Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1618 E. 2022/1777 K. 21.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1618 Esas
KARAR NO: 2022/1777 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2019
NUMARASI: 2018/336 E. – 2019/390 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin “… &” olarak turizm alanında ve “… & …” markalı sağlık ve bakım merkezi olarak sağlık alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin … Hotel’in 2015 yılında açıldığını ve müvekkilinin 21/04/2015 tarihinde “… HOTEL” ibaresini ticari unvan olarak kaydettirdiğini, …’un 10/08/2012 tarihinden bu yana …’da sekreter olarak yer aldığını, davalılardan … San.Tic.Ltd.Şti.’nin 09, 39, 41, 43 ve 44. Sınıflarda 05/02/2015 tarihinde … başvuru numarası ile “…”, 23/02/2015 tarihinde … başvuru numaralı “…” ve 23/02/2015 tarihinde … başvuru numaralı “… hotel” şeklinde tescil başvurusunda bulunduğunu, …’un … Tic. Ltd. Şti’de tek pay sahibi ve şirketi en geniş şekilde temsil ve yetkili olduğunu, alan adının tescilini yapan diğer davalının da bu şirketin en büyük payın sahip yönetim kurulu başkanı olduğunu, davacı şirketin “… Hotel” projesindeki tüm sırları bilen …’un pay sahibi olduğu diğer şirketler vasıtası ile müvekkilinin markasını tecil ettirdiğini, şirketin diğer ortakları aleyhine Kıbrıs’ta dava açtığını, marka ve alan adlarının pay sahibi olduğu davalı şirketler adına olmasının müvekkili şirketi zarara uğratma amacı olduğunu ortaya koyduğunu, davalı …’in müvekkilinin “…” ve “… & …” internet alan adlarını tescil ettirerek haksız şekilde kullandığını, bu durumun müşteriler nezdinde karışıklığa neden olduğunu, davalının alan adlarını kötüniyetle tescil ettirdiğini, müvekkili şirket yetkililerinin davalı adına tescil edilen internet sitelerinden … Hotel’e rezervasyon yapmaya ve otel ile iletişime geçmeye çalıştığını, davalıların markaları kötüniyetle tescil ederek depolama amacı güttüğünün açık olduğunu, haksız rekabet yoluyla TTK 55/a-4 maddesinde düzenlenen “başkasının malları, iş ürünleri faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” fiilini gerçekleştirerek müvekkilinin Türkiye pazarına girişine engel yarattığını iddia ederek, maddi, manevi ve sair her türlü alacak haklarını saklı tutarak, davalılardan … şirketi adına tescilli “…”, “… ” ve tespit edilecek sair markaların hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, söz konusu markaların müvekkili adına tescilini, davalılardan … tarafından tescil ettirilen www…com, www…com, www…com, www…com uzantılı internet sitelerine erişimin engellenmesine ve davalıların müvekkilinin zararlarına kaşılık teminat yatırmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının marka olarak tabir ettiği adın KKTC’de ticari unvan olarak tescil edildiğini, Türkiye’de marka olarak korunmasının mümkün olmadığını, davacının SMK ve KHK korunmasından faydalanamayacağını, davacının ülkesellik ilkesi gereğince Türkiye’de koruma talep edemeyeceğini, bir an için koruma talep edebileceği kabul edilse dahi, marka başvuru tarihinden önce kullanımının bulunmadığını, Türkiye pazarında müvekkilinin eski olduğunu, yeni girmek isteyen davacı markasının hak etmediği ticari unvanını Türkiye’ye uzatması veya Türkiye’de tescil ettirmesinin mümkün olmadığını, ülkesellik prensibi gereği bir başka ülkede doğmuş olan hakkın Türkiye’de öne sürülmeyeceğini, davacının ticari unvanının KHK ve SMK kapsamında korunur hale geldiğinden bahsedilemeyeceğini, davacının Ticaret unvanının tanınmış marka statüsünde olmadığını, müvekkillerinden …’in alan adı üzerinde münhasır hakkı bulunduğunu, “.com” uzantılı alan adlarına ilişkin ihtilaflarda … tahkim kurallarının uygulanacağını ve bu konuda mahkemenin yetkisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/11/2019 tarihli 2018/336 E. – 2019/390 K. sayılı kararıyla; “…Dosya kapsamı, deliller, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve alınan bilirkişi raporu topluca değerlendirildiğinde, davacının ticaret unvanın tescil tarihi 21/04/2015 olup, davalı … şirketinin … sayılı “…” ibareli markasının tescil tarihinin daha eski tarih olan 05/02/2015’dir. Davacı delilleri arasında sunulan ve davacıya ilişkin yotube sayfa görüntü tarihi 13/02/2015 ise de, davalının “…” ibareli ilk marka başvurusunun 05/02/2015 tarihi olması karşısında, davacının “…” ibaresi üzerinde önceye dayalı bir kullanımının söz konusu olamayacağı gibi, “…” ve “… marka başvurularından önceki tarihli dosyada bir delile rastlanmadığı, bu nedenle davacının önceye dayalı gerçek hak sahipliğine dayalı olarak hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, önceye dayalı kullanımın ispatlanamaması nedeniyle de tanınmış markaya dayalı hükümsüzlük talebi koşullarının da oluşmayacağı, tanınmış markaya dayalı hükümsüzlük talebinde bulunulabilmesi için, öncelik ilkesi gereği davacının anılan ibareler üzerinde bir kullanımının söz konusu olması gerektiği ve diğer davalıya ait alan adlarının oluşturulma tarihlerinden önce davacı yanın kullanımına ilişkin dosyada da herhangi bir delil bulunmadığı, davanın ispatlanamadığı” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemece yetersiz inceleme yapan bilirkişi raporu dikkate alınarak ve kötüniyet iddiaları incelenmeden davanın reddine karar verildiğini. – Davacı müvekkili şirket …’un gerek Türkiye’de ve gerek K.K.T.C.’de turizm sektöründe “… & ” adı ve unvanı altında işletmekte olduğu otel ile tanındığını, müvekkili şirketin mevcut ortaklık yapısında, ortak …’un (1.470 pay) şirketi temsile ve yetkili olduğunu, …’un (1.500 pay) şirket ortağı ve 10/08/2012 tarihinden itibaren sekreter olarak yer aldığını, …’un da (30 Pay) şirketin ortağı olduğunu. -… Hotel’in 2015 yılında açılışından itibaren ulusal ve uluslararası alanda tanınmışlık elde ettiğini, Türkiye’de verdiği sayısız reklam ve tanıtım ile tanınmış hale geldiğini … Oteli kategorisinde ödül aldığını.-Davacı müvekkili şirketin … yatırımı olan … Hotel markasını/ticari unvanını koruma amacı ile “… Hotel” ibaresi 21.04.2015 Tarihinde K.K.T.C’de Kollektif ve Komandit Şirketler ve Ticari Unvanlar Yasası Fasıl 116 uyarınca Ticari Unvan olarak kaydettirdiğini. -Davalılardan…Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından … numaralı NICE sınıflarında; 05.02.2015 tarihinde … başvuru numarası ile “… ”, 23.02.2015 tarihinde … başvuru numarası ile “…” ve 23.02.2015 tarihinde … başvuru numarası ile “… hotel” şeklinde tescile başvurulduğunu ve “…” ile “… ” markalarının sırasıyla 26.08.2016, 28.07.2017 tarihlerinde tescil edildiğini, yaptıkları araştırmalar sonucu, “hikayenin başladığı yer”in … başvuru numarası ile 21.12.2015 tarihinde ve “…”un aynı logo ile ayırt edilemeyecek şekilde … başvuru numarası ile 29.03.2016 tarihinde tescil edildiğinin tespit edildiğini, tescillerin kötüniyetli olduğunu. – Müvekkili şirketin www …com.tr , www…com.tr internet alan adlarını tescil ettirdiğini, müvekkilinin markasının ayırt edici unsurunun … olduğunu bilen, dava dışı …’un pay sahibi olduğu diğer davalı şirket … A.Ş. tarafından “www…com”, “www….com, “www…com” ve müvekkili şirketin tescil ile hak sahibi olduğu … tescil numaralı “…& …” n internet alan adı olan “www…com” olarak haksız şekilde tescil ettirdiğini, müşteriler nezdinde karışıklık yaratarak müvekkilini zarara uğrattığını. -Davalılardan …’in haksız rekabet hükümlerine aykırı davrandığını ve ticari faaliyetlerinde müşteri kitlesini yanıltarak müvekkili şirketin Türkiye pazarında faaliyetlerini engellemeye çalıştığını, alan adı,marka hakkı ve TMK m. 26 ile düzenleme altına alınan isim hakkı gereğince korunduğunu, … aleyhine, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/135 Esas sayılı iflas davası ikame edildiğini. -Dava dışı …’un davalı …Turizm Yatırımları şirketinin tek pay sahibi ve şirket müdürü, …’in de en büyük pay sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu, müvekkili şirketin emek sarf ederek ve büyük yatırımlar ile tanınırlık elde ettiği ve gerçek hak sahibi olduğu markasını kötüniyetli tescil sahibinden koruması gerektiğinden hükümsüzlük davası açıldığını. -Bilirkişi raporunun eksik inceleme ve usule aykırı olarak tanzim edildiğini, mahkemenin 14/12/2018 tarihli ara kararında inceleme kapsamının hatalı olarak belirlendiğini, inceleme kapsamının sadece gerçek hak sahipliği iddiası yönünden yapıldığını, değerlendirme kısmında hangi delillerin neye dayanak olarak gösterildiğinin belirtilmediğini, markada önceye dayalı kulanım iddiası dışında değerlendirme yapılmadığını, 29/11/2018 tarihli “Somutlaştırma Tablosu’nun” eki dilekçelerinde tüm delillerin belirtildiğini, incelenmediğini, Ek-5 delillerinde; müvekkili şirketin markasının yapım aşamasında dahi -davalı …’nin marka başvuru tarihi öncesinde- üçüncü kişilerce (Türkiye’de yerleşik firmalarca) bilindiği internet siteleri ekran görüntüleri ile sabit olduğunu, mahkemeye ibraz edilen flash bellek içerisinde sunulan reklam videolarının ve fotoğraf karelerinin teknik değerlendirmesinin yapılarak hangi tarih aralığında çekimin gerçekleştirildiğinin ve markasal kullanım olup olmadığının araştırılması gerektiğini, bilirkişinin sadece Youtube kanalının kayıt tarihini rapora eklediğini, delilleri incelemediğini, tanınmışlık iddialarının incelenmediğini, ibraz edilen emsal sözleşmeler, müşteri yorumları, grup kontratları, haberler, ödüller, reklam ve tanıtım harcamaları gibi hiçbir delilinin incelenmediğini. -Markanın ve alan adlarının davalı tarafça kullanılmadığının dikkate alınmadığını. -Kötüniyet iddialarının mahkemece değerlendirilmediğini, davada taraf şirketlerin organizasyon şemalarının dosyaya sunulduğunu, dava dışı …’un KKTC Girne Kaza Mahkemeleri nezdinde ortağı olduğu, müvekkili şirket ile diğer ortakları aleyhine haksız ve dayanaksız dava ikame ettiğini, dava dilekçesini sunduklarını, kötüniyetli olduğunu, markanın kendi ticaret ve üretim faaliyetinde kullanılması niyetlenmeden salt başkasının bloke edilmesi amacıyla tescillenmiş olması, önceki markanın fiilen bilinmesine rağmen tescilin yapılmış olması, başka birisinin yurtdışında meşhur markasının tescil edilmesi gibi hallerin kötüniyetli tescil olduğunu, dava konusu markaların davalılarca kullanılmadığı ve depo edildiğini, önceki ve gerçek marka sahibinin müvekkili şirket olduğunun bilindiğini, gerek Türkiye, gerekse KKTC’de tanınırlığa sahip olduğunu, gerçek hak sahipliğini bildiği halde markayı tescillemek ve aynı esas unsuru alan adı olarak tahsis ettirmenin kötü niyet olarak kabul edildiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne, alan adları üzerindeki erişim engellenmesi tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesine cevap vermemiştir.
DELİLLER: Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; … sayılı “… +Şekil” ibareli markanın, 03, 39, 43 ve 44. Sınıflarda 05/02/2015 tarihinden itibaren, … sayılı “…+Şekil” ibareli markanın 03, 39, 41, 43 ve 44. Sınıflarda 23/02/2015 tarihinden itibaren, … sayılı “… HOTEL+Şekil” ibareli markanın, aynı sınıflarda 10’ar yıl müddetle davalılardan … San.Tic.Ltd.Şti adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 04/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacının ticaret unvanın tescil tarihi olan 21/04/2015 tarihinin, davalı … şirketinin marka başvurusundan sonraki bir tarih olduğu, her ne kadar davacı delilleri arasında sunulan ve davacıya ilişkin youtube sayfa görüntüsünde bu sayfanın kayıt tarihi 13/02/2015 ise de, davalının “…” ibareli ilk marka başvurusunun 05/02/2015 tarihli olduğu dikkate alındığında, dosyadaki delillerle sınırlı olmak kaydıyla davacının “…” ibaresi üzerinde önceye dayalı bir kullanımının söz konusu olmadığı, aynı şekilde dosyada “…” ve “…” marka başvurularından önceki tarihli bir dosyada bir delile rastlanmadığı, davacının önceye dayalı gerçek hak sahipliğine dayalı olarak hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı ve önceye dayalı kullanımın ispatlanamaması nedeniyle de tanınmış markaya dayalı hükümsüzlük talebi koşullarının da oluşmayacağı ve diğer davalı adına alan adlarının oluşturma tarihlerinden önce kullanıma ilişkin herhangi bir delile de rastlanmadığı ve bu nedenle alan adı terkini talebinin de koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir. Bakırköy 1. FSHHM’nin 16/07/2018 tarihli tedbir kararı ile; ” HMK 389, 6769 sayılı SMK 159 maddesine göre dava konusu davalıya ait …, …, … markalardan doğan haklarının tescil belgelerinin davalılara ait www…com ve www….com uzantılı alan adlarının kayıtlarının taraf teşkili konusunda ileride sıkıntı yaratacağından 3. kişilere devrinin önlenmesi için mahkeme hükmü kesinleşinceye kadar TPMK kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasına, takdiren teminata yer olmadığına,tedbir kararının TPE’ye ve taraflara tebliğine, alan adı kayıtlarının üzerinde devrin engellenmesi için ODTÜ’ ye ihtiyati tedbir için müzekkere yazılmasına, ” karar verildiği görülmüştür. Bakırköy 1. FSHHM’nin 07/08/2018 tarihli tedbir kararı ile;”Mahkemeden 13/07/2018 tarihinde düzenlenen tensibinde 6. Maddesinin b bendinde düzenlenen alan adlarının engellenmesi hususunun geçtiği madde gereği, 16/07/2018 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararında alan adları sehven eksik yazıldığı, www…com ve www…com uzantılı alan adları kayıtlarınında ilaveten taraf teşkili konusunda ileride sıkıntı yaratacağından 3.kişilere devrinin önlenmesi için mahkeme hükmü kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir konulmasına, alan adı kayıtlarının üzerinde devrin engellenmesi için ODTÜ’ye ihtiyati tedbir için müzekkere yazılmasına” karar verildiği, mahkemenin 17/10/2019 tarihli ara kararı ile tedbir kararına itirazın reddine karar verilmiş, istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 24/03/2020 tarihli 2019/3001 Esas-2020/738 K sayılı kararıyla; ” Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne kısmen reddine, Bakırköy 1. FSHHM’nin 16/07/2018 tarihli tedbir kararı ve 07/08/2018 tarihli tedbir kararlarının KALDIRILMASINA, -Bakırköy 1. FSHHM’nin 20/12/2018 tarihli ara kararının ve 17/10/2019 tarihli ara kararının kaldırılmasına, -Davalılar vekilinin tedbir kararlarına itirazının kısmen kabulüne kısmen reddine,-6769 sayılı SMK 159 mddesine göre dava konusu davalıya ait … başvuru numaralı “… “, … başvuru numaralı “…” , … başvuru numaralı markaların yargılamanın devamı süresince devrinin önlenmesi yönünde tedbir konulmasına, bu hususta TPMK’na müzekkere yazılmasına, -Alan adlarına yönelik tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dilekçelerinde; müvekkilinin KKTC Resmi Kabz Memurluğu ve Mukayyitlik Dairesinin 11121 sicil numarasında kayıtlı olduğunu, “… & …” olarak turizm alanında ve “…& …” markalı sağlık ve bakım merkezi olarak sağlık alanında faaliyet gösterdiğini, “…” ibaresini ticari unvan olarak KKTC ‘de kaydettirdiğini, davacı şirketin ortağı …’un aynı zamanda davalı şirketlerin de ortağı olduğunu, davalı … Şirketinin … başvuru numaralı “…”, … başvuru numaralı “…” ve … başvuru numaralı “… hotel”, “…” ve “hikayenin başladığı yer” markalarını kötü niyetle ve depolama amaçlı olarak tescil ettirdiğini, diğer davalı şirket … Havacılık şirketinin de www…..com, www…com www…com ve www…..com uzantılı alan adlarını kötü niyetle adına tescil ettirdiğini, gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu beyanla, davaya konu markaların hükümsüzlüğüne ve alan adlarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava tarihinde yürürlükte olan 6769 sayılı SMK 3. madde uyarınca marka koruması tescille elde edilir, tescil ve korumada ülkesellik ilkesi geçerlidir. Ülkemizin de taraf olduğu Paris Sözleşmesi ve TRIPS hükümleri dahilindeki bir marka sahibinin Türkiye’de tescilli olmasa dahi ülkemizde ticari faaliyette bulunması koşuluyla öncelik ve üstün hak sahipliği iddiasına dayanması, tanınmışlık halinde de üçüncü kişilerce gerçekleştirilen başvuruya itiraz ve tescil halinde de hükümsüzlük davası açma hakkı mevcuttur. Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka sayılabilmesi için Türkiye’de ilgili sektördeki kişilerin geneli bakımından tanınmış olduğu ispat edilmelidir.Davacı tarafın Türkiye’de tescilli markasının bulunmadığı, KKTC’de tescil edilen ticaret unvanına dayalı olarak, ayrıca kötüniyetli tescil edildiğinden bahisle davalı … Turizm Şirketi adına tescilli markaların hükümsüzlüğünü ve davalı … adına tescilli alan adlarının terkinine ve erişimin engellenmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, delillerinin ve kötüniyet iddialarının bilirkişi ve mahkeme tarafından incelenmediğini ileri sürmüştür. Davacı vekilinin delillerin somutlaştırılması başlıklı 29 Kasım 2018 tarihli dilekçesinde yer alan tablo ile dosya kapsamına sunulan delil klasörlerindeki delillerinin incelenmesinde; çeşitli medya kuruluşlarında yapılan ilanlara ve reklamlara ilişkin faturaların 03/07/2015 tarih ve sonrası, internette yer alan tanıtım içeriklerinin, 13/06/2015, 16 Eylül 2015 ve sonraki tarihli, müşteri yorumlarının Kasım 2015 ve sonrası tarihli olduğu, bu tarihlerin tamamının davalı marka başvuru tarihlerinden sonraya ilişkin olup, davacı tarafça markanın Türkiye’de kullanıldığını ve gerçek hak sahipliğini ispatlayamadığı, davacının Kıbrıs’ta ticaret unvanını tescil ettirdiği tarihin de, davalı markalarının başvuru tarihinden sonraki tarihli olduğu, markanın tanınmışlığına yönelik delillerin davalı marka tescil tarihlerinden sonraki tarihli olduğu anlaşılmıştır. Davacının markaların Türkiye’de kendisi tarafından kullanılmış olduğunu, marka üzerinde gerçek hak sahipliğini ve davalı markalarının tescil tarihinde tanınmışlık iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından, davalıların kötüniyetli olduğuna yönelik iddianın incelenmesine gerek bulunmamaktadır. Davalı şirket ortağı …’un aynı zamanda davacı şirket ortağı ve sekreteri sıfatıyla kötüniyetli hareket ettiğine yönelik iddiaların ise, şirket ortağının şirkete yönelik fiillerinden olması nedeniyle bu davanın konusunu oluşturmadığı kanaatine varılmıştır. davacı delilleri arasında sunulan … kayıtlarından ve bilirkişi raporundaki tescil bilgilerinden; “www…..com” alan adının, 29/08/2014 tarihinde oluşturulduğu “www…com” alan adının, 29/08/2014 tarihinde oluşturulduğu “www…..com” alan adının, 29/08/2014 tarihinde oluşturulduğu, www…..com alan adının 06/08/2015 tarihinde oluşturulduğu, davacı şirketin dava dilekçesi ekinde sunduğu, alan adı tahsis belgesi ve … kayıtlarından ….com.tr alan adının 24/05/2018 tarihinde, ….com.tr alan adının 04/06/2018 tarihinde tahsis başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya kapsamında sunulan deliller kapsamında markalar ve alan adları yönünden gerçek hak sahipliği ve öncelik hakkı bulunduğunu ispatlayamadığından, ilk derece mahkemesince ispatlanamayan davanın reddi kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 21/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.