Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/1591 E. 2022/1627 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1591 Esas
KARAR NO: 2022/1627 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2020
NUMARASI: 2019/143 E. – 2020/50 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketlerinin 1994 yılında kurulduğunu, yoğun emek ve yatırımlarda bulunarak “…” markasını tanınmış bir marka haline getirdiğini, müvekkillerinin tescilli birçok markalarının bulunduğunu, davalı tarafın “…” ibaresi ile marka tescilleri gerçekleştirdiğini, karşı tarafın ihtarname ile ihtar edildiğini ancak sonuca ulaşılamadığını, karşılaştırmaya tabi markaların karıştırılma ihtimali ve iltibas yarattığını, davalı yanın kötü niyetli olduğunu, müvekkillerinin markasında “e” harfinde kullanılan kesme işaretinin aynısının karşı taraça “a” harfinde kullanıldığını, bu durumun haksız rekabete sebebiyet verdiğini, davalı tarafın bu markalarının benzerlik nedeni ile hükümsüz kılınması gerektiğini iddia ederek davalı yanın … tescil nolu “…” markası ile … tescil nolu “…” markasının hükümsüzlüklerine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; … tescil numaralı markalarının 5 yıldan uzun süredir tescilli olduğunu ve bu nedenle davanın süresi içerisinde açılmadığını, müvekkillerinin “…” markasını 2009 yılından beri kullandığını, … gibi sektöre hakim internet sitelerinde markalarını haiz ürünlerin satışa sunulduğunu ve markanın bu yolla tanınırlık elde ettiğini, davacı tarafın da … sitesinde müvekkilleri ile birlikte uzun süre satış yaptığını, buna rağmen markalarına itiraz etmediklerini, huzurdaki davanın iyi niyetli olmadığını, markalar arasında iltibas riskinin bulunmadığını beyan ederek … nolu “…” markası yönünden öncelikle zamanaşımı yönünden ve ayrıca esastan reddine, … nolu “…” marka yönünden esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/02/2020 tarihli 2019/143 E. – 2020/50 K. sayılı kararıyla; “…Somut olayda davacının markasının esas unsurunun “…” olması sebebiyle davacı ve davalı markaları arasında kıyaslama yapıldığı ve bilirkişinin davacı ve davalı markalarının asli unsurlarının birbirine oldukça yakın olduğu ve iltibasa sebebiyet verebileceği yönündeki tespitine mahkemece iştirak edildiği, davacı tarafa ve hükümsüzlük talebine konu davalı tarafa ait markaların asli ve ayırd edici unsuru olan “…” ibaresi ile “…” ibaresinin benzer olduğu, taraf markalarının şekil, görünüm, fonetik, grafik ve renk kıyaslamasında davalının “…” markası ile davacıya ait … tescil numaralı “…” markasının son derece benzer unsurlar içerdiği, burada, ortalama tüketici nezdinde benzerliğin yüksek oranda olduğu, bu nedenle mal ve/veya hizmetler arasındaki düşük orandaki benzerlik halinde bile karıştırma ihtimalinden söz edilmesi gerektiği, 25. Sınıfta tescilli davacı “… ” esas unsurlu markası ile davalıya ait “…” markalarının tescilli olduğu 25. Ve 35. Sınıflar yönünden benzerlik ve karıştırma ihtimalinin bulunduğu” gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalı adına tescili … ve … numaralı markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu markaları tescil ettirdiği tarihten itibaren ve önceleri ortak olduğu … San ve Tic Ltd. Şti. tarafından markaların kullanıldığını, markaları tescil edilmeden önce 2009 ve 2010 yılından itibaren kullanmaya başladığını ve şahıs şirketi olarak satış yaptığını, daha sonra markayı tescil ettirdiğini, 2015 yılında ise “…” şahıs şirketini bırakarak, kocası ile birlikte “… San ve Tic Ltd. Şti.” ni %50 hisse paylı şeklinde kurduklarını, şirket kurulduktan sonra “…” markası ile satış işlerinin Şirket üzerinden yapılmaya başlandığını, internet üzerinden satış yapan sitelerde; “…” “…” “…” “…” “…” “…” “…” “…” “…” VE “…” da, yoğun bir şekilde satış yapıldığını, İnternet satış siteleri ile 2009-2010 yılından bu yana yapılan sözleşmelerin dosyada mevcut olmasına rağmen bu durumun Bilirkişi aşamasında hiç değerlendirilmediğini, mahkemenin kararını bilirkişi raporuna dayandırmışsa da, rapora itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını, müvekkilinin markasının İspanyolcadan geldiğini ve “…” anlamında olduğunu, İspanyolcada …’nın “…” anlamına geldiğini,“…” olarak okunduğunu, davacının markası “…” nin herhangi bir anlamının bulunmadığını, dava konusu markaların kulakta bıraktığı izlenim ve çağrıştırdıkları ifadeler birbirlerinden oldukça farklı olup, kavramsal açıdan da farklı manaya geldiğini, tarafların markalarının internet sitelerinde birlikte satışının yapılmasına rağmen itiraz etmediğini, 5 yılın dolmasına az bir süre kala bu davanın açılmasının MK 2. Maddesine göre kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin 9-10 yıldır internet satış sitelerinde satış yapan bir şirket olduğunu , davacı markası ile iltibas oluşmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevabında; müvekkili şirketin, davalı tarafın dilekçesinde geçen internet sitelerinden yalnızca 4 tanesinde (…, …, …, …) satış yaptığını, internet satış sitesinin sahibi ile sözleşme yapıldığından tüm markaların bilinmesi ve takip edilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişi raporundaki tespitlere yönelik itirazların yerinde olmadığını, taraf markaları arasında tescil edildiği mal ve hizmetler ile, görsel açısından benzerlik bulunduğunu, davalı tarafın müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız yararlanılması sonucunu oluşturduğunu, farklı işletmelerde benzer markaların piyasada bulunmasının markanın ayırt etme gücüne ve karakterine zarar verdiğini, markaların tekstil ürünleri üzerinde kullanılması nedeniyle markaların sulanmasına sebebiyet verdiğini beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: TPMK tescil kayıtlarından, davacı adına 25. Sınıfta … numaralı … markasının 18/04/1996 başvuru tarihinden itibaren, 25/35/43. Sınıfta … başvuru numaralı … markasının başvuru 21/03/2005 tarihinden itibaren, 05/25/35/43. Sınıfta … başvuru numaralı … markasının başvuru 21/03/2005 tarihinden itibaren, 35. Sınıfta … başvuru numaralı … markasının başvuru 29/11/2011 tarihinden itibaren, 14/18/25/35. Sınıfta … başvuru numaralı … şekil markasının başvuru 31/07/2012 tarihinden itibaren tescilli olduğu, devam eden tarihlerde de, 25. Sınıfta … ibareli şekil seri markalarının tescil ettirildiği anlaşılmıştır. Davalı adına 25. Sınıfta 31/12/2014 başvuru tarihli … sayılı “…” markası, 35. Sınıfta 25/11/2016 başvuru tarihli … sayılı “…” markasının tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince marka vekilinden alınan 09.12.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacı yana ait davaya mesnet markaların tanınmış marka statüsünde olduklarının ispatlanamadığı, tanınmış markalara ilişkin korumadan yararlanamayacakları, tarafın ticari iştigal/faaliyet alanlarının aynı/benzer olduğunu, taraf markalarının asli unsurlarının birbirine oldukça yakın olduğu ve iltibasa sebebiyet verebileceğini, davalı tarafın tescilinin bulunduğu emtia/hizmet gruplarının, davalı markalarından önceki tarihlerde davacı taraf adına tescilli markalar ile davacı yan adına tescile konu edildiğini, tarafların markalarının ve tescil edilmiş olan emtia/hizmet gruplarının benzer olması nedeni ile davalı tarafın … ve … kod numaralı markalarının tescil edilmiş olan tüm emtia/hizmet grupları bakımından hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu yönündeki hususlarını bildirmişlerdir.
G E R E K Ç E: Davacının tescilli … ibareli markaları ile iltibas yarattığından bahisle davalı adına tescilli … ve … sayılı … markalarının hükümsüzlüğü talep edilmiş, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda, davalı tarafça markaların 2009 ve 2010 yıllarından itibaren önce … şahıs şirketi sonrada ortağı bulunduğu, … San ve Tic Ltd. Şti. tarafından markaların kullanıldığını, davacı tarafla aynı internet sitelerinde ürün satışı yaptıklarını, davacının markaların kullanıldığını bilmesine rağmen itiraz etmeyip, hükümsüzlük davası için öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolmasına az bir zaman kala dava açılmasının MK 2 maddesine aykırı olduğu, markaların kavramsal açıdan farklı anlamlarının bulunduğunu, benzer olmadığını ve iltibas ihtimali bulunmadığını ileri sürmüştür. Davalı tarafça davaya cevap dilekçesinde, internet satış siteleri ile yapılan sözleşmeler ve internet görüntülerine delil olarak dayanılmışsa da, ön inceleme duruşmasında kesin süre verilmesine rağmen bu delillerin sunulmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça tescilden önce kullanıma dayalı hak iddiası ve davacının davalının marka kullanımından haberdar olmasına rağmen sessiz kaldığına dair iddiasının ispatlanamadığı, davalı markalarının tescil tarihinden itibaren de 5 yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmıştır. Taraf markalarının 25 ve 35. Sınıflarda tescilli olduğu, davacı tarafın en eskisi 18/04/1996 başvuru tarihli … markasının bulunduğu, devam eden yıllarda farklı unsurlarla bu markanın seri marka olarak tescil ettirildiği, tescil önceliğinin bulunduğu, kavramsal farklılık nedeniyle iltibas ihtimalinin bulunmadığına yönelik davalı savunmasının yerinde olmadığı, markaların görsel ve işitsel olarak benzer olduğu, aynı sınıflarda tescil edildiği, ilk derece mahkemesince davanın kabulü kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 30,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 06/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.