Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1597 E. 2020/1423 K. 18.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1597 Esas
KARAR NO: 2020/1423
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/20
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/09/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin 1994 yılından beri mobilya sektöründe yer aldığını, ilk olarak … şekil ibaresinin 20,35 ve 37.sınıflarda tescili için 2002 yılında başvuru yaptığını, ancak eksik evraklar nedeniyle başvurunun işlemden kaldırıldığını, daha sonra yapılan başvuru neticesinde … şekil markasının 35.sınıfta tescil edildiğini, müvekkilinin bu markayı işyerlerinde, reklamlarda kullanmaya devam ettiği, ayrıca müvekkilinin 2004 yılında www…com alan adı alarak kullanmakta olduğunu, davalının ise bu markayı kullanarak mal üretip satış yaptığının tespit edildiğini, ayrıca davalının www…com adlı web sitesini kurarak burada da … logolu mobilya ürünleri satışı yaptığını, bütün bunların haksız rekabet ve marka haklarına tecavüz oluşturduğunu belirterek davalıya ait görünen markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, şimdilik 1.000 TL maddi tazminata, ayrıca davalının internet sitesine erişimin engellenmesi yönünden, yine davalı bankalarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahı Konya mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin mobilya üreticisi olup davacısının ise mobilya ürünleri satışı yapan bir firma olduğu, bu markanın değişik firmalarca tescil ettirdiğini, davanın dayanağı bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece 20/01/2020 tarihli ara kararla, davalıya ait olduğu belirtilen markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verildiği, sair tedbir taleplerinin ise bilirkişi raporundan sonra değerlendirilmesi şeklinde ara karar oluşturulduğu görülmüştür.Mahkemece alınan bilirkişi raporu gerekçe yapılarak 20/03/2020 tarihinde, taraf markalarının görsel olarak benzemekle birlikte davacı markasının 35.sınıfta, davalı markasının ise 20.sınıfta tescilli olduğu ve davalının kullanımının da tescilli olduğu sınıfta bulunduğu, dolayısıyla davalının kullanımının marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilemeyeceğini, kötüniyetli tescil iddiasının yargılamayı gerektirmekle birlikte yaklaşık ispat koşulunun somut olayda gerçekleşmediği gerekçeleriyle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca ihtiyati tedbir talebinin reddinde bilirkişinin sübjektif görüşlerinin dayanak yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu hususların teknik incelemeden çok hukuki değerlendirme gerektirdiğinden sübjektif görüşlerden ibaret olan bilirkişi raporunun hükme esas alınmaması gerektiğini, bilirkişi raporunda markaların arasında görsel olarak benzerlik bulunduğunun belirtildiğini, bu hususun mahkemece dikkate alınmadığını, müvekkilinin marka için 2008 yılında 35.sınıf yönünden başvuru yaptığını, bu başvuru yapıldığı tarih göz önüne alındığında, 35.06 sınıf için hangi mal grubunu belirtme zorunluluğunun bulunmadığını, bu benzeri problemleri giderebilmek için markanın hangi mal grubunda kullanıldığının somut olaya göre değerlendirilmesi gerektiğini, bir markanın kullanımından bahsedebilmek için markanın ilgili olduğu mal ve hizmetlerin tamamı bakımından doğrudan bağlantılı olarak ve ciddi bir şekilde kullanılması gerektiğini, bu şekildeki bir kullanım için mal ve hizmetin türü, marka kullanımının şekli, kapsamı ve süresinin dikkate alınması gerektiğini, bilirkişi raporunda bu hususların dikkate alınmadığını, özensiz hazırlandığını, SMK’nın 155.maddesinde haksız rekabet hükümlerinden markaların karıştırılma ihtimalinden hiç bahsedilmediğini, yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiğini, konuyla ilgili olarak İstanbul BAM 16.HD’nin 2018/280 Esas – 2018/616 Karar sayılı ilamının dikkate alınması gerektiğini, buna göre SMK’nun 155.maddesi gereğince tescile dayalı kullanımın tecavüz teşkil etmez prensibinin ortadan kalktığını, davalının müvekkilinin markasını aynen kopyaladığını, kötüniyetli olduğunu, tedbir koşullarının gerçekleştiğini bildirmiştir. Davacıya ait … tescil numaralı … markasının 35.sınıfta, 10/04/2008 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davacıya ait … marka başvuru kaydının müddet olduğu görülmüştür. Davalıya ait … tescil numaralı … şekil markasının 20.sınıfta 01/02/2017 tarihinde tescilli olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 17/03/2020 tarihli iki kişilik bilirkişi raporunda; davacıya ait internet sitesinin 16/01/2004 tarihinde oluşturulduğu, davalıya ait internet sitesinin ise 01/02/2017 tarihinde oluşturulduğu, davacı ve davalı markasının görsellerinin … ibaresini içerdiği, markalar arasındaki farklılığın markalarda tercih edilen şekil unsurlarından kaynaklandığı, fakat bu farklılığın markaların benzer olarak algılanmasının önüne geçmediği, davacının markasının tescilli olduğu hizmetler ile davalı markasının tescilli olduğu emtialar arasında benzerlik bulunmadığı, davalının marka kullanımlarının davacının markasının tescilli olduğu hizmetler ile benzerlik de göstermediği, somut olayda mal ve hizmet benzerliği şartı gerçekleşmediğinden davacının gerek hükümsüzlük, gerekse markaya tecavüze dayalı taleplerindeki iddiaların temelsiz kaldığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, tazminata hükmedilmesi ile marka hükümsüzlüğü taleplerine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise marka devrinin önlenmesi dışındaki ihtiyati tedbir taleplerinin reddi kararına yöneliktir. Mahkemece başlangıçta davalıya ait markanın devrinin önlenmesine, sair ihtiyati tedbir taleplerinin ise bilirkişi raporu geldikten sonra değerlendirilmesine karar verilmiş, bilirkişi incelemesinden sonra ise bilirkişi raporu gerekçe yapılarak bu konudaki ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, davacı adına tescilli … numaralı … markasının 35.sınıfta, davalıya ait … tescil numaralı … markasının ise 20.sınıfta tescilli olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi raporu içeriğinde yer alan görsellerin incelenmesinde; her iki tarafın da ürünlerinin ahşap ve mobilya ürünleri olduğu, davalıya ait olduğu belirtilen internet sitesinde … ibaresinin kullanıldığı, davacı şirketin markasının tescil tarihinin daha önceki tarihli olduğu, yine davalı tarafından bu markanın değişik firmalarca tescil ettirdiği savunması, davalının kullanımları ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, SMK’nun 159/2-c maddesi gereğince somut olay bakımından ters tedbir kararının verilmesinin tarafların menfaat dengesine daha uygun düşeceği kanaatine varılmış, bu yönden davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü, kısmen reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE 2-İstanbul Anadolu 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/20 Esas sayılı dosyasında verilen 20/03/2020 tarihli ihtiyati tedbirin reddine dair ara kararın KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde HMK’nun 389 ve SMK’nun 159/2-c maddesi uyarınca ters tedbir kararı verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 23,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 172,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.18/09/2020