Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1632 E. 2022/1247 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1632 Esas
KARAR NO: 2022/1247
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2020
NUMARASI: 2018/304 2020/239
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı … Ltd. Şti. vekili dava dilekçesinde özetle; davacının iş yerinin soyulduğunu, bu esnada davaya konu … Bankası A.Ş.’nin Kozyatağı … Caddesi Şubesi tarafından verilmiş, … numaralı, keşidecisi … Ltd. Şti. olan 10.620,00 TL bedelli, 31.07.2013 keşide tarihli çekin de çalındığını, İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013 / 564 Esas sayılı dosyasından ödemeden men kararı verildiğini, çekin daha sonra davalı … tarafından kendileri aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibine konulduğunu, bu dosyaya haciz baskısı altında 18.783,00 TL ödeme yaptıklarını, çekin arkasında yer alan kaşenin ve şirket yetkililerine ait imzanın sahte olduğunu bu nedenle de ödedikleri paranın faizi ile birlikte taraflarına iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu çeki kendisinden önceki ciranta …’dan ticari ilişki nedeniyle aldığını, çeki edinmesinde ağır kusurunun ya da kötüniyetinin bulunmadığını, davacının daha önce İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013 / 1149 Esas; 2014 / 634 Karar sayılı dosyasından imzaya itiraz davası açtığını ancak bu davada davacı şirket yetkililerinin imza incelemesi için mahkemeye gelmediklerini ve davanın bu nedenle reddedildiğini, davacının İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014 / 1068 Esas sayılı dosyasından da menfi tespit davası açtığını, bu davanın da davacı tarafından takip edilmemesi nedeniyle 6100 sayılı HMK m. 150’ye göre açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davacının bir kez daha dava açmasında hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “…Hazırlanan 25.12.2019 tarihli bilirkişi raporundaki bu tespite göre davacı şirketin dava konusu çekten ötürü davalıya borcunun bulunmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne ve ödemiş bulunduğu 18.783,00 TL’yi ödediği tarih olan 15.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödemesine…” şeklinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin 10.620-TL bedelli çeki alacağından dolayı …’dan aldığını ve takas merkezine ibraz ettiğini, çekin meşru hamili olduğunu, ancak ticaret mahkemesince ödemeden men talimatı verildiğini öğrendiğini, bunun üzerine çek aslını mahkemeye ibraz ettiğini, daha sonra mahkemenin yönlendirmesi ile istirdat davası açıldığını, yargılama sonunda men kararının kaldırılmasına karar verildiğini, ancak davacının bu karara karşı kanun yoluna başvurmadığını, davacının sahte imza kullanması nedeniyle açtığı bir ceza davasının da bulunmadığını, daha sonra çeki takibe koyduklarını, bunun üzerine davacının borca ve imzaya itiraz ettiğini, icra hukuk mahkemesince imza itirazının reddine karar verildiğini, davacını temyiz isteminin Yargıtay tarafından süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, bu karara karşı da karar düzeltme yoluna gidilmediğini, davacının bunun üzerine menfi tespit davası açtığını, daha sonra bu davayı takip etmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, tüm bunlardan sonra davacının 17/08/2016 tarihinde kendi isteğiyle icra dosyasına 18.783-TL ödeme yaparak dosya borcunu kapattığını, davacının dosyaya sunduğu fotokopi çekler üzerinden yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporu kabul etmediklerini, davacının önceki davaları kaybettiğini, mahkemenin gerekçeli kararında dayandığı raporun ise birinci cirodaki kaşe üzerindeki imza ile şirket yetkilileri … ve …’in imzaları arasında irtibat bulunmadığı şeklinde kanaat belirttiğini, bu rapora itiraz ettiklerini, yeniden rapor alınması gerektiğini, davacının iddialarının dayanaksız olduğunu, davacının daha önce açmış olduğu davaların kesinleşmiş olup, aynı konuda yeniden dava açılmasının ve hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle kararın hukuka aykırı olduğunu bildirmiştir. Davacı taraf, İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013 / 564 Esas sayılı dosyasını, çek fotokopisini, yemin delilini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur. Davalı taraf İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasını, İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013 / 564 Esas sayılı dosyasını, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014 / 1068 Esas sayılı dosyasını, çek fotokopisini, tanık beyanlarını ve bilirkişi incelemesini delil olarak sunmuştur. Davalının davacı ve diğer çek borçluları aleyhine çeke dayalı olarak toplam 12.081,92-TL nin tahsili için takip başlattığı, takip konusu çekin ön yüzünde lehtar olarak davacı … Ticaret Ltd. Şti. olduğu, keşidecisinin … Ltd. Şti. olduğu görülmekte, arka yüzünde ise sırasıyla davacı … Ltd. Şti., …, … Tekstil, … ve davalı …’nin ciroları olduğu görülmektedir. Takip konusu borcun 15/08/2016 tarihinde 18.743-TL olarak ihtirazi kayıtla ödendiği, ayrıca 40-TL posta giderinin de aynı tarihte ihtirazi kayıtla ödendiği görülmüştür. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince hazırlanan 25.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu çekteki birinci ciro kaşesi üzerindeki imzalar ile davacı şirketin yetkilileri …, ve …’in mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilince Adli Tıp Kurumuna itiraz edildiği, yeni bir rapor alınmasının talep edildiği görülmüştür. Huzurdaki davanın 07/07/2017 tarihinde açıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca açılan istirdat davasıdır. Davacı icra dosyasına 15/08/2016 da ödemiş, huzurdaki davayı ise 1 yıllık hak düşürücü süre dolmadan 07/07/2017 tarihinde açmıştır. Davacı taraf dava konusu çekteki imzasını inkar etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında ATK dan alınan raporda, çekteki birinci ciro kaşesi üzerindeki imzalar ile davacı şirketin yetkilileri … ve …’in mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Her ne kadar davalı vekilince ATK raporuna itiraz edilmiş ve itirazda da belirtildiği üzere bir kısım mukayese belgeler fotokopi ise de, dava konusu çekin keşide tarihinin 31/07/2013 olup, söz konusu tarihten öncesine ait yeterli belge aslının mukayeseye esas olmak üzere incelendiği, ATK raporunun bu haliyle ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Öte yandan davacı tarafça bu konuda bir suç duyurusunda bulunulmamış olması ya da icra hukuk mahkemesinde açılan davanın redle sonuçlanmış olması ve yine davacı tarafça genel mahkemede açılan menfi tespit davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması davacının huzurdaki davayı açmasına engel değildir. Davacı borçlu olmadığı bir tutarı ihtirazı kayıtla ödemiş bulunduğundan huzurdaki davayı açabilecektir. Bu yönler itibariyle de davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.283,07-TL harçtan, peşin alınan 320,76-TL harcın mahsubu ile bakiye 962,31-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/07/2022