Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1615 E. 2022/1457 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1615 Esas
KARAR NO: 2022/1457
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2019
NUMARASI: 2018/178 E. – 2019/189 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … adlı Kore firmasının Türkiye Distribütörü’nün diğer davacı … Ltd. Şti olduğunu, … markasının da kalıcı makyaj malzemelerinde kullanıldığını ve özellikle takma ipek kirpik ve yan ürünlerinde tercih edilen dünyada … firmasının olduğu bilinen bir ürün olduğunu, davacı … Ltd. Şirketi’nin www…com sitesinde bu markalı ürünleri satışa sunduğu, davalının ise “…” markasını 09.03.2016 tarihinden itibaren … numarası ile haksız ve kötü niyetli olarak kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkilleri tarafından davalıya markayı kullanmaması yönünde uyarıda bulunulmasına rağmen davalının müvekkili …’nun yetkilisine gönderdiği e-mailde markayı asla üçüncü kişilere karşı kullanmayacağını taahhüt ettiğini, ancak bu taahhüte uymadığı gibi, diğer davacı hakkında hem Savcılığa şikayette bulunup, hem de markayı kullanmaması yönünde ihtar gönderdiğini, davalının şikayeti nedeniyle bu davacı hakkında İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar soruşturma bürosunun 2018/1377 soruşturma sayılı soruşturmasının başladığını, söz konusu markayı kullanımda öncelik hakkının müvekkiline ait olduğunu belirterek, bu nedenlerle davalıya ait … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı süresinde cevap dilekçesi sunmamış, daha sonra davalı vekili tarafından sunulan dilekçe ile; … numaralı “…” markasının müvekkili adına 09.03.2016 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile tescilli olduğunu, müvekkilinin ipek kirpik, ipek kirpik yapıştırıcısı, temizleyicisi ve başka önemli yan malzemelerin tanıtıcısı ve satıcısı olduğunu, davacı … firmasından fatura karşılığı ürünler aldığını, ürünlerin orijinal olduğunu, kötü niyetin söz konusu olmadığını, “…” markasını Türkiye’de müvekkilinin tanıttığını, davacının müvekkilinin marka haklarına tecavüz ederek haksız rekabet sağladığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28.06.2019 tarih ve 2018/178 Esas – 2019/189 Karar sayılı kararıyla; “… somut olaya bakıldığında, davacı … şirketinin yurt dışında ve Türkiye’de satışa sunduğu güzellik ve bakım ürünleri üzerinde kullandığı ve yüksek düzeyde ayırt edici özelliğe sahip “…” markasının aynısının davalı tarafından benzer mal ve hizmetler için kendi adına tescil ettirildiği, davalı şirketin daha önce davacı … şirketinden orijinal ürünlerini satın alarak Türkiye’de satışa sunduğu, aralarında ticari ilişki bulunduğu, bu nedenle markanın davacı … şirketine ait olduğunu bildiği, her iki markanın birebir aynı olması nedeniyle karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacı … şirketi’nin davalının markasını tescil ettirdiği tarihten önce ürünlerini Türkiye’de de satışa sunmak suretiyle tescilsiz “…” markası üzerinde SMK’nun 6/3. maddesi uyarınca öncelik hakkının bulunduğu ve davalının marka tescilinin kötüniyetli olduğu, nitekim davalı tarafça bu markanın Türkiye’de tanınmasının davalı tarafça sağlandığı beyan edilerek, markanın davacı şirkete ait olduğunu bilerek tescil ettirdiklerini kabul ettikleri, bir markanın kötü niyetle tescili halinde tescil ettirenin, tescil kapsamındaki bir kısım emtialar için iyi niyetli, bir kısım emtialar için ise kötü niyetli olduğu söylenemeyeceğine göre, davalının tesciliyle ilgili işlemin temelindeki bu sakatlık nedeniyle, markanın kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, davanın kabulüne, davalı adına tescilli … tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkeme tarafından HMK 266. maddesine açıkça aykırı bir şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, raporun usul ve yasaya aykırı olarak hükme esas alındığını, hakimin hukuki konularda ve kendi mesleki bilgi ve tecrübesiyle çözebileceği konularda bilirkişiye başvuramayacağını, davadaki taleplerin değerlendirilmesinin salt hukuki bilgi gerektirdiğini, Mahkemenin davacının tüm taleplerini değerlendirmediğini, davacının dava dilekçesinde ‘Markanın hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini ve bunun yanında … adına tescilini’ talep etmesine rağmen mahkemece davacının tescile ilişkin talebinin değerlendirilmediğini, bu talebin ayrıca reddine ve ret sebebiyle lehimize vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini, Davanın esası hakkında da mahkeme tarafından hatalı değerlendirme yapıldığını, zira davacı … ürünlerini Türkiye’ye ilk getiren kişinin müvekkil olduğunu, müvekkilin bu ürünü Türkiye’de tanıtarak bilinirliğini sağladığını, bu çalışmalar kapsamında ürünün bilinilirliği arttıkça markanın korunması ihtiyacının ortaya çıktığını, müvekkilin bu korumayı sağlamak ve kötü niyetli kişilerin marka haklarını ihlal etmesini önlemek amacıyla markayı tescil ettirdiğini, Somut olay değerlendirildiğinde markanın hükümsüzlüğü ve terkininin şartları kesinlikle bulunmadığını, zira müvekkilin kötü niyetle markayı tescil ettirdiği yönünde bir delilin bulunmadığını, aksine davacılardan …’nun tescilden hemen haberdar olmasına rağmen 2 yıldan daha fazla süreyle hiçbir yasal başvuruda bulunmaması ve geçen 2 yıldan sonra başka bir şirkete distribütörlük verdikten sonra bu davayı ikame etmesinin davacıların kötü niyetli olduklarını gösterdiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; … numaralı “…” ibareli markanın 03, 35 ve 44.sınıflarda 17.10.2016 tarihinde davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır.*Mahkemece alınan 02.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda; “Davalı tarafından davacı … şirketine ait “…” ibareli ürünlerin fatura karşılığı ithal edildiği, davalı tarafından ithal edilen, üretimi ya da marka yaratılması davalı tarafından yapılmayan … numaralı “…” ibareli markanın 3.sınıfta yer alan “parfümeri; kozmetik ürünleri”, 35.sınıfta yer alan “parfümeri; kozmetik ürünlerinin satışı hizmetleri” ve 44.sınıfta yer alan “güzellik bakımı hizmetleri” alanlarında hükümsüzlük hallerinin oluştuğu, davalı tarafından tescil edilen “…” ibareli markanın kötü niyetli tescil kapsamında olduğu” yönünde görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “…davalıya ait … tescil nolu marka ile davacının … tescil nolu markasının tescilleri kapsamında 43. sınıfın bulunduğu, davacı markasının davalıya ait markadan daha eski tarihli olduğu, davalı markasının davacı markası karşısında markalar düzeyinde en azından işletme (markaların sahipleri) düzeyinde 43. sınıfta hizmetin alıcıları nezdinde bir karıştırılmaya mahal verebileceği, davalının tescilinin kötü niyetli olduğunu ispata yeter delil bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulü ile, davalı adına tescilli … tescil numaralı markanın sadece tescilli olduğu 43. emtia sınıfı yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine .” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı … şirketi’nin davalının markasını tescil ettirdiği tarihten önce ürünlerini Türkiye’de de satışa sunmak suretiyle tescilsiz “…” markası üzerinde SMK’nun 6/3. maddesi uyarınca öncelik hakkının bulunduğu, davacıya ait ürünleri onun adına sattığı hususunun davalının kabulünde olduğu, ilk derece mahkemesi tarafından davalının markanın davacı şirkete ait olduğunu bilerek tescil ettirmesi hususunun kötüniyetli tescil olarak değerlendirilerek davalı adına tescilli markanın kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Ancak; dava dilekçesinde “Markanın davacı … adına tescili” isteminin de bulunduğu, mahkemece bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmıştır. Dava dilekçesindeki tüm taleplerin tartışılarak her biri yönünden hüküm oluşturulması gerektiğinden, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına; görülmekte olan hükümsüzlük davası şartları değerlendirildiğinde davacının markanın kendi adına tescil talebinin yerinde olmaması nedeniyle bu talebin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/06/2019 tarih, 2018/178 E. – 2019/189 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İlk derece yargılaması yönünden;3-Davalı adına tescilli … tescil numaralı “…” markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, SİCİLDEN TERKİNİNE, 4-Hükümsüzlük davası yönünden alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 5-Kabul edilen hükümsüzlük davası yönünden davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6-Davacının, markanın kendi adına tescil edilmesi talebinin REDDİNE, 7-Davacı …’nun markanın kendi adına tescil edilmesi talebi reddedildiğinden, bu talep yönünden alınması gereken 80,70 TL harcın bu davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 8-Davacı …’nun markanın kendi adına tescil edilmesi talebi reddedildiğinden, bu talep yönünden davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin bu davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 35,90 TL başvurma harcı, 114,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.149,90 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 574,95 TL ile 35,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 610,85 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, İstinaf yargılaması yönünden; 11-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 12- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 31,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 180,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 14-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/09/2022