Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/161 E. 2022/814 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/161 Esas
KARAR NO: 2022/814
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/10/2019
NUMARASI: 2018/498 2019/357
DAVANIN KONUSU: Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete dayalı tazminat, men, ref
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin yaklaşık 50 şirkete sahip …’a ait bir şirket olduğunu, müvekkilinin tanınmış “…” markalarının sahibi olduğunu, davalılardan …’in ve gümrük beyannamesinde alıcı olarak görülen … Ltd.Şti ticaret unvanlı şirketin, “…” markalı telefon aksamı cinsi taklit eşyayı Türkiye sınırlarına sokmaya çalıştıklarının Ambarlı Gümrük Müdürlüğü’nün durdurma kararı ile öğrenildiğini, Mahkememizin 2018/390 D.iş sayılı dosyası ile gümrükte durdurulan ürünlerle ilgili ihtiyati tedbir talep edildiğini, davalıların söz konusu eylemlerinin müvekkillerinin marka hukukundan doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğini, davalı tarafın kötü niyetli olduğunu, davalıların bu eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ve müvekkilini maddi ve manevi zararlara uğrattığını iddia ederek, davalıların fiillerinin haksız olduğunun hükmen tespitini, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin ref ve menini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, SMK’nın 151/2-c maddesi kapsamında yapılacak hesaplama uyarınca 1.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini, verilecek hüküm özetinin ilanını ve gümrükte el konulan ürünlerin imhasını talep etmiştir. Davacı vekili 09/10/2019 tarihli dilekçesi ile; 16.589,99 TL maddi tazminata ve 5000TL manevi tazminata hükmedilmesini ve 15.11.2018’den itibaren ticari faize hükmedilmesini talep ederek, ıslah harcını yatırmıştır.
CEVAP: Davalı … Ltd.Şti vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin Ambarlı Gümrük Müdürlüğüne sunmuş olduğu evraklarla söz konusu ürünleri ithal etmek istediğini ve kontrole tabi tutulmasını talep ettiğini, akabinde çeki listesinde ayrıntılı bir şekilde düzenlenen ürünlerin müdürlükçe kontrol edildiğini, yalnızca davacı şirketin değil, başkaca şirketlerin de ürünlerinin bulunduğunu, yapılan kontrolde söz konusu konteynerin içinde “…” markası bulunan koliler tespit edildiğini ve her kolinin içerisinden numuneler alındığını, davacı tarafa verilen numune ürünler üzerinde incelenme yapılmadığını, taklit olduğu yönündeki beyanların iddiadan öteye gidemediğini, müvekkilinin ciddi maddi zarara uğradığını, müvekkilinin Çin’den ithal ettiği ürünlerin orijinal ürünler olduğunu, bizzat “…” tarafından üretilen batarya cinsi ürünler olduğunu, müvekkilinin sadece “…” değil, diğer başka markaların da ithalatını yaptığını, davacı tarafın ürünlerin taklit olduğunu ispat edemediğini ve davalı olarak belirtilen … isimli şahsın dosya ile ilgisinin olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…Davacının davalı …’e yönelik davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, -Davacının davalı … Ticaret Limited şirketine yönelik davasının KISMEN KABULÜNE, bu davalının davacı adına tescilli “…” esas unsurlu markasından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, refine, menine, Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün … sayı ve 06.11.2018 tarihli davalı şirket adına işlem gören serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı “…” markası taşıyan ve halen … İşletmesi Sahasına 05.02.2019 tarih ve … sayılı antrepo beyannamesi ile sevk edilen ürünlerin imhasına, -5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 15.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte, bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dayalı maddi tazminat talebinin reddine, ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkili tarafından talep edilen maddi tazminat miktarı SMK m.152/2-c uyarınca hesaplanacak lisans bedeli olup, bu bedelin mahkemece alınan 06.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda 16.589,99 TL olarak hesaplandığı ve talebin bu meblağa yükseltildiğni SMK m.151/2 ile markaya tecavüz nedeniyle marka sahibinin yoksun kaldığı kazancın hesaplanmasında, marka sahibine seçim imkanı sağlanmadığı, yoksun kalınan kazanç zarar gören marka sahibinin seçimine bağlı olarak hesaplandığı, bu bağlamda davanın başlangıcında bu seçimin yapılması ve dava dilekçesinde bunun belirtilmesi gerektiği, eğer dava dilekçesinde davacının hangi hesaplama yöntemini tercih ettiği konusunda bir açıklık yoksa, Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği gibi, bunun açıklattırılması gerektiğini -Hakkı ihlal edilen marka sahibi m.151/2’nin a, b ve c bendlerine göre talepte bulunabilecğini, bununla birlikte, uygun lisans bedelinin hesaplanmasının mümkün olmaması halinde Borçlar Kanunu gereğince tazminat miktarının belirlenmesi gerektiği, dolayısı ile, somut olayda müvekkil tarafından maddi tazminat olarak SMK m.151/2-c uyarınca lisans bedeli talep edildiği ve lisans bedelinin tespit edilebilir olduğu halde, BK uyarınca bir bedel tespitine gidilmesinin hatalı olduğu, – Bilirkişi incelemesinde ticari ve sektörel uygulamalara uygun şekilde hesaplama yapılmışsa da, bu bedelin dahi asgari sınırlarda olduğunu, şayet davalı yana lisans verilse idi, tüm dünyada tanınmış, prestiji ve ticari değeri yüksek olan “…” markasının lisans bedelinin sadece 5000 TL olmasının, gerek ticari teamüller ve gerekse hayatın olağan akışı gereği de beklenemeyeceği, kaldı ki, müvekkil kendi grup şirketleri (… Holding A.Ş.) bünyesinde yer alan şirketler dışında hiçbir 3. kişiye lisans vermediğini, – Davada kararın, davalının masrafını karşılamak suretiyle gazetede ilan edilmesi talep edilmişse de mahkemenin bu konuda karar vermediğini, Yargıtay içtihatlarında da marka hakkına tecavüzün bulunduğuna karar verilmesi halinde kararın ilanına karar verilmesi gerektiği kabul edildiğini belirterek; – maddi tazminat talebi yönünden ve hükmün ilanı talebinin değerlendirilmemiş olması yönünden kararın hatalı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; – Dava konusu ürünler ile ilgili olarak Gümrük Müdürlüğünde şirket vekillerince yapılan ilk incelemede alınan numunelerin dosyaya eklenmediği ve inceleme imkanı sunulmadığını, davalı tarafın ürünlerinin orijinal olduğu yönündeki iddialarının devam ettiği, davacı şirket yasal hakkı olmadığı halde Ambarlı Gümrük Müdürlüğü bünyesinde bulunan Gümrüklenmiş alanda çıkarmış olduğu numuneleri mahkemeye sunmadığını, yapılan ilk tespitte bütün ürünlerin tek tek açıldığı, bütün ürünlere zarar verilerek her birinden numunelerin alındığı, bu numuneler üzerinde inceleme yapılması talebinin hiç bir zaman itibar görmediği ve Gümrük bölgesinden alınan numunelerin akıbetinin de araştırılmadığın, – İyiniyetli müvekkilinin gümrük müdürlüğüne ürünlerin incelenmesi yönünde talepte bulunduğu, bu ürünlerin gümrük müdürlüğünde ki işlemlerden sonra piyasa içerisinde mağduriyet yaşamama adına bu yolu seçtiği ve sadece davalı firma değil iki firma yetkililerince incelenen bir ithalat beyannamesinin söz konusu olduğunu, -Mahkemenin değerlendirmesinin Yargıtay’ın bu konularda içtihat haline getirdiği ‘davalı tarafça gerçekleştirilen ihlalin süresi de nazara alınarak daha ılımlı, adalete uygun ve makul bir manevi tazminat miktarına hükmedilmesi gerekmektedir.’ hükmüne aykırı olduğunu, kaldı ki piyasaya sürülmüş ürünün söz konusu olmadığını, – Dava sürecindeki aşamalar dikkate alındığında ürünlerin bu kadar çok kontrolden sonra kullanılmamış olmasnın düşünülemeyeceği, yapılan bilirkişi incelemesinin eksik ve yanıltıcı olduğu, davacı vekilinin önemli olan hususun eşyanın kalitesi olmadığı yönündeki beyanatlarının da eşyaların orijinal olduğunun bir gerçeği olduğunu, ürünler hakkında net bir rapor olmadığını, Davacı vekilinin sunduğu Yargıtay 11. HD’nin E. 2015/5115, K. 2016/2672, T. 10.3.2016 tarihli kararı somut olaya benzer olmadığını – davacının ”Gümrük Yönetmeliğinden ve TRIPS metninden açıkça anlaşıldığı gibi, “sahte markalı mallar” ev “sahte eşya”, markaya ilişkin bir husustur, ürünlerin kalitesine değil.” şeklindeki beyanı ile ürünlerin kaliteli olduğunu kabul ettiğini fakat orijinal olup olmadığı noktasında ise net bir cevap veremediğini gösterdiğini, dava konusu olayda davacı şirketin işaretinin kullanılmadığı, şirketin kendi üretimi olan ürünlerin ithal edilmek istendiği,SMK 7/5. Fıkrasının uygulanamayacağını, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 06/11/2012 tarih ,2010/12167 Esas ve 2012/17493 Karar sayılı ilamında, yurt dışından orijinal ürünleri ithal eden şirkete yöneltilen davanın TMK 2. Maddesinde düzenlenen iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığı yönünde karar verdiği, yine 11. Hukuk Dairesinin vermiş olduğu 10.06.2010 karar tarihli 2008/11884 Esas ve 2010/6694 karar sayılı ilamında ise ürünler taklit olduğundan beyannamede alıcı olarak gösterilen şirketin sorumlu tutulduğunu, – eksik inceleme sonucu verilen maddi ve manevi tazminatın hukuka aykırı olduğunu, – Davacı tarafından teslim alınan üzerinde seri numaralı yazılı olan numuneler ile bilirkişi tarafından incelenen numuneler karşılaştırılarak yeniden inceleme yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, refi, meni, maddi ve manevi tazminat ve hükmün ilanı istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, … markası olan telefon bataryaların hukuka aykırı şekilde gümrük bölgesinden Türkiye’ye sokulmak istendiğini, ürünlerin orjinal olmadığını, orjinal olsa dahi Çin’den izinsiz getirildiğini, davacı şirketin Çin’de iki fabrikada fason üretim yaptırdığını, ancak gümrük beyannamesindeki satıcı ile ilgili firmaların da örtüşmediğini iddia etmiştir. Davalı vekili, ürünlerin orjinal olmadığı iddiasının ispatlanamadığını, müvekkilinin ürünleri Çin’de orjinal üretim yapan fabrikadan sipariş verdiğini savunmuştur. Somut uyuşmazlıkta mahkemece bilirkişi raporu alınmış ise de; davalının ticari defterleri incelenmemiş, davacının defterleri ise tazminat hesabı yönünden incelenmiştir. Davalının savunması karşısında alınan rapor hükme yeterli nitelikte değildir. Mahkemece; davalının savunmasına istinaden her iki tarafa ticari defter ve kayıtlarını sunmak üzere süre verilerek ithalatın usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, orjinal ürün ithal edilip edilmediği yönünde taraf defterlerinin incelenmesi, davacının yurt dışında üretim yaptığı şirketlerin ticari defter ve kayıtlara göre araştırılması ve bu hususta gümrük uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenle istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre sair istinaf istemlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davacı ve davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-a-6 maddeleri gereğince KISMEN KABULÜNE, 2- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 24.10.2019 gün ve 2018/498 Esas, 2019/357 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden taraflarca yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 141,5 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 262,80TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, -İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 57,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 178,80TL’nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/05/2022