Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1641 E. 2022/1487 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1641 Esas
KARAR NO: 2022/1487
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2020
NUMARASI: 2016/456 2020/132
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı … Ticaret Limited Şirketi vekili asıl davada; Şirketin muhasebe işlemleri için muhasebe müdürü davalı …’ye 12/03/2015 tarihinde vekaletname verildiğini, ancak vekilin bazı hatalı işlemlere yöneldiğinin tespit edilmesi üzerine 14/10/2015 tarihinde azledildiğini, söz konusu azil namenin 15/10/2015 tarihinde bizzat kendi imzasına tebliğ edildiğini, azledilme durumunun Türkiye genelinde yayın yapan ulusal gazetelerde ilan edilerek üçüncü kişilerin bilgisine sunulduğunu, azledilen vekilin müvekkilinden habersiz olarak şirket adına … İkitelli Şube Müdürlüğünden, … Beykent Şube Müdürlüğünden ve … Bankası Hadımköy Şube Müdürlüğünden çek karnesi aldığını ve bu karnelere ait çekleri imzalayarak irtibat içinde bulunduğu kişiler eliyle piyasaya arz ettiğinin öğrenildiğini, azledilen vekil hakkında sahtecilik eyleminden dolayı suç duyurusunda bulunduğunu, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 20I5/39744 soruşturma sayılı dosyası ile takibat başlatıldığını, soruşturma dosyasındaki ifadeler incelendiğinde suç nitelikli eylemler ile müvekkiline ne denli zarar verildiğinin anlaşılacağını, … bank Beylikdüzü şubesinnden alınan çeklerden … numaralı olan 26.000,00 TL. bedelle doldurulup bankaya ibraz edilmesi üzerine menfi tespit talebiyle dava açmak gerektiğini, takibe konu çekin müvekkil şirket yetkilisinin imzasını içermediğini, çekteki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, sahtecilik iddiasının mutlak def’ilerden olduğunu ve herkese karşı ileri sürülebileceğini, yetkisiz kişi ile yapılan işlemin müvekkilini sorumluluk altına sokmayacağını, davalı lehtarın iyi niyet savunmasında bulunamayacağını, HMK m. 208/4 gereğince sahte imzanın sahibi …’nün de davalı olarak gösterildiğini,HMK m. 209 gereğince teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, çekin ciro silsilesi bilinmediğinden diğer cirantalara karşı davalı sıfatı ile dava açma hakları veya dahili davalı olarak davaya dahil etme haklarını saklı tuttuklarını beyanla , davalı … San. Tic. Ltd. Şti.nin lehtar ve … Bankası A.Ş. hamili göründüğü … bank Beylikdüzü Şubesi’nin 30.12.2015 keşide tarihli, … nolu ve 26.000,00 TL bedelli çekten dolayı davalılara borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir. Davalı … ve … San. Tic. Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir. Davacı … Ticaret Limited Şirketi vekili birleşen davada; asıl davadaki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca ve söz konusu çekin davalı tarafından takibe konulduğunu, imza sahteliğinin herkese karşı ileri sürülebileceğini belirterek müvekkilinin dava konusu çek nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine ve çekin müvekkiline teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Bankası vekili; Davacı şirketin yetkilisi … 12.03.2015 tarihinde Büyükçekmece Noterliği’nden …’ye vekalet verdiğini, Bu vekaletle “..çek karnesi talep etmeye ve almaya. Evraklarını tanzim ve imzaya çekleri keşide etmeye, ciro etmeye, bankalarda açılan kredi hesaplarını evraklarını tanzim ve imzaya…” yetkilendirildiğini, bu yetkilerle müvekkil bankada dahil olmak üzere bazı bankalardan çek karnesi aldığını, daha sonra davacı şirket yetkilisi tarafından azledildiğini, bu azle rağmen kötü niyetini ortaya koyan bir şekilde çalışılan hiçbir bankayı ve 3. kişiyi bilgilendirmediğini, davacı yetki verilene karşı suç duyurusunda bulunulduğunu bu yüzden de sahtecilik iddiasını herkese karşı ileri sürebileceğini iddia ettiğini, ancak bulunulan suç duyurusu olayının muvazaalı olma ihtimalini ortadan kaldırmadığını, kaıdı ki 2015 yılında soruşturma başlatılmış ancak soruşturma sonucunda ne karar verildiğinin bile açıklanmadığını, vekalet veren davacının gerek kanun maddesi gerek hakkaniyet gerekse de ticari hayatın ve basiretli bir tüccar gereğince üzerine düşen görevi yerine getirmediği göz önüne alınarak sorumluluğuna gidilmesi gerektiğini, davalı müvekkilinin iyiniyetli olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “davacının davalılardan …’ye 12.03.2015 tarihli ve Büyükçekmece … Noterliğin … yev. numarası ile vekalet vermiş olduğu, iş bu vekaletnamenin incelenmesinde; davacının davalı …’ye “milli ve yabancı bankalar ile özel finans kurumları nezdinde adına her türlü hesap açmaya, açılacak hesaplar ile bu güne kadar açılmış mevcut hesaplardan dilediği miktarda para çekmeye, çek karnesi talep etmeye, almaya, evrakları tanzim ve imzaya, çekleri ciro etmeye bankalarda açılan kredi hesaplarını tanzim ve imzaya” yönelik geniş yetkiler verildiği, davalı …’nün C. Savcılığında şüpheli sıfatı ile alınan ifadesinde davacı şirkette müdür olarak görev yaptığını şirket yetkililerinin vekaletinin kendisinde mevcut olduğu bu vekaletnameye istinaden … Bank, … Bank ve … Bankta hesap açarak şirket adına çek aldığını, bu 3 bankadan almış olduğu çekleri şirket adına ve çoğunlukla kendi ticari ilişkilerinde kullandığına dair ifade verdiği, davacı tarafından 14/10/2015 tarihli Büyükçekmece Noterliğinin … Yev. Numarası ile davalı …’nün azledildiği ve bu hususun gazetede ilan edildiği anlaşılmıştır. Davalı … duruşmalara katılamamış, davaya cevap vermemiştir. Bu nedenle çekteki imzanın davalı eli ürünü olup olmadığı konusunda inceleme yapılamamış ise de davalı soruşturma dosyasında verdiği ifadesinde davacı şirket adına aldığı çekleri kendi ticari ilişkilerinde kullandığını kabul etmiştir. Davacı çekin yetkisiz temsilci tarafından tanzim edildiğini iddia etmektedir. Dava konusu çekin incelenmesinde çekin keşide tarihinin 30/12/2015 tarihi olduğu çekin azilname ve ilandan sonra keşide edildiği anlaşılmıştır. Çek ödeme aracı olup ticari hayat içinde ileri tarihli olarak keşide edilmesi mümkündür. Çekin ileri tarihli olarak tanzim edildiğini iddia eden iddiasını ispatla yükümlüdür. Davalı … bankası tarafından müzekkerelere verilen cevapta dava konusu çekin 08/09/2015 tarihinde sistem giriş yapıldığının bildirilmesi karşısında, çekin ileri tarihli düzenlendiği, çekin düzenlendiği tarihte davalı …’nün davacı tarafından verilen vekaletname uyarınca çek keşide etme yetkisinin bulunduğu ve çekin davacı yönünden bağlayıcı olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle birleşen dosyada davalı … banka’sına karşı açılan davanın reddine karar verilmiştir. Davalı …’nün savcılıkta alınan ifadesinde davacının vermiş olduğu vekalete istinaden aldığı çekleri kendi kişisel işlerinde kullandığını beyan etmesi, çek lehtarı olarak görünen … şirketi ile davacı şirket arasında ticari ilişkinin tespit edilememesi” gerekçesiyle esas davanın kabulüne, davacının dava konusu çek nedeniyle davalılar … ve … Ltd.Şti ne borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, birleşen davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı tarafın ileri tarihli çek keşide edildiğini ve çekin keşide edildiği sırada vekilin azledilmemiş olduğunu ileri sürdüğünü, davalı bankanın bu konuda kendi kayıtlarını delil olarak sunduğunu, ancak bu delillerin bu iddiayı ispatlamaya yeterli olmadığını, zira İİK 169/a maddesi gereğince resmi evrak ya da borçlu imzasının içeren belge ile ispatı gerektiğini, bankaların resmi kurum olmadığı gibi sunduğu belgenin de resmi makamlarca düzenlenmiş bir belge olmadığını, bu konuda Yargıtay 12. HD nin kararları bulunduğunu, çek tevdi bordrosundaki imzanın borçluya ait olup olmadığının borçluya sorulması gerektiğini, inkar halinde imza incelemesi yaptırılması gerektiği, Yargıtay’ın bu yönde kararları olduğunu, bir başka Yargıtay kararında ileri tarihli çek savunmasının tarafların müşterek imzasını taşıyan bir belgeyle kanıtlanması halinde kabul edilebileceğinin belirtildiğini, bilirkişi raporunda da davalının sunduğu kayıtların ileri tarihli keşide edildiği hususunu ispatlamaya yeterli olmadığının belirtildiğini, çekin bilinen ilk tedavül tarihinin takas odasına ibraz tarihi olabileceğini, bu tarihinde 30/12/2015 olduğunu, ayrıca ileri tarihli çek savunmasının bu hususu incelemeye yetkili icra hukuk mahkemesince de kabul edilmediğini, Bakırköy 5. İcra HM nin 2017/319 E – 943 K sayılı kararının kesinleştiğini ve bu kararda davalının ileri tarihli çek savunmasının değerlendirildiğini ve yerinde olmadığının kesinleştiğini, dolayısıyla bu kararın mahkemeyi bağlayacağını, alacağın varlığının genel hükümlere göre ispat edilemediğini, zaten bu konuda bir iddia veya savunmanın da bulunmadığını bildirmiştir. Bakırköy … İcra HM nin 2017/319 E – 943 K sayılı kararının incelenmesinde davacının huzurdaki davanın davacısı davalının ise … Bankası A.Ş olduğu, dava konusu 26.000-TL lik çekle ilgili imza incelemesi yapıldığı ve yargılama sonunda imza itirazının kabulü ile takibin davacı şirket yönünden durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Davaya konu 30/12/2015 tarihli 26.000-TL lik çekin nosunun … olup, keşidecisinin davacı şirket, lehtarının … Ltd.Şti olduğu, daha sonraki cirantanın da … olduğu görülmüştür. … Bank tarafından mahkemeye gönderilen cevabi yazıda … numaralı çekin davacı şirket hesabına ait olduğu ve 30/12/2015 tarihinde … tarafından takas merkezine ibraz edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Davacı şirket tarafından 12/03/2015 tarihli vekaletname ile …’nün vekil tayin edildiği, daha sonra davacı şirket tarafından 14/10/2015 tarihli azilname ile adı geçenin vekillikten azledildiği ve azilnamenin 15/10/2015 tarihinde vekile tebliğ edildiği, ayrıca davacı şirket tarafından bu hususun gazetelerde ilan edildiğine dair belgelerin dosyaya sunulduğu görülmüştür. 02/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “Dosya kapsamının incelenmesinden, davacı yanın davalılardan …’ye 12.3.2015 tarihli ve Büyükçekmece … Noterliğin … yev numarası ile vekalet vermiş olduğu, vekaletten azlin 14.10.2015 tarih ve Büyükçekmece Noterliğin … Yev. Numarası ile gerçekleştirildiği, bu hususun gazetede ilan edildiği, senedin keşide tarihi dikkate alındığında keşidenin azilden sonra gerçekleştirildiği, bu hali ile davaya ve takibe konu olan senedin yetkisiz temsilci eli ile tanzim edilmiş olduğu, bu hali ile davacının senet düzenleyerek tedavüle çıkarma iradesinin bulunmadığı ve bu durumun senedin hükümsüzlüğüne ilişkin bir defi olarak ileri sürülebileceği, bu tür mutlak defilerin herkese karşı iyi niyetli kötü niyetli ayrımı yapılmaksızın) ileri sürülebilmesinin mümkün olabileceği, bu noktada senette imzası bulunan diğer cirantaların kambiyo senedimin mücerretliği ilkesinden istifade edemeyeceği, imzaların istiklali prensibi gereğince bir çek, yetkisiz temsilci tarafından keşide edilmiş olsa bile diğer imzaların sıhhatine halel gelmeyeceği, dolayısıyla senette imzası bulunan diğer imza sahipleri yönünden senedin bağlayıcılığının devam edeceği, dolayısıyla somut olay yönünden bu mutlak defiyi sadece davacının ileri sürebileceği, kambiyo senedi her zaman ve her saik ile düzenlenebileceğinden senetten dolayı alacaklı olduğunu iddia eden kimse ile senet tanzim eden arasında bir alt ilişkinin olması, bu ilişkinin de senet alacaklısı tarafından kesin delille ispat edilmesi gerekeceği, somut olayda bu tür bir ispat vasıtasına rastlanılmadığı” yolunda görüş bildirmiştir. 04/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “Dava konusu çek’in bankaya ibrazı ile ilgili … Bankası A.Ş tarafından Mahkemeye sunulan belgenin resmi Makamlar tarafından verilmiş belge ve ekran görüntüsünün de geçerli bir belge olmadığı için sunulan belgelerin ispat edici belgeler olmadığı ve çek’in ileri tarihli olarak keşide edilmiş olarak yorumlanamayacağı, yetkisiz temsilci tarafından keşide edilmiş çek olarak yorumlanabileceği, Yetkisiz temsilci tarafından keşide edilmiş çek olarak yorumlanan çek nedeniyle keşideci sorumlu olmaktan kurtulsa dahi imzaların bağımsızlığı ilkesi uyarınca, çek üzerinde imzası bulunan (avalist, ciranta gibi) diğer kişilerin sorumluluklarının devam edeceği” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, İİK’nın 72 maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Mahkemece verilen karar asıl ve birleşen davanın davacı vekilince birleşen dava yönünden istinaf edilmiştir. Dosya içeriğinde asıl ve birleşen dava davacısının asıl davanın davalısı …’ye 13/03/2015 tarihli vekaletname verdiği, söz konusu vekaletname ile vekil tayin edilen …’nün 14/10/2015 tarihli azilname ile vekillikten azledildiği, bu durumun 15/10/2015 ‘te vekil tarafından tebliğ alındığı anlaşılmaktadır. Dava konusu çek, 30/12/2015 keşide tarihlidir. Davacı taraf söz konusu çekin azilden sonra keşide edildiğini ileri sürmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu içeriğinde de belirtildiği üzere imzalı bilgisayar ekran görüntüsünde bu çekle ilgili olarak 08/09/2015 tarihinde banka tarafından işlem yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum dava konusu çekin vekilin azledilmesinden önce keşide edildiğini ispat etmeye yeterlidir. Dolayısıyla asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Her ne kadar icra hukuk mahkemesinde ileri tarihli çek savunmasının kabul edilmediği ileri sürülmüş ise de icra mahkemeleri dar yetkili mahkemeler olup bu mahkemelerce verilen kararlar kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde asıl ve birleşen davanın davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl ve birleşen dava davacısı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın asıl ve birleşen dava davacısından alınarak hazineye irat kaydına, 3-Asıl ve birleşen dava davacısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/09/2022