Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1611 E. 2022/1574 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1611 Esas
KARAR NO: 2022/1574
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2020
NUMARASI: 2018/383 2020/47
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)|Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Gerçek … Tic. Ltd. Şti.’nin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde …, …,… ve …, …, … Marka noları ile tescilli ” …” markalarının sahibi olduğunu, bu markaların 03,05,10,11,16,21,24, 25, 28, 35, 07,08,09, 21 sınıflarında 20.12.2011 ve 30.12.2011 tarihinden itibaren tescillendiğini, yine bu markaların 1978 yılından itibaren tescilli markalar olup, müvekkili şirketin marka sahibi şirketten bu markaları satın ve devir aldığını, anılan markaların uzun yıllara dayalı yoğun ve etkin kullanım ile tanınmış marka haline geldiğini, davalının ise Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … marka no ile tescilli “…” markasının sahibi olduğunu, bu markanın davalı adına 25. ve 35. sınıflarda tescillendiğini, müvekkili şirkete ait markanın 1978 yılından bu yana aralıksız bir şekilde kullanıldığını, müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren bir tacir olan davalının, tanınmış marka olan “… ” markasından haberdar olmadığını söylemesinin mümkün olmadığını, markayı tescil ettirmesinin TTK’nun 20. maddesi anlamında basiretli tacir özeniyle bağdaşmadığını, davalı tarafın, ortada hiçbir teknik , maddi ve hukuki zorunluluk yok iken, müvekkili şirkete ait markayı neredeyse birebir aynen kullandığını, bu kullanımda “…” ibaresinin ön plana çıkarılmakta ve müvekkili şirketin markaları ile haksız rekabet yaratıldığnı, davalı tarafın belirtilen “…” markasını müvekkili şirketin … ana markasına ayniyet seviyesinde benzeştirmek suretiyle kullandığını, bu kullanımında ısrar ettiği ve hali hazırda aynı kullanımı sürdürdüğünü, davalı yana bu tecavüze son vermesi amacı ile Kartal … Noterliği’nin 30.05.2018 tarihi ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, bu ihtarnamenin usulüne uygun şekilde davalı yana tebliğ edilmesine rağmen davalı yanın tecavüzlerine devam ettiğini, markanın müvekkili şirkete devrini veya sicilden terkinini gerçekleştirmediğini, bu ihtarnameye davalı yan tarafından Bursa … Noterliği’nin 05.06.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, tescil aşamasında herhangi bir itiraz yapılmadığının, markaların aynı veya benzer olmadığının ve müvekkili şirket tarafından kullanılmadığının ileri sürüldüğünü, müvekkili şirketin Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde pek çok markanın hak sahibi olduğunu, “…” markasının müvekkili şirket tarafından yaratıldığını, hak sahibinden haklarının devralındığını, oldukça eski, bilinen yoğun üretim ve satış yapılan, tüketiciler nezdinde saygınlık kazanmış bir marka olduğunu, bu sebeplerle davacı adına tescilli “…” ana markaları ile benzerlik arz eden davalı taraf markasının kullanım şekli itibariyle şirketin “…” ibareli markaları için marka haklarına tecavüz doğurduğu ve bu durumun aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile SMK’nun ilgili maddeleri hükümleri uyarınca, davalının davacı şirketin marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulması ve tecavüz sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına karar verilerek, kararın yüksek tirajlı bir gazetede yayınlanmasına, kötü niyetle tescil edilen ve davacı şirket markası ile ayniyet ve iltibas arz eden … tescil numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili yerde açılmamasına itirazları olduğunu, kendi ikametgahlarının olduğu yerde davanın açılması gerektiğini, yetki ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkili… adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … marka no ile tescilli “…” markasının 15.05.2018 tarihinde tescil edildiğini, markaya herhangi bir itiraz yapılmadığını, “…” markasının 25. sınıfta yer alan tekstil konusunda tanınmış marka olduğunu, fakat davacının “…” markası ile ürettiği tekstil ürünü olmadığını, davacının tescilden itibaren 5 yıllık süreçte bu sınıfta bir kullanımının olmadığını, sadece çocuklar için plastik araç gereçlerde kullanımı olduğunu, “…” ibaresinin … tarafından 35. sınıfta yoğun kullanımı olduğunu, markalar arasında kelime ve anlam, görsel, işitsel olarak farklılık olduğunu, bu sebeplerden dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 12/03/2022 tarih, 2018/323E.-2020/47 K. Sayılı kararı ile; “… bir markanın kötü niyetle tescili halinde tescil ettirenin, tescil kapsamındaki bir kısım emtialar için iyi niyetli, bir kısım emtialar için ise kötü niyetli olduğu söylenemeyeceğine göre, davalının tesciliyle ilgili işlemin temelindeki bu sakatlık nedeniyle, markanın kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, hükümsüzlük davasının kabulüne, davacı taraf davalının markasını davacının markasına benzetmek amacıyla tescilli olduğu şekilden farklı kullanmak suretiyle marka haklarına tecavüz ettiği iddiasıyla tecavüzün tespiti ve önlenmesi talebinde bulunmuşsa da, davalının markasını bu şekilde kullandığına dair bir delil elde edilemediği anlaşılmakla, bu nedenle markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi taleplerinin reddine, hükümsüzlük davsının kabulüne dair kararın ilanı gerekmediğinden hükmün ilanı talebinin de reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ilk alınan bilirkişi raporunda müvekkili tarafından kullanılan … markasının davacının … markalarına benzer olmadığından iltibas ve karışıklığa sebep olmayacağı ve hükümsüzlük hallerinin oluşmadığı yolunda görüş bildirildiğini, 17/01/2020 tarihli raporda ise davacıya ait … markalarının dava tarihi itibariyle tanınmış marka olmadığı, davacının markalarındaki … ibaresinin baskın unsur olduğu, taraf markaların fonetik ve görsel açıdan benzer olduğu, iltibas tehlikesinin bulunduğunu, yolunda görüş bildirildiğini, ayrıca raporda davacı markasının italyanca kökenli olup, türkçe bebek anlamına geldiği, ancak davalı markanın ise anlamsız olduğunun tespit edildiğini, dolayısıyla mahkeme kararıyla belirtildiği üzere tesadüfen değil italyanca bebek anlamına geldiğinden herkes tarafından kolayça bulunabileceği, sırf davacı markasından bulunabileceğinden değil müvekkilinin bebek sektöründe faaliyet gösterdiğinden, bebek kelimesinin farklı dillerdeki anlamlarını araştırması ve kendisine yeni bir marka oluşturmasının doğal olduğunu, mahkemenin … maraksını anlamlı, müvekkilinin … markasını anlamsız bulmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin markasının 29/11/2017 tarihinde tescil edildiğini ve bu markayı tescil edildiği haliyle kullandığını, 25. Sınıfta ve tekstil alanında kullanımla tanınmış marka haline geldiğini, oysa davacının 25. Ve 35. Sınıfta tekstil alanında herhangi bir üretim ve satışının olmadığını ve bu sınıflardaki hizmetlerde dava tarihinden geriye doğru 5 yıl içinde etkin bir kullanımının olmadığının raporda tespit edildiğini, marka ve ambalajlar arasında iltibas bulunmadığını, müvekkilinini bebe tekstili üzerinde çalıştığını, oysa davacının bu sektörde bir çalışmasının olmadığını, markalar arasında kelime ve anlam farkı olduğu gibi, davacının markalarındaki şekil veya görsellere bir yanlaşma veya benzerlik olmadığının müvekkilinin markasının baş kısmında we ibaresinin olduğunu ayrıca devamında da bam yerine bom ibaresinin geldiğini ve son kısımda da iki o harfinin yer aldığını, kaldı ki yazı karakterlerinin de farklı olduğunu, markaların okunuşunda da farklılıklar bulunduğunu, benzer bir şekilde “…” markası ile “…” markasının başındaki woll ibarelerin aynı olduğu halde bu markaların benzer olmadığı ve yine … markası ile … markalarındaki … ibaresinin aynı olmasına rağmen markaların ayrı ayrı tescil olduğunu, öte yandan … ibaresinin markasının aynı zamanda … A.ş tarafından 35. Sınıf kapsamında yoğun bir şekide kullanıldığını bildirilmiştir.
DELİLLER: Davacıya ait; … numaralı “…” markasının 05,09,10;28, 35. sınıflarda tescili için başvuru yapıldığı, … numaralı “..:+Şekil” markasının 28 ve 35. sınıflarda 18/12/2017 tarihinde tescil edildiği, “koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysileri çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler, ayak giysileri, ayakkabılar, terlikler, sandaletler, baş giysileri, şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler ve bu ürünlerin biraraya getirilmesi hizmetleri” için tescilli olduğu, … numaralı “…+Şekil” markası 07, 08, 09 ve 21. sınıflarda 04/03/2013 tarihinde tescil edildiği, … numaralı “…+Şekil” markasının 03. sınıfta 25/10/2007 tarihinde tescil edildiği, … numaralı “…+Şekil” markasının 03,05,10,21,24,35,26 ve 28. sınıflarda 31/12/1993 tarihinde tescil edildiği, … numaralı “…+Şekil” markasının 03,05,10,11,16,21,24, 25 ve 28. sınıflarda 08/11/2013 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davalıya ait; … numaralı “…+Şekil” markası 25 ve 35. sınıflarda 14/05/2018 tarihinde davalı adına tescil edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 23.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda “davalıya ait … başvuru numaralı “…” markasının, davacıya ait … başvuru numaralı “… sağlıklı bebekler, …” , … başvuru numaralı “…” , … başvuru numaralı “…”, … başvuru numaralı “…” , … başvuru numaralı “… şekil” , … başvuru numaralı “…” markalarına benzer olmadığından dolayı iltibas ve karışıklığa sebep olmayacağı, davalı markasının hükümsüzlük hallerinin oluşmadığı ” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 17.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda; “davacıya ait … markalarının gerek davalının marka tescil başvurusu, gerekse davanın açılış tarihi itibariyle tanınmış marka olmadığı, davacının “…” markalarında “…” ibaresinin baskın unsur olduğu, fonetik olarak “…” ile “…” ibarelerinin okunuşu, kulakta bıraktığı vurgu , hafızalarda kalan ibarenin … olacağı, “b” ve “o” harfleri içinde kalp şekillerinin kullanılması, “ı” harfi üzerinde kullanılan kalp şekilleri, kelimelerin yazılmasına lacivert rengin kullanılması, davalı markasının başında “we” ibaresinin kullanılmasının davalı markasını davacı markalarından yeterince uzaklaştıramadığı, davalı markasının davacı markaları ile fonetik ve görsel olarak benzer olduğu, davacının … no ile tescilli …, … no ile tescilli …, … no ile tescilli … SAĞLIKLI BEBEKLER, MUTLU ANNLER markaları ile davalının … tescil no ile tescilli … markalarının tescil kapsamlarının (25 ve 35) 25.sınıfta “koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç – dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler” ile 35.sınıfta: “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç – dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Bay giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri: (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinde aynı olduğu, markalar arasındaki benzerliği, tescil kapsamları ve ürünlerin hitap ettiği orta düzeydeki tüketici kitlesi gözönüne alındığında davalının markasını tescil kapsamında kullanılması halinde tüketicinin iltibasa düşme tehlikesinin mevcut olduğu, davacının kötüniyetinin açık olarak tespit edilemediği, davacının markasını bu ortak mal ve hizmetler için dava tarihinden geriye doğru 5 yıl içinde etkin bir şekilde kullandığının tespit edilemediği ” şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilinin 17/01/2020 tarihli rapora itiraz ettiği, ilk rapora göre karar verilmesini, aksi halde her iki bilirkişi raporu arasındaki çelişkilerin giderilmesi için yeni bir bilirkişide yeni rapor alınmasını istediği mahkemenin ise son celsede bu talebi reddettiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, refi ile kararın gazetede ilanı ve davalıya ait markanın hükümsüzlüğü taleplerine ilişkindir. Davacı tarafın … esas unsurlu markalarının bulunduğunu, davalının ise … tescil numaralı “…+şekil” markasının bulunduğu, TPMK’dan gelen kayıtların içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacı markalarındaki esas unsur … ibaresidir. … ibaresi ile davalının markasında yer alan webombino ibaresinin gerek işitsel gerek görsel olarak benzer olduğu, özellikle her iki tarafın markasında kalp işaretinin kullanıldığı ve lacivert renkte yazılmış olduğu, davalı markasındaki we ön ekinin davalının markasını davacının markasından farklılaştırmadığı yine davacının bir kısım markalarıyla davalının markasının sınıflar bakımından(25 ve 35) benzerlik gösterdiği, bu durumun yani markaların tescil edildikleri emtia bakımından iltibas tehlikesinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan bu sebeplerle davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Davalı tarafça yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında farklı görüşler bildirildiği ileri sürülmüş ise de mahkemece hükme esas alınan 17/01/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunun ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli nitelikte olduğu ayrıca daha bilimsel içeriğe haiz olan marka hukuku ilkelerine göre inceleme yapıldığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2022