Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1639 E. 2022/1554 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1639 Esas
KARAR NO: 2022/1554
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2019
NUMARASI: 2016/244 2019/1096
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili esas ve birleşen dosyada dava dilekçesinde özetle; şirketin muhasebe işlemleri için muhasebe müdürü davalı …’ye 12/03/2015 tarihinde vekaletname verildiğini, ancak vekilin bazı hatalı işlemlere yöneldiğinin tespit edilmesi üzerine 14/10/2015 tarihinde azledildiğini, söz konusu azilnamenin 15/10/2015 tarihinde bizzat kendi imzasına tebliğ edildiğini, azledilme durumunun Türkiye genelinde yayın yapan ulusal gazetelerde ilan edilerek üçüncü kişilerin bilgisine sunulduğunu, azledilen vekilin müvekkilinden habersiz olarak şirket adına … Bank İkitelli Şube Müdürlüğünden, … Bankası Beykent Şube Müdürlüğünden ve … Bankası Hadımköy Şube Müdürlüğünden çek karnesi aldığını ve bu karnelere ait çekleri imzalayarak irtibat içinde bulunduğu kişiler eliyle piyasaya arz ettiğinin öğrenildiğini, azledilen vekil hakkında sahtecilik eyleminden dolayı suç duyurusunda bulunduğunu, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 20I5/39744 soruşturma sayılı dosyası ile takibat başlatıldığını, soruşturma dosyasındaki ifadeler incelendiğinde suç nitelikli eylemler ile müvekkiline ne denli zarar verildiğinin anlaşılacağını, …’tan alınan çeklerden … numaralı olan 24.500.-bedelle doldurulup bankaya ibraz edilmesi üzerine menfi tespit talebiyle dava açmak gerektiğini, takibe konu çekin müvekkil şirket yetkilisinin imzasını içermediğini, çekteki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, sahtecilik iddiasının mutlak def’ilerden olduğunu ve herkese karşı ileri sürülebileceğini, yetkisiz kişi ile yapılan işlemin müvekkilini sorumluluk altına sokmayacağını, davalı lehtarın iyi niyet savunmasında bulunamayacağını, HMK m. 208/4 gereğince sahte imzanın sahibi …’nün de davalı olarak gösterildiğini, … Hadımköy Şubesi’nin 10.02.2016 keşide tarihli, … nolu ve 24.500.- TL. bedelli çekten dolayı davalılara borçlu olmadıklarının tespitine ve davaya konu çekin müvekkiline teslimine, dava konusu çekin %20′ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatlarına hükmedilmesinİ talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının kötü niyetli olduğunu, …’nün 10 yıldır şirkette çalıştığını ve kendisine vekalet verildiğini, Sahtecilikle ilgili yapılan kovuşturmada şikayet edilen kişiler ile ilgili herhangi bir dava açılmadığını, müvekkilinin …’nün yetkili olup/olmadığını bilmesinin mümkün olmadığını, …’nün piyasaya şirket adına bir çok çek sürmesinin ve bunun davacı şirket tarafından bilinmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu, Müvekkilinin davacı tarafın iddia ettiği gibi bir kötü niyet olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir. Birleşen dosya davalısı … vekili cevabında özetle; dava konusu çekin müvekkil Banka tarafından kredi müşterisi …’a 200.000.-TL ve 75.000.-TL limitli kredi kullandırıldığı, 10.02.2016 keşide tarihli … Hadımköy şubesine ait … no.lu ve 24.500.-TL.lık çek … tarafından tahsil edidiğinde bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere Bankaya teslim ve tevdi ettiğini, dava konusu çeki tahsil etmek amacıyla Bakırköy …icra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile keşideci-Davacı … Ltd. Şti. aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlattıklarını, TTK’nun 659/2 maddesine göre hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmediğinden nispi defilerin iyiniyetli 3. kişilere karşı ileri süremiyeceğini, davacının müvekkil bankanın alacağını geciktirmek amacıyla davanın kötü niyetle açıldığını beyan etmiştir. Davalı … usulüne uygun tebligata rağmen duruşmaya katılmamış, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Dava konusu çekin incelenmesinde çekin keşide tarihinin 10/02/2016 tarihi olduğu çekin azilname ve ilandan sonra keşide edildiği anlaşılmıştır. Yetkisiz temsilci tarafından çek düzenlenmesinin mutlak defilerden olup herkese karşı ileri sürülebilir. Ancak her ne kadar dava konusu çek keşide tarihi itibariyle yetkisiz temsilci olan … tarafından düzenlendiği anlaşılmakta ise de, ödeme aracı olan çekin ticari hayat içinde ileri tarihli keşide edilmesi mümkündür. Davalı … tarafından sunulan evraklarda davaya konu çekin 01/10/2015 tarihinde henüz … azledilmeden ve vekaletname uyarınca çek keşide etme yetkisi varken davalı bankaya teminat amaçlı sunulduğu anlaşılmıştır. Çekin davalı tarafından temsile yetkili iken keşide edilmesi, davalı …’ nın çeki iktisapta kötü niyetinin ve ağır kusurunun bulunduğunun dosya kapsamında ispatlanamaması nedeniyle birleşen dosya da davalı … yönünden davanın reddine, Davalı …’ın dosyaya sunulan protokol ve kabul beyanı, davalı …’nün savcılık ifadesinde çeki kendi ticari işlerinde kullandığı yönündeki beyanı, davacının incelenen ticari defterlerinde dava konusu … seri nolu 24.500 TL bedelli çekin kaydına, çekin tanzimini haklı kılar bir alt ilişkiye rastlanmaması nedeniyle esas dosya yönünden davanın kabulü ile davacının dava konusu çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatının (kararda sehven icra inkar tazminatı yazılmıştır) yasal şartları oluşmadığından reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu çek üzerindeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığının çekişmesiz olduğunu, ileri tarihli çek savunmasının, İİK madde 169/a hükmüne göre resmi evrak ya da borçlu imzasını içeren belge ile ispatı zorunlu olduğunu, İİK madde 169/a hükmüne göre, davalının “ileri tarihli çek” savunmasının kabul edilebilmesi için ya “resmi makamlarca düzenlenmiş” bir evrak ya da “imzası ikrar edilmiş davacıya ait bir belge” sunulması zorunlu olduğunu, Bankaların bir resmi kurum olmadığı gibi, bankanın düzenlediği ileri sürülen belgede bir resmi makamlarca düzenlenmiş bir belge olmadığını, delil niteliğine haiz olmadığını, Yargıtay 12. Hukuk DAİRESİ E. 2017/9294 K. 2018/846 T. 6.2.2018 kararında ve Yargıtay’ın dilekçede sunulan pek çok kararında “ileri tarihli çek” savunmasının ancak “tarafların müşterek imzasını içeren belge” ile ispatının mümkün olabileceğine değinildiğini, borçlunun imzasının bulunmadığı belge, banka tarafından düzenlense dahi bir ispat vasıtası olarak kabul edilmeyeceğini, Bilirkişilerin de, İİK madde 169/a hükmüne uygun olarak, davalının kendi kayıtlarının; Resmi belge olmaması, Borçlunun imzasını içermemesi Ve nihayet davalı beyanlarının, davacı beyanlarına bir üstünlüğü bulunmaması ve davalının her zaman bu belgeleri düzenleyebileceğinden hareketle delil niteliğinde bulunmadığına işaret etiklerini, Her zaman düzenlenmesi mümkün davalı banka kayıtlarının İİK madde 169/a açısından geçerli bir delil olarak kabul edilmesi hukuken mümkün olmadığını, resmi belge niteliğinde olmadığını, davaya konu çekin keşide tarihinin, takas odasına ibraz tarihinden önce olduğu ispat edilemediğini, çekin belirlenebilen keşide tarihi, takas merkezine ibraz tarihi olan 10.02.2016 olup Bu tarihte, çekte imzası bulunan kişinin yetkisiz olduğu tartışmasız olduğunu, çek tevdi bordrosu veya davalının kendi kayıtları, çekin ileri tarihli düzenlendiğine delil teşkil etmeyeceğini, takas odasına sunulduğu tarih ancak (takdiren) dikkate alınabileceğini, kararda da görüldüğü üzere bu tarihin, vekilin azlinden sonraki bir tarih olan 10.02.2016 tarihi olduğunu, İleri tarihli çek savunmasının İcra Hukuk Mahkemesince kabul edilmediğini, Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 24/10/2017 Tarih, E 2017/320 Ve K.2017/944 Sayılı kararı kesinleşmekle, ileri tarihli çek savunmasının yerinde olmadığı hususu da kesinleştiğini, hangi mahkemede incelenirse incelensin, İİK madde 169/a hükmü, göz ardı edilemeyeceğini, İcra Hukuk Mahkemesinin, ileri tarihli çek savunmasına karşı kurduğu hüküm, bu mahkemeyi de bağlayacağı, kesin hüküm olmasa dahi, kesin delil olarak dikkate alınması gerektiğini, alacağın varlığının genel hükümlere göre ispat edilemediğini, Davaya konu çek, kambiyo vasfında olmadığından, davalı kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesinden yararlanamayacağını belirterek davanın … bankası yönünden reddine ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME: *Davacının davalılardan …’ye 12.03.2015 tarihli ve Büyükçekmece … Noterliğin … yev. numarası ile vekalet vermiş olduğu, iş bu vekaletnamenin incelenmesinde; davacının davalı …’ye “…çekleri ciro etmeye….” yönelik yetki verdiği, 14/10/2015 tarihli Büyükçekmece Noterliğinin … Yev. Numarası ile davalı …’nün azledildiği ve bu hususun gazetede ilan edildiği anlaşılmıştır. *Dava konusu … bank Hadımköy Şubesine ait çekin incelenmesinde; 10.02.2016 Tarihli … seri nolu 24.500 TL bedelli, çekin keşidecisinin davacı … şirketi, lehtarı ve 1.cirantanın …şti, diğer cirantaların … ve … bankası olduğu, ödeme yasağı olduğundan ödeme yapılmadığı şerhi olduğu anlaşılmaktadır. *… Bank AŞ’ye yazılan müzekkere cevabında; dava konusu … Bank Hadımköy Şubesine ait 10/02/2016 keşide tarihli … seri numaralı 24.500 TL bedelli çekin … Ltd. Şti. Ait olduğu, çekin 10/02/2016 tarihinde takas merkezi aracılığıyla ibraz edildiği, imza uyuşmazlığı hatalı kodu ile ilgili bankaya iade edildiğinin bildirdiği anlaşılmıştır. *… bankası’nın müzekkeresinde dava konusu çekin 01.10.2015’te … tarafından teminat olarak teslim edildiği, tevdi bordro örneğinin ekli olduğu belirtilerek banka kayıt örnekleri sunulmuştur. *Büyükçekmece CBS 2015/39744 soruşturma sayılı dosyasında davalı … hakkında soruşturmanın devam ettiği davalı … ve …’ın şüpheli sıfatı ile ifadeleri alındığı, Davalı …’nün C. Savcılığında şüpheli sıfatı ile alınan ifadesinde davacı şirkette müdür olarak görev yaptığını şirket yetkililerinin vekaletinin kendisinde mevcut olduğu bu vekaletnameye istinaden … Bank, … Bank ve … Bankta hesap açarak şirket adına çek aldığını, bu 3 bankadan almış olduğu çekleri şirket adına ve çoğunlukla kendi ticari ilişkilerinde kullandığına dair ifade verdiği görülmekktedir. *Davacı vekili tarafından asıl dosyada davalı …’ın yer aldığı protokol örneği sunulmuş ise de; dosyada aslına rastlanmamış, davalı yan da bu hususta beyanda bulunmamıştır. *Bilirkişi Heyeti 02/07/2018 tarihli raporunda özetle: davacı yanın davalılardan … ye 12/03/2015 tarihli ve Büyükçekmece … Noterliğinin … yevmiye numarası ile vekaletname verdiği vekaletten azlin 14/10/2015 tarih ve Büyükçekmece noterliğnin … yevmiye numarası ile gerçekleştirdiği bu hususun gazetede ilan edildiği senedin keşide tarihi dikkate alındığında keşidenin azilden sonra gerçekleştirildiği bu hali ile davaya konu olan senedin yetkisiz temsilci eli ile tanzim edilmiş olduğu, davacının senet düzenleyerek tedavule çıkarma iradesinin bulunmadığı bu durumun senedin hükümsüzlüğüne ilişkin mutlak defi olarak herkese karşı ileri sürülebileceği senette imzası bulunan diğer cirantaların senedin mücerettiliği ilkesinden istifade edemeyeceği somut olay yönünden bu mutlak defiyi sadece davacının ileri sürebileceği, davacı dışında diğer imza sahipleri yönünden çekteki imzanın bağlayılıcığı devam edeceği, Kambiyo senedi her zaman ve her saik ile düzenlenebileceğinden senetten dolayı alacaklı olduğunu iddia eden kimse ile senet tanzim eden arasında bir alt ilişkinin olmasının bu ilişkinin senet alacaklısı tarafından kesin delil ile ispat edilmesi gerekeceği somut olayda bu tür bir ispat vasıtasına rastlanmadığı kanaatini bildirir rapor sunmuştur. Bilirkişi 04/10/2019 havale tarihli heyet raporunda; Dava konusu çekin ileri tarihli olduğunun davalılar tarafından delillerle ispatlanması gerektiği, ispat edilemediği için davalı …’nün vekaletten azledildikten sonra çek’in keşide edildiğinin kabul edilmesi gerektiği, çekin keşide tarihinin vekalet azlinden sonraki tarihi taşıması, azlin Noterden yapılması ve gazetede ilan edilmesi ile çekin yetkisiz temsilci eli ile tanzim edilmiş olduğunun anlaşılması nedeniyle çek’in “yetkisiz temsilci tarafından keşide edilmiş çek” olarak yorumlanması gerektiği ve bu nedenle davacının sorumlu tutulamayacağı, Davacının çek nedeniyle sorumlu olmaktan kurtulsa dahi imzaların bağımsızlığı ilkesi uyarınca, çek üzerinde imzası bulunan diğer kişilerin sorumluluklarının devam edeceği kanaatine varıldığını bildirmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl ve birleşen dava, İİK 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davalılar … ve … yönünden menfi tespit isteminin kabulüne, davalı … AŞ yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir. Davanın kısmen reddi kararı yönünden, davacı vekili yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak asıl dosya yönünden yapılmıştır. Davacı; davaya konu çekin azilnameden sonra keşide edildiğini, müvekkilinin çek nedeni ile sorumlu olmadığını iddia etmiş, davalı … vekili ise; çekin tarihinden önce davalı … tarafından bankaya sunulduğunu, çekin ileri tarihli düzenlendiğini savunmuştur. Büyükçekmece … Noterliğinin 12.03.2015 tarihli ve … yevmiye numaralı belge ile davacı şirket yetkilisi tarafından davalılardan …’ye “….çekleri ciro etmeye bankalarda açılan kredi hesaplarını tanzim ve imzaya…” yönelik yetkileri içeren vekaletname verilmiş, Büyükçekmece …Noterliğinin 14/10/2015 tarihli … yevmiye nolu azilname ile ise 12.03.2015 tarihli vekaletnamedeki tüm yetkilerden azledilmiş ve azil gazetede ilan edilmiştir.Davaya konu çek 10/02/2016 tarihlidir. 02.07.2018 Tarihli Bilirkişi raporunda; dava konusu çekin davalı …’ın kullandığı krediye karşılık bankaya vermiş olduğu yönünde görüş belirtilmiştir. Dava konusu çek, görünürde azilname tarihinden sonraki tarihli ise de; …’nın kayıtlarından anlaşıldığı üzere çekin 01.10.2015 Tarihinde davalı … tarafından bankaya teslim edildiği, bu durumun çekin şirket temsilcisinin azil tarihi olan 14.10.2015’ten önce keşide edildiğini ispata yeterli olduğu, davacı vekili her ne kadar icra hukuk mahkemesinde ileri tarihli çek savunmasının kabul edilmediği ileri sürülmüş ise de icra hukuk mahkemeleri dar yetkili mahkemeler olup bu mahkemelerce verilen kararlar kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği de dikkate alındığında mahkemenin davalılardan … AŞ yönünden davanın reddine ilişkin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinafa başvuran taraftan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin yatırılan 54,40TL ‘nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olarak oy birliği ile karar verildi.30/09/2022