilerce yapılan itirazın kabulüne, İstanbul 6.ATM’ce verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir kararı verildikten sonra yapılmış bir işlem var ise eski hale iadesine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili İstinaf sebebi olarak; kararın tamamen tek taraflı hak korumaya yönelik olup hukuki gerekçeden uzak olduğunu, gerekçeye esas alınan raporun hukuken kabul edilemez olduğunu, raporun kendi içerisinde çelişkili denetime elverişli olmayan ve farazi tespitlerden oluştuğunu, üç kişilik heyetin ikisinin hukukçudan oluştuğunu, ihtiyati tedbir kavramının bu şekilde tanımlanmasının doğru olmadığını, “tedbir kararının icrasındaki fiili durum belediyenin görev kapsamında idari bir görevdir” , “asansörlerin sökülüp parçalanması yapının yıkım fiiline başlanmasıyla eş anlamlıdır” şeklindeki tespitlerin kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişi raporundaki tespitlerin hiçbir hukuki bağlayıcılğının bulunmadığını, finansal kiralama sözleşmesi uyarınca malların davalıya teslim edildiğini, ancak davalının kira borçlarını ödememesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, mahkemenin karara itiraz edenlerin mülkiyet hakkını koruduğunu, oysa müvekkilinin de mülkiyet hakkına dayanak bu talepte bulunduğunu, öte yandan bilirkişi raporunda asansörlerin demontajının uzman teknik ekipler tarafından yapılabileceği şeklinde tespite yer verildiği, buna göre asansörlerin mütemmimcüz olarak değerlendirilemeyeceğini, rapordaki hukuki değerlendirmelerin de hatalı olduğunu, 6361 Sayılı Kanunun 19.maddesinde bütünleyici parça veya eklenti niteliklerine bakılmaksızın asıl niteliğini koruyan her malın tek başına finansal kiralama sözleşmesinin konusunu oluşturabileceği şeklinde düzenleme bulunduğunu, asansörlerin demontajı da mümkün olduğundan asansörlerin kanunun verdiği yetkiye dayalı olarak sözleşmeye konu edildiğini, kararı kabul etmelerinin mümkün olmadığını, yine yapı sahiplerinin asansörleri iyiniyetli bir şekilde iktisap ettikleri değendirmesinin de ancak eski kanun döneminde yapılabilecek bir değerlendirme olduğunu, dolayısıyla asansörün mülkiyetinin itiraz edenler tarafından iktisabının mümkün olmadığını, … Konvansiyonunun iddialarını haklı çıkardığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı ve diğer dava dışı şahıslara gönderilen 30/01/2019 tarihli ihtarnamede; 60 gün içerisinde kira, sigorta ve gecikme faizinin ödenmesinin istendiği görülmüş olup söz konusu ihtarname davalı şirkete çıkarılmış, ancak muhatabın gösterilen adreste tanınmadığından ve taşındığından bahisle 01/02/2019 tarihinde iade edildiği görülmüştür. Davalıya çıkan ihtarnamenin sözleşmede yer alan kaşesindeki adrese de çıkarıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında 24/06/2015 tarihinde finansal kiralama sözleşmesinin imzalandığı, dava dışı …, …, … isimli şahısların sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladıkları görülmüştür. Sözleşmenin 60.maddesinde; kiracı ve kefillerin sözleşmedeki isim ve unvanlarının yanında belirtilen adreslerin kanuni yerleşim yeri olarak ittihaz ettikleri, ilerde başka bir yeri yerleşim yeri olarak ittihaz edecek olurlarsa bu yeri noter aracılığıyla kiralayana bildirmeyi, aksi halde sözleşmede yazılı ya da yukarıda yer alan adreslerine 7201 Sayılı TK’nun 10 ve devamı maddelerinde yer alan usule göre gönderilerek her türlü tebligatın noter veya postaya tevdi edildiği tarihte kendilerine tebliğ edilmiş sayılacağını kabul ve taahhüt ettikleri görülmüştür. Dosya içerisinde bulunan düzenleme şeklindeki satış vaadi ve arsa payı karşılığı sözleşmenin incelenmesinde; 21/04/2014 tarihinde dava dışı … ve … ile davalı şirket arasında düzenlendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 3 kişilik bilirkişi raporunda; asansörlerin ana kartlarının biri hariç söküldüğü, ana kartlar söküldüğünde asansörlerin çalışmayacağı, asansörlerin demontajının uzman teknik elemanlar tarafından yapılabileceği, maliyetinin yüksek ve uzun süreceği, demontaj bedelinin montaj bedeline yakın olduğu, kapılarının sökülmesinin görüntü kirliliği ve tehlike oluşturacağı, ayrıca yapı kaplamasına zarar vereceği, söküm esnasında oluşacak zararların ek maliyet getireceği, binalarda kat irtifakının 25/10/2016 tarihinde kurulduğu, kar irtifak mülkiyet hakkının imar parseli üzerindeki yapının ortak yerlerini de kapsadığı, asansörler de ortak yerlerden olarak mülkiyet hakkı kapsamında bulunduğu, ihtiyati tedbir kararı tarihinde davalı şirketin asansörün zilyedi durumunda bulunmadığı, itiraz edenlerin taşınmaz pay mülkiyet haklarını iyiniyetli üçüncü kişi olarak temellük ettikleri, yapı inşaat ruhsatının belediyelerce onaylandığını, ayrıca asansör projelerinin de belediyeler tarafından onaylandığını, tedbir kararının icra edilmesindeki fiili durumun belediyenin görevi kapsamında kaldığını, asansörlerin yapının mütemmimcüzü mahiyetinde olduğunu, asansör parçalarının sökülmesinin yapının yıkım fiiline başlanılmasıyla eş anlamlı olduğu, ihtiyati tedbir kararının taşınmaz mülkiyet hakkını dikkate almayan bir karar olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Dosyanın incelenmesinde; 27/11/2019 tarihinde ön inceleme duruşmasının yapıldığı, … konukları Yönetimi ile … Apartmanı Yönetiminin davalı yanında davaya feri müdahil olarak katılmalarına karar verildiği görülmüştür. İhtiyati tedbire itiraz için 22/10/2019 tarihinde duruşma icra edildiği, bu duruşmada keşfe karar verildiği, keşfin yapıldığı, ayrıca 3 nolu ara karar ile ihtiyati tedbire itirazın mahkemece ara karar ile yapılmasına denildiği ve istinafa konu kararın dosya üzerinde ara karar şeklinde yapıldığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, finansal kiralama konusu malın iadesi davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ihtiyati tedbire itirazın kabulü kararına yöneliktir. Davacı ile davalı arasında finansal kiralama sözleşmesi mevcut olup davacı taraf, davalının finansal kiralama bedellerini ödemede temerrüde düştüğünü iddia ederek eldeki davayı açmıştır. İşbu dava açılmadan önce İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce finansal kiralama konusu asansörlerin teminatsız olarak davacı yana ihtiyati tedbir yoluyla teslimine karar verilmiştir. Söz konusu asansörlerin bulunduğu bina ve apartman yönetimi tarafından işbu ihtiyati tedbir kararına itiraz edilmiştir. Mahkemece verilen ara karar üzerine yapılan keşif sonucu bilirkişi raporu alınmıştır. Her ne kadar mevzuatımızda hukukçu bilirkişi atanması doğru değilse de, rapor içeriğindeki tespitler dikkate alındığında, finansal kiralama konusu asansörlerin bulundukları binanın mütemmim cüzü haline geldikleri anlaşılmaktadır. Öte yandan bilirkişi raporunda asansörlerin sökülmesinin mümkün olduğu belirtilmiş ise de, rapor içeriğinden söküm işleminin binaya zarar vereceği ve masraflı olacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca asansörlerin kurulu bulunduğu binaların iskanları alınmış olup fiilen de oturulduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bütün bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, mahkemece verilen itirazın kabulü kararına yönelik istinaf talepleri yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,,40 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verild.07/02/2020