Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1621 E. 2022/1251 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1621 Esas
KARAR NO: 2022/1251
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2017/387 2020/186
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkil tarafından ciro edilen … Bankası A.Ş’nin Fatih şubesine bağlı … çek numaralı çekin keşide tarihinde oynama yapılmak suretiyle ödeme tarihi gelmeden müvekkil tarafından icra tehdidi altında ödemesinin yapılması neticesinde fazladan ödenmek zorunda kalman 8.300,00 TL’nin istirdatma ve Müvekkil’e geri ödenmesine ilişkin taleplerinin sunulduğunu, müvekkili …’in şahsına ait oları hamiline tanzim edilmiş çeki ciro ederek ticari ilişki içinde bulunduğu … Tic. Ltd. Şti (“…”)’a verdiğini, müvekkili tarafından davalıya verilen çekin, … Bankası A.Ş’ye ait … çek numaralı 20.000,00 TL bedelli, 31.04.2017 keşide tarihli çek olduğunu, buraya kadar ticari işleyiş normal olarak devam ettiğini, 20.04.2017 tarihinde davalının alacaklı olduğunu iddia ettiği Bursa … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyası kapsamında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Talimat dosyası ile müvekkil …’in Yenibosna’daki şubesine gelerek elinde ihtiyati haciz kararı olduğunu da iddia ederek haciz işlemi yapmak istediğini, gerek ticari itibarın zedelenmemesi gerekse fiili haciz tehdidi altında olduğundan İcra Müdürlüğünün de yönlendirmesi ile müvekkil tarafından alacaklı vekili olarak görünen Av. …’ın … Bankası’nda bulunan … IBAN numaralı hesabına dosyanın toplam borcu olduğu iddia edilen 28.300.00 TL gönderildiğini, ve haciz işleminin sona ermesinin sağlandığını, müvekkili şirket’in sahibi ve çekin şahsi keşidecisi olan …’in hacze gelinmesi karşısında şoke olduğunu, kendisine gösterilen çek fotokopisini görünce bahse konu çeki tanıdığını ve haciz tutanağına da “söz konusu çek üzerinde oynama yapılmıştır, henüz bu çekin günü gelmedi, takasta idi bu çek” şeklinde beyanda bulunduğunu, hatta keşide tarihi çizilerek çeke sonradan eklenen keşide tarihinin altında bulunan imzaların kendisine ait olmadığını da tespit ve beyan ettiğini, ancak ihtiyati haciz kararı olduğu gerekçesi ile haciz işleminin devam ettiğini ve müvekkilinin, icra memuru tarafından kendisine bildirilen dosya borcunu, alacaklı vekilinin gösterdiği IBAN numarasına yatırdığını, şikayete konu çekte yapılan sahtecilik ve tahrifatının banka tarafından da tespit edildiğini, keza, çekin arkasında ibraz edildiği yer olan … Bankası A.Ş İstanbul Kurumsal Şubesinin “işbu çekin tarihinde tahrifat yapıldığından ve imzanın keşideciye ait olmadığından işbu çek üzerinde işlem yapılmadığını, “03.03.2017” kasesi yer aldığını, çek keşide tarihi üzerinde tahrifat yapıldığını ve bu tahrifattan müvekkilin bilgisi olmadığı banka tarafından da açıkça tespit edildiğinden bankanın çeke dayalı bir işlem yapmadığını, tüm bu işlemlerin başından itibaren usulsüz olduğunu, çekin keşide tarihinin 31.04.2017 olduğunu, yapılan sahtecilik ile tarihin 31.02.2017 olarak değiştirilmiş olduğunu, değişikliğin altındaki imzaların, müvekkili şirkete çeki veren …’e ait olmadığını, banka tarafından da bu durumun tespit edildiğini, icra tehdidi altında ve haciz esnasında, alacaklının gönderdiği banka hesabına ödeme yapılmış olmasına rağmen, bu ödemenin icra dosyasına yansıtılmadığını, harici tahsilatın bildirilmediğini, icra dosyasının feragat ile kapatılarak tahsil harçlarının yatırılmasından imtina edildiğini, keza, haciz saatinin 13.45 ve haciz mahalinde de geçirilen süre de göz önüne alındığında EFT saatinin 14.38 olduğunu, müvekkiline bildirilen tutarın alacaklı vekilinin hesabına geçmeden alacaklı vekili ve icra memurunun haciz mahalinden ayrılmadığını, hatta dikkat çeken bir diğer hususun ise, usulsüz şekilde ve sahtecilikle oluşturulmuş borcun tamamını gösterir icra dosya kapak hesabının da dosyada bulunmadığını, Müvekkilden haciz tehdidi altında adeta baskı ile tahsil edilen ve fiili şartlarda o tutara çıkması imkansız olan 28.300,00 TL’nin neye göre talep ve tahsil edildiğinin anlaşılamadığını, Bursa … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden müvekkili ve … için çıkarılan ödeme emri ve çek sureti içerikli tebligatlarında kılıfına uydurularak, müvekkilin ve yetkilisi olduğu …’in kayıtlı adreslerine Tebligat Kanunu’na aykırı şekilde tebligat çıkarmadan doğrudan TK 21. maddesine göre muhtara tebligat olarak gönderildiğini ve hacze gelinen tarih olan 20.04.2017’de de her ikisine usulsüz olarak muhtarlığa teslim ile tebligat yapıldığını, davalının, alacaklısı bulunduğu çekin keşide tarihi üzerinde oynama yaptığını, keşidecinin imzasını taklit etmeye çalışarak bu oynamayı imzaladığını, bu suretle muaccel olmayan bir borcu üstelik müvekkilini icra tehdidi altında bırakarak, icra dosya kapak hesabı olmaksızın fazlasıyla tahsil ettiğini, müvekkilini açıkça zarara uğrattığını ve bundan menfaat elde ettiğini, neticede müvekkili şirket tarafından çek ödemelerinin düzenli olarak yapıldığını, ticari hayatını sekteye uğratacak iş ve işlemlerden kaçınıldığını, davaya konu çekin muaccel tarihi değiştirildiğinden müvekkilinin aslında yasal yükümlülüğünde olmayan ve davalının da yasal olarak talep hakkı olmayan ihtiyati haciz masrafları, icra dosyası masrafları, haciz, harç ve giderleri ve vekalet ücretlerini ödemek zorunda kaldığından, çek bedeli dışında kalan haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen 8.300,00 TL’nin istirdatı için iş bu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, davalının yasaya aykırı bu iş ve işlemleri sebebiyle hakkında İstanbul Cuymhuriyet Başsavcılığı nezdinde resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçları kapsamında suç duyurusunda bulunulduğunu, bu nedenlerle Sayın Mahkeme tarafından resen nazara alınacak diğer sebepler neticesinde ve diğer tüm beyan, dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla haklı davanın kabulü ile; davaya konu çekin muaccel tarihi değiştirildiğinden davalının yasal olarak talep hakkı olmayan, icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınan çek bedeli dışında kalan haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen 8.300,00 TL’nin ödemenin yapıldığı 20.04.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizleri ile birlikte istirdatma ve Müvekkiline geri ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafından karşılanmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;avacı tarafından açılan iş bu davanın, usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin alacağını tahsil etmek amacıyla taraflarınca davacı borçlu aleyhine, Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/983 D.İş sayılı ihtiyati haciz kararına binaen Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla kambiyo senedine özgü icra takibi başlatıldığını, iş bu icra takibine dayanarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasıyla 20/04/2017 tarihinde davacı borçlu şirket adresine hacze gidildiğini, haciz mahallinde borçlu şirket yetkilisi …’in de hazır bulunduğunu, borcun doğumu ve borcun miktarına ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığını, dava dilekçesinde dava konusu icra takibi mesnedi çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığını, tahrifat yapılan imzaların borçluya ait olmadığını, banka tarafından da bu durumun tespit edildiğini, icra takibinden gönderilen ödeme emirlerinin Tebligat Kanunu 21.maddesine göre muhtara tebliğ edildiğini, icra takip dosyasına binaen yapılan 28.300,00TL’lik ödemenin 8.300TL’sinin fazladan yapıldığı ifade edilerek bu ödemenin geri alınması maksadıyla işbu davanın ikame edildiğini, davacı borçlunun iddia ve taleplerinin taraflarınca hiçbir hiçbir suretle kabul edilmediği gibi, mahkemece de nazara alınmamasını, davacının açmış olduğu davanın, istirdat davası olduğunu, istirdat davasının borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında alacaklıya veya icra dairesine ödemek zorunda kalan kişinin bunu geri almak maksadıyla açabileceği dava olduğunu, dava dilekçesinde yer alan “çek üzerinde oynama yapıldığı, keşide tarihinin altında bulunan imzaların kendisine ait olmadığı ve icra takip dosyası üzerinden gönderilen tebligatların usulsüz olduğuna dair iddiaları huzurdaki davanın yargılama konusu olmadığını, bu nedenle davanın nevi itibariyle bu iddialarının göz önünde bulundurulmaması gerektiğini, davacı tarafça gerçek dışı ve yasal mesnetten yoksun iddialarla açılmış bulunan işbu davanın reddini, davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “… davacı aleyhine başlatılan Bursa … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyası kapsamında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Talimat dosyası ile 20/04/2017 tarihinde davacının işyerine ihtiyati hacze gelindiği, haciz sırasında davacı şirket yetkilisi …’in, çek üzerinde oynama yapıldığını, çekin gününün gelmediğini beyan ettiği, aynı gün davacı tarafça, davalının icra dosyasındaki vekilinin banka hesabına icra dosyasının numarası belirtilerek 28.300,00-TL ödeme yapıldığı, çekin 30/04/2017 olan keşide tarihinde tahrifat yapılarak 31/02/2017 olarak değiştirildiği, değişikliğin altındaki imzanın davacı şirket temsilcisine ait olmadığının belirlendiği, bu nedenle muaccel olmayan alacak için haksız şekilde icra takibi yapılarak asıl borç dışında fazladan 8.300,00 TL tahsil edildiği; bu bağlamda istirdat koşullarının oluştuğu kabul edilmiştir. Açıklanan sebeplerle davacı yanın talebine konu, haciz tehdidi altında ödediği 8.300,00TL alacağın ödeme tarihi olan 20/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı yandan alınarak davacı yana verilmesine ilişkin…” davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan olan alacağın tahsili için ihtiyati haciz kararına istinaden takip başlattıklarını, takip nedeniyle 20/04/2017 tarihinde davacı borçlunun şirket adresinde haciz yapıldığını, haciz sırasında şirket yetkilisi …’in hazır bulunduğu ve borcun doğumu ile miktarına herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davacının iddiasının takip dayanağı çek üzerinde tahrifat yapıldığı, çek üzerindeki imzaların borçluya ait olmadığı, bu durumun banka tarafından da tespit edildiğini, ödeme emrinin usulüne uygun yapılmadığını, ve dosyaya yapılan 28.300-TL lik ödemenin 8.300-TL sinin fazla yapıldığı hususlarına ilişkin olduğunu, çekte tahrifat ve imzanın davacıya ait olmadığı ile tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin iddiaların bu davada dikkate alınamayacağını, ancak mahkemenin dava istirdat davası olmasına rağmen imza hususunda inceleme yaparak rapor aldırdığını, yargılamanın bu yönüyle hukuka aykırı olduğunu, davanın istirdat davası olup, borca itiraz süresi dolmadan takip kesinleşmeden yapılan ödemelerin istirdat davasının konusu olmadığını, dolayısıyla yapılan ödemelerin istirdadının istenemeyeceğini, istirdat davası açılabilmesi için gereken koşulların bu davada mevcut olmadığını, dolayısıyla davanın bu nedenle reddi gerektiğini, ayrıca ihtiyati haciz kararına dahil olmayan miktarlara istinaden yapılan ödemelerin ihtiyari şekilde yapılmış sayılması gerektiğini, ihtiyati haczin cebri icra niteliği bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasında 2005 yılına dayanan mal alım satımına ilişkin ticari ilişki bulunduğunu, dava konusu çekin çek giriş bordrosu ile davalıya verildiğini, dolayısıyla çek üzerinde tahrifat yapılmasının mümkün olmadığını, davacının hacizde borca ve miktarına itiraz etmediğini, takip kesinleşmeden kendilerine 28.300-TL ödeme yapıldığını, kaldı ki 8.300-TL nin de ihtiyati haciz kapsamında olmadığı halde davacı tarafından kabul edilerek ve ihtirazi kayıt konulmaksızın ödendiğini, dolayısıyla ortada cebri icra tehdidi bulunmadığını, tahrifat iddiası yönünden Bursa C.Başsavcılığının 2017/41300 sayılı soruşturma dosyasında incelemenin devam ettiğini, mahkemenin imza incelemesi yapıyor ise bu durumda savcılık soruşturmasının sonucunu beklemesi gerektiğini bildirmiştir. Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının suretinin incelenmesinde, davalının davacı ve dava dışı … aleyhine çeke ve bu çekle ilgili ihtiyati haciz kararına istinaden toplam 22.847,70-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, takip konusu çekin … Bankası A.Ş’ye ait … çek numaralı 20.000,00TL bedelli 31.02.2017 keşide tarihli keşidecisinin … olduğu, hamiline düzenlendiği, ilk cironun davacı şirket sonraki cironun … A.Ş olduğu, faktoring şirketine geçtiği çekin 03/03/2017 ibraz edildiği, tahrifat yapıldığından ve imza keşideciye ait olmadığından işlem yapılmadığının şerh edildiği görülmüştür. Mahkemece verilen ara karar gereğince, bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olmakla; 14/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu çekin ön yüzündeki … adına keşide tarihindeki değişikliği teyit amacı ile atılmış iki adet imza ile adı geçen şirketin imza yetkilisi olduğu bildirilen …’e ait mevcut mukayese imzalar arasında, gerek işaret edilen hususlar bakımından gerekse grafolojik tanı unsurlarından tersim tarzı, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca açılan istirdat davasıdır. Davacı taraf çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığını, bu nedenle gerçek keşide tarihinden 2 ay öncesinde davacının iş yerine haciz için gelindiğini ve ödeme yapmak durumunda kaldıklarını, ayrıca 8.300-TL fazladan ödeme yaptıklarını belirterek bu tutarın istirdadını istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dava konusu çekin keşide tarihinin 31/04/2017 iken 31/02/2017 yapıldığı ve paraflandığı, ancak söz konusu düzeltmeye ilişkin paraf imzasının davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla çekin keşide tarihinden önce davacının iş yerine gelindiği ve böylelikle davacıdan fazladan tahsilat yapıldığı, davacının bu şekilde takip yapılmasında bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Çekin bedeli 20.000-TL olup, davacı taraf çekin keşide tarihinde yapılan tahrifat sonucu gerçek keşide tarihinden önce çekin ibraz edilmesi ve buna dayalı olarak takip başlatılması dolayısıyla fazladan 8.300-TL ödemiş olup, ödediği bu tutarın istirdadını istemekte haklıdır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Öte yandan davalı taraf ihtirazi kayıt konulmadığını ileri sürmüş ise de, haciz sırasında borçlu yetkilisinin çekin tarihinde oynama yapıldığını, çekin gününün gelmediğini ileri sürdüğü gözetildiğinde somut olay bakımından bu hususun sonuca etkili olmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca yukarıda yapılan belirlemeler karşısında hazırlık soruşturması sonucunun beklenmesi de gerekmemektedir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 566,97-TL harçtan, peşin alınan 141,75-TL harcın mahsubu ile bakiye 425,22-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/07/2022